Dengeli bir koalisyon ‘yatırım yapılabilir’ ülke notunu yeniden fiyatlatır
Avrupa’nın büyük fonlarından Metzler Asset Management Fon yöneticisi Adnan Bilgin, tek parti iktidarını sürdüreceğine oynayan yatırımcının, koalisyon ihtimaliyle muhalefet partilerinin ekonomi programlarını çalışmaya başladığını söyledi
Metzler Asset Management’in Doğu Avrupa fonlarının yöneticisi Adnan Bilgin, son 2-3 yılda Türkiye ekonomisi için önemli bazı kazanımların Fed başta olmak üzere küresel merkez bankalarının yarattığı dalganın altında kaldığına dikkat çekerek “Son 2-3 senedeki kargaşa döneminde Türkiye aslında bazı pozitif gelişmeler yaşadı. Örneğin, Türkiye yatırım yapılabilir ülke notuna yükseldi. Barış süreci ile silahlar sustu ama bunu yatırımcı tam olarak fiyatlara yansıtmadı. Büyük ve dengeli bir koalisyon yapılır, bu koalisyon reform sürecini başarılı yönetir, güven verirse yatırımcı bu gelişmeleri yeniden fiyatlamaya başlar” dedi.
Piyasada herkesin dikkati Ankara’dan gelmeye devam eden koalisyon görüşmeleriyle ilgili yapılan açıklamalarda. Seçimlerden önce tek parti iktidarını satın alan piyasalarda sandıktan çıkan koalisyon seçim sonrası ilk iş gününde soğuk duş etkisi yarattı. Borsanın düştüğü, faiz ve dövizin ilk tepki olarak yükselmesinin ardından ise erken seçim ihtimalini bertaraf edecek şekilde bir koalisyon arayışına ilişkin açıklamalar piyasaları bekle- gör havasına soktu.
Yabancı, muhalefet dersine çalışıyor
Metzler Asset Management’in Doğu Avrupa Fon Yöneticisi Adnan Bilgin ile merkezine siyasetin oturduğu bir piyasa algısını konuştuk. Adnan Bilgin önce Türkiye’de yatırım yapan büyük yabancının muhalefet dersine çalıştığını ve ‘kim bunlar, ekonomik vaatleri ne?’ diye araştırma yaptığını anlattı. “Piyasalar kısa vadeli bakar” vurgusunu yapan Bilgin, “Seçimden önce tek parti olarak AKP devam edecek opsiyonu öne çıkıyordu. Yatırımcılar anayasayı değiştirme çoğunluğunu alamadan tek parti iktidarını satın alıyordu. Bu Türkiye’yi çok da iyi tanımayan yabancı yatırımcının olanı muhafaza etme saikiyle hareket ettiği bir beklentiydi. Koalisyon dengesinin ortaya çıkması ile şimdi herkes muhalefet partilerine ve ekonomi programlarına bakıyor ve ‘kim bunlar?’ araştırması yapıyor” dedi.
Adnan Bilgin, şirket olarak Türkiye’yi Doğu Avrupa fonlarının içinde değerlendirdiklerini, seçimden önce Türkiye’de var olan pozisyonlarını aynen muhafaza ettiklerini belirtti.
Avrupa’da akla gelen koalisyon: SPD-CDU
Bizde hafıza 90’ların koalisyonunu hatırlıyor ama Bilgin, koalisyon denilince Avrupa’da akıllara Almanların SPD-CDU örneğinin geldiğini söylüyor. Bilgin, Almanya örneğinden hareketle seçimde en çok oyu alan iki parti AKP ve CHP’nin oluşturabileceği bir koalisyon ihtimalini ‘büyük koalisyon’ olarak değerlendiriyor.
Bilgin, “Doğal olarak yatırım yaptığımız tüm pazarları hem iç hem de dış dinamikleri ile birlikte sanki o ülkede yaşarmışçasına yakından izliyoruz. Dönemin global trendlerine bakıyoruz. Genel seçimlerin hemen ardından koalisyon ihtimalinin konuşulması ile hemen hangi koalisyon Türkiye açısından ne getirir diye baktık. Bizim için önemli örnek Almanya’daki SPD- CDU koalisyonu. Türkiye’de de ‘büyük koalisyon’ ertelenmiş sorunların çözümü için makul bir denge olabilir. Özellikle ülkenin içeride geçirdiği gergin dönemi ve dışarıda komşu ülkelerdeki çöküşü göz önünde bulundurursak böyle bir koalisyonun hayata geçireceği yapısal reformlar Türkiye’nin ekonomik ve demokratik evriminin yolunu açabilir” yorumunu yaptı.
