Yerli ve millide hedef ‘lokal’ değil ‘küresel oyuncu’ olmak
TBMM Sanayi Ticaret Enerji Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanı Ziya Altunyaldız, bu süreçte küresel yarıştan kopulmaması gerektiğine işaret ederek, "Lokal kalmak yerli ve milli stratejisini yok eder" dedi.
Handan Sema CEYLAN
Türkiye, 105 milyar dolarlık ithalatı ikame etmek için yerlileşme hamlesi başlattı. Bu kapsamda 7 sektör desteklenecek. Sürecin Türkiye için çok önemli olduğunun altını çizen TBMM Sanayi Ticaret Enerji Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanı Ziya Altunyaldız ‘yerli ve milli’ stratejisinin doğru kavranması gerektiğini belirterek, “Hedefimiz lokalde kalmak değil” dedi. Altunyaldız, “Bizim stratejimiz küresel gelişmelerden kendimizi soyutlayıp kendimizi kapatmak değil. O zaman yerli ve milli stratejimizi yok etmiş oluruz. Hedefimiz küresel oyuncu olmak” diyerek, ‘yerli ve milli’ strateji de üç önemli adımın da altını çizdi. Bunlar; yerli ürünlere ön yargılı yaklaşmamak, tek boyutlu üretim yapılarından, organizasyon şemalarından kurtulmak ve tüm dünyaya hitap edecek üretim modelleri geliştirmek şeklinde.
Türkiye’de çok önemli bir üretim alt yapısı oluştuğunu belirten Ziya Altunyaldız, “Başta kamu ve yerel idareler hem makine teçhizatlarını hem ulaşım ve iletişim ihtiyaçlarını yerli üretim kaynaklarından temin etmeye yönelik bir gayret ve bilinç ve strateji benimsemeliler. Küresel örneklerde de bunu görüyoruz” diye konuştu. Türkiye’nin de bu yönde adımlar attığını dile getiren Altunyaldız, “Yerli alımlarda yüzde 15’e kadar avantaj yasa ile düzenlendi. Bu kamu kurumu ve yerel idarelere zorunlu hale getirildi. Tüm bu gelişmeler belirlenen strateji doğrultusunda ilerlemeli. Böylece sanayinin gelişimi ivmelendirmeli” açıklamasını yaptı.
"Küresel alıcılar bizi tercih ediyorsa, yerli de etmeli"
Altunyaldız, ‘yerli ve milli’ stratejide üç adımın önemli olduğuna dikkat çekerek, “Öncelikle alıcılarımızın yani tedarik alan kamu kurum ve kuruluşlarımızın kafalarından ‘yerli alırsak acaba sıkıntı yaşarız’ı silmeleri lazım. Bu zihni yanılgıdan kurtulmalılar. Kendi üreticimize, kendi servis sağlayıcımıza güveneceğiz. Türkiye bu noktaya geldi. Örneğin otomotiv sektörü ihracatının yüzde 80’ini Avrupa Birliği ülkelerine yapıyor. Bu demek oluyor ki dünyayla rekabet edecek düzeyiz. Küresel alıcılar Türkiye’yi tercih ederken, yerli alıcılarımızın bu refleksi göstermemesi yerli üreticimize haksızlıktır. Küresel yürüyüşümüze de uygun değildir. Bu zihinsel dönüşümü behemahal sağlamamız lazım” şeklinde konuştu.
Üç adımda yerli ve milli strateji
Dünyanın tercih ettiği yerli ürünleri kamu kurumları almaktan korkmamalı. Yerli ve hatta yabancıların da yer aldığı proje bazlı esnek ortaklıklar sağlanmalı. Tüm dünyaya hitap edecek üretim modelleri geliştirilmeli.
