Ekonomideki en büyük kazanım güven ortamı

8. Yatırım Danışma Konseyi Toplantısı'nda konuşan Erdoğan, "11 yıl öncesinden bugüne kadar ekonominin en büyük kazanımı, tesis ettiğimiz istikrar ve güven ortamı olmuştur" dedi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İSTANBUL - Ekonomi Bakanlığı'nca düzenlenen 8. Yatırım Danışma Konseyi Toplantısı Dolmabahçe'deki Başbakanlık Ofisi'nde gerçekleşti.

8. Yatırım Danışma Konseyi Toplantısı'nın açılışında konuşan Erdoğan, konseyin, uygulanan reformlarla ilgili olarak uluslararası iş dünyasının görüş ve önerilerini  almak amacıyla 2004'te oluşturulduğunu hatırlattı.

Erdoğan, ülke yönetiminde "her alanda hakim kılınan" istişare mekanizmasını, ekonomide de böyle farklı bir boyutla sürdürdüklerini, Türkiye ekonomisi adına da son derece olumlu neticeler elde ettiklerini söyledi.

Başbakan Erdoğan, 2014-2018 dönemini kapsayan 10. Kalkınma Planı'nı Temmuz'da kamuoyuna duyurduklarını, plana paralel 8 Ekim'de 2014-2016 dönemi politika önceliklerini, Orta Vadeli Program'la açıkladıklarını hatırlattı.

Erdoğan, dün 5. İzmir İktisat Kongresi'ni düzenleyerek, 90 yıllık Cumhuriyet tarihininin bir muhasebesini yapma, Türkiye ekonomisinin ve küresel ekonominin geleceğini uluslararası ölçekte değerlendirme imkanı bulduklarını anlatarak, İzmir İktisat Kongresi'nin üçüncü gününde, yarın, Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz'ın 10. Kalkınma Planı'nı Türkiye ve dünya kamuoyuna açıklayacağını bildirdi.

"Akşam yatıyorlardı, sabah kalkıyorlardı bir sıfır..."

Erdoğan, 2014 yılı bütçesiyle ilgili hazırlıkların başladığını, bütçenin Meclis'e sunulduğunu ve komisyonda müzakerelerin başladığını dile getirerek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Geleceğe dönük planlamanın ekonomiler için ne derece önemli olduğunu bizler yaşayarak ve acı tecrübelerle öğrendik. 11 yıl öncesine kadar Türkiye'de bırakınız 5 yıl, 10 yıl sonrasını görmek, 1  ay hatta 1 yıl sonrasını görmek bile mümkün değildi. Ulusal ve uluslararası dalgalanmalar, piyasaları etkilediği kadar hükümetlerin plan ve programlarını da etkiliyor, hedefler sürekli değişiyor, açıklanan plan ve programlar, sürekli bozuluyordu. Türkiye ekonomisinin geçmişteki en önemli sorunlarından biri, hiç kuşkusuz, belirsizliktir. Sanayici, girişimci, ihracatçı, esnaf, çiftçi özellikle de yatırımcı önününü göremiyor ve orta vadeli, uzun vadeli planlar yapamıyordu. Enflasyonun ne olacağı, faizlerin nasıl bir seyir izleyeceği, vergi sisteminin nasıl değişeceği, finans sistemini nelerin beklediği tahmin edilemiyor ve istikrarsızlık ve güvensizlik ortamı herkesi belirsizliğe itiyordu. 11 yıl öncesinden bugüne kadar ekonominin en büyük kazanımı, tesis ettiğimiz istikrar ve güven ortamı olmuştur. Daha ilk andan itibaren politikalarımız, hedeflerimiz, planlarımız, programımız gayet net bir biçimde açıklanmış, verilen sözlere sadakat gösterilmiş, sürprizlere yer verilmemiştir. 1 gün sonra ne olacağı kestirilemeyen bir Türkiye'den, 1 yıl, 5 yıl, 10 yıl sonrası kalem kalem, madde madde hedeflenen bir Türkiye'ye gelinmiştir.

