Borç krizi kısa vadeli sermaye girişlerini azalttı
Euro Bölgesi borç krizi Türkiye'ye kısa vadeli sermaye hareketleri kaynaklı girişleri azaltırken, uzun vadeli sermaye akımlarının ise olumlu seyrini sürdürmesine katkı sağladı.
YAYINLAMA
GÜNCELLEME
ANKARA - Euro Bölgesi borç krizi Türkiye'ye "portföy ve kısa vadeli sermaye hareketleri kaynaklı" girişleri azaltırken, uzun vadeli sermaye akımlarının ise olumlu seyrini sürdürmesine katkı sağladı. 2011 yılı Ocak-Temmuz döneminde Türkiye'ye net sermaye girişlerinin aylık ortalaması 7.1 milyar dolar iken, Ağustos-Aralık döneminde söz konusu girişlerin aylık ortalaması 2.6 milyar dolara düştü. Her iki dönemde ortalama aylık cari işlemler açığı sırasıyla 7.2 ve 5.4 milyar doları seviyesinde gerçekleşti.
Merkez Bankası'nın Ödemeler Dengesi 4. Dönem Raporu'nda "Euro Bölgesi Borç Krizinin Türkiye'ye Yönelik Sermaye Akımları Üzerine Etkileri" başlıklı bir analize yer verdi. Buna göre, 2011 yılının üçüncü çeyreğinde Yunanistan başta olmak üzere Euro Bölgesi'nde kamu borçlarının sürdürülebilirliğine dair endişelerin artması ve ABD emlak ve emek piyasalarındaki toparlanmanın öngörülenden daha yavaş olacağının anlaşılması, küresel ekonomiye dair aşağı yönlü riskleri belirginleştirdi. Bu doğrultuda, küresel ekonomiye dair belirsizliklerin artmasına ve risk iştahındaki bozulmaya paralel olarak gelişmekte olan ülkelere olan sermaye akımları yavaşladı. Söz konusu gelişmeler yılın ikinci yarısında Türkiye'ye olan sermaye akımlarını da olumsuz etkiledi. 2011 yılı Ocak-Temmuz döneminde Türkiye'ye olan net sermaye girişlerinin aylık ortalaması 7.1 milyar dolar iken, 2011 yılı Ağustos-Aralık döneminde söz konusu girişlerin aylık ortalaması 2.6 milyar dolar seviyesine düştü. Her iki dönemde ortalama aylık cari işlemler açığı sırasıyla 7.2 ve 5.4 milyar doları seviyesinde gerçekleşti.
Resmi rezervlerde sınırlı düşüş
Sermaye akımlarının vade ve sektör ayrımında alt bileşenleri incelendiğinde, 2011 yılı Temmuz ayı itibarıyla, Türkiye'ye yönelen toplam sermaye girişlerinin cari işlemler açığının üzerinde gerçekleştiği, net hata noksan kalemindeki artış ile beraber resmi rezervlerde ise önemli bir artış yaşandığı görüldü. Ancak, Euro Bölgesi'ndeki sorunların yılın ikinci yarısında derinleşmesiyle beraber 2011 sonu itibarıyla eğilim tersine döndü. Net sermaye akımları cari işlemler açığının altında gerçekleşti ve resmi rezervlerde sınırlı da olsa düşüş yaşandı.
Kısa vadeli sermaye girişinde yavaşlama kredi kullanımındaki düşüş kaynaklı
Sermaye akımlarındaki yavaşlama vade ve sektör ayrımı çerçevesinde incelendiğinde de tablo değişmedi. Euro Bölgesi'ndeki sorunların derinleşmesi uzun vadeli sermaye akımlarından ziyade kısa vadeli ve portföy yatırımları5 kaynaklı sermaye akımlarını olumsuz etkilediği görüldü. Yıllıklandırılmış verilerle portföy ve kısa vadeli sermaye akımları Temmuz ayında 51.3 milyar dolar seviyesinde iken, Ağustos ayından bu yana hızla yavaşlama eğilimine girdi ve yılsonunda 34.6 milyar dolar seviyesine düştü. Diğer taraftan, doğrudan yatırımlar ve uzun vadeli sermaye girişleri Temmuz ayı itibarıyla 24.9 milyar dolar seviyesinde iken, yılsonunda 27.7 milyar dolar seviyesine yükseldi. Kısa vadeli sermaye girişlerindeki yavaşlama büyük ölçüde bankacılık sektörü kredi kullanımındaki düşüşten, bankaların mevduat yükümlülüklerindeki azalış ve yurt dışı muhabirleri nezdindeki mevduatlarındaki artıştan kaynaklandı.
Özel sektörün uzun vadeli dış borç çevirme oranı ikinci yarıda arttı
Öte yandan, yurt içine doğrudan yatırımlar ve banka ile banka dışı özel sektörün uzun vadeli kredi kullanımları yılın ikinci yarısında kayda değer oranda artış gösterdi. Ayrıca, banka ve banka dışı özel sektörün uzun vadeli dış borç çevirme oranlarında yılın ikinci yarısında artış göze çarptı.
Uzun vadeli sermaye akışı olumlu
2011 yılı Ağustos ayında derinleşen Euro Bölgesi borç krizinin Türkiye'ye yönelik sermaye akımlarına etkisi temelde kısa vadeli sermaye girişleri üzerinde görüldü. İlgili dönemde, portföy ve kısa vadeli sermaye hareketleri kaynaklı girişler geriledi. Uzun vadeli sermaye akımları ise yıl içindeki olumlu seyrini sürdürdü. Diğer taraftan, kısa vadeli sermaye girişlerinin daha uzun vadelere yönlendirilmesi amacıyla Merkez Bankası tarafından 2010 yılı son çeyreğinde uygulamaya konulan makro ihtiyati para politikaları tedbirlerinin Euro Bölgesi'ndeki borç krizinin dış finansman kalitesi üzerindeki olumsuz etkilerini sınırladığı düşünüldü.
Bu konularda ilginizi çekebilir