"Statik yapılar yetkinliğimizi kısıtlar"
Küresel rekabetin çok kızıştığını anımsatan Altunyaldız, firmaların da bu kapsamda ‘esnek yapılarda paylaşarak büyüme modeli’ni benimsemeleri gerektiğini söyledi. Altunyaldız, “Üretirken, mühendislik boyutunu düşünürken, bunu yetkinliği olan başka şirketlerle birlikte konsorsiyum olarak hareket edilmeli” diyerek, şunları kaydetti: “Statik yapılar bizim yetkinliklerimizi kısıtlar. Yanı başımızdaki komşunun ne ürettiğini bilir güçlerimizi birleştirirsek yol alırız. Proje bazlı çalışmayı öğrenirsek, rekabetimizi artırırız. Esnek yapılar yerel çözüm ortakları ile birleştirerek tamamlamalıyız. Bunu sadece yerel çözüm ortakları ile değil küresel yapılarla çalışacak hale getirmeliyiz. İşi ve karı paylaşabilecek esnek yapılara geldiğimiz zaman küresel khow how’a da sahip olur, kendimizi de küresel dünyaya taşımış oluruz. Başta insan kaynakları olmak üzere, organizasyonlarımızı bu niteliğe getirmemiz lazım. Gerekirse onlarla da üretimden hissemizden paylaşabilecek kadar esnek düşünmemiz lazım. Tek boyutlu üretim yapıları, organizasyonlar bizim bu ligde tutunmamızı zorlaştırır. İş yapma modellerindeki bu esnek yapıları kavramak içselleştirmek ve iş modellerimize bunu yansıtmamız gerekir.”
"Küresel rekabet unsurlarına göre yerli ve milli olmalı"
Üçüncü ve önemli olan bir adımı da Altunyaldız, “Hedefimizin 80 milyon nüfuslu Türkiye değil. Dünyanın 7milyarı aşkın tüketicisi olmalı. Buna yönelik iş modelleri ile üretmeliyiz” şeklinde belirtti.
“Lokal kalmayalım. Küresel gelişmelerden kendimizi soyutlayıp, çok evrensel üretim modellerine, evrensel rekabet edebilme unsurlarına kendimizi kapatmayalım. O zaman yerli ve milli stratejimizi yok etmiş oluruz” uyarısını yapan Altunyaldız, “Yerli ve milli stratejimizin olmazsa olmazı evrensel rekabet unsurlarını kabul ederek, dünyayla yarış halinde olmamızdır. Lokalleşmeden yerli ve milli, küresel rekabet unsurlarına göre yerli ve milli olmalıyız” şeklinde konuştu.
"Ticaret savaşı dengeyi bozarsa, tedbiri alanlara da fayda getirmez"
Dünyada yükselen korumacılığa da değinen Ziya Altunyaldız, şunları söyledi: “Serbest ticaret tüm dünyanın refahını artırdı. Başta ABD olmak üzere ticaret savaşlarına gitmek anlaşılabilir değil. Son 15 yılda dünya milli hasılasını ikiye katladı ve 74 trilyon dolara çıkardı. Ticaret sayesinde gelişmiş ülkelerden, gelişmekte olan ülkelere refahın kayması sağlanmış oldu. Dünyadaki gelişmekte olan ülkeler sanayi içindeki paylarını yüzde 20’lerden 40’lara çıkardılar. Ticarette bu pay yüzde yüzde 30’dan 41’lere yükseldi. Bu dünyanın sosyal refahı için de önemli. Elbette, her ülkenin ‘bebek endüstri’ olarak nitelendirilen gelişmekte olan sektörlerini desteklemeye yönelik tedbir almaya hakkı var. Ancak blok olarak ‘vergileri artırıyorum’ gibi toptancı yaklaşımları ticaretin gelişimi için önleyici bir unsur olarak değerlendiriyorum. Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) milli endüstrileri korumaya yönelik imkanlar vermiştir. Bu kurallar içinde kalarak tedbirlerin alınması gerek. Denge bozulursa ve ticaretin serbestiyetini kaldırırsanız, tedbiri alanlara da fayda getirmez.”