Bankacılar ülkenin önceliklerine odaklandı
Banka genel müdürleri 15 Temmuz'un yıl dönümünde yaptığı açıklamada, bu zamana kadar üzerilerine düşeni yaptıklarını bundan sonra da taşın altına elini koyacaklarını belirtti. TBB Başkanı Aydın, "Bu süreçte sektör için iyi olanı değil, ekonomi için en iyi olanı yapmaya çalıştık" dedi.
Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Başkanı Hüseyin Aydın, gücünü Türkiye ekonomisinden alan bankacılık sektörünün, en uçuk risk senaryolarına bile parmak ısırtacak 15 Temmuz hain darbe girişiminin ardından tecrübesini ortaya koyarak sağlıklı bilanço yapısı ve sermaye gücünü zorlukların aşılması ve bu sürecin desteklenmesi için kullanmakta tereddüt etmediğine işaret etti.
Aydın, bu süreçte sektör için iyi olanı değil, ekonomi için en iyi olanı yapmaya çalışan bankacılık sektörünün, sorunların farkında olarak ekonomik büyümenin sürdürülmesine destek verdiğini bildirdi.
Aydın o günleri şöyle anlattı:
“15 Temmuz hain darbe girişiminin ardından bankacılık sektörü açısından yapılanları en iyi özetleyen kelimeler; sanıyorum ‘hızlı, aktif, cesur ve gerçekçi’ kelimeleridir.
Darbe girişiminin hemen ardından, 17 Temmuz’da TBB üyesi bankaların hazine işlemlerinden sorumlu yöneticileriyle toplantı gerçekleştirdik. Ekonomi yönetiminden sorumlu ilgili kamu otoriteleri temsilcileriyle koordinasyon içinde gerçekleştirilen ve Türkiye ekonomisi ile bankacılık sisteminin şokun etkilerini sınırlandıracak kadar güçlü olduğu tespitinin yapıldığı toplantıda;
1- Bankacılık sektörünün kesintisiz olarak hizmet vermeye,
2- Finansal piyasaların herhangi bir müdahaleye gerek olmaksızın çalışması
3- Piyasaların kısa dönemde ihtiyaç duyabileceği likiditenin sağlanması ve piyasalarda güvenin hızla tesis edilmesi kararları alındı.
Bu süreçte kamu otoriteleri ile iletişimi açık, yüksek koordinasyon ve duyarlılık içinde çalışıldı. Hükümetimiz ve ilgili kurumlar tarafından da hızla uygulamaya konulan tedbirler, piyasalarda belirsizliğin azaltılmasında, güvenin korunmasında ve aşırı oynaklığın önlenmesinde önemli rol oynadı. Bir diğer önemli girişimimiz de uluslararası yatırımcılar nezdinde oldu. Uluslararası yatırımcılar ve muhabirlerle görüşülerek hain girişimin kimler tarafından ne amaçla yapıldığı, yansımaları, alınan önlemler ve Türkiye’nin siyasi, sosyal ve ekonomik olarak gücü ve dayanıklılığı hakkında bilgi verildi. Öte yandan, orta vadede, ekonomik faaliyetteki yavaşlama eğiliminin olumsuz etkilerinin giderilebilmesi için, kredi kanalının etkin bir şekilde kullanılmaya devam edilmesini sağlayacak tedbirler alındı. Büyümenin sürdürülmesinde kredi temininin önemli rol oynadığı gerçeğinden hareketle, kredi kanallarının açık kalması, yavaşlamakta olan kredilerin hızlandırılması, büyümeye ivme kazandırılması ve aracılık maliyetlerinin düşürülmesi amacıyla bir öneri listesi hazırlanarak BDDK’ya, ilgili kurumlara ve hükümetimize sunuldu. Bu noktada uluslararası düzenlemelere uyum konusundaki çalışmalara da özel bir önem vererek, sapmaya neden olabilecek bir değişiklik talebinde bulunulmadı. Önerilerimiz, ülkelere sağlanan esnekliklerin kullanılmasına yönelik oldu.
