Brexit çıkmazı
İngiltere'nin önündeki en güçlü seçenek anlaşmasız ayrılık gibi gözüküyor. Daralan takvim içinde anlaşmasız çıkış dışındaki hemen hemen tüm seçeneklerin ön koşulu Brexit tarihinin ertelenmesini gerektiriyor ki bu da göründüğünden çok daha zor...
İngiltere'de parlamento 29 Ocak'ta Brexit konusunda kritik bir dizi oylamaya hazırlanırken, ülkedeki kaos havası dağılmadı.
Başbakan Theresa May, kasım ayında AB ile vardığı Brexit anlaşmasının parlamentonun alt kanadı Avam Kamarasındaki oylamada 202'ye karşı 432 oy gibi tarihi bir farkla reddedilmesinin ardından önceki gün milletvekillerine "B planını" açıkladı.
Ancak açıklama kamuoyunda, May'in bir "B planı" olmadığı, reddedilen "A planının" eğilip bükülerek yeniden parlamento önünde getirilmesi olduğu yorumlarına yol açtı.
Siyasi gözlemciler, May'in İngiltere'nin AB'den resmen ayrılacağı 29 Mart tarihi yaklaşırken "zamana oynadığı" ve sıkışan takvimi kullanarak milletvekillerini kendi anlaşmasına razı etmeye çalışacağı yorumunu yapıyor.
May parlamento konuşmasına "yenilgisini" kabul ederek başlasa da milletvekillerine vadettikleri reddedilen anlaşmanın tepki çeken unsuru "tedbir maddesini" kaldırma girişiminde bulunacağı, ayrıca muhalefeti, iş çevrelerini, sendikaları ve sivil toplum örgütlerini kapsayan geniş tabanlı bir danışma sürecini başlatacağı vaatlerinin ötesine geçmedi.
May ayrıca, İskoçya, Galler ve Kuzey İrlanda'daki bölgesel yönetimleri Brexit müzakere sürecine daha etkin bir şekilde katma sözü verdi.
Danışma sürecinin ardından May'in Brüksel'e giderek anlaşmasının parlamentodan geçmesine imkan verecek bazı tavizler almaya çalışması bekleniyor.
29 Ocak oylaması
İngiliz parlamentosu 29 Ocak'ta May'in vaatlerini içeren ancak tek başına bir sonuç doğurmayacak bir önergeyi oylayacak.
Bununla birlikte muhalefet partileri ve partiler üstü gruplaşmalara giden bazı milletvekilleri parlamentoya çeşitli senaryoları içeren farklı değişiklik teklifleri sundu.
Etrafında en geniş konsensüsün sağlandığı senaryoyu, İngiltere'nin AB'den anlaşmasız şekilde ayrılmasının önüne geçmek oluşturdu.
Normal sürecin işlemesi halinde İngiltere AB ile bir anlaşmaya varsa da varmasa da 29 Mart'ta birlikten resmen ayrılmış olacak.
May'in 2 yıl süren müzakerelerin ardından vardığı kapsamlı anlaşmanın reddedilmesi ve yeni bir anlaşmanın müzakeresi için yeterli zaman kalmaması, ülkenin önündeki en güçlü seçeneği anlaşmasız ayrılık haline getirdi.
Hükümetin bu senaryoyu hayata geçirmesini önleyecek bir değişiklik teklifinin parlamentoda onaylanması durumunda, İngiliz hükümetinin AB ile görüşerek Brexit tarihini erteletmesi gündeme gelebilecek.
Bu, olumlu hiçbir Brexit senaryosunun yeterli desteğe sahip olmadığı İngiliz parlamentosunda çoğunluğun görüş birliğine varabileceği bir adım olarak gösteriliyor.
Brexit'in ertelenmesi için yasa
İşçi Partili milletvekili Yvette Cooper'ın iktidar partisi mensubu bazı milletvekillerinin desteğiyle parlamentoya sunduğu teklif, parlamento gündemini belirleme yetkisini hükümetin elinden almayı amaçlıyor.
Teklifin yeterli desteği alması halinde sıradan milletvekilleri yeterli sayıda bir araya gelerek parlamento gündemine yasa tasarısı sunabilecek.
Bu senaryonun hayata geçirilebilmesi durumunda, Brexit'in ertelenmesi yasa yoluyla sağlanacak.
Teklif, Brexit'in 31 Aralık'a kadar ertelenmesini öngörüyor.
