Halka arz kampanyası küçük yatırımcıya yaramadı
SPK Eski Başkanı Tekbaş, "Kamuoyuna halka arz seferberliği olarak yansıtılmış olan borsada işlem gören şirket sayısının artırılması düşüncesi burada başarılı sonuç vermedi" dedi.
İSTANBUL - Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) eski Başkanı ve İstanbul Üniversitesi Sermaye Piyasaları Araştırma ve Uygulama Merkezi (SERPAM) Müdürü Prof. Dr. Mehmet Şükrü Tekbaş, halka arz kampanyasının başarılı olamadığını, halka açılıp fon sağlayan şirket hisselerinin borsanın olumlu trendine karşın değer yitirdiğini belirterek, "Kamuoyuna halka arz seferberliği olarak yansıtılmış olan borsada işlem gören şirket sayısının artırılması düşüncesi burada başarılı sonuç vermedi" dedi.
AA'nın sorularını yanıtlayan Tekbaş, dünya ekonomisinin henüz durgunluğu aşamadığını, ancak Türkiye'nin ekonomisiyle son 10 yılda büyük bir ivme kazandığını söyledi.
Türkiye'de hükümetin Türk Sermaye Piyasası'na yeni bir çerçeve verilmesi ihtiyacını hissettiğini ve bu yönde son aylarda bazı önemli kararlar alındığını anımsatan Tekbaş, mevcut İMKB yönetimi ile bütün sermaye piyasası katılımcılarının, Türkiye'deki sermaye piyasasının genişletilmesi konusunda hemfikir olduğunu, bir yılı aşan bir süreden bu yana halka arz kampanyası başlatıldığını ancak kampanyanın başarılı olamadığı düşüncesinde olduğunu anlattı.
2011 ve 2012 yıllarında toplam 51 şirketin halka açılıp sermaye piyasasından fon sağladığını ancak, İMKB çok başarılı bir performans ortaya koyup yatırımcısının yüzünü güldürdüğü halde, halka açılan bu 51 şirketin büyük bir kısmının zarar açıkladığını ya da tatmin edici bir kar elde edemeyip hisse değerlerinin gerilediğine dikkati çeken Tekbaş, "İMKB endeksinin yükseldiği, ciddi getiriler sağlayarak yatırımcısını memnun ettiği bir ortamda yeni halka açılan şirketlerin yatırımcılarının zarar etmesi veya genel endeksin altında bir getiri ile karşılaşmaları akla 'ne yapılabilirdi veya ne yanlış yapıldı' sorularını getirmekte. Kamuoyuna halka arz seferberliği olarak yansıtılmış olan borsada işlem gören şirket sayısının artırılması düşüncesi burada başarılı sonuç vermedi" dedi.
Türk sermaye piyasasında kurumsal yatırımcı ile ilgili önemli bir eksikliğin bulunduğunu belirterek, bu konuda da bir şeyler yapıldığını ancak yeterli olmadığını, yatırımcı sayısının artırılmasına yönelik 2012 yılında çok başarılı bir performans ortaya konulmadığını dile getiren Tekbaş, halka açılmalar bir kenara bırakıldığında 2012 yılının Türk sermaye piyasası açısından iyi bir yıl olduğunu, enflasyonun düşmesi ve faiz oranlarının gerilemesi ile özel sektörün tahvil çıkarmaya başladığını anımsattı.
Geçmiş yıllarda Türkiye piyasalarında bir 'crowding out' yaşandığının aktaran Tekbaş, "Bir başka deyişle, kamu kesimi sahip olduğu güven duygusu ile piyasadaki bütün fonları toplamaktaydı. Bu nedenle özel kesime sermaye piyasasından borçlanabilme imkanı kalmıyordu. Ekonomiye istikrar gelmesi, vadelerin uzaması, faiz ve enflasyonun gerilemesi ile 2012 yılında özel sektörün de sermaye piyasasından tahvil yoluyla fon sağlayabilmesinin önü açıldı ve bu durum menkul değerlerin çeşitlenmesi sağladı" şeklinde konuştu.
[PAGE]
Çukurova, Kepez, Demirbank
SPK Başkanı olduğu yıllarda büyük bir şirketin sahibine, 'Halka açılmayı düşünmez misiniz?' diye sorduğunu belirten Tekbaş, konuşmasına şöyle devam etti:
"'O benim çocuğum gibidir, ona kıyamam' gibi biraz duygusal ifadelerle cevap vermişti. Aradan bir kaç yıl geçmeden, görüştüğüm bu kişinin şirketlerini halka açtığını gördüm. Ekonomide fazla duygusallığa yer yoktur, ekonomide gerçekçilik esastır. Beklentilerin karşılanması oldukça önemlidir. Bugün İSO 100'de ve İSO 500'de halka açık şirket sayısı oldukça az. Bu sayı arttırılabilir mi? Elbette arttırılabilir. Ama bu zorlamayla olmaz. O şirketlerin halka açılmalarının kendilerine yarar sağlayacağını düşünmeleri gerekir. Şirket sahiplerini ve yöneticilerini buna inandırabilirsek, halka açılırlar. Bu nasıl yapılabilir? Öncelikle kamunun kendisinin buna inanması gereklidir.
