Bakan Albayrak: Tek endişem dış konjonktür
Davos toplantılarına katılmak üzere İsviçre'ye giden Hazine ve Maliye Bakanı Albayrak, kredi borç yapılandırmaları ve teşviklerin mali disipline etkileri ile büyüme ve enflasyon hedeflerine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, büyümede 2019 için belirlenen yüzde 2.3 hedefinin halen ulaşılabilir olduğunu, tepe noktasının görüldüğü enflasyonda hedefleri TCMB ile bağımsız ancak yakın işbirliği ile gerçekleştirmek için çalıştıklarını söyledi.
Albayrak, Davos'ta Reuters ile gerçekleştirdiği söyleşide, mali disiplinden geçmişte de olduğu gibi seçim dönemlerinde bile taviz verilmeyeceğine dikkat çekerek "Sözüme güvenin, mali disiplinden taviz yok" dedi.
Albayrak, ekonomik aktiviteyi canlandırmak için bazı adımlar atıldığını ancak bunun mali disiplinden veya hedeflenen genel çerçeveden vazgeçmek anlamına gelmediğini ve gelmeyeceğine vurguladı.
Resesyon öngörmediklerini ancak 2018 son çeyrek ve 2019 ilk çeyrekte büyümenin bir miktar zayıf kalabileceğini belirten Albayrak, "Şu anda resesyon öngörmüyoruz... 2019 büyüme hedefleri hala ulaşılabilir... Bu yılın ilk bölümü yeniden dengelenmenin devamı, ikinci bölümü toparlanma olacak" dedi.
"Yeni Ekonomi Programı hedeflerimize sadık olduğumuzu söyleyeyim" diyen Albayrak şöyle devam etti: "Güçlü dış talep görüyoruz. Ve turizm güçlü olmaya devam edecek. Ocak ayı rakamları, turizmde geçen yılın güçlü büyümesinin üzerine yüzde 20 artış olduğunu gösteriyor. Bu faktörler, iç talepteki yavaşlamanın dengelenmesine yardımcı oluyor. Bu noktada, yüzde 2.3 büyüme hala ulaşılabilir durumda"
"Büyüme hız kazanacak, tek endişem dış konjonktür"
Albayrak büyüme için bu yılın ilk bölümünü yeniden dengelenmenin bir devamı olarak özetlerken ikinci yarısında ise toparlanmanın daha belirgin olacağını da belirterek şöyle konuştu:
"İthalat talebindeki daralma 2019 yılında iç talebin yavaşlaması ile devam edecek. Yani, net ihracatın büyümeye pozitif katkısı olacak. Bir süredir ekonomik ve finansal koşulların normalleştiğini görüyoruz ve bu, Ocak ayında daha da hız kazandı. Yurt içi ve eurobond getirileri, CDS oranları ve kredi oranları önemli ölçüde düştü"
Büyümede "Tek endişem dış konjonktürdeki zorluklar olabilir" diyen Albayrak, "Tek endişem dış konjonktürdeki zorluklar olabilir, olası bir küresel bir durgunluk, küresel ticaretin küçülmesi. Ancak, şu ana kadar ufuktaki bulutlar tehdit edici görünmüyor. Bu yüzden, 2019'da hedeflediğimiz büyümeyi göreceğiz" dedi.
"Mali disiplinden taviz yok, popülist adımlara yer yok"
Albayrak, "Geçen yıl göreve geldiğimizde, insanların akıllarında üç temel kaygı vardı: Enflasyonu kontrol edebilecek miyiz, cari açığı durdurabilecek miyiz, ve özellikle geçen yılın ilk yarısında meydana gelen fazla harcamayı azaltabilecek miyiz?
Aslında, tüm bu cephelerde birçok şey başardık. Yüzde 25 oranına ciddi bir yükselişten sonra, geçen yıl enflasyon yüzde 20'nin hemen üstünde kapandı, cari açık önemli ölçüde düşerek 30 milyar doların altına yani GSYH'nın yüzde 3'üne düştü. Bütçede, geçen yılın ilk yarısındaki kaymalara rağmen, yıl sonu hedeflerimize ulaştık. Bu, ikinci yarıda harcamadaki önemli bir düşüşle mümkün oldu. Tam tasarruf modundayız ve bu, bu yıl da devam edecek" diye konuştu.