Ana muhalefet yeni referanduma kapı araladı
Ana muhalefetteki İşçi Partisinin değişiklik teklifi öncelikle anlaşmasız Brexit ihtimalinin ortadan kaldırılmasını hedefliyor. İngiltere'nin AB'den ayrılacağı 29 Mart'a kadar yeni bir anlaşma sağlanması imkansıza yakın olduğu için, bu da Brexit'in ertelenmesi anlamına gelecek.
Teklifte, böylelikle elde edilecek ilave zamanda yürütülecek müzakere ile varılacak bir Brexit anlaşmasının veya "bir başka önerinin" referanduma sunulması isteniyor.
Bu, şimdiye kadar Brexit konusunda ikinci referanduma destek vermekten kaçınan İşçi Partisi lideri Jeremy Corbyn'in bu konudaki kamuoyu baskısı karşısında attığı bir geri adım niteliği taşıyor.
İşçi Partisi, öncelikle AB ile gümrük birliği ve tek pazar ilişkisini koruyacak bir anlaşmaya varılmasını savunuyor.
Teklifte referanduma sunulacak diğer "öneri" açıkça belirtilmese de bunun AB üyeliğine devam edilmesini de içerecek bir sorunun halka yeniden sorulmasına kapı araladığı değerlendiriliyor.
En çok destek gören senaryoyu bulmak
İktidardaki Muhafazakar Parti milletvekili Dominic Grieve'in sunduğu değişiklik teklifi ise parlamentoda çok daha fazla sayıda oylama yapılmasını öngörüyor.
Grieve'in teklifinin onaylanması halinde İngiliz hükümeti parlamentoya 26 Mart'tan önce alternatif Brexit senaryolarını 6 gün boyunca tartışma ve tek tek oylama yolunu açacak.
Teklif, böylelikle parlamenterlerin en çok destek verdiği seçeceğin belirlenmesini hedefliyor.
"Vatandaş meclisi"
İşçi Partili milletvekili Stella Creasy'nin değişiklik teklifi de öncelikle Brexit tarihinin ertelenmesini öngörüyor. Teklife göre hükümet, Brexit sürecinde 250 kişiden oluşturulacak bir "vatandaş meclisi"ne söz hakkı tanıyacak.
İngiltere'nin nüfus yapısını yansıtacak şekilde teşkil edilecek "vatandaş meclisinin" bir uzman danışman heyetinin de desteğiyle 10 hafta boyunca Brexit konusundaki muhtelif senaryoları tartışması ve ardından önerilerin hükümete sunması öngörülüyor.
Teklif, "vatandaş meclisi"nin önerilerine hükümetin takip eden 2 hafta içinde yanıt vermesini de içeriyor.
29 Ocak'ta oylanacak değişiklik teklifleri İngiliz hükümeti için bağlayıcılık niteliği taşımıyor. Herhangi bir teklifin sadece alacağı oy miktarıyla hükümet üzerinde siyasi bir baskı oluşturması bekleniyor.
Bunun tek istisnasını Yvette Cooper'ın değişiklik teklifi oluşturuyor. Cooper'ın teklifinin hedeflediği desteği bulması halinde Brexit'in ertelenmesi yasalaşacağı için hükümet de buna uymaya mecbur kalacak.
İstifa furyası gelebilir
Hükümet 29 Ocak oylamalarına hazırlanırken, Çalışma Bakanı Amber Rudd'un May'e yönelttiği talep kritik gelişmelerin habercisi olarak değerlendirildi.
Rudd, May'e çağrıda bulunarak 29 Ocak'taki oylamalarda Muhafazakar Partili milletvekillerini serbest bırakmasını istedi.
İngiliz basınında yer alan kulis haberlerine göre Rudd'a destek veren bazı kabine üyeleri, May'in bu talebi geri çevirmesi durumunda kritik görevlerdeki 40 kadar bakan ve diğer yetkilinin istifa etmeye hazırlandığının sinyalini veriyor.
Hükümet kanadında yaşanacak bu çapta bir istifa furyası ülkede erken seçimi de gündeme getirebilir.
Anlaşmasız ayrılık kabusu
İngiltere'de anlaşmasız Brexit'e sadece "sert Brexitçi" olarak tanımlanan, milliyetçi kesimlerin sıcak baktığı görülüyor.
