Yabancı, reformları gözleyip Türkiye'ye gelmek için tetikte!
TEB Genel Müdürü Ümit Leblebici, dünya ekonomisinde bir ayrışma daha olacağını ve yatırımcının bundan sonra sepetine yeni ülke, yeni şirket, yeni varlık seçerken rekabette üstünlük hikayesi kuvvetli olanı tercih edeceğini anlattı.
Türk Ekonomi Bankası (TEB) Genel Müdürü Ümit Leblebici, yabancı yatırımcının Türkiye piyasasına geri dönmek için fırsat kolladığını vurguluyor. Hükümetin açıkladığı 1.200 maddelik reform paketinde alınacak her mesafenin Türkiye’ye yeni yatırımcı çekeceğine inanıyor. Leblebici, “Türkiye yeniden reform ajandasına geri dönerse Türkiye’yi kesinlikle portföyünde en üst yere koyacaktır. Bir mazeret, iyi bir hikaye arıyor” dedi. Leblebici, bu hikayenin adını yani yeni ekonomik modeli ‘rekabetçi ürün üreten ekonomi’ olarak formüle ediyor.
Şu varil savaşları bizim evin faturasını düşürmedi ama Türkiye’nin dış ticaretini biraz daha hallice dengelemiş duruyor. Hep petrol emtia ihracatçıları kazanacak değil ya arada ithalatçısı da kazanacak. Bu petrol fiyatlarındaki düşüşten her ne kadar ‘yeterince’ yararlanamadık desek de portföy yatırımcısı açısından Türkiye’ye ufak çaplı bir ayrışma getirdi.
TEB Genel Müdürü Ümit Leblebici ile konuşurken işe piyasa odağından başlayıp sektöre ve ekonomiye uzandık. Leblebici, önce “Net enerji ithalatçısı olan Türkiye, düşen petrol fiyatlarının etkisiyle, diğer gelişmekte olan ülkelerden pozitif ayrışıyor. Cari açığın milli gelire oranı yüzde 5’in altına yüzde 4.5’lara geldi. Bugüne kadar da yabancıların eleştirilerinin odağında bu oranın yüksekliği vardı. Şimdi cari açık kontrol altında. Dolayısıyla içeri girişi destekleyecek bir yapı var” tespitini yaptı.
'Yabancı fırsat kolluyor'
“Yabancı yatırımcıların Türkiye’de reform tarafındaki gelişmeleri gördükçe içeriye girmek için fırsat kolladığını düşünüyorum” diyen Leblebici, şu anda Türkiye açısından bir negatif noktanın jeopolitik belirsizlikler olarak ön plana çıktığını da kaydetti. Leblebici, “Ekonomik temeller olarak Türkiye hala çok kuvvetli bir ülke. O nedenle biz yeniden reform ajandasına dönersek Türkiye’yi kesinlikle portföylerinde en üst yerlere koyacaktır. Bir mazeret, bir fırsat arıyor girmek için. Bir hikaye arıyor” açıklamasını yaptı.
Leblebici, yabancının şu anda tamamen bekleme modunda hareket ettiğine de işaret ederek “Ufak tefek portföy likiditasyonları oluyor. Reform ajandasını gündeme daha fazla taşırsak o zaman içeride hem hisse senedine hem de tahvil tarafına daha hızlı giriş olacaktır diye düşünüyorum. Çünkü Türkiye’nin enerji ithalatçısı olması bizi diğer gelişmekte olan ülkelere göre avantajlı bir konuma getirdi. Bu bizi portföy alokasyonlarında pozitif bölgeye çeker” değerlendirmesini yaptı.
'Bir ayrışma daha olacak'
Fed ve diğer büyük merkez bankalarının hareketlerinin likiditenin bir anda dünya piyasalarından çekilmeyeceğini bir kere daha teyit ettiğini yalnız gelişmekte olan ülkeler açısından bir büyüme baskısı yarattığına işaret eden Leblebici, “Bizim ekonomik modelimizi bir üst seviyeye taşımamız lazım. Dünyada bir ayrışma daha olacak. Bu defa ayrışma, rekabetçi ürün üretenler ve standart ürün üretenler olarak gelecek. Bizim rekabetçi ürün üretenler ligine geçmemiz gerekiyor. Bunu yapabilmek için de daha fazla girişimcinin destekleneceği bir ortam oluşmalı” diye konuştu.
Bugün gelinen noktada toplam faktör verimliliğinin düştüğüne de değinen Leblebici, “Toplam faktör verimliliğini artırmamız lazım” vurgusunu yaparak basit bir örnekle şöyle anlattı: “Bir birim sermaye koyuyorsun, bir birim de emek. Buradan bir birim mal üretiyorsun. Ertesi sene aynı sermaye, aynı emekle 2 birim mal üretirsen burada verimlilik artışı sağlıyorsun. Ama aynı sermaye artı aynı emekle 0.8 mal üretiyorsan bu defa verimsizlik artıyor demektir. Artık biz bu tarafa gidiyoruz. Bu süreci reformlarla terse çevirip rayına yeniden oturtmak gerekiyor. İş gücüne katılımı artıracak her türlü önlemin alınması lazım. Alt yapıdan üst yapıya verimliliği artıran her türlü maliyeti göze almak lazım. 1.200 maddelik pakette de bu var. O ajandaya odaklanmak lazım.”