Albayrak mali disiplinde geçmişte olduğu gibi bugün de taviz verilmeyeceğini belirterek, "Mali disiplinden vazgeçmek söz konusu değil. Her zaman mali disiplin uygulanıyor bugün de geçmişte de seçim dönemlerinde bile. Popülist adımlara yer yok" dedi.
Albayrak, ocak ayı başında istihdamı ve ekonomik aktiviteyi desteklemeye yönelik attıkları adımlara da dikkat çekerek, "Bunlar ilk çeyrekten itibaren büyümeye destek olacak" dedi.
Ekonomik aktivitenin desteklenmesi adına daha fazla harcama ile bütçe hedeflerinden vazgeçilme ihtimaline yönelik bir soruya ise Albayrak, şöyle yanıt verdi:
"Hedeflerimizi gerçekleştirmekte kararlıyız ve şimdiye dek tam olarak bunu yaptık. Evet, ekonomik aktiviteyi desteklemek, ekonominin kırılgan kesimlerini korumak, işleri korumak ve yüksek katma değerli üretimi desteklemek için finansal koşulları kolaylaştırmak için bazı önlemler alıyoruz. Ancak bunlar, daha geniş politikamızdan sapma anlamına gelmiyor"
Ekonomiyi desteklemek adına atılan adımları "hedeflere ulaşmak için ince ayarlar" olarak tanımlayan Albayrak, "İstihdam tabanını ve üretim tabanını korumak için bazı sektörlere seçici, zamanlıca ve ölçülü mali teşvikler uyguluyoruz. Mali disiplinden tavize gelince, sözüme güvenin; gerçekleşmeyecek... Mali disiplin, ekonomi politikamızın ana dayanağı olmaya devam ediyor" dedi.
"Enflasyonda tepe noktası görüldü"
Albayrak enflasyonda tepe noktasının görülüp görülmediğine ilişkin soruya, "Veriler, enflasyonun 2018 Ekim ayında zirveye ulaştığını gösteriyor ve o zamandan beri hem manşette hem çekirdek enflasyonda, hem tüketici hem de üretici fiyatlarında bir düşüş görüyoruz" yanıtını verdi.
Nisan ve Mayıs aylarında çok güçlü bir baz etkisinin ortaya çıkacağına dikkat çeken Albayrak, "Bunun yanı sıra, iki yıllık kuraklık koşullarından sonra yağış açısından çok daha iyi bir yıl görmek üzereyiz, ve bu çok daha makul gıda enflasyonu demek" dedi.
Yeni Ekonomi Programı'nda enflasyon hedeflerinin Merkez Bankası ile koordineli olarak belirlendiğine dikkat çeken Albayrak, "YEP hedeflerini TCMB ile koordineli olarak belirledik ve hedefleri bağımsız olarak, ancak yakın işbirliği ve eşgüdüm içerisinde gerçekleştirmek için çalışıyoruz" dedi.
"TCMB'nin mart PPK'da ne adım atacağını bilmiyorum"
Bir sonraki PPK kararında faiz indiriminin gündeme gelip gelmeyeceğine ilişkin bir soruya ise Albayrak şöyle yanıt verdi:
"Merkez Bankası işini yapıyor. Mart ayında ne yapacaklarını bilmiyorum. Ama bir şeyi biliyorum, ne yaparlarsa yapsın; analitik bir titizlikle yapıyorlar"
Merkez Bankası geçen hafta PPK toplantısında faizleri sabit tutarken ileriye dönük bir indirim sinyali de vermemişti. Bu gelişmenin de desteğiyle dolar/TL 5.50'li seviyelerden 5.35'li seviyelere gerilemişti.
"Asgari ücret artışının enflasyona etkisi sınırlı olacak"
Ekonomistlerin asgari ücret artışının enflasyona 1.5-2 puan etkisi olacağına dönük hesaplamalarına ve bunun enflasyonla mücadeleye ters düşüp düşmeyeceğine dönük bir soruya ise Albayrak şöyle yanıt verdi:
"Böyle bir yansımayı öneren ekonomistlerin temellerinin ne olduğunu anlıyorum. Ancak, analitik bir bakış açısıyla, bu argüman hakkında iki önemli şüphem var. Bunlardan ilki, Türkiye'de TÜFE'nin temel etmeni uzun zamandır döviz kuru. Asgari ücretliler genellikle paralarını temel mal ve hizmetlere harcıyorlar. Bu yüzden, bu cephede oldukça sınırlı bir döviz talebi bekliyorum. Dolayısıyla, döviz kurundaki etki hiçe yakın olacak.