Uluslararası düzenlemelerin öngördüğü seviyelerin üzerinde oluşan yükümlülükler azaldı, bankaların sermaye kullanımındaki etkinliği yükseldi, kredi kullandırımı ve yapılandırmasında tereddüte neden olan gri alanlara açıklık getirildi. Böylece özellikle eylül ayından itibaren, kredi arzı ve talebi artmaya başladı. Türkiye bankacılık sektörü, bir yandan yeni kredi kullandırmaya devam ederken, vade uzatma ve/veya yapılandırmaları da sürdürdü."
'İş Bankası, zor dönemlerde özel sorumlulukların bankası oldu'
Adnan Bali - Türkiye İş Bankası Genel Müdürü
Türkiye’nin Bankası olarak her zaman olduğu gibi, o olağan dışı dönemde de tüm varlık ve gücümüzle ülkemizin, milletimizin hizmetinde olacağımızı, gereken her tür desteği vereceğimizi, faaliyetlerimize tüm yurt sathında kesintisiz olarak devam edeceğimizi ifade etmiştik. Bu taahhüdümüzün gereğini faiz indirimleri ve kredi yapılandırmaları gibi inisiyatiflerle muhataplarımızı rahatlatacak imkânlar sağlayarak en iyi şekilde yerine getirdiğimize inanıyorum. Israrla söylediğim gibi; İş Bankası gibi ölçeği itibarıyla ekonomiler üzerinde etkili olan kuruluşlara özel sorumluluklar, özel görevler düşer. Kuruluş misyonumuz, vizyonumuz itibarıyla da bu ülkenin zor dönemleri için daima özel sorumluluklar üstlenen bir banka olarak İş Bankası’na her zaman sorumluluk düştüğüne inanıyoruz. Darbe girişimine karşı çok sağlam bir duruş sergileyen finans sektörünün bir temsilcisi olarak, mali bünyelerimizin güçlülüğü, yönetme kalitemiz ve kriz yönetme tecrübemizle bundan sonra da ülkemizin hem iktisadi kalkınmasına hem de toplumsal gelişimine katkı sunmaya devam edeceğiz. Nitekim 15 Temmuz’dan sonra biz banka olarak çok net bir şekilde ülkemizin, milletimizin hizmetinde olacağımızı, bunun için bilançomuzu, imkânlarımızı, özkaynaklarımızı sonuna kadar kullanacağımızı ifade ettik. Bundan sonra da bütün bu politikalarımızı aynı yapıcılıkla sürdüreceğiz.
'Bankacılık sektörü, ekonominin en büyük destekçisi oldu'
Osman Arslan - Halkbank Genel Müdürü
Türkiye, 15 Temmuz 2016 günü tarihinin en büyük demokrasi sınavını vermiştir. Demokrasi tarihimizin en önemli kırılma noktalarından biri olan bu hain teşebbüs, milletimizin eşi benzerine az rastlanır bir kahramanlık öyküsüne dönüşmüştür. Ekonomik anlamda yaralarımızı sarmak için seferberlik yılı ilan ettiğimiz 2017 boyunca takdir edilesi bir sıçrayış yaşamayı başardık. Dünya piyasalarındaki belirsizliklere rağmen ekonomik verilerimizde olumlu bir ivme yakaladık. 2017 yılına döviz kuru baskısı altında başlayan ülkemizde şu an istikrar havası hâkim. Türkiye ekonomisi, ilk çeyrek sonunda büyük bir başarı göstererek yüzde 5 oranında büyüdü. Borsa İstanbul, yılbaşından bu yana yatırımcısına yaklaşık yüzde 28 kazandırarak başlıca dünya borsaları arasında ilk sırada yer aldı. İhracatçılarımızın da performanslarıyla moral verici haberlere imza attığı bu dönemde Bankacılık sektörü, Türkiye ekonomisinin en güçlü destekçisi olmayı sürdürdü. Halkbank olarak bu süreçte KOBİ’lerimizin kredi ihtiyaçlarının karşılanmasında her zamanki aktif rolümüzü sürdürdük. Sanayiye, ihracatçıya, girişimciye, üreticiye verdiğimiz desteklere daha çok eğildik.
