Adnan Bali: Göstergeler sağlam, direnç tam
Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, büyümenin bileşenlerini oluşturacak öncü göstergelerden gelen sinyallerin pozitif olduğuna dikkat çekerek, “Şimdi büyümenin sürdürülebilirliğini teyit etmemiz lazım” dedi.
Ece CEYHUN
Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, Türkiye ekonomisinin, zorluklara ve belirsizliklere rağmen çok iyi direnç gösterdiğini söyledi. Bali, “Benim gördüğüm; şu anda ekonominin temel göstergelerinden kaynaklanmayan zorluklar, belirsizlikler var. Ama buna da iyi direnen bir ekonomi, iyi tedbirlerle refleks gösterebilen bir kamu kesimi var. Bundan sonra önemli olan, büyümenin, ekonominin tüm bileşenlerine yayılmasını sağlamaktır. KGF’de dikkatle seçilmiş yeni kategorizasyonun da doğru yönde bir adım olduğunu düşünüyoruz” diye konuştu.
Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, Türkiye ekonomisinin, zorluklara ve belirsizliklere rağmen çok iyi direnç gösterdiğine işaret ederek, “Benim gördüğüm; şu anda ekonominin temel göstergelerinden kaynaklanmayan zorluklar, belirsizlikler var. Ama buna da iyi direnen bir ekonomi, iyi tedbirlerle refleks gösterebilen bir kamu kesimi var. Bundan sonra önemli olan, büyümenin, ekonominin tüm bileşenlerine yayılmasını sağlamaktır. KGF’de dikkatle seçilmiş yeni kategorizasyonun da doğru yönde bir adım olduğunu düşünüyoruz. Önümüzdeki dönemde büyümenin, ekonominin asıl aktörlerince devralındığını göreceğiz” dedi.
Adnan Bali ile büyüme ekseninde son dönemdeki gelişmeleri geçen hafta başında konuştuk. Yılın ilk iki ayındaki kredi piyasasını değerlendirirken “Ilımlı büyümeyi ifade eden bir kredi talebiyle karşı karşıyayız” tespitini yapan Bali, bu yılın dinamiğinde KGF’deki yeni kategorizasyonun önemine işaret etti.
Bali, “Geçen yıl 2-2.5 ay süresince yapılan çalışmayı düşünecek olursak, yeni KGF paketi o deneyimin üzerine gelecek. Ben bankacılık sisteminin yine topyekûn iyi bir sınav vereceğini düşünüyorum. Biz de İş Bankası olarak, bu konulara verdiğimiz öncelik ve önemi aynen koruyacağız” diye konuştu.
2017’de KGF uygulamasının tam zamanında devreye alındığının altını çizen Bali, ekonomik büyümeye 2.5 puan civarında katkı yaptığını hesapladıkları KGF’nin büyümenin en önemli itici güçlerinden biri olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:
“KGF kapsamında 300 binin üzerinde firmaya, 350 binin üzerinde dosyayla 221 milyar TL kredi, kısa zamanda kullandırıldı. Sektörün bütün ticari kredilerinin beşte birine yakın bir kaynak kullandırıldı. Kısa bir süre içerisinde böyle bir işlemin operasyonunu gerçekleştirmek dahi başlı başına bir iştir. Bu açıdan KGF kredileri, teknik işçiliği yerinde olan bir uygulamadır. Buna gerek var mıydı? Vardı… Piyasada ödemeler açısından bazı sıkışmalar olduğu hissediliyordu. Kendi haline bırakılmış olsa, sorunlu krediler anlamında bozulmalara neden olabilecek bir tabloyla karşı karşıya kalabilirdik. Biz bunun dünyada örneklerini, aşırı fahiş örneklerini gördük. Örneğin, Avrupa’da global krizden sonra kamunun özel sektöre hibelere kadar varan destekleri oldu. Kamu kaynakları ile bankacılık sistemi yeniden sermayelendirildi. Yine aynı şekilde zora giren şirketlerin, bankaların sorunlu varlıklarını, değer ifade etmeyen problemli varlıklarını satın aldılar. Bu, birinin cebine vergi mükellefinin cebinden para koymak demek…"
Teknik işçiliği iyi bir çalışma
Bali, KGF uygulamasını anlatırken geçen yıl kullandırdıkları KGF kapsamındaki kredilerin yüzde 29’unun bu yıl vadelerinin geleceğine de atıfta bulunarak, şöyle konuştu: “Tüm sistem olarak sorunlu kredilerin düşük kalmasını da sağlayabilirsek, başka bir ifadeyle kamunun kefaletten kaynaklı yükümlülüğünü asgari seviyede tutmayı başarabilirsek, ekonominin ihtiyaç duyduğu fonksiyonları yerine getirmiş olacağız. Hem İş Bankası’nda hem sektörde bu konudaki tüm göstergeler olumlu seyrediyor. 2017 yılsonuna kadar vadesi gelenler içerisinde sorunlu kredi oranı binde 4. Konut kredilerinin bile en iyi zamanlarında tahsili gecikmiş alacak oranı binde 5’ti. Yüzde 90’ı yeni kredi kullandırımı olan bir ekosistemde binde 4 gibi bir oran sistemin işçiliğinin iyi olduğunu, iyi tasarlandığını gösterir. Çünkü bu krediler verilirken bankacılık sisteminin karar mekanizmaları çalıştırıldı. Kefalet düzeyi çok yüksek olsaydı, kredi riskine duyarlılık yitirilebilirdi. Ümit ediyorum böyle devam edebilirsek, KGF’de yazılan başarı hikâyesi vaka çalışması olarak bile okutulabilir.”
