Yabancılar borsaya 466 milyon dolar getirdi
Bakan Şimşek, Ekim ayında yabancıların borsaya net olarak 466 milyon dolar getirdiğini belirtti.
ANKARA - Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Ekim ayında yabancıların borsaya net olarak 466 milyon dolar getirdiğini belirterek, "Haziran, Temmuz, Ağustos'taki çıkışlar durdu, tekrar para girişi başladı. Eğer Türkiye'de çok ciddi yapısal, temelden sıkıntılar olsa bu gelir miydi? Çıkış devam ederdi. Türkiye'nin temelleri sağlam" dedi.
Şimşek, Kanal 7'de katıldığı programda gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ın geçtiğimiz günlerde dile getirdiği, "Doların kıt olacağı bir döneme giriliyor" açıklamasının hatırlatılması üzerine Şimşek, küresel krizin başlamasının üzerinden neredeyse 5,5-6 yıl geçmesine rağmen dünyada hala sıkıntıların olduğunu söyledi. Gelişmiş bir çok ülkenin bu krizden çıkabilmek için para musluklarını açtıklarını ve açıktan para bastıklarını anlatan Şimşek, "Şimdi bu açıktan para basma döneminin sonuna geliyoruz. Bugün, yarın, 3, 6 ay sonra olur ama böyle bir beklenti var. Bu da tabi global likiditeyi bir miktar olumsuz etkileyecek" diye konuştu.
Buna karşın, gelişmiş ülkelerdeki faizlerin yükselmesi için ise henüz erken olduğunu dile getiren Şimşek, şunları kaydetti:
"Global likidite bol iken neyi etkilemiş? Bir, varlık fiyatlarını yükseltmiş. Bu fiyatlar eskisi gibi artmayabilir, hatta düzeltme olabilir ki nitekim oldu son bir kaç aydır. İki, faizler çok düşmüştü. Türkiye'de de yakın döneme kadar negatif reel faiz vardı. Şimdi o dönemi geride bırakacağız, nominal faizler biraz yükselecek, reel faizler negatif olmaktan çıkacak, pozitife dönüşecek. Bir çok para birimi de değerlenmişti, şimdi bir düzeltme oldu. Bundan sonra eskisi gibi değer kazanmayabilir. Türkiye'de de bu dönemde diğer gelişmekte olan ülkelere paralel bir gelişme oldu. Şimdi şunu bekliyorum, küresel likidite azalacaksa, bu varlık fiyatlarını etkiler. Yani varlıkların yeniden fiyatlanması gerekir. Nitekim son bir kaç ay içinde bu etkileşimi gördük. Ancak Türkiye bu dönemde diğer ülkelerden negatif bir şekilde ayrışmadı. Halbuki bunun için çeşitli sebepler vardı. Nedir mesela? Türkiye'nin çok ciddi cari açığı var fakat Türkiye'deki siyasi istikrar, doğru politikalar, özellikle de mali disiplin, bankacılık sisteminin sağlıklı olması gibi faktörler, cari açıktan kaynaklı riski telafi etti."
"Oranlarda bir artış öngörmüyoruz"
Vergilere ilişkin soruyu da yanıtlayan Şimşek, her yıl bütçeyi yaparken tedbirleri de çalıştıklarını ve uygulamaya koyduklarını söyledi.
Vatandaşı kandırmanın doğru bir şey olmadığını ve asla böyle bir şeye başvurmayacaklarını vurgulayan Şimşek, "Şu an itibarıyla bu yıl bütçe performansı oldukça iyi. Gelecek yıl da küresel şartlarda ciddi bir bozulma olmazsa ilave tedbir ihtiyacımız yok" diye konuştu.
Sadece her yıl yapılan, maktu vergilerin yeniden değerleme oranı kadar artırılmasının söz konusu olduğunu belirten Şimşek, oransal vergilerde ise bir artışın gündemlerinde olmadığını bildirdi. Şimşek, "Yani biz Gelir Vergisinde, Kurumlar Vergisinde, KDV'de, genel anlamda oranlarda bir artış öngörmüyoruz" dedi.
"Ne doğal gazda ne de elektrikte bir fiyat artışı gündemde değil"
Bakan Şimşek, "doğal gaz ve elektriğe zam düşünülüyor mu?" sorusu üzerine de bunun Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nın alanında olduğunu söyledi. Konuya ilişkin de Bakan Taner Yıldız'ın gerekli açıklamayı yaptığını anımsatan Şimşek, şu anda ne doğal gazda ne de elektrikte bir fiyat artışının gündemde olmadığını bildirdi.
[PAGE]
"Muhalefet vatandaşın kafasını karıştırıyor"
Sayıştay raporlarında bir çok eleştiri de olduğunu belirten Şimşek, kendisinin de bunlardan mutlu olduğunu söyledi.
Bir idareci olarak bu eleştirileri dikkate aldığını ve eksikliklerin giderilmesi için çalışmaları başlattığını anlatan Şimşek, şöyle devam etti:
"Mesela, 'Türkiye'deki Hazine mülklerinin tamamının tespit edilmesi, değerlemeye tabi tutulması ve bunların sistem üzerinden kayıtlara yansıtılması... Bu konularda Maliye Bakanlığı'nın eksiklikleri var' diyor. Biz de çok hızlı bir şekilde gerekli tespitleri tamamladık, sistem yatırımlarını yapıyoruz ve 2014 sonuna kadar tüm bu eksiklikleri yerine getireceğiz. Dolayısıyla biz 25 milyon muhasebe kaydını vermişiz. Sayıştay, tüm harcama denetimini yapmış, kendisi söylüyor. Bunlarla ilgili bir usulsüzlük, yolsuzluk varsa zaten ilgili savcılıklara gönderiyor, gönderecek.
Peki bu tartışmalar nereden çıkıyor? Muhalefet yarı doğruları yarı yanlışları birleştirip, kasıtlı olarak vatandaşın kafasını karıştırıyor. Sayıştay diyor ki bize, 'Devletin tüm mizanının, bilançosunu bize verdiniz. Burada bir eksiklik yok ama her idare bazında bana mizan, bilanço bunları verdin ama bunlar tutarlı değil' diyor. Biz de Sayıştay'a 'Türkiye Cumhuriyeti devletinde Hazine birliği var' diyoruz. İdareler kendi başlarına borçlanamaz, vergi toplayamaz, mülk edinemezler. Çünkü bu idarelerin bir tüzel kişiliği yok. Yani Sayıştay bizden şunu istiyor; sanki devlet bir holding ve devletin şubeleri, her bakanlık her birim ayrı bir şirket. Her şirket için ayrı bilanço, mizan istiyor. Biz de 'devlet böyle değil, devletin mevcut yapısı böyle değil. Tüm borçlanmaları Hazine yapar, tüm gelirleri Maliye Bakanlığı toplar. Tüm Hazine mülkleri, hepsi Maliye'dedir' diyoruz. Yani Sayıştay, devletin her birimi ayrı bir şirketmiş gibi bilanço vs. istiyor. Biz de 'Bu mevcut devlet düzeninde bunlar üretilemez, üretmemizi isterseniz de bunlar anlamlı olmaz' diyoruz."