2024 yılında piyasaların şifresi: Temkinli iyimserlik
Getiri arayışında oldukça zorlu bir yılı geride bıraktık. Borsa İstanbul getiride beklentilerin altında kalırken, 2023’ün yıldızı ‘altın’ oldu. Ekonomistler ve piyasa uzmanları 2024 yılına yönelik pozitif beklenti içerisinde olduklarını söylerken, temkinli olmak gerektiğinin de altını çiziyor.
Birol BOZKURT
Zor bir yılı geride bırakan Türkiye ekonomisini 2024 yılında da zorlu sınavlar bekliyor. Mart ayında yapılacak yerel seçimler belirsizliğe sebep olsa da, asıl zorluk enflasyonla mücadele ve para politikası tarafında yaşanacak.
Merkez Bankası’nın ne zaman faiz indirimine başlayacağı merak edilirken, enflasyonun nasıl bir seyir izleyeceği de yakından takip edilecek. 2023 yılında beklentileri karşılayamayan Borsa İstanbul tarafında ise temkinli bir iyimserlik havası hakim. Borsa İstanbul'da BIST 100 endeksi yılın son çeyreğinde satış ağırlıklı bir seyir izlerken, yıllık bazda yüzde 35,6 yükselerek 7.470 puana çıktı.
Endeksin dolar bazlı incelendiğinde yatırımcısına yüzde 14,1 kaybettirdiği görüldü. Yabancı yatırımcının son günlerde alıcı tarafta olmaya başlaması ve yabancı finans kuruluşlarının Türkiye’ye yönelik olumlu mesajlar içeren raporlar yayınlamaları yıllardır borsada satıcı tarafta yer alan yabancıların 2024 yılını dönüş yılı ilan etmesine yönelik beklentileri kuvvetlendiriyor.
Yabancılar son 8 haftada yaklaşık 1,9 milyar TL net hisse alımı yaptı. Ancak yine de borsa tarafında bazı riskler de yok değil. Bunlardan en önemlisi hızla artan TL mevduat faizleri olarak gösterilebilir. Yüzde 50’yi geçerek son 20 yılın en yüksek mevduat faizlerine ulaşılmış olması borsa için tehdit unsuru olsa da asıl sorun yılın son aylarında yatırımcı ilgisinin hızla azalması olarak gösterilebilir.
Merkezi Kayıt Kuruluşu (MKK), nezdinde pay senedi yatırımcı sayısı 29 Aralık ile sona eren haftada bir önceki haftaya göre 833 bin 119 kişi azaldı. Böylece pay senedi yatırımcı sayısı 8 milyon 486 bin 149'dan 7 milyon 653 bin 30'a indi. 2023 yılı Türkiye’de para politikası açısından da hareketli bir yıl oldu. Yılın ilk yarısında seçimlere kadar olan dönemde bir süredir uygulanmakta olan gevşek para politikası devam etti.
Bu dönemde gevşek para politikasının etkisiyle enflasyonda yüksek seyir sürdü. 2022’de yüzde 85’i gören yıllık enflasyon 2023 yılının ilk yarısında baz etkisiyle gerileme kaydetse de manşetlerdeki yerini korudu. Seçimlerin ardından Hazine ve Maliye Bakanlığı görevine Mehmet Şimşek’in; Merkez Bankası Başkanlığı görevine de Hafize Gaye Erkan’ın atanmasının ardından para politikasında 180 derecelik bir dönüş yaşandı ve Türkiye sıkılaşma sürecine girdi.
Bu dönemde politika faizinde 34 puanlık artış yaşandı. Yılın son toplantısında alınan kararla birlikte politika faizi yüzde 42,50 seviyesine yükseltildi. Para politikasındaki sıkılığın 2024 yılında devam etmesi beklenirken, bu durumun büyüme görünümü üzerinde de aşağı yönlü baskı yaratması öngörülüyor. Söz konusu durum orta vadeli programın (OVP) hedeflerine de yansımış durumda.
OVP’de Türkiye ekonomisinin 2023 yılını yüzde 4,4’lük bir büyüme ile kapatması öngörülürken, 2024 yılına ilişkin beklenti ise büyümenin yüzde 4’e gerileyeceği yönünde. 2024 yılı için ekonomideki en temel başlık enflasyon olmaya devam edecek. Yılın ilk yarısının yüksek enflasyon ortamında geçmesi ve enflasyonun mayıs ayında yüzde 70 ile zirve yapması bekleniyor. OVP’de yıl sonu için enflasyon hedefi yüzde 33 belirlenirken, Merkez Bankası’nın enflasyon raporunda ise yüzde 36 olarak tahmin edildi.
