'Her düz yol bulduğumuzda sürat yapmayalım, ev ödevimizi yapalım'
İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, düşen petrol fiyatlarının önemli bir avantaj sağlayacağını anlatırken Türkiye için ideal büyüme aralığının yüzde 4-6 bandı olduğunu söyledi
Ece CEYHUN - BORSA / FİNANS SERVİSİ
İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, 2015 yılına ilişkin beklentilerini açıkladı. 2014’ün dengeli bir büyüme yılı olduğunu ifade eden Bali, öngörülerinin, bu yılın yüzde 3.5 civarında bir büyüme ile tamamlanacağı yönünde olduğunu söyledi. Bali, “Petroldeki düşüşü her düz yol bulduğumuzda sürat yapmak için değil, önümüze çıkacak virajları, zemini, iklimi bunun gerektirdiği ödevlerimizi yapmak için fırsat olarak kullanmalıyız” dedi
İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, Amerikan ekonomisindeki toparlanmanın Türkiye’yi finans kanalından olumsuz etkileyeceği düşünülse de ticaret kanalından pozitif bir etki geleceğinin de atlanmaması gerektiğini söyledi. Adnan Bali, petrol fiyatlarındaki düşüşün Türkiye açısından önemine de değinerek “Petroldeki düşüş bu kez büyümenin en önemli kısıtı olan cari açık problemi açısından Türkiye’yi olumlu yönde etkiliyor. Petrol fiyatlarındaki bu olumlu gelişmenin deyim yerindeyse her düz yol bulduğumuzda sürat yapmak için değil ödevlerimizi, önümüze çıkacak virajları, zemini, iklimi bunun gerektirdiği ödevlerimizi yapmak için fırsat olarak kullanılmalı” dedi.
İş Bankası’nın DÜNYA gazetesi işbirliği’nde 2008 yılında başladığı İş’le Buluşmalar toplantısının 38’incisi İstanbul’da yapıldı. İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali 2014 yılını değerlendirdi ve 2015 yılına ilişkin beklentilerini de açıkladı. 2014’ün dengeli bir büyüme yılı olduğunu ifade eden Bali, öngörülerinin, bu yılın yüzde 3.5 civarında bir büyüme ile tamamlanacağı yönde olduğunu söyledi. Bali’nin konuşmasından satırbaşları şöyleydi:
Global büyüme hızları düşürülüyor
“Türkiye açısından bakıldığında zengin gündemli, siyasetin belirleyici rolünü epeyce bir süre koruduğu bir yıl oldu 2014. Şimdi ABD’de canlanma emarelerini net bir şekilde görüyoruz. Ama dünyanın diğer ülkelerinde benzer performanslar yakalanamadığı için global büyüme hızları aşağı doğru revize edilmeye devam ediyor. Avrupa’da zayıf görünüm, Japonya’da resesyon ve Çin bile büyüme hızını koruyamıyor. Bir de bunların üzerine Ukrayna’dan Suriye’ye Irak’a kadar jeopolitik artan riskler var.
Ticaret kanalından da olumlu etki gelecek
“Bugün olumsuz bir unsur olarak Fed politikalarındaki değişimi konuşuyoruz. Gelişen ülkelere sermaye akışının eski hızında olmayacağı öngörüsünde bulunuluyor. Türkiye olarak belki finansal kanaldan olumsuz etkileneceğiz ama fazı farklı olmakla birlikte, ticaret kanalı ters yönde ikame edecek. Ayrıca en büyük ihraç pazarımız Avrupa Bölgesi’nin genişletici politikalara devam etmek zorunda olması bize ilave likidite bolluğu açısından imkan ya da global likidite açısından nötralize etme şansı verecek.”
Petrol, Türkiye için ödev yapma fırsatı olmalı
“Global büyümenin Amerika dışındaki ülkelerde hız kesmesi baştan hepimizin dikkate alması gereken bir unsur. Diğer taraftan bunun yarattığı mal ve enerji fiyatlarındaki düşüş özellikle petroldeki düşüş bu kez büyümenin en önemli kısıtı olan cari açık problemi açısından Türkiye’yi olumlu yönde etkiliyor. Petrol fiyatlarındaki bu olumlu gelişmenin deyim yerindeyse her düz yol bulduğumuzda sürat yapmak için değil ödevlerimizi, önümüze çıkacak virajları, zemini, iklimi bunun gerektirdiği ödevlerimizi yapmak için fırsat olarak kullanılmalı.”