Bankalar açısından bu yıl dikkatle yönetilmesi gerek en önemli konunun her zaman olduğu gibi riski doğru yönetmek olduğunu kaydeden Leblebici, “İş dünyası açısından da rekabetin yönetimi olacak. Kar marjları çok düştü. Doğru fiyatlama dengesini bulamayan firmalar için zorlu bir sene olur. Bu da bankacılık sektörüne riski doğru yönetmek olarak döner. Tahsili gecikmiş alacaklarda çok büyük bir artış beklemem ama herkesin fokusunu oraya çevireceğini düşünüyorum. Ekonominin yüzde 3-3.5 büyüyeceği varsayımı altında tahsili gecikmiş alacaklarda çok büyük bir artış olmaz” değerlendirmesinde bulundu.
'Kurumsal bankacılığa fokusu artacak'
Ümit Leblebici, bankanın hedefl erini anlatırken de kadın bankacılığı ve girişim bankacılığına yatırım yapmaya devam edeceklerini, Girişim Evleri'ni sayısını artıracaklarını bu yıl biraz daha kurumsal bankacılığı ön plana taşıyacaklarını belirtti. Bankanın toplam kredi portföyü açısından KOBİ, kurumsal ve bireyselin mevcut payında marjinal değişiklikler olmasa da kurumsal bankacılıkta pazar paylarını yükseltmek istediklerini ifade eden Leblebici, “KOBİ’de pazar payımız güçlü. Bankanın toplam pazar payına göre üründen ürüne değişmekle beraber 2 ve 3 katına ulaştığımız alanlar var. Bireyseldeki gelişimde devam edecek. Sadece biraz daha kurumsal fokusumuzu artıracağız. Bankacılık yapıyorsan zaten bir bütün halinde yapman lazım. Sadece tek bir kanala odaklı bankacılık ekonomik döngülerde değişim olduğunda negatif etki yaratıyor. O nedenle dengeli büyüyeceğiz” bilgisini paylaştı.
Bu sene TEB olarak sektöre paralel bir büyüme hedefl ediklerini de kaydeden Leblebici, “Sektör kredilerde yüzde 15-20 arası büyüyecek diye düşünüyoruz. Bizde bu arada büyürüz. Ama bazı alanlarda büyüme sektörden hızlı olur. KOBİ’de sektöre paralel kurumsalda biraz daha hızlı olur. Bu da toplam kredi büyümesinde bizi sektöre paralel ilerletmiş olur” dedi.
TEB, olarak iyi bankacılık yapmak istediklerini de anlatan Leblebici ‘iyi bankacılığı’da şöyle açtı: “Müşterisine iyi, çalışanına iyi, toplumuna iyi, ortaklarına iyi bir banka olmak istiyoruz. Sadece mevduat toplayıp, kredi veren bir banka konumundan çıkıp değer yaratan bir banka olmamız gerek. Katma değer yaratmak girişim evleri ile kadın bankacılığı ile oluyor. Bizde iyi bankayı yaratacağız” dedi.
BNP Paribas’ın en hızlı gelişen en verimli bankalarından biri olduğuna da değinen Ümit Leblebici, “Bu arada amaç BNP Paribas’ın ağını her geçen gün daha etkin kullanabilmek” diye konuştu.
Yeni denklem: Mevduatı ve krediyi paralel büyüteceksin
Bankacılık sektöründe Basel dahil tüm regülasyonların etkisiyle sermaye yeterliliklerinde bir baskı oluştu. Son dönemde bankaların kredi ve mevduat tarafındaki büyüme hedefl erine bakıldığında ise mevduat büyümesinin az üzerinde bir kredi büyümesini benimsedikleri dikkat çekiyor. Ümit Leblebici’ye bunu hatırlattığımızda, hemen “BDDK Basel’den gelen baskıyı doğru yönetebilmemiz için gerekli önlemleri aldı” diyerek regülatörün geçtiğimiz haftalarda açıkladığı düzenlemelere atıfta bulundu ve şöyle devam etti: “Sermaye yeterliliklerinde trend yukarı gidiyor. Regülatörler sermaye yeterliliklerinin daha yukarda olmasını istiyor. Buna ek olarak içeride sıkı bir para politikası var. Sıkı para politikası doğal olarak hem kredi büyümelerinin hem de mevduatın üzerinde baskı kuruyor. Zaten bankacılık sektörünün geldiği kredi/mevduat rasyosu yüzde 100’lerin üzerinde. Yeni kredi büyümelerini finanse edebilmesi için sistemin yeni mevduat bulması gerekiyor. Ya da dışarıdan kaynak bulması lazım. Dışarıda kaynak azalmıyor, aynı kalıyor ama dışardan kaynak bulma noktası da Fed ve dünyayı iyi izlemeyi gerektiriyor. Burada da bir yavaşlama var. Mevcut yapıda denklem şuna sebep oluyor: ‘Mevduatı ve krediyi paralel büyütmek durumundasın’. Artık sistem olarak daha fazla açılmamak lazım.”
