Üretici, gübreye DNA barkodlu takibi içeren tebliğin iptalini istiyor

Tarımsal gübreler için DNA barkodlu ve karekodlu takip uygulaması 1 Ocak itibariyle başlıyor. Sistemin uygulanabilir olmadığını, 7 milyon tonluk bir pazar olan Türkiye gübre sektörüne yaklaşık 500 milyon TL’lik bir yük getireceğini ifade eden sektör temsilcileri, tebliğin iptalini talep ediyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

ESRA ÖZARFAT

BURSA - Patlayıcı yapımında da kullanılması nedeniyle takibi önem kazanan tarımsal gübreler için DNA barkodlu ve karekodlu takip uygulaması 1 Ocak itibariyle başlıyor. Bu tarihten itibaren işaretleyici etiket ve karekod bulunmayan ürünler, güvensiz ürün olarak değerlendirilecek.

Patlayıcı yapımında da kullanılması nedeniyle takibi önem kazanan tarımsal gübreler için paketleme aşamasından son kullanıcıya kadar takibinin sağlanmasına ilişkin esaslar 6 Nisan’da Resmi Gazete’de yayımlanarak belirlenmişti. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tebliğine göre; üreticiler, piyasaya arz edilecek gübrelerde izlenebilirliği sağlayacak şekilde karekod ve DNA barkod içeren işaretleyici etiketli takip sistemini kurmak ve uygulamak zorunda. İşaretleyici etiket ve karekod bulunmayan ürünler, güvensiz ürün olarak değerlendirilecek. Ürünün dağıtıcıları, depo veya gübre satış yerlerine izlenebilirliği sağlayacak şekilde kamera sistemini kuracaklar. Gübre üreticileri ve piyasaya arz eden dağıtıcılar, en geç 31 Aralık’a kadar faaliyetlerini tebliğ hükümlerine uyumlu hale getirecekler. Ancak, tebliğle belirlenen bazı ürünler için bu süre 1 Temmuz 2018 olarak belirlenmişti.

“Sektör bitme noktasına geldi”

Gübre Üreticileri İthalatçıları ve İhracatçıları Derneği (GÜİD) Genel Sekreteri Sebahattin Emül, 1 Ocak itibariyle yürürlüğe girecek tebliğin pratikte uygulanabilir olmadığını savundu. Emül: “Uygulanabilir olmaması veya uygulanmaması hali ise devlet otoritesini sarsar. Uygulanması mümkün olmayan bir tebliğin cezai müeyyideler devreye konularak bir sektöre dayatılması halinde ise sektörün çökmesi, yapılacak olan ihracatların sona ermesi, sektör çalışanlarının işsiz kalması ve akabinde bir dizi sosyal ve ekonomik sorunları beraberinde getirir” dedi. Tebliğin dünyada bir benzeri bulunmadığına işaret eden Emül, uygulama ile birlikte Türkiye’de gübre ve bitki besleme sektöründe faaliyet gösteren fabrika, muhtelif kapasite ve büyüklükteki yüzlerce işletmenin kapanma noktasına geleceğini dile getirdi. Emül: “Bilhassa tamamına yakın dışa bağımlı olduğumuz kimyasal gübreler ve yurdumuzda mevcut muhtelif kaynaklar kullanılarak 50’ye yakın ülkeye ihracat yapılan organik gübre sektörünün bitme noktasına geldiği bir gerçekle karşılaşılacaktır. Ar-Ge çalışmalarına bağlı olarak, bitkiye ve ürüne özel karışımlarla verim ve kalite artırıcı bitki besleme ürünlerinde yerli üretim ile tam da dışa bağımlılıktan kurtulmak üzere iken, dünyada eşi benzeri olmayan bu uygulama ile neyin amaçlandığını anlamakta güçlük çekiyoruz” diye konuştu.

