Ürdün’den 4 milyar dolarlık yatırım daveti

Ürdün Büyükelçisi Amjad Adaileh, Lut Gölü ve Kızıldeniz’i birleştirecek 4 milyar dolarlık projede Türk firmalarının da olmasını istediklerini söyledi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Yeşim ARDIÇ

Haşimi Ürdün Krallığı Ankara Büyükelçisi Amjad Adaileh, Ürdün’de Türk girişimciler için oluşturulan iki serbest bölgede üretilen ürünlerin, Arap ülkeleri ve ABD’ye gümrüksüz giriş imkanı bulunduğunu belirterek, Türk girişimcileri buralarda yatırıma davet etti. Ülkede büyük hacimli önemli projelerde de Türk girişimcileri görmek istediklerini dile getiren Adaileh, bu kapsamda Lut Gölü ve Kızıldeniz’i birleştirecek 1 milyar dolarlık projeyi örnek verdi.

Ankara Sohbetleri’ne konuk olan Amjad Adaileh, Ankara Temsilcimiz Ferit Parlak ve arkadaşımız Yeşim Ardıç’ın sorularını cevaplandırdı.

► Ekonomik ilişkilerin potansiyelin altında kalmasının nedeni nedir?

Bu yıl ikili ilişkilerin 70’inci yılını kutluyoruz. Türkiye ile Ürdün arasında 2009 yılında imzalanan ve 2011’de yürürlüğe giren STA’nın temelleri atılırken, ülkelerimiz arasında 3 milyar dolarlık ticaret hacmi hedefliyorduk. Ne yazık ki bölgede yaşanan istikrarsızlık, ekonomik ilişkilerin, öngörülen seviyeye ulaşmasını engelledi. Irak ve Suriye üzerinden yapılan karayolu ticareti kapanmış durumda. 2014-2015 yıllarında 1 milyar dolar sınırına yaklaşan ticaret hacmimizin, şu anda 800 milyon dolar seviyesinde olduğunu gözlemliyoruz.

► Ticaretin artırılması için somut olarak neler yapılabilir?

Bu konjonktürde karayolu sıkıntılı olduğu için, denizyolu büyük önem kazandı. Ro-Ro hattı açmayı düşünüyoruz ve bu alanda görüşmeler yapıyoruz. İskenderun ile Akabe limanları arasında bir hat kurulmasını öngörüyoruz. Projenin detaylarının, Başbakanımızın önümüzdeki günlerde Türkiye’ye yapacağı ziyarette açıklanmasını umuyoruz.

► Ro-Ro hattı ne gibi avantajlar sağlayacak?

Bu hat sadece Ürdün ile Türkiye ilişkileri için değil, Körfez ülkelerine de giriş sağlayacağı için bölgeye yönelik avantajıyla ön plana çıkıyor. İki ülkenin ulaştırma bakanları seviyesinde görüşmeler oldu. İki ülke yönetimi de bu konuda istekli. Bu hat, ihracat rakamlarına bağlı olarak çalışacak. Bizim Türk firmalarıyla görüşmelerimiz oldu, kendileri oldukça iyi teçhizatlı gemilere sahip olduklarını söylediler. Bunların kapasiteleri 150 TIR, 200 TIR civarında. Bir geminin İskenderun’dan Akabe’ye ulaşması 4 gün sürüyor.

► Serbest bölgelerdeki yatırımlar ne durumda?

Kral Abdullah 2013’te Türkiye’yi ziyaret ettiğinde Türk firmalarına özel biri Akabe’de, diğeri de Kuzey Doğu’da bulunan Mafrak şehrinde olmak üzere iki serbest sanayi bölgesi oluşturulmasını gündeme getirmişti. Akabe bölgesi Mısır ve Arabistan’a 20 km mesafede. İsrail ve Filistin’e de çok yakın. Türkiye’den bir ekip o bölgede incelemelerde bulundu ve çok olumlu izlenimle ayrıldı. Bugün ise bazı Türk firmaları Akabe’de fabrika açmaya başladı. Serbest bölgede, Türk işadamları, Türk sanayisi için ciddi fırsatlar söz konusu. Bu anlamda bizim davetimiz halen geçerli. Oradaki sanayi bölgesinin zenginleşmesini, gelişmesini istiyoruz. İşadamları, sürekli bir ziyaret halindeler. Son olarak geçen hafta 50’ye yakın işadamı Ürdün’ü ziyaret ederek, yatırım konularını ciddi şekilde masaya yatırdılar.