İkincisi, ekonominin durumu ile ilgili. Negatif bir çıktı açığımız var. Yani, toplam talep, toplam arzdan düşük. Asgari ücret artışı, bazı mal ve hizmetlerde artan talebe dönüşecektir. Bu kesin. Ancak, kapasite kullanımı göz önüne alındığında, ekonominin artan talebi karşılamak için ek mal ve hizmetler üretmek için yeterli alana sahip olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle, asgari ücret artışının enflasyon üzerindeki etkisi konusunda iyimserim. Etkisi oldukça hafif olacak"
"Kötü kredilerin önemli kısmı yapılandırıldı"
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, "kötü kredilerin" önemli bir bölümünün şu ana kadar yapılandırıldığını ve bu alanda meselenin büyük ölçüde geride kaldığını belirterek, bankaları desteklemek için gerekli siyasi iradenin olduğunu söyledi.
Albayrak, bankacılık sektörünün kredileri yeniden yapılandırmasının bankalara ağır bir yük getirdiği eleştirilerini değerlendirirken, "Bunu bir bağlam içinde düşünelim. Şimdiye kadar, kurumsal kredi yapılandırmaları 20 milyar doların (118 milyar TL) biraz üzerinde bir miktara ulaştı. İkinci ve üçüncü kademe kredilerini hesaba katarsanız, bu rakamın anlamı kötü kredilerin önemli bir kısmının halihazırda yapılandırılmış olmasıdır, yani bu mesele büyük ölçüde geride kaldı" dedi.
"Çok uyanık ve çevik bir banka denetleyicisine sahibiz. BDDK gerçekten bu adımların takibinde ve finansal istikrarı korumak için gerekli önlemleri almaya hazır" diyen Albayrak, şöyle devam etti:
"Bankaları desteklemek için yeterli mali alanımız var"
"Bunların ötesinde, Türk bankacılık sektörü fazlasıyla yeterli sermaye ve likidite tamponlarına sahiptir ve finansal sektörün gerekli finansal desteği sağlamak için iyi donanımlı olduğundan eminiz; ek borç verme, vade ve geri ödeme ayarlamaları dahil. Ancak bu konudaki son mesajım, güvenilir, sağlam ve iyi işleyen bir bankacılık sektörünün genel ekonomi için önemini bildiğimiz olmalıdır. Gerekli kurumsal altyapımız var. Bankalarımızı desteklemek için gerekli siyasi irademiz var ve gerektiğinde bunu yapmak için yeterli mali alanımız var"
Albayrak, KOBİ'leri piyasa oranlarının altında sağlanan krediler konusunda, "Piyasa fiyatlarının son zamanlarda ciddi şekilde düştüğünü ve bankaların bu kredilerden çok yakında kâr edeceğini hatırlatayım. Aslında, bu süreç çoktan başladı" dedi ve şöyle devam etti:
"Türk bankaları KOBİ kredi destek programına başladı. Bu, küçük ve orta ölçekli işletmelere ticarette ve finansmana erişim sağlamada yardımcı olacaktır. Kredi programı, bu işletmelerin işletme sermayesi ihtiyaçlarını karşılamayı amaçlıyor. Bu programın toplam büyüklüğü 3.5-4 milyar dolar civarında olacak ve uygun olan her işletme nispeten ucuz fiyatlarla yaklaşık 150 bin dolar tutarında işletme sermayesi kredisine ulaşabilir"
"Her banka olası risk senaryoları için yeterli tampona sahip"
Bankaların, takipteki alacaklarının artması ve herhangi bir bankanın sürdürülebilirliği konusunda endişeli olup olmadığı konusunda Albayrak, "Aslında mevcut takipteki alacaklar yüzde 3.7 düzeyindedir. Yüzde 6, BDDK'nın 2018 Aralık sonunda, varlık kalitesi incelemesinin bir sonucu olarak görebileceğimiz seviyenin bir sonucu olarak açıkladığı rakam. Türk bankacılık sektörünün finansal verileri ve BDDK'nın son analizi, bankaların bilançolarını yönetme ve kârlılıklarını sürdürme kapasitelerini açıkça göstermektedir" dedi.
Albayrak, ayrıca, ekonomide yeniden dengelenme ve devam eden iyileşme, portföyle ilgili bağlantılarını yönetmede finansal sistemi destekleyeceğini vurguladı.