'Kur, 2.90-3.20 TL bandında dalgalanır'
TEB Genel Müdürü Ümit Leblebici, Hazine kökenli bir bankacı. Hal böyle olunca herkesin bize sorduğu ‘ne olacak bu doların hali?’ sorusunu yöneltmeden olmazdı.
Leblebici, “Merkez Bankası’nın izlediği politikanın doğru olduğunu düşünen bir bankacı olarak diyorum ki; ‘kurun 2.90 TL’nin altına düşmesi çok da işimize yaramayabilir. Ama bu demek değil ki kur çok yukarıya gidecek. Bir bant vermek gerekirse, normal şartlar altında, çok negatif bir gelişme olmazsa, bu yıl dolar ortalama 2.90 TL ile 3.20 TL arasında bir bandın içinde gider gelir. Euro/dolar paritesinde ise yeni gelişmeler olabilir ama 1.0’in altına çok inmez. Faiz yatay seyreder. Kredi faizi tarafındaki seyir ise mevduat tarafındaki gelişmelere bağlı" dedi.
'Servis ve şubeler yeni yaşam modeline göre şekilleniyor'
TEB açısından büyüme kanallarından biri de dijital bankacılık. Bundan yaklaşık 9 ay önce dijital bankacılık servislerini CEBTETEB markası altında birleştiren TEB için yeni açılacak klasik şubeler ise özenle seçilmiş yerlerde olacak. “Şube işi bilinçli yapılması gereken bir iş” diyen Ümit Leblebici planlarını anlatırken “Dijital bir dünyaya doğru gidiyoruz. Dijital dünyaya giderken 2015 yılında CEPTETEB’i lanse ettik” dedi ve ekledi: “Biz orta ölçekte bir bankayız. 550’ye yakın bir şube büyüklüğümüz var. Çok az belirli spesifik alanlarda şube açarız. Tarım tarafında şube açarız. Ama öbür tarafta ana amacımız etkinliği ve verimliliği artırmak. Günümüz insanının yaşam biçimine hizmet verecek servis modelini oluşturmak. Büyük şehirlerde beyaz yakalıların çok olduğu yerlerde şube açma politikasını yeniden gözden geçirmek lazım. Çünkü o lokasyonlarda fiziki olarak şubeye gidişler azalıyor. Dijital servisi nasıl vereceğiniz önem kazanıyor. CEBTETEB’de şu anda 9 ay gibi kısa bir zamanda 200 bin müşteri adedine ulaştı.”
'Tasarrufu, çalışan kadın büyütüyor'
Tasarrufu faiz değil, iş gücüne katılan kadın büyütüyor Son yıllarda tasarrufa bir odak var. Herkes hep bir tarafta ‘tasarruf artsın’ diyor. Fakat araştırmalar tasarruf ile faiz arasındaki korelasyonun düşük olduğunu gösteriyor. Tasarrufu esas, işgücüne katılım artırıyor. Buraya da bir parantez açmak gerekiyor. Kadın istihdamındaki artış da tasarruf artışına daha kuvvetli bir ivme sağlıyor. TEB Genel Müdürü Ümit Leblebici, “Son 12-13 yıldır kadın istihdamında bir artış var. Bunun daha da desteklenmesi lazım. Ne kadar çok kadın işgücü katılımını artırırsan o kadar daha fazla tasarrufu artıyorsun. Çünkü hane halkının geliri artıyor. Hane halkının giderinin üzerine gelen her gelir rakamı tasarrufa dönüyor. Biz kadın bankacılığı yaparken bu gözlükle de baktık. Kadın girişimciyi destekledikçe tasarruf gelecek. Çalışma saati esnekliği, iş gücü piyasası esnekliği de toplam geliri artırıcı etki yapıyor” dedi.
'Enflasyon bu seneye paralel olur'
“Merkez Bankası politikalarının genel olarak bu ülke ekonomisine faydalı olduğunu düşünüyorum. Enfl asyon tarafında belki Merkez Bankası hedefi doğru tutturamadı ama bunun sebeplerini iyi analiz etmemiz gerekiyor. Tüm kabahati Merkez Bankası’na yüklemenin anlamı yok. İçerideki fiyatlama davranışlarında Merkez Bankası politikalarının dışında olan bir takım davranışlar var. Kar marjlarını çok iyi yönetemeyen ve şimdi ekstra fiyat ayarlamaları ile bunu düzeltmeye çalışıyorlar. Bu ayarlamaların negatif etkilerini biz enfl asyon tarafında görüyoruz. Sonuç olarak enfl asyonda çift hane beklemiyorum. Yüzde 7-7.5 civarında olur.”