'Demokrasi sınavı, gelecek için motivasyon kaynağı oldu'
Mehmet Emin Özcan - VakıfBank Genel Müdürü
15 Temmuz gecesi, ülke olarak bir kez daha tüm dünyaya birlik ve beraberliğimizi haykırdığımız, en kutsal direnişlerimizden birinin sahnelendiği gün olarak tarihimize altın harfl erle yazılacak. 15 Temmuz darbe girişimi büyük bir ihanetle sarsıldığımız, herkeste derin izler bırakan talihsiz bir gün olmakla birlikte, Türk insanının demokrasi sınavından başarıyla geçtiği bir gün olması dolayısıyla da gelecek için ayrı bir motivasyon kaynağı olmuştur. VakıfBank olarak biz de bu motivasyonla devletimizin ve milletimizin menfaatleri doğrultusunda, vakıfl ardan aldığımız güç ve bize emanet edilen ecdad yadigarına olan saygı ve sorumlulukla, üzerimize düşen görevleri şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da eksiksiz bir şekilde yerine getirmeye devam edeceğiz.
'Tüm ihtiyaçları zamanında karşıladık'
Hakan Ateş - Denizbank Genel Müdürü
Ülkemiz, demokrasimiz bundan bir yıl önce önemli bir sınav verdi. Yaşanan o kritik süreçte gerekli her türlü olağan ve olağanüstü tedbirler ekonomiden sorumlu bakanlıklar, Merkez Bankası ve BDDK tarafından zamanında ve yerinde alındı. Bankalar ve sermaye piyasasında faaliyet gösteren bütün kurumların eşgüdüm içerisinde hareket etmesi sonucunda bu tedbirlere gerek dahi duyulmadan, bütün bankalar müşterilerinin her türlü ihtiyacını zamanında karşıladı. DenizBank olarak 15 Temmuz gününün o en sıcak saatlerinde ve hafta sonu da dahil olmak üzere müşterilerimizin tüm taleplerini karşılamak için gereken her türlü aksiyonu aldık. Ertesi gün tüm üst kurul üyelerimiz ile acil toplanarak ortak aklımız çerçevesinde olası durumlara karşı hareket planlarımızı belirledik. Aynı toplantıda aldığımız karar neticesinde 15 bin çalışanımıza yayınladığımız sirkülerde, halkımızın her türlü mevduat ve kredi taleplerinin anında karşılanması için talimat verdik. Aktifl erinin yüzde 100’ü Türk olan milli bir banka olarak; o dönem yaptığımız ilk değerlendirmelerde bankacılığın ve makro ekonomik göstergelerinin sağlam olduğunu vurgulamış, ileriye güvenle bakabiliriz demiştik. Nitekim o günden bu güne söylediklerimizle uyumlu şekilde bireysel, KOBİ, tarım, kurumsal müşterilerimiz ve Türkiye’nin geleceğinde stratejik öneme sahip projelere sağladığımız desteği artırarak sürdürdük.