Türkiye'de çok sık seçim yapılırdı. Her bir seçim, popülist ekonomi politikalarının uygulanmasını beraberinde getirirdi. Merkez Bankası'na sürekli para bastırılırdı. Düşünebiliyor musunuz? 1'in yanında 6 sıfır vardı. Akşam yatıyorlardı, sabah kalkıyorlardı bir sıfır... Göreve geldiğimizde, paramızın artık değeri kalmamıştı. Göreve geldik ve biz, bu 6 sıfırı attık ve paramız kendine geldi. Mali disiplin diye bir şey yoktu zaten. Bunu tesis ettik, sağladık ve terk edilmiş olan hedefleri yeniden tesis ettik ve bu hedefler istikametinde yürümeye başladık." 

[PAGE]

Seçim ekonomisine asla müsaade etmedik

Türkiye'deki girişimci ve yatırımcının önünü gördüğüne dikkati çeken Erdoğan, şunları kaydetti:
"Gerek ulusal uluslararası sektör bu noktada Türkiye'nin güvenli bir liman olduğunu görür hale geldi. 
Seçimin ardından da başta enflasyon ve faiz olmak üzere verilenler kat kat fazlasıyla geçmişte geri alınıyordu. 11 yıl boyunca seçim ekonomisine asla müsaade etmedik. 3 ay sonra, 5 ay sonra seçim var. Şimdi 'farklı bir şekilde menfaat sağlamak için adımlar atalım, ekonomideki disiplini bozalım' asla böyle bir yola başvurmadık. İşte 5 ay sonra seçim var, biz yine aynı kararlılıkla yolumuza devam ediyoruz."

Seçimlerin anayasal sürede yapılması

Başbakan Erdoğan, seçimlerin anayasal sürede yapılmasına azami özen gösterdiklerini ifade ederek, "Burada sizlere bir rakam vereceğim. 11 yıl öncesine kadar ülkemizde çok partili siyasi hayatta ortalama seçim dönemi ne kadardı biliyor musunuz? 16 ay. Biz geldikten sonra ilan edilen süre ne ise biz şimdi o sürede seçimlerimizi yapıyoruz" diye konuştu. 

Genel seçimlerin 4 yılda, yerel seçimlerin ise 5 yılda bir yapıldığını anlatan Erdoğan, 'Bize bazen sorarlar 'Erken seçim var mı?' Hayır. 'Ama işte şunu şöyle yaparsanız şöyle olur'. Hayır. Zararımıza da olsa hayır. 4 yılsa 4 yıl, 5 yılsa 5 yıl bu böyle yapılacaktır.  Biz seçim öncesinde buna yönelik asla disiplinden taviz vermedik ve bunların önüne geçtik. Tüm bu çabalarımız Türkiye'nin yerli ve uluslararası yatırımcılar açısından tercih edilen bir yatırım yeri olma özelliğine önemli katkılar sağladı" ifadelerini kullandı.

"Çok uluslu şirketlerin İstanbul'u tercih etmeleri anlamlı"

Bazı çok uluslu şirketlerin İstanbul'u tercih etmelerinin anlamlı olduğunu söyleyen Erdoğan, firmaların, İstanbul'u Doğu Avrupa, Orta Asya, Orta Doğu ve Afrika bölgelerindeki operasyonlarını yönettikleri merkez olarak belirlemiş olmalarının da anlamlı olduğunu ifade etti. Erdoğan,  şöyle dedi:

"Bu tabii ki durup dururken olmamıştır. Gerekli incelemeleri, araştırmaları yaptıktan sonra bu tercihleri bu istikamette kullanmışlardır. Yatırım Danışma Konseyi toplantıları aracılığıyla siz değerli uluslararası iş dünyası temsilcileriyle düzenli bir şekilde bir araya geliyor, Türkiye'nin iş ortamına ilişkin fikir alışverişi gerçekleştiriyoruz. Dünya Bankası'nın üst düzey yöneticilerinin de bugün burada bulunuyor olması, Sayın Başkan'ın dün ve bugün aramızda olması, gerçekten konseyimizin yapısını güçlendiren bir diğer unsur niteliğindedir. Bu vesileyle kendilerine katılımları için bir kez daha teşekkür ediyorum."

Erdoğan, Yatırım Danışma Konseyi toplantılarını düzenli olarak yayınlanan ilerleme raporları sayesinde takip ettiklerini ve kamuoyu ile paylaştıklarını anlattı.