Yapısal reformlara odaklanmak lazım
“Türkiye kişi başına gelirini 2 bin dolardan 10 bin dolara çıkartmakla olağanüstü bir iş başarmıştır. Bugünkü yapısı ile de aslında ulaşabileceği en yüksek gelir düzeyine ulaşmış durumdadır. Şimdi büyüme ile cari açık arasındaki çelişkiyi çözecek yapısal reform ve tedbirler üzerinde odaklanarak konsantre olarak vasıfl arın, kalitenin derinleşmesi ve geliştirilmesi için çalışmak zorundayız. Türkiye yeni bir lige atlayacaksa bunu başta hukuk, eğitim, teknoloji, iş gücü piyasalarındaki reformist yaklaşımlarla ve Türkiye ekonomisinin daha hızlı büyümesine engel oluşturan yapısal ve orta vadeli faktörleri ortadan kaldıracak tedbirlerle gerçekleştirmek zorundadır. 25 ana başlıktaki Türkiye’nin yapısal gündemi kapsamında özellikle ithalata olan bağımlılığın azaltılması, teknoloji, yerli kaynaklara dayalı enerji üretimi, enerji verimliliği, tarımda su kullanılmasının etkinleştirilmesi sağlık endüstrilerindeki yapısal dönüşüm sağlık turizminin geliştirilmesi taşımacılıktan lojistiğe dönüşüm ile 9 ana başlıkta bunun altındaki eylem planlarını son derece önemsiyoruz.”
Ekonomide lig atlayacaksak önce eğitimde atlamamız lazım
Bali, “Ekonomide lig atlayacaksak eğitimde lig atlamamız lazım. Eğitimde lig atlamadan ekonomide lig atlamamız artık mümkün değil. Şu anda ülkemizde ortalama eğitim süresi 6.5 -7 yıl. Orta 2’den terk bir milletiz. Bu da çağdaş dünya standardında eğitim alan ve o eğitim süresi kadar okullarda kalanlarla okul yüzü göremeyenlerin ortalaması. Böyle baktığınız zaman kanaatimce toplumsal barış açısından da büyük risk” dedi. Ayrıca kadınların eğitimi ve işgücüne katılımında da aktif çalışmaların yapılması gerektiğine inanan Bali, son yıllarda elde edinilen kazanımların da unutulmaması gerektiğini de vurguladı.
ADK’lar öyle büyüdü ki şimdi şube alternatif oldu
Toplantının soru-cevap bölümünde ise Bali, alternatif kanal olarak adlandırdıkları şube dışı kanalların toplam işlem hacminin yüzde 80’inden fazlasını oluşturduğunu ifade etti.Bali şöyle konuştu: “Bankacı olarak dikkatimizi çeken olaylardan biri de şudur; firma katlarca büyür, iş yapma yönteminde tırnağın ucu kadar değişiklik olmaz. Yine defter kullanmaya devam eder ya da varsa bilgisayarı o bilgisayar ile işini yapar. Zihninde de tutuyordur ve onun da yeteceğini düşünür. Bundan 2-3 sene bile önce iş yapma tarzı bugünküyle aynı olan bir işletme ciddi tehdit altındadır. Eğer yeterince inovasyon, yeterince bilimsel gelişme sağlayamıyorsanız asla işinizi de doğru yapma imkânınız yok. Bugün İş Bankası’nın toplam işlemlerinin yüzde 80’den fazlası şube dışından gerçekleştiriliyor. 1350 civarında şubemiz var. Bütün işlemlerimizin yüzde 20’sinden azı şubede yapılıyor. Şube dışı kanallara alternatif kanallar diyorduk biz. Şimdi şube alternatif oldu.”