Amonyum nitratta yasak devam ediyor

Türkiye’de yıllık 1.5 milyon ton tüketimi olan amonyum nitrat gübresinde satışların halen yasak olduğunu hatırlatan Sebahattin Emül, amonyum nitrat dışındaki gübrelerin herhangi bir patlama özelliği ve riski olmadığından satışlarının serbest olduğunu, tebliğ ile patlayıcı yapımında da kullanıldığı tespit edilen gübrelerin takibi hedefl eniyorsa, amonyum nitrat dışındaki gübrelerin sisteme dâhil edilmesine gerek olmadığını kaydetti. Emül, ithal edilen veya yerli kaynaklar kullanılarak üretilen ve piyasaya arz edilen gübrelerin kayıtlarının tutulması, satış ve stok miktarlarının belirlenmesi firmaların Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü’ne (BÜGEM) gönderdiği istatistik cetveli formlarının daha etkin uygulanmasının sorunu çözeceğini ifade etti.

Gübrenin KDV’den muaf tutulmasının sektörü ve çiftçileri rahatlattığına işaret eden Emül, tebliğle birlikte oluşacak ek maliyetlerin çiftçilere yansıyarak verim azalmasına neden olacağını, tarımsal ürün fiyatlarının artması ile de tüketiciye yansımasının kaçınılmaz olacağını söyledi. Gübre ve bitki besini kullanmadan verim artışı sağlamanın mümkün olmadığına dikkat çeken Sebahattin Emül, “Tebliğin, iptali için yetkililerle her türlü diyaloğa hazırız. Sektörün DNA Barkod ve Karekod kabusundan kurtulması gerekiyor” değerlendirmesini yaptı.

Yabancı firmalar sektörden çekilecek

Haifa Türkiye Genel Müdürü Yaşar Aydın, Türkiye’nin gübre üretiminde tamamen dışa bağımlı olduğuna işaret ederek, şu görüşleri dile getirdi: “Bizim gibi yaklaşık 40 yabancı firma var. Böyle bir uygulama olursa yabancı firmalar Türkiye pazarına mal satma taraftarı değil. Cezalarını ödeyip Türkiye faaliyetlerini kapatırlar. Türkiye ihtiyacı olan gübreyi o zaman nerden bulacak. Uluslararası firmalar kaçakçılık olmasın diye dünyanın her yerine orijinal paketli mal gönderiyor. Burada paketlerin açılması, DNA kod konulması mümkün değil. Amaç sadece amonyum nitratı kontrol etmekti. Ancak genele yayıldı. Şu anda Türkiye’de ithalat yaparak dağıtıcılık yapan yaklaşık 700 firma var. Bu karar firmaların kapanmasına da neden olacak. Amonyum nitratıın yasaklanması nedeniyle sadece mısır ve buğdayda yüzde 40’a yakın verim kaybı var. Bu uygulamada karar verici bürokratlar sektörü tanımıyor.”

"Sektöre yaklaşık 500 milyon TL'lik bir yük getirecek"

Doktor Tarsa Pazarlama ve Pazar Geliştirme Müdürü Ali Çetin Karakaya, sistemin takibinin bakanlığa istatistiki bir veri kazandıracağını, ancak çiftçiye ve pazara büyük bir yük getireceğini belirterek, şunları söyledi: “Türkiye’de gübre sektörü yaklaşık 7 milyon tonluk bir pazar. Bu karar sektöre yaklaşık 500 milyon TL’lik bir yük getirecek. Bu rakam çiftçinin sırtına yüklenecek. Dolaylı olarak da tüketiciye yansıyacak. Bu sistemle ürünlerin tek tek barkodla okutulması bizi yavaşlatacak, hem iç piyasa hem de dünya pazarlarında rekabetten uzaklaştıracak. Bizde sıvılarda 1 litreden 20 litreye kadar, küçük ambalajlarda 400 gramdan 50 kilograma kadar ürün var. Her birine barkod ve içine DNA kod koyulması mümkün değil. Aynı uygulamayı bayii de yapacak. Bu sistemi tıkanma noktasına getirecektir. Bu tarıma bir darbedir. Sorunun aklıselimle çözülmesini umuyoruz.”