Koalisyon, Avrupa krizi ile baş edebildi
Türkiye için koalisyon ihtimalini konuşurken Bilgin, Almanya’da ilki 2005-2009 yılları arasında yapılan koalisyonu getiren meclis dağılımında aynı şu anda Türkiye de HDP örneğinde olduğu gibi sol partinin (die Linke) güçlenerek meclise girmesini de benzer gelişmeler olarak görüyor. Bilgin, “Seçim öncesi birbirine çok zıt dil kullanan Gerhard Schröder’in partisi SPD ve şu andaki Şansölye Merkel´in CDU’su büyük koalisyon kurma opsiyonunu seçtiler. 2013’teki seçimlerinden itibaren bu koalisyonun tekrarını yaşıyoruz. Üstelik bu koalisyon 2013’ten beri Avrupa’nın krizi atlatamadığı, ülkelerin hala sorunlarla boğuştuğu bir dönemde Almanya’nın dış etkenlere göğüs gerebilmesine neden olduğu gibi Almanya’yı Avrupa’nın güçlü bir kalesi haline getirdi. CDU ve SPD koalisyon uzlaşmasında sosyal demokratların taleplerini dikkate alarak, ekonomik istikrarın bozulmadığı bir hükümet oluşturdu. Benzer bir şekilde Almanya tarihinde ilk kez SPD’nin seçim programına dahil olduğu için asgari ücret uygulamasına geçilmesi kararlaştırıldı. Emeklilik yaşının indirilmesi gibi SPD talepleri hayata geçirildi. Türkiye toplumu da ülkenin hem içeride yeniden şekillendiği hem de dış etkenlerin değişime uğradığı bir dönemden geçiyor. Bu sürecin yükünü AKP ve CHP ortaklaşa daha iyi kaldırabileceklerdir diye düşünüyorum” diye konuştu.
2030 yılına kadar ortalama büyüme %5-7 olmalı
Türkiye gibi orta gelir kategorisindeki ülkelerin yüksek gelir kategorisine geçebilmeleri için 2030 yılına kadar her yıl yüzde 5-7 arasında büyümeleri gerektiğine bildiren Adnan Bilgin, “Bu seviyede bir büyüme de ancak istikrarlı ve verimliliği öngören bir ekonomi politikası ile gerçekleşir. Türkiye ekonomisinde son iki senede yaşanılan zayıfl ama yapısal reformlara olan gerekliliğin göstergesi. Türkiye ekonomisi 2001’deki krizin akabinde yapısal reformlarla kişi başına milli gelirde 2 bin dolar seviyelerinden 10 bin dolar seviyelerine ulaştı. Burada çok önemli bir noktaya değinmek lazım: Kişi başına 2 bin dolar gelir seviyesinden 10 bin dolara getiren yapısal reformların karakteri, ülkeyi 25 bin dolara taşıyacak reformlardan çok farklı. Bir sonraki gelir basamağına atlamak için Türkiye’nin daha nitelikli ve çeşitli bir üretim yapısına geçmesi lazım” ifadelerini kullandı. Türkiye’de AK Parti iktidarında gerçekleşen normalleşmenin dünya ekonomisinin krizden geçtiği bir ortamda muazzam bir ekonomik gelişmeye yol açtığının görüldüğünü ama buna karşılık bu normalleşmenin cari açık olarak geri döndüğüne de değinen Bilgin, “Bu normalleşmenin şimdi toplumun diğer bileşenlerine mümkün kılınması gerekmektedir. Geçtiğimiz sene de gördük ki; AK Parti bu yapısal sorunları her ne kadar çözmek istese de tek parti olarak bu riski almaktan çekindi” dedi.
Köşede en uzun biz oturur bekleriz
Adnan Bilgin, Metzler Asset Management’ı anlatırken toplam yönetilen fon büyüklüğünün 40 milyar euro olduğunu belirtti ve şöyle dedi: “Doğu Avrupa fonunun hacmi ise ortalama 500 milyon euro. Türkiye ağırlıklı bir fon. 15 seneden beri Türkiye’ye yatırım yapıyoruz. Biz hiçbir zaman strateji olarak gir-çık yapmayız. Uzun vadeli bakarız. Hatta portföy yatırımcıları arasında en uzun köşede oturup bekleyen fonlardan biriyizdir. En az 1 sene ortalama 3 senelik bir yatırım bakışımız vardır.”