2024 için makroekonomik bağlamdaki önemli başlıklardan biri de Türkiye’nin not görünümü ve risk primindeki seyir olacak. Ekonomi politikalarında normalleşmenin devam etmesine bağlı olarak, 2024 yılı içinde her 3 kredi derecelendirme kuruluşundan da kredi notu artışları görülmesi kuvvetle muhtemel görünüyor. Yılın ilk değerlendirmelerinden biri Ocak ayındaki Moody’s değerlendirmesi olacak. Kredi notu artışlarıyla beraber, Türkiye’nin 5-yıllık CDS primi 200-250 civarında dengelenebileceği öngörülüyor.
Bahçeşehir Üniversitesi Finansal Araştırmalar Merkezi Direktörü Prof. Dr. İbrahim Ünalmış: "Enflasyonla mücadeleden taviz verilmemesi önemli"
Hem jeopolitik gelişmeler hem de ticaret savaşları nedeniyle oluşan yeni dünya düzeninde yerimizi alabilmemiz için makroekonomik dengelerin yerli yerine oturması gerekiyor. Enflasyonla mücadelenin devamı, sürdürülebilir büyüme yaklaşımından taviz verilmemesi bu açıdan önemli.
Bunlara ek olarak kalkınmanın temel taşları olan kaliteli eğitim, hukukun üstünlüğü, adil bir vergi sistemi gibi konularda alınması gereken önemli bir yol var. İhracatın artırılması konusunda proaktif olmak gerekiyor. Mevcut ticaret ortaklarımızda yaşanan ekonomik yavaşlama ihracatımızı olumsuz etkiliyor. Olası yeni ihracat noktalarının tespiti ve bu ülkelere ihracat için yolların açılması faydalı olacaktır. Bu noktada kamu politikalarına ve dış politikaya önemli görevler düşüyor.
Ekonomi politikaları dış politika ile fazla ilişkilendirilmiyor. Oysa dış politika ile ekonomik başarı arasında önemli bir ilişki var. Bu bağlamda, bir yandan makroekonomik dengelerin sağlanması için çaba sarf ederken diğer taraftan dış politikanın stratejik hedefler çerçevesinde ekonomi politikaları ile hizalanması gerekiyor. Aksi takdirde birbiri ile çelişen politika yaklaşımları ile karşı karşıya kalınması ihtimali var.
Marmara Üniv. Öğretim Üyesi Prof. Dr. Burak Arzova: "Ekonomi programının devamı için yapısal reform şart"
2024 yılına ilişkin beklentileri iki farklı senaryoda incelemek lazım. Olumlu senaryo Ortodoks politikaların devam ettiği, enflasyonla mücadele programına destek verildiği, dışarıda faiz indirimlerinin doğru zamanda başladığı ve jeopolitik risklerin sınırlı kaldığı senaryo. Enflasyonu tek haneye indirene kadar sıkı para politikasına devam edilmesi olacaktır..
Bunun yanında ihtiyaç duyulan yapısal reformların süreç içerisinde yapılması, kurumların özerkliğinin sağlanması, büyümede öncelikli alanların objektif kriterlere göre seçilmesi, teşvik mekanizmasının yeniden düzenlenmesi, kamuda tasarrufun ve etkinliğin şeffaflığı da gözeterek sağlanması gerekecek. Dışarıdan kaynak girişi programın devamı için şart. Bu nedenle ya kademeli olarak ya da özel anlaşmalarla TL Swap hatlarının açılması gerekiyor.
Büyük merkez bankalarının parasal sıkılaşmadan kademeli çıkışı, risk iştahının yeniden artması fon akımlarının önünü açacaktır. Bu durumda not artışlarını, piyasa faizlerinin kademeli olarak gerilediği bir dönemi görebiliriz. Yabancı girişi ile birlikte Dolar TL’deki yükseliş kademeli ve dengeli olur. TL’nin 2024 yılında % 15 ila % 20 arasında değer kaybetmesi mevcut şartlarla yüksek bir olasılık gibi duruyor. Yabancı girişi bu değer kaybını sınırlayabilir. Faiz artırımlarının ise Ocak ayındaki son bir 250 bp artış ile yüzde 45’te bırakılacağını düşünüyorum.