“Ben orada askerlik yaptım, sigara yanmıyordu”
100 kişiden 65’inin girişimci olduğunu, bu 65 kişinin ise ancak dörtte birinin varlığını sürdürebildiğini belirten Bali, “Bir işe girerken başlangıçta hangi işi hangi konumlamayla yapacağınıza dair harcamanız gereken Arge nispeti var. Bunu harcamıyorsan tesadüfl ere oynuyorsun demektir. Bir örnek vereyim, bir tarihte rüzgâr enerjisi için bir girişimci geldi. Hatay’da RES kuracakmış. Fizibilite var mı? Yok. Bölgede geriye doğru rüzgâr ölçümü var mı? Cevap aynen şu; ‘Ben orada askerlik yaptım, sigarayı yakamıyorduk’ dedi. Fizibilitesi bu. Finansçı olarak bizim de buna dayanarak bir RES finansmanı sağlamamızı bekliyor. İşte o 65’in fireleri böyle oluşuyor”.
Veri yatırımını ‘bulut’a devreden 20 kat tasarruf edebilir
Microsoft Türkiye Genel Müdürü Tamer Özmen ise teknoloji dünyasının son trendi ‘Bulut’ teknolojisi hakkında bilgi verdi. Özmen, bir KOBİ’nin yıllık 250 bin TL’yi bulan ‘veri saklama yatırımını’ artık ‘bulut’ teknolojisi ile 20 kat daha ucuza yapabilme imkanına sahip olabilmesine olanak tanıdığını belirterek “Bulut, bir KOBİ’nin, milyarlarca teknoloji yatırımı yapan bir bankayla eşit bir teknoloji yatırımına ulaşmasını sağlıyor. En yeni teknolojileri kullanabildiğiniz, yıllık 15-16 bin TL’ye çözebildiğiniz bir ortama ulaşıyorsunuz. Bulut, daha düşük maliyetli ve daha güvenli. Bulut teknolojisinde herkes ‘acaba verim başkasının eline geçecek mi?’ diye korkuyor ama ben bunu ilk bankaların kuruluş dönemine benzetiyorum. O zamanda muhtemelen insanlar bankalara parasını koymak istemiyordu. Şimdi ise paramızı evde saklamak istemiyoruz. Bulutta sizin verilerinize böyle bir güvenlik sağlıyor” dedi. Teknolojinin hayatın değişmez bir parçası haline geldiğini ve önce 50 yılda bir değişen teknolojinin sonra 10 yılda bir şimdi 7 yılda bir değiştiğini söyleyen Özmen, bulutun teknolojinin değişim süresini de 5 yıla indireceği tahminlerinin yapıldığını belirtti. Artık müşteriyi ‘kullandığı cihazla yakalayabilenin’ başarılı olduğu bir dünyaya gidildiğine işaret eden Özmen, KOBİ’lerin farklı şehirlerde rekabet ortamını yakalayabilme, üretimini artırma ve buarada inceliklerini de bilmediği bir teknoloji yatırımı sürecini yönetmek zorunda kaldığını anlattı. Türkiye’de normal bir KOBİ’nin yıllık yüzde 8.9 oranında büyüdüğünü ama doğru teknoloji kullanan KOBİ’de bu oranının yüzde 49’a çıktığına işaret eden Özmen, “Türkiye’de KOBİ’ler bulutu yüzde 10 daha fazla kullansalar bunun Türkiye ekonomisine 15 milyar dolar daha fazla gelir getireceği hesaplandı. Bu aynı zamanda 360 bin yeni istihdam demek” diye konuştu.