Parlamento aritmetiği içinde bu seçeneğe en büyük destek iktidardaki Muhafazakar Parti içinde bulunuyor. Ancak bu milletvekillerinin sayısı da 650 sandalyeli parlamentoda 100 civarında bulunuyor.
Toplumda anlaşmasız Brexit'e karşı en net tavrı ise iş çevreleri almış durumda. AB ile yılda 500 milyar sterlinden fazla ticaret hacmi olan İngiltere'de, anlaşmasız Brexit'in ekonomiyi yüzde 10'a kadar küçültebileceğinden korkuluyor.
Anlaşmasız Brexit'in ülkede ilaç ve gıda sıkıntısına yol açması, toplumsal olayları tetiklemesi de muhtemel görülüyor.
Bu seçeceğin hayata geçirilmesi halinde İrlanda Cumhuriyeti ile Kuzey İrlanda arasında sokacağı sınır nedeniyle bölgede terör ve çatışmayı canlandırması, İskoçya'da bağımsızlık referandumunu tetiklemesi güçlü ihtimaller olarak gösteriliyor.
Yeni Brexit referandumu
Öte yandan Brexit konusunda yeni bir referanduma gidilmesi için uzun süredir kampanya yürüten grupların ümitleri artıyor.
Bu gruplara göre, parlamentonun herhangi bir Brexit senaryosu üzerinde görüş birliğine varamayacağı netleştikçe, milletvekillerinin de hükümetin de yeni referandum seçeceğine gösterdikleri direnç kırılacak.
Yeni bir Brexit referandumu da Brexit tarihinin ertelenmesini gerektiriyor. İngiltere'deki mevzuata göre referandum en erken 22 hafta sonunda yapılabilir. Parlamentonun referandum konusunda anlaşmazlığa düştüğü durumlarda bu süre 1 yıla kadar da uzayabiliyor.
Daralan Brexit takvimi içinde İngiltere'de tartışılan hemen hemen bütün seçeneklerin ön koşulu ülkenin AB'den ayrılacağı 29 Mart tarihinin ertelenmesi olarak ortaya çıkıyor. Ancak bunun da doğuracağı önemli bir sakınca olarak mayıs ayında yapılacak Avrupa Parlamentosu seçimleri gösteriliyor.
İngiltere Brexit'in ertelemesi halinde, bu seçimlere katılmak zorunda kalacak. Bu da, Avrupa Parlamentosuna milletvekili göndermenin yanı sıra AB üyeliğinden kaynaklanan bir dizi başka yükümlülüğün altına girmesi anlamına gelecek.
Brexit kimliği, parti kimliğini geçti
İngiltere'de Brexit süreci siyaset arenasını kilitlerken, toplumda da derin bir iz bırakmaya başladı.
"Değişen Avrupa'da İngiltere" adlı araştırma kuruluşunun gerçekleştirdiği son kamuoyu araştırmasına göre, ülkede Brexit tercihleri siyasi parti tercihlerinin önüne geçti.
Araştırmaya göre, İngiltere'de toplumun yaklaşık yüzde 95'inin Brexit konusunda bir tercihi bulunurken, sadece yüzde 80'inin siyasi parti tercihi bulunuyor.
Bununla birlikte Brexit konusunda yaşanan kaos bireylerin yaptıkları ilk tercihleri değiştirmeyip pekiştiriyor.
Kendisini İskoç veya İrlandalı diye tanımlayanlar AB üyeliğine eğilim gösterirken, kendisini İngiliz veya Britanyalı diye tanımlayanların tercihi "sert Brexit" yönünde oluyor.
Bununla birlikte anlaşmasız Brexit'in "ülkede fazla bir şeyi değiştirmeyeceğini" düşünenlerin oranı yüzde 8'de kalıyor.
Brexit referandumundan bu yana yaşanan en önemli değişiklik ise toplumun göçmenlere bakışında yaşanmış görünüyor. Göçün ülkenin en önemli sorunlardan biri olduğunu düşünenlerin oranı yüzde 45'ten yüzde 20'ye düşmüş bulunuyor.
İngiltere 23 Haziran 2016'da yapılan referandumda yüzde 48'e karşı yüzde 52 ile AB'den ayrılma kararı almıştı. Ancak İngiltere'ye bağlı İskoçya'da seçmenlerin yüzde 62'si, Kuzey İrlanda'da da yüzde 55,8'i AB üyesi olarak kalınmasından yana oy kullanmıştı.