Son çeyrekteki öncü göstergelerin, Türkiye ekonomisinin 2017’de yüzde 7’lik bir büyüme yaratacağına, bunun çok önemli bir ivme olduğuna işaret eden Bali, büyüme tarafında yaşanan tabloyu anlatırken şu değerlendirmeleri yaptı:
Büyümeyi özel sektör devralmalı
"Geçen yıl büyüme kamunun imkânlarıyla, özellikle iç talebin canlandırılması suretiyle özel tüketim harcamalarına ve sınırlı bir miktarda da net ihracatın katkısına dayandı. Bundan sonra nasıl yürüyeceği noktasında büyümenin ekonominin asıl aktörlerince devralınması gerektiğini düşünüyorum. Başlangıçta büyümenin itici gücü olarak kamu, fonksiyonunu yerine getirdi. Şimdi özel sektörün sadece tüketim harcamaları yoluyla değil, esasen onda da bir mahsur yok, ama üretimle, makine teçhizat yatırımlarıyla, imalat sanayi yatırımlarıyla ve net ihracatın artan katkısıyla büyümeye dair bir kompozisyon görebilirsek, geçmişteki örneklerde olduğu gibi, büyümenin artık kendi dinamikleri üzerinde yürümeye başladığını söyleyebiliriz. Bunun sinyalini de alıyoruz."
Ekonomi iyi direniyor
"Kamu, destekleyici politikalarını yine sürdürüyor. Nitekim KGF’de yeni bir limit söz konusu ve burada biraz daha seçici bir kompozisyon düşünüldü. Toplam 55 milyarlık bir limitten bahsediyoruz. İş Bankası’na da daha önceki performansı doğrultusunda iyi bir limit tahsis edildi. Biz yine aktif ve öncü rolümüzü buralarda da sürdürmeye devam edeceğiz."
"Kolay değil. İçinde bulunduğumuz konjonktür birçok belirsizlikler içeriyor. Sınır ötesinde savaşan askerlerimiz var. Türkiye bu konuda kendi davasını bütün kararlılığıyla sürdürüyor. Bunun ekonomi üzerinde de etkileri var. Aslında bir süredir ifade ediyorum, ekonomik olarak temel bir zaafa sahip olduğumuz için finansal göstergelerimizde birtakım dalgalanmalar yaşanıyor değil. Bu, uluslararası siyasi mutabakatsızlıklar dâhil olmak üzere, birtakım belirsizliklerin fiyatlanması suretiyle oluşuyor. Burada da geri adım atacak bir halin olduğunu düşünmüyorum."
Türkiye’de KGF uygulanırken kaynak tahsisi açısından bankacılık sisteminin karar mekanizmaları kullanıldı. Başka bir seçim yapılmadı. Kamu bankaları da seçilebilir ve diğer bankalara sınırlı limitler verilebilirdi. Bu konuda iştahı olan, katkı koyabilecek özel bankalarımıza da limitler tahsis edildi. İş Bankası büyük bölümünü 2,5 ayda olmak üzere 18 binin üzerinde firmaya 21 binin üzerinde dosyayla toplam 21,8 milyar TL kredi kullandırdı.
"Büyümede sinyalleri teyit ederek gideceğiz"
3. çeyrekteki yüzde 11,1’lik büyümenin alt bileşenlerine baktığımızda, yüzde 15,4 oranında artan makine ve teçhizat yatırımları olduğuna değinen Adnan Bali, büyümenin işaretlerini şöyle değerlendirdi: "Bu kalem, 4 çeyrekten bu yana yıllık bazda daralıyorken, ilk kez 3. çeyrekte yüzde 15’in üzerinde artış performansı gösterdi. Burada da bir miktar baz etkisinin dikkate alınması gerekir ama nereden bakarsak bakalım, bu yine de çok önemli bir dönüş sinyali… 4. çeyrekte de bazı başka olumlu sinyaller gördük. Örneğin; sanayi üretiminin yüzde 7,8 artmış olması… Yılın yeni döneminde de bunun bir eğilim olarak devam ettiğini görüyoruz. Satın alma yöneticileri endeksi PMI, Mart 2011’den bu yana en yüksek değerine ulaştı. Reel kesim güven endeksi de şubat ayında aylık bazda 2,5 puan artarak 111’e yaklaştı. Şu anda bu dönüşümün sinyalleri var ama teyit ederek gideceğiz. Önümüzdeki bir, iki ya da belki üç çeyrekte alt bileşenlerde de bu dönüşümün olup olmadığına bakacağız."
"Kaynak tarafı yeniden önem kazandı"
Bu kadar kısa sürede yoğun TL kredi kullanılırken, aynı zamanda TL mevduatı artırmak mümkün olmadı. Nitekim Bali de "Şimdi tasarruflarla bu havuzun daha büyütülüp genişletilmesi gerektiğini ve yine TL kredileri fonlayacak mevduat dışı pasiflerin önem kazandığını görüyoruz. Olumsuz bir şey değil. Bu faza ekonominin ihtiyaçlarını görecek kredi inisiyatifleri alınması gerektiği için gelindi. Sizin, bu kadar finansman sağlayamamış bir bankacılık sisteminiz, buna karşılık da hâlâ atıl durumda mevduatınız olsaydı, bu daha iyi bir tablo olmayacaktı. Açık açık şunu ifade etmeliyim; her TL kredi kullanım imkânı, ancak kendisini fonlayabilecek TL kaynak yaratılabildiği ölçüde yapılabilecek" dedi.