Ekonomist Emrah Lafçı: İki farklı 2024 bizi bekliyor
2024’te Türkiye’yi ekonomik anlamda çok kolay bir yıl beklemiyor. 2024’te de bir seçimimiz var. Benim şahsi fikrim ülkenin makro konularında bu seçimin 14 Mayıs genel seçimleri kadar etkisinin olmayacağı yönünde. Seçim sonuçlarının da ne şekilde oluşursa oluşsun etkileri sınırlı olacaktır. Merkez bankası muhtemelen faizleri 2024’te bir kere daha artıracak ve %45 seviyesinde tepe noktaları görmüş olacağız. 2024 merkez bankası enflasyon beklentisinin de %36 olduğunu hesaba katarsak bu faiz seviyesinin yeterli olduğunu söyleyebiliriz.
Alınan bu önlemlerin birçok sebebi var ama en önemlilerinden biri enflasyonu düşürmek. 1 yılda düşürmeyi planladığımız yerin %36 olduğunu ve bunun da dünyanın en yüksek enflasyonlarından biri olduğunu hesaba kattığımızda durumun vehameti daha çok ortaya çıkıyor. Enflasyonun yılsonunda %36 olarak gerçekleşmesi için aylık ortalamada %2.60’lık bir enflasyonumuzun olması gerekir. Onun için enflasyona bu yıl aylık olarak bakmakta fayda var. Bahsettiğim rakamın altında kaldığımız sürece işler iyi gidiyor demektir.
Bir kerelik zammın hem tüketim üzerindeki hem de işçi maliyetleri üzerindeki enflasyonu aşağı çeken etkisi ikinci yarı itibariyle daha belirgin hale gelecektir. Böyle bir durumda ikinci yarıda aylık %2’ler seviyesine düşebilirse enflasyon, o zaman faiz indirimlerinden de söz etmeye başlayabiliriz. Bu anlattığım senaryoların hepsinin içinde hem üretenler hem tüketenler için acı ilaçlar gizli. Uygulanan politikaların istikrarlı bir şekilde sürdürülmesi çok önemli. 2024 bir nevi toparlanmaya hazırlık, alt yapıyı oluşturma yılı olacak gibi görünür.
A1 Capital Üzeyir Doğan: Borsada yukarı yönlü potansiyel yüksek
Borsa İstanbul’un sahip olduğu cazip çarpanlar yukarı yönlü potansiyelin de yüksek olduğunu işaret ediyor. 2023’ün son aylarında başlayan yabancı yatırımcı girişleri, birçok fonun 2024 varlık dağılımlarında Türkiye’ye daha fazla pay ayırması ile birlikte daha da hızlanabilir. Bu nedenle 2024 yılının temel hikayesinin yabancı fon girişleri ve dolar bazlı getiriler olacağını düşünüyoruz.
Sermaye girişlerinin başlaması ile birlikte swap piyasasının açılması, Borsa İstanbul’da normalleşme adımı olarak açığa satış ve ödünç piyasasının işlerlik kazanmasını da sağlayabilir. Bu durum piyasalarımızda likidite artışı ile birlikte bir miktar da volatilite getirebilir. 2024 yılında 2023 haziran ayından sonraki dönemden farklı olarak sektörel ve hisse bazlı ayrışmalar daha net hissedilebilir. Yabancı yatırımcının giriş yaptığı ve yapmaya devam edeceği büyük ölçekli şirketlerimiz ilk etapta ön plana çıkacaktır.
Faizlerin geldiği seviyeler ise, orta vadede enflasyonla mücadelede başarılı olunacağı beklentisini daha da artacak olursa, tahvil piyasasına girişleri hızlandırabilir. Sıkı parasal ve mali koşullar dış ticaret ve cari açık riskini azaltacakken olası sermaye girişleri de döviz arzını artıran gelişmeler olacak. Bu durum 2024 yılında döviz piyasasında daha sakin bir yıl yaşanmasını sağlayabilir. Bu durum başta da ifade ettiğimiz gibi 2024 yılının TL bazlı getiriler yanında dolar bazlı getirilerin de ön plana çıktığı bir yıl olmasını sağlayabilir.
