Yatırımların yüzde 82,5'i Avrupa'dan
Türkiye'ye yılın ilk yarısında 5,3 milyar dolarlık doğrudan yatırım sermaye girişi olurken, söz konusu rakamın yüzde 82,5'lik kısmı Avrupa ülkelerinde yaşayan yerleşikler tarafından gerçekleştirildi
İSTANBUL - Türkiye'ye bu yılın ilk yarısında toplam 5,3 milyar dolarlık doğrudan yabancı sermaye girişi olurken, söz konusu rakamdan aldığı yüzde 82,5'lik payla aslan payı Avrupa'da yaşayan yerleşiklerin oldu.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) ile Ekonomi Bakanlığı'ndan derlenen verilere göre, 2014'ün ilk yarısında yurtdışındaki yerleşik kişilerin Türkiye'deki doğrudan yatırımları, yıllık yüzde 21,2 artarak 5 milyar 266 milyon dolara yükseldi. Bu dönemde, Avrupa'daki yerleşik kişilerin Türkiye'deki doğrudan yatırımları 4 milyar 345 milyon dolarla toplam içinde yüzde 82,5'lik oranla pastadan en büyük payı aldı.
Avrupa ülkeleri arasında Türkiye'yi en fazla tercih eden yerleşiklerin bulunduğu ülke ise 1,7 milyar dolarlık doğrudan yatırımın geldiği Hollanda oldu. Söz konusu rakamla Hollanda, toplam doğrudan yatırımların yüzde 32,3'üne sahip olurken, bu ülkeyi 793 milyon dolar yatırımın geldiği İngiltere takip etti.
İtalya'da yaşayan yerleşikler ise aynı dönemde Türkiye'ye 432 milyon dolarlık doğrudan yatırım sermaye girişi gerçekleştirerek 3'üncü sıraya yerleşti.
Asya'daki yerleşiklerin doğrudan yatırımları yıllık yüzde 46,1 düştü
Bölgeler bazında bakıldığında Türkiye'ye gerçekleştirilen doğrudan sermaye girişlerinde en büyük düşüş Asya'da yaşayan yerleşiklerde gerçekleşti. Asya ülkelerindeki yerleşiklerin Türkiye'ye doğrudan yatırımları, geçen yılın ilk yarısında 1,4 milyar dolar düzeyinde bulunurken, söz konusu rakam bu yılın aynı döneminde 741 milyon dolara indi.
Böylece Asya ülkeleri, Türkiye'ye yatırımları yüzde 46,1'lik gerilemeyle en büyük düşüşü kaydeden yerleşiklerin bulunduğu bölge olurken, en fazla artışın gerçekleştirildiği bölge yüzde 56,2 ile Avrupa oldu.
"Ortadoğu'da bölgesel olarak ciddi bir kutuplaşmanın ortasında kaldık"
Deloitte Türkiye Birleşme ve Satınalmalardan Sorumlu Ortak Mehmet Sami, doğrudan yabancı sermaye ve şirket alım-satımlarına yönelik görüşlerini aktardı.
Sami, Türkiye'de 2012 yılında 22 milyar dolarlık, 2013'te ise 17,5 milyar dolarlık şirket evliliklerinin gerçekleştiğini belirterek, söz konusu rakamın ilk 6 ayda 7,5 milyar dolar düzeyinde bulunduğunu kaydetti.
Geçen yılın aynı dönemine göre şirket evliliklerinde bir miktar düşüş olduğuna işaret eden Sami, "Bu aktivitenin büyük çoğunluğunun finansal olmayan yatırımcılar tarafından gerçekleştirildiğini görüyoruz ki bu da önemli. Adetlere de bakarsak 2013'te 182 stratejik yatırımcı işlem yapmışken, bu rakam yılın ilk 6 ayında 104, geçen yılın ilk yarısında ise 94. Yani miktarda artış var, değerde düşüş var" ifadelerini kullandı.
Sami, doğrudan yabancı yatırımlarda ise geçen yıla göre artış olduğunu dile getirerek, şunları söyledi:
"Gerçekleştirilen doğrudan yatırımların içinde Çinli banka var, Avrupalı gıda şirketleri var, Kanadalı bir emeklilik şirketinin aldığı enerji işi var. Yılın ilk 6 ayında farklı yatırımlar var ama sonuçta çoklu seçim sisteminden geçiyoruz. Önümüzde bir seçim daha var. Dolayısıyla bir takım belirsizlikler bulunuyor. Ayrıca, Ortadoğu'da bölgesel olarak ciddi bir kutuplaşmanın ortasında kaldık. Ukrayna'da da çok ciddi problemler var. Bütün bunlara rağmen bu sayılar hiç fena değil. Dolayısıyla yeni hükümetin kurulması, önümüzde yeni bir seçim olmasına rağmen rakamlar fena değil gibi gözüküyor."
"Yıl sonunda dünyada çok yüksek meblağda alım-satım hacmi göreceğiz"
Doğrudan yatırımlarda Avrupa ülkelerindeki yerleşiklerin payının yüksek olmasında, 2008 yılındaki krizden sonra Batı Avrupa'da ekonomik gelişme anlamında kıpırdama yaşanmasının etkili olduğunu ifade eden Sami, şunları aktardı:
"Dünyada bu yıl şirket satın alma furyası yaşanıyor. Özellikle Batı Avrupa'da muhtemelen 2014 yılının sonunda değer anlamında rekor düzeyde satın alma işlemi gerçekleştirelecek. Çünkü, 2008 yılından bu yana Batı'da şirketlerde belli bir nakit birikimi oldu. Şirketler, büyümediler ve parayı tuttular. Şimdi de fırsatlar çıktıkça bunu değerlendiriyorlar. Yıl sonunda dünyada çok yüksek meblağda alım-satım hacmi göreceğiz. Türkiye'ye bunun yansıması bir o kadar olmayacak. Eğer biz bu bölgesel sorunlarımız olmasaydı daha da fazla ilgi çekecektik. Ancak her şeye rağmen ilk 6 aydaki verilerin çok olumlu olmasının da altını çiziyorum. İkinci 6 ayda daha fazla bir artış olabilir mi göreceğiz."