Geçmişte kamu Türk sermaye piyasasına inanmamıştır. Bunun değişmesi oldukça önemlidir. Geçmiş yıllarda yapılan özelleştirmelerde ve kamulaştırmalarda kamunun bu konuya bakışının bilinçli olmadığı görülmüştür. Kamu yatırımcının elinden hisse senedini alıp zapt etmiştir. Yatırımcıya böyle bir hisse senedinin olmadığını söylemiştir. Söz konusu şirketin tüzel kişiliği ile ilgili bir problem olmuş olabilir. Ama yatırımcısının elindeki hisse senedini alıp bunun değerinin sıfır olduğunu söylemek yanlıştır. Geçmişte buna benzer olaylar yaşanmıştır: Çukurova, Kepez ve Demirbank bu konuda verilecek önemli örneklerdir. Burada muhatap sadece Türk yatırımcısı değildir. Dünya çapında yatırım fonları da bu hisse senetlerine yatırım yapmışlardır. Ayrıca, sermaye piyasasında yer alan diğer aktörlerin de piyasaya inançları tartışılabilir. Halka açılan bazı şirketler sermaye piyasasını sadece kendilerinin fon temin edeceği bir alan olarak görmüşler ve yatırımcılarının memnuniyetini veya çıkarlarını göz ardı etmişlerdir. Türkiye'deki yatırımcı sayısının düşmesinde bunların çok ciddi bir etkisi vardır."
[PAGE]
Hazine bonosu altında getiri
SPK Eski Başkanı Tekbaş, halka açılma konusunda kamu teşvikinin tartışılabileceğini belirterek, geçmiş yıllarda, halka açılan şirketlere kurumlar vergisinde bazı indirimlerin getirildiğini hatırlattı.
Türkiye'de sermaye piyasasının emekleme dönemlerinde, İMKB'nin ilk yıllarında böyle bir uygulamaya gidildiğini aktaran Tekbaş, halka açıklık derecesine bağlı olarak anonim şirketlere kurumlar vergisinde indirim sağlandığını dile getirdi.
Bugün sermaye piyasası ve İMKB'nin belli bir noktaya gelerek rüştlerini kanıtladığı bir dönemde bu tür bir teşvike ihtiyaç olup olmadığının, bu indirimin ekonomiye sağlayacağı fayda ve maliyetinin boyutlarının tartışılabileceğini anlatan Tekbaş, "Kamunun, bütçede dengeyi sağlamak için ek vergiler peşinde olduğu, sermaye piyasasına ek vergiler getirmeyi düşündüğü bir ortamda bu indirim bir çok kesim tarafından doğru bulunmayabilir ve ekonomide her iyileştirmenin kamuya ek yük getirmemesi görüşü ortaya sürülebilir. Ancak yine de konunun araştırılmasında yarar var" şeklinde konuştu.
Yatırım fonları, yatırım ortakları veya genel olarak kurumsal yatırımcıların bugün itibariyle beklentileri karşılamaktan uzak olduğunu kaydeden Tekbaş, yatırım fonlarının bankaların inisiyatifinde yeteri kadar büyümediğini söyledi.
Uzun yıllar yatırım fonlarının, halka arzlarda başarılı olmayan hisselerin bir çöplüğü olarak görüldüğünü bildiren Tekbaş, "Fonlar, bilinçli bir portföy yönetimi uygulamıyorlar. Yatırım fonlarının performansı İMKB'nin veya diğer göstergelerin gerisinde verim sağlıyorlar. Hatta Hazine bonosu veriminin de altında verim sağlayanlar var. Bir yatırımcı, yerine bizzat hazine bonosu alsa daha yüksek gelir elde edecek. Bu nedenle yatırım fonlarını genişletemiyoruz. Gelişmiş ülkelerde bireysel yatırımcılar hisse senedi almaz, kolektif yatırım kurumlarının paylarını alır" ifadelerini kullandı.
Son 25 yıla bakıldığında Türk sermaye piyasasının çok daha ileri bir konumda olması gerektiğini, piyasaların Türkiye ekonomisindeki gelişmeyi yansıtamadığını vurgulayan Tekbaş, "Dünyada bizden geri sermaye piyasasına sahip ülkelerin, sermaye piyasalarının ve borsalarının geldiği noktayı maalesef biz yakalayamadık. Türk Sermaye Piyasası'nın ilk yıllarında OECD, Türkiye'yi gelişmekte olan ülkelere örnek model olarak kabul etmişti. Ben bizzat Doğu Avrupa ülkeleri için ve gelişmekte olan ülkelere Türkiye Sermaye Piyasası'nı model olarak anlatmıştım" şeklinde konuştu.
Yeni Sermaye Piyasası Kanunu'yla ilgili olarak da, sermaye piyasasının tek başına kanunla geliştirilemeyeceğini belirten Tekbaş, "Benim gönlümden geçen İMKB'nin kendi ayakları üzerinde durmasıdır. Şu anki durumda İMKB bir anonim şirket yapısına kavuştuğu için yabancı borsalarla işbirliği yapılabilir. Burada işbirliğinin iyi analiz edilmesi gerekir. İşbirliği veya ortaklık borsamıza ne getirir ve borsamızdan ne götürür? Bugün İMKB'nin değeri henüz belirlenmiş değil. Yeni İstanbul Borsası'nın değeri ne kadar? Bir adet hisse senedinin değeri ne kadar? Bu, hissenin el değiştirmesi nasıl mümkün olacak? İMKB'nin içinde kendi hisse senedi alıp satılacak mı? Önümüzdeki günlerde bunlar biraz daha netleşecektir" diye konuştu.