Albayrak, "BDDK ayrıca banka bazlı analizler üstlenmiştir ve sonuçlar, sistemdeki her bankanın olası risk senaryoları için yeterli tamponlara sahip olduğunu gösteriyor" diye konuştu.
ABD'de ile Halk Bankası konusunda yapılan görüşmelerde ilerleme olup olmadığı sorusuna, "Muhataplarımızla yakın ve yapıcı bir diyalog içindeyiz. İddialara karşı çok güçlü bir dosyamız var. Yakın gelecekte bu konuda olumlu bir sonuç bekliyoruz" karşılığını verdi.
"Ziraat, ticari amaçla yapılandırmada; kart pazarında payı artabilir"
Albayrak özellikle kamu bankalarının dahil olduğu kredi kartı yapılandırma ve spor kulüplerindeki borç yapılandırmaların bankalara olumsuz etkileri ile ilgili olarak ise şunları söyledi:
"Kamu bankalarının bankacılık sektöründe dengeleyici bir rolü vardır. Kârlı oldukları sürece, karşı karşıya kaldığımız sorunlara yönelik bazı kapsayıcı politikalar yürütmekte sorun görmüyorum. Şu anda devlete ait bankalar iyi durumda. Ziraat'ın eylemleri söz konusu olduğunda, tüm bu adımlar esas olarak ticari amaçlarla yürütülmektedir"
Ziraat Bankası'nın aktiflerine göre en büyük bankalardan biri olmasına rağmen kredi kartı pazarında düşük bir paya sahip olduğunu belirten Albayrak, "Ve yönetim, bir pay almanın yollarını arıyordu. Yönetimin temel amacı, hissedar değeri yaratmaktır. Ve tüm ticari bankaların bu bakış açısıyla yönetilmesi bekleniyor. Bu nedenle, daha uzun vadeli bir bakış açısıyla, tüm bu adımların kârlılığı ve müşteri sadakatini artıracağını ve böylece bankaların hissedarları için pozitif değer yaratacağını umuyorum" diye konuştu.
"Bankacılık sektörü enerjide kredi riskini yönetebildi"
Enerji şirketlerindeki sıkıntının ve geri ödenmeyen kredilerle ilgili bir çözüm olup olmayacağına yönelik soruya ise Albayrak şunları söyledi:
"Her sektörde neler olup bittiğini yakından takip ediyoruz. Şimdiye kadar, endüstri sistemik bir risk oluşturmuyor. Enerji sektörü kredileri, toplam kredilerin sadece yüzde 7'sini oluşturuyor ve takipteki alacak oranı yüzde 2.5, toplam takipteki alacak oranı yüzde 4'ün oldukça altında. Böylece, bankacılık sektörü bugüne kadar enerji sektörü kredi riskini yönetebildi"
Sektöre özgü gelişmeler ve enerji sektörünün FX borçlanmalarından dolayı bazı yeniden yapılandırma işlemleri olduğunu belirten Albayrak "Genel olarak enerji sektörü yükümlülüklerini yerine getirme kapasitesine sahip" dedi.
Albayrak, TCMB genel kurulunun öne çekilmesi ile ilgili ise "2019 bütçesi, yaklaşık 3.6 milyar dolar temettü transferini öngörmüştür. Ancak asıl rakam 6.7 milyar dolar civarındaydı. Bu, etkili nakit yönetimine doğru atılan bir adımdan başka bir şey değildir" dedi.
"İran'dan şu anda aldığımız gazın ithalatını kesmek için plan yok"
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, Türkiye'nin şu anda İran'dan doğalgaz ithalatını kesmek için bir planı bulunmadığını ancak Türkiye'nin ithal enerji kaynaklarına bağımlılığını azaltma stratejisi olduğunu söyledi.
Albayrak, geçen yıl Kasım başında yeniden yürürlüğe giren İran yaptırımlarının Türkiye'ye etkisini değerlendirirken, "ABD yaptırımları, İran doğal gazını ithal etmemize imkan veren bir hüküm içeriyor. Dolayısıyla, şu anda gaz ithalatını kesmek için bir plan yok. Ancak, ithal enerji kaynaklarına bağımlılığımızı azaltmak için bir stratejimiz var. Yerli enerji kaynaklarımızı daha iyi kullanmak için çabalarımızı sürdüreceğiz" dedi.