Son toplantıdan bu yana Türkiye'de sağlanan gelişmeler hakkında bilgi vermek istediğini dile getiren Erdoğan, yatırım ortamında hukuki çerçevenin iyileştirilmesi doğrultusunda Türk Ticaret Kanunu, Borçlar Kanunu ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu gibi temel kanunlarda köklü değişiklikler yaptıklarını, hukuk uyuşmazlıklarında arabuluculuğa ilişkin kanunun 22 Haziran 2012'de yayınladığını, iş dünyası temsilcilerinin gündeme getirdiği bir diğer husus olan mahkemelerde ihtisaslaşmanın sağlanması amacıyla da Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun yetkilendirildiğini anlattı.

Başbakan Erdoğan, konsey üyelerinin gündeme getirdiği konulardan olan ve uluslararası yatırımcılar açısından önemli bir husus teşkil eden yabancı personel çalışma izinlerinde oluşturulan teknik altyapı sayesinde işlemlerin sonuçlandırılma süresinin de önemli ölçüde kısaltıldığını vurguladı.

[PAGE]

Sermaye Piyasası Kanunu'ndaki değişiklik

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Sermaye Piyasası Kanunu'nda köklü değişikliğe gidildiğini, kanunun ikincil düzenleme çalışmalarının ise yıl sonuna kadar tamamlanacağını bildirdi. 

Türkiye Demiryolu Ulaştırılmasının Serbestleştirilmesi Hakkındaki Kanun'un 1 Mayıs 2013'te yayımlandığını, lojistik merkezlerin kurulmasına yönelik çalışmaların hızla devam ettiğini aktaran Erdoğan, şöyle devam etti:

"Bu kapsamda aralarında Eskişehir, Samsun, Konya, Mardin, Erzurum, Kars ve Sivas'ın da yer aldığı 18 merkezde, lojistik merkezlerinin oluşturulmasını hedefliyoruz. Yatırım ortamını yakından ilgilendiren bir diğer düzenleme, Posta Hizmetleri Kanunu'dur. O da 23 Mayıs 2013'te yayınlandı. Yap-işlet-devret modeliyle 2013-2023 yılları arasında gerçekleştirilecek 5 bin 550 kilometre uzunluğundaki otoyol projelerinin yaklaşık maliyeti 89 milyar lira düzeyinde. Bu projelerden 523 kilometre uzunluğundaki Gebze-Orhangazi-İzmir Otoyolu, Sabuncubeli Tüneli projesiyle Kuzey Marmara Otoyolu-Odayeri Paşaköy kesimi yapım çalışmalarına başlandı. Türkiye'de yatırım ortamını etkileyen tüm faktörleri, bir bütün olarak ele alıyor ve bunların iyileştirilmesine yönelik çalışmalarımızı yoğun bir şekilde sürdürüyoruz. Ekonomimize sıçrama yaptıracak, katma değeri yüksek, ithalatı azaltacak, istihdam ve verimlilik artışı sağlayacak yatırımların artırılması amacıyla yatırım ortamının iyileştirilmesi çalışmalarına sizlerin sağladığı katkıya özel bir önem atfediyoruz. Zira bizim uyguladığımız politikalar kadar, bu politikaların siz değerli uluslararası iş camiası temsilcileri tarafından nasıl algılandığı ve değerlendirildiği çok önemli. Bu kapsamdaki bilgiler, mevcut politikaların geliştirilmesine ve yeni politikalarımızın etkin bir şekilde tasarlanmasına büyük katkılar sağlıyor."

Bu toplantıda, ilgili bakan ve bürokratlarla birlikte Yatırım Danışma Konseyi üyelerinin, Türkiye'ye ilişkin algı ve değerlendirmelerini dikkatle dinleyecek ve not edeceklerini belirten Erdoğan, "Önceki 7 toplantıda olduğu gibi bu 8. toplantının hemen ardından da görüş, tavsiye ve eleştirilerinize somut karşılıklar üretmeye başlayacağız" dedi. 

Başbakanlık Dolmabahçe Ofisi'ndeki toplantıya, Dünya Bankası Başkanı Jim Yong Kim, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi, Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Muharrem Yılmaz, Uluslararası Yatırımcılar Derneği (YASED) Başkanı Serpil Timuray ile aralarında Citigroup, Alstom, EON, Hitachi, Huawei, Sumitimo, ThyssenKrup, Burgan Bank ve Suud Nesma Holding gibi dünya devi şirketlerin olduğu 17 büyük grubun başkan ve üst yöneticileri (CEO) katıldı.