'Bankacılık sektörü büyüyen Türkiye’yi finanse edecek güçtedir'
Ümit Leblebici - Türk Ekonomi Bankası Genel Müdürü
15 Temmuz akşamı ve sonrasında yaşananlar bize, başımıza ne geldiği değil bizim ona nasıl reaksiyon verdiğimizin önemini hatırlattı. Gerek Merkez Bankası, gerek BDDK ve Türkiye Bankalar Birliği olmak tüm sektör üzerine düşen görevleri yerine getirerek, önemli adımlar attı. Finans sektörü olarak ekonomimize güç katmaya odaklandık. Bu süreçte milli iradenin gücü ve tüm kurumların üzerine düşen sorumluluğu en kısa sürede yerine getirmesiyle hızla koordine olduk ve başarıya ulaştık. 2017 yılının pozitif bir yıl olarak kapanacağına inanıyoruz. Biz de kredi büyüme hedefl erimizi revize ederek yukarı çektik. Ekonomide de bu yıl yüzde 5’e yakın büyüme bekliyoruz. Bu büyümenin önümüzdeki sene de yüzde 4-5 civarında seyredeceğini öngörüyoruz. Türkiye’de bankacılık sektörü, temel bankacılık prensipleri dikkate alındığında; ekonominin büyümesi için gerekli fi nansmanı sağlayabilecek sağlıklı ve güçlü bir yapıdadır. Türk bankacılık sektörünün önemli oyuncularından biri olarak, ülkemize ve insanımıza güveniyoruz. Bugüne kadar olduğu gibi önümüzdeki dönemde de ülke ekonomisine katkı sağlamayı sürdüreceğiz.
'Türk bankacılığı süreci başarıyla yönetti'
Servet Taze - Şekerbank Genel Müdürü
Dünyanın başka bir ülkesinde meydana gelse günlerce piyasaları alt üst edebilecek bu elim olay sonrası Türkiye ekonomisinin gösterdiği direnç ve performans, geleceğe daha pozitif bakmamız için en büyük dayanağı oluşturmaktadır. Nitekim; kısa süreli şok sonrasında gerek ekonomi otoritelerince alınan ivedi bir takım önlemlerle gerekse halkımızın ekonomiye olan güveni sayesinde ciddi bir toparlanma göstererek emsal ülkelerin oldukça üzerinde bir performansla dördüncü çeyrekte yüzde 3,5, 2017 yılının ilk çeyreğinde ise yüzde 5 büyümüştür. Türk Bankacılık Sektörü, geçmişte edinilen kriz yönetme tecrübesinin getirdiği bilanço disiplini sayesinde ve Hükümet ile BDDK’nın ekonomik hayatın işlerliğini destekleyici basiretli adımlarının desteğiyle 15 Temmuz sonrası dönemi başarılı bir şekilde yönetmiştir. Ekonominin bel kemiği bir sektör olarak en önemli paydaşımız olan müşterilerimiz ile birlik ve beraberlik içinde önümüze koyduğumuz hedefleri değiştirmeden, reel sektöre verdiğimiz desteği artırarak faaliyetlerimize devam ettik ve ediyoruz.
'Güçlü ekonomi için gayretle çalışmaya devam edeceğiz'
İkram Göktaş - Vakıf Katılım Genel Müdürü
2016 yılı hem dünyada hem de ülkemizde önemli zorlukların ve risklerin yaşandığı bir yıl oldu. Ülkemiz 15 Temmuz’da yaşanan menfur darbe girişimiyle büyük bir sınav verdi. Hükümetimizin ve güvenlik güçlerimizin ilk andan itibaren sergilediği kararlı duruşu ve vatandaşımızın milli bir ruhla egemenliğine sahip çıkmasıyla bu hain girişim bertaraf edildi. Kamu gücünü, yüzyıllara dayanan vakıf kültürüyle harmanlayan Vakıf Katılım olarak sektördeki temel misyonumuzu sektördeki mevcut pastadan pay alarak büyümek değil, sektörü ve dolayısıyla ülkemizin ekonomisini daha da büyütmek olarak görüyoruz. Ülkemiz ve aziz milletimize hizmet etmek gibi önemli bir görevi yüklendiğimizin bilinciyle 2023 hedeflerimize yürüyoruz. Finansal kesimin bir neferi olarak, bugün olduğu gibi yarın da üzerimize düşen görevlerin bilinciyle ülkemizle birlikte var olmak, Türkiye ekonomisini daha da güçlendirmek ve insanımızın refahı için büyük bir gayretle çalışmalarımıza devam edeceğiz.