Türkiye'nin yerel para birimleriyle ticaret konusundaki çabaları konusunda Albayrak, "Yerel para birimlerinde ikili ticareti önemsiyoruz. Bu bağlamda, yerel para birimiyle ticareti artırmak için ticari ortaklarımızla swap anlaşmaları imzaladık" dedi ve şöyle devam etti:
"Bu swap anlaşmaları, kendi para birimlerinde alım satım işlemlerinin yapılmasını ve üçüncü bir para birimini getirmeden önceden belirlenmiş döviz kurlarıyla alım satım yapma ve ihraç etmeyi sağlıyor. Bu cephede önemli gelişmeler gördük. TL cinsinden ithalat 2016'dan bu yana arttı. İleriye doğru, bu artışın devam etmesini bekliyoruz"
"Suriye'de tüm taraflarla yakın diyalog içindeyiz"
Bakan Albayrak, Türkiye'nin Suriye'de ne istediğinin çok açık olduğunu, bu doğrultuda da ABD, Rusya ve İran gibi tüm taraflarla yakın diyalog içinde olduklarını belirterek; ABD ile de iletişim kanallarının çalıştığını ve karşılıklı olarak birbirlerinin endişelerini anladıklarını söyledi.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve ABD Başkanı Donald Trump'ın son haftalarda çok yakın bir diyalog yürüttüğüne işaret eden Albayrak, Trump'ın Türkiye ekonomisini tehdit eden tweetinin etkisinin de daha önce yazdıklarına kıyasla çok daha az olduğunu; bunun da iki ülke arasındaki temel işbirliğinin sağlamlığının bir yansıması olarak görülmesi gerektiğini ifade etti.
Albayrak, "Başkan Trump, eğer Türk birlikleri Suriye'deki YPG unsurlarına saldırırsa, Türkiye ekonomisini mahvetmekle tehdit etti. Türkiye ekonomisi, Halkbank'a karşı olası bir ABD hamlesi veya Türkiye'nin ihracatına ek yaptırımlar konusunda ne kadar savunmasız?" sorusu üzerine şu değerlendirmeyi yaptı:
"Karar verme zamanı geldiğinde politikacılar rasyonel davranıyorlar"
"Her şeyden önce, geçen yaz yazdıklarıyla karşılaştırıldığında, sözlerinin etkisi önemli ölçüde daha az. Bu, manşetlere rağmen, iki ülke arasındaki temel işbirliğinin oldukça sağlam olduğu gerçeğinin bir yansımasıdır. Bu amaçla, her iki lider de son haftalarda çok yakın ve işbirlikçi bir diyalog yürüttüler... Türkiye ile ABD uzun zamandır devam eden bir ittifak içinde. Bu ittifak zor zamanlara ve fikir farklılıklarına dayandı. Siyasette oldukça tecrübem var. Öğrendiğim şu ki, karar verme zamanı geldiğinde politikacılar rasyonel davranıyorlar. Aramızdaki tüm iletişim kanalları çalışıyor. ABD'nin endişelerini anlıyoruz ve onlar da bizim endişelerimizi anlıyorlar"
ABD Başkanı Donald Trump, geçtiğimiz günlerde Twitter'da yaptığı bir açıklamada, Türkiye'nin Suriye'deki Kürtlere saldırması halinde Türkiye'nin ekonomik açıdan "harap" olacağını ifade etmişti. Türkiye ise, ABD'nin iki ülke arasındaki stratejik ortaklığa itibar etmesini beklediğini açıklamıştı.
Türkiye'nin Suriye'de ne istediğinin çok açık olduğunu ifade eden Albayrak, "Suriye'de istediğimiz oldukça bariz. Terör örgütleri için üs olarak kullanılmayan barışçıl, istikrarlı ve müreffeh bir Suriye istiyoruz. Kısacası, bunlar ve benzerleri kötü adamlar ve kötü adamların kapımızın önünde serbest olmasını istemeyiz" dedi.
Albayrak, "ABD olsun, Rusya olsun İran olsun, tüm taraflarla yakın diyalog içindeyiz. Suriye'nin barışçıl, istikrarlı, müreffeh bir ülke haline gelmesi ve topraklarının vatandaşlarımızın güvenliğine yönelik herhangi bir tehdit oluşturacak şekilde kullanılmaması için her türlü çabayı gösteriyoruz" diye konuştu.