Marbaş Menkul Değerler Strateji ve Varlık Yönetimi Direktörü Volkan Dükkancık: Borsada korumacı ve fırsatçı olma dönemindeyiz
BIST-100 Grafiğini ve hep üzerinde durduğum Borsanın psikolojik döngüsünü bir arada değerlendirdiğimizde, şuan depresyon dönemi içerisine girdiğimizi, bir süre daha devam edebilecek denge ve taban arayışının ardından yeni bir trendin altyapısının hazırlandığını söylemek mümkün.
Geldiğimiz nokta itibarıyla endekste TUT tavsiyemizi ve %50 hisse Ağırlığı görüşümüzü korumakla birlikte, Döngüde Panik ile Depresyon arası bir döneme girdiğimizi ve bu aşamadan sonra geri çekilmeleri Satış yönünde değil, fırsatçı ve seçici olmak kaydıyla Alım yönünde izlemeye başladığımı belirtmek isterim. Gerekli koşullar oluştuğunda ve netleştiğinde tavsiyemi “AL” şeklinde değiştirmek üzere fırsat arayışına girdiğimiz bir dönemde olduğumuzu da düşünüyorum. Bu anlamda 6.800- 7.200 bandı orta-uzun vade için önemli bir desek ve fırsat seviyesi olduğu kanaatindeyim.
Temkini elden bırakmadan, “Korumacı ve Fırsatçı” bir yaklaşımda olmamız gerektiğini ve Varlık Dağılımı anlamında bir süre daha portföylerde sabit getiriye önemli yer vermeye devam edeceğimizi, bununla birlikte hisse senetleri cephesinde yeşermeye başlayan fırsatları da yakından takip ettiğimizin tekrar altını çizmek isterim.
BIST cephesinde 6,5 düzeyindeki FK oranı temel anlamda hala ciddi bir iskontoya işaret ediyor olsa da %50’lere dayanmış olan sabit getirili enstrümanların portföylerdeki ağırlığı artıyor. Hissede kalmaya devam eden yatırımcılar da büyüme ve faiz duyarlılığı yüksek olan otomotiv, beyaz eşya, cam, demir-çelik gibi sektörlerden; talep esnekliği düşük, büyüme duyarlılığı zayıf, defansif ve kendi hikayesi olan, iletişim, gıda ve gıda perakendeciliği, enerji dağıtım, sigorta ve havacılık gibi sektörlere yöneliyor.
Altın ve Para Piyasaları Uzmanı Şirin Sarı: 2024’te onsta 2 bin 500 dolar, gramda 3 bin TL gündeme gelebilir
Ons altın %13 ve gram altın %78.5 değer kazanarak yılı kapattılar. İsrail-Hamas savaşı ile yükseliş hareketi başladı ve ABD Merkez Bankası FED’in faiz artırımını durdurması hatta 2024 yılının ilk çeyreğinde faiz indirimine gidebileceği beklentisi ile de yükseliş körüklenmiş oldu. 2.145 dolar civarı tarihi zirve olarak kayda geçmiş oldu.
Gram altında ise yükselişin bir kısmı dolardan geliyor. Dolardaki yüzde 57’lik yükseliş, gram altını da yükselten etmen oldu. Özellikle enflasyonist sürecin devam etmesi birikim sahiplerini altına yöneltti. 2024 için birçok senaryo var, altını yükseltebilecek ve düşürebilecek olaylar şeklinde ayırabiliriz. ABD Merkez Başta olmak üzere global merkez bankalarının faiz indirimleri altını destekleyebilir.
Daha faiz indirimi olmamışken bile faiz indirim beklentisi ile 2.000 dolar üzerine yerleşen altını izliyoruz. Faiz indirimleri onsu 2.100 doların üzerine taşıyabilir. Teknik olarak, 2.000 -2.100 dolar bandı kısa vadede izleyeceğimiz bir bant olacak. 2.100 dolar üzerinde yeni bir yükseliş ivmesi başlayabilir. 2.500 dolar gündeme gelebilir. 2.000 doların altında altın alıcıları için temkinli olmaları gereken bir seviye diyebiliriz.
Gram altın bu yıl, Bist 100 endeksi, dolar, euro ve mevduat faizi karşısında en çok kazandıran oldu. Türk halkının altın sevgisi bir kez daha haklı çıktı. 2024 yılında Ons altındaki ve dolardaki hareketlilik gram altını 2.000 – 3.000 TL bandı arasında hareket etmesini sağlayabilir. İç piyasada özellikle merkez bankası politikalarının doları sınırlaması gramı dizginlese de, doların değerlenmesi durumunda gram altında da yükselişler sertleşebilir.