İhracatta söz sahibi olmak için Ar-Ge ve eğitime büyük pay ayrılmalı
Arçelik Genel Müdür Yardımcısı ve Türkiye Dış Ticaret Derneği’nin (TURKTRADE) Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Bulgurlu, “Gelecekte ihracatta söz sahibi olabilmek için Ar-Ge’ye ve eğitime büyük paylar ayırmamız gerekiyor. Ancak bu sayede ihracatımızın katma değerini artırabiliriz” dedi. Bulgurlu, dünyanın hızla değiştiğini ve dünya ekonomilerinin ağırlık merkezinin Asya’ya doğru hızla kaydığına işaret ederek “Asya Pasifik’in bugün dünya ticaretinden aldığı pay yüzde 31’lerden 2050’lerde yüzde 47’lere kadar çıkacak. ABD’nin payı yüzde 32’den yüzde 26’ya, Avrupa’nın ise yüzde 30’dan yüzde 19’a kadar düşecek. G-20 Zirvesi’nde dünya ticaretinin artması için ülkelerarası bariyerlerin azaltılması gerektiğini vurguladık. Zirvenin en önemli çıktılarından biri KOBİ’lerin küresel ticaret ekosistemine dahil olabilmesi için trilyonlarla ölçülebilecek bir ekonomik büyümenin yakalanabileceğiydi” bilgisini verdi. Bulgurlu, katma değerli ihracatın artırılmasının önemine dikkati çekerek, gelişmiş ekonomilerin dış ticaret yapısı incelendiğinde, emek yoğun ürünlerde 342 milyar dolar dış ticaret açığı verirken, yenilikçi ürünlerde bunu fazlasıyla karşıladıklarının görüldüğünü söyledi. Ülke olarak gelişmiş ülkelerin ticaret yapısına sahip olunması gerektiğini vurgulayan Bulgurlu, “Bizlere de düşen görev katma değeri yüksek ürünler üretip ihraç etmektir. Gelecekte ihracatta söz sahibi olabilmek için Ar-Ge’ye ve eğitime büyük paylar ayırmamız gerekiyor. Ar-Ge harcamalarımızı gelişmiş ülkeler seviyesine çıkarmak mecburiyetindeyiz. Ancak bu sayede ihracatımızın katma değerini artırabiliriz. Yurtdışında büyümeyi ve yenilikçi hedefl er üretmeyi amaçlayan Arçelik’in bu hedeflerini gerçekleştirmesinin en önemli dayanaklarından biri, kendi ürün ve teknolojisine hakim olmasıdır. Arçelik bundan çeyrek asır önce ilk Ar-Ge yatırımını yapmış bugün 9 ayrı merkeziyle toplam 1.000’den fazla Ar-Ge elemanı istihdam etmektedir” ifadelerini kullandı. 50’den fazla üniversite ile işbirliği yaratarak kurulan ekosistemle etkin sonuç aldıklarını anlatan Bulgurlu, “en’leri ve ‘ilk’leri gerçekleştirmeye devam ediyoruz” dedi. Bulgurlu, Dünya Ekonomi Forumu tarafından açıklanan “2014 Küresel Rekabetçilik Endeksi”ne göre, Türkiye’nin 144 ülke arasında 45. sırada yer aldığını hatırlatarak, Türkiye’nin verimlilikten inovasyona geçen ülkelerle aynı grupta yer aldığını dile getirdi. Bulgurlu, Türkiye’nin patent başvurularında çok geride olduğunu da işaret etti.
Düşük petrol 2015’i Türkiye’nin yılı yapar
Piri Reis Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Taner Berksoy da hızla düşen petrol fiyatlarının 1-2 sene 70-72 dolarda kalması ve Türkiye’nin de bu süreci iyi yönetmesi halinde şimdi ’ekonominin yumuşak karnı’ olarak gösterilen bazı problemlerini büyük ölçüde çözebileceğini söyledi. Berksoy, “Düşen petrol fiyatları 2015’i Türkiye’nin yılı yapabilir. Petrol fiyatı her 10 dolar düştüğünde cari açıkta 700-800 milyon dolar daralma yaratıyor. Yılbaşından beri yüzde 35 düşmüş. Ödemeler dengesinde 2015’te bir kaynak tasarrufumuz olacak. Enerjiye ödeyeceğimiz bedel elimizde kalacak. Bunu büyümeyi uyarmak için kullanabilirsek büyüme hızının yüzde 4-4.5 hatta daha fazla olacağını düşünüyorum" dedi.
Akıllı ve bağlantılı ürünlerde var olun
Türkler fırsat kaçırma fırsatını hiç kaçırmaz” diyen DÜNYA Gazetesi Yazarı Rüştü Bozkurt, “Artık dünyayı okumak başka bir maharet istiyor. Bundan sonra herkesin işinde akıllı ve bağlantılı ürünü nasıl geliştirebilirim diye düşünmesi lazım” dedi. Bozkurt, geleceğin geleneksel değil dijital yatırımlarda olduğunu vurgulayarak teknolojinin hayatın içinde ilerlediği noktayı anlatırken “Artık bir ceket yaptığınızda ona bir çip takıyorsunuz. O çip sizin tansiyonunuzdaki değişimi hemen hastaneye sinyalle bildiriyor. O sinyal sizin için ilacınızın dozunu değiştiriyor. Artık dünyada daha fazla akıllı ve bağlantılı ürün kullanılıyor. Buradaki büyümenin önümüzdeki dönemde daha da büyüyeceğini göreceğiz” dedi.