Ekonomistlere göre bütün yollar faiz artışına çıkıyor
17 Aralık'ta düzenlenen yolsuzluk ve rüşvet operasyonundan sonra ateşi bir türlü dindirilemeyen döviz kuru için ekonomistler faizde ayarlamayı işaret ediyor
İSTANBUL - Yolsuzluk ve rüşvet operasyonunun ardından dolar ve euro birbiri ardına rekor kırıyor. Merkez Bankası'nın kura dönük müdahalelerine rağmen dolar 2.2, euro 3 TL sınırına dayandı. Ekonomistler ise kurdaki yüksek ateşi almak için başka enstrümanların devreye sokulması gerektiğini düşünüyor.
Reel efektif döviz kuru endeksinin Aralık 2013'te bir önceki aya göre TÜFE bazında değer kaybederek son 26 ayın en düşük seviyesi olan 106.85'e gerilediğini belirten Burgan Yatırım Başekonomisti Haluk Bürümcekçi, şu anda bulunulan 2.5800 kur sepeti seviyesindeki seyrin ocak ayı boyunca sürmesi durumunda endeksin 102.0 seviyesine ineceğini hesapladıklarını söyledi.
Endeksin 2003 yılı başlangıç değeri düşünüldüğünde TL'nin değerli bir para birimi olmaktan uzaklaştığının söylenebileceğini ifade eden Bürümcekçi, şu ana kadar gerçekleşen değer kaybında artan iç ve dış belirsizliklere rağmen Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) referans faizinde bir değişikliğe gitmemesinin, kısacası TL'yi faizle savunmamasının etkili olduğunu kaydetti.
Bürümcekçi, bu risklerin getirdiği düzeltme baskısının tüm yükünü TL'nin çektiğini belirterek, “Eğer bu yük biraz azaltılmak isteniyorsa, faiz koridorunun (yeni referans faizi) üst sınırının yukarı doğru ayarlanması faydalı olacaktır. Elbette bu artışın ne boyutta olacağı da önemli olacaktır. Burada kullanılabilecek en iyi ölçüt, gelecek dönem enflasyon beklentilerinde son dönemde gerçekleşen toplam artış olacaktır. Bu bağlamda, son ÖTV ayarlamalarının enflasyon beklentilerine ne oranda yansıyacağının gerek doğrudan anketlerle gerekse tahvil piyasası enstrümanları fiyatlaması üzerinden gözlenmesi gerekli olacaktır” değerlendirmesinde bulundu.
'Sadece döviz enstrümanları etkili değil'
[PAGE]
'Sadece döviz enstrümanları etkili değil'
Halk Yatırım Ekonomik Araştırmalar Müdürü Banu Kıvcı Tokalı ise reel efektif kurun içsel gelişimine bakıldığında “aşırı satım” bölgesinde olduğunu belirterek, “Mevcut seviyelerin kalıcı olması halinde ocak sonu değeri daha da düşük seviyede oluşacaktır. Ancak, reel kurun benzer gelişen ülke grubuyla karşılaştırması yapıldığında, uluslararası rekabet gücü açısından çok belirgin avantajlı bir durum yansıtmıyor” dedi.
2014 enflasyonuna ilişkin artan risklerin, para politikasında şimdiye kadar yapılan sıkılaştırmanın yeterli olduğu görüşünün geçerliliğini korumasını zorlaştırdığını ifade eden Tokalı, kurdaki değer kaybının kalıcı olması halinde, her ne kadar toplam talep koşullarının fiyat artışlarını dizginlemede yardımcı olması beklense de, enflasyona yansıma etkisini olacağını kaydetti.
Kur etkisi tam içerilmese de daha şimdiden 2014 enflasyonuna ilişkin yukarı revizyonların gündeme geldiğini söyleyen Tokalı, “Kurdaki oynaklık artışının azaltılması için sadece döviz enstrümanlarının etkili olmadığı da gözleniyor. Küresel para politikalarının normalleşme yönünde verdiği sinyaller ve yerel ve cumhurbaşkanlığı seçimleri doğrultusunda gündemdeki ağırlığını artırması beklenen iç politik gelişmelerin de göz önüne alınması durumunda, politika faizlerinin mevcut durumda yansıttığı reel faiz seviyesinin yeterli gelemeyebileceği görüşü ağırlık kazanıyor” ifadelerini kullandı.