► Alt ve üstyapı yatırımları için Türk firmalarının ilgisi nasıl?

İnşaat firmalarıyla oldukça sıkı bir hukukumuz var. Gama firması Ürdün’de önemli bir proje gerçekleştiren firma, 1 milyar dolar ve 20 yıla kadar sürecek. Yap İşlet Devret sistemiyle çalışacak. Şu anda çok büyük bir projemiz var, Kızıldeniz ile Ölüdeniz’i (Lut Gölü) birleştirecek su projemiz var. Lut Gölü dediğimiz bölge her yıl su seviyesi 1 metre alçalıyor. Su takviyesi yapmazsak, 50 yıl içinde gölün kuruyacağı düşünülüyor. Suyu tuzundan arındırıp, içme suyuna çevirme projesi de var. Şu an için başlangıç aşamasında 1 milyar dolar, ilerleyen dönemlerde 3-4 milyar dolara çıkması planlanıyor. Bu bir Ürdün projesi olmakla birlikte, aynı zamanda, Filistin ve İsrail’i de içine alıyor. Biz Türk firmalarının da projede yer almasını istiyoruz.

► Karayolu, demiryolu, liman yatırımları olacak mıdır ?

Tüm Arap Ülkelerini demiryolu ile örme projesinin üzerinde çalışmalar devam etmektedir. Körfez ülkelerinden başlayıp Ürdün, Suriye ve Türkiye üzerinden Avrupa’ya devam edecek bir demiryolu projesi, Türkiye’nin de içinde olduğu bir projeydi. Bu anlamda çalışmalar devam ediyor. Gerçekten yapmak istediğimiz ve yaptıktan sonra bölgeye ciddi bir ilerleme sağlayacağını düşündüğümüz bir projedir. Ancak, Irak ve Suriye’de ki sıkıntılardan dolayı bunları tamamlayamıyoruz. İnşallah en yakın zamanda bu demir yolu da faaliyete girer. Çünkü Türkiye üzerinden de Avrupa’ya da bir ihracat yolu daha açılmış olacak.

► Nükleer ve güneş santralleri projeleriniz devam ediyor mu?

Şu an enerjide yüzde 97 oranında dışa bağımlı bir ülkeyiz. Nükleer enerji santrali kurulması konusunda Rusya ile bir sözleşme imzalandı. 10 milyar dolarlık projede enerji üretimi yanı sıra su arıtma tesisleri de yer alıyor. Üretilecek enerjinin fazlasını ihraç etmeyi düşünüyoruz. Halihazırda da Suriye, Mısır ve Filistin ile enerji hatlarımız mevcut. Yatırıma açık bir başka projede, Basra Körfezinden Akabe Körfezi’ne bir petrol hattı projesi var. Bu anlamda Irak Hükümeti işe başladı ve boru hattını Basra Körfezi’nden Ürdün sınırına kadar getirecek, ondan sonrasını Ürdün yapacak. Bu anlamda Türk firmalarının tecrübeleri var. Yakından takip ediyorum. Türk firmaları için bu da bir yatırım alanı oluşturabilir.

► Güneş enerjisine yönelik yatırımlar var mı?

Ürdün Hükümeti yenilenebilir enerji konusunda oldukça kararlı, hükümet güneş enerjisini kullanarak 2020 yılına kadar 800 – 1000 mw üretmeyi hedefliyor, bunların 660 mw’ı 2018 yılına kadar üretilecek. Hükümet rüzgar enerjisini kullanarak da 2020 yılına kadar 620 mw üretmeyi hedefliyor, bunların 372 mw’si 2018 yılına kadar üretilecek. Ürdün Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgesinde yenilenebilir enerji konusunda ikinci sırada yer alıyor ve 2020 yılında toplam enerjisinin yüze yirmisini yenilenebilir enerjiden üretmeyi hedefliyor. Hükümet bu projelerde yer alan dış yatırımcılara ciddi kolaylıklar sağlıyor ve ürettikleri enerjiyi onlardan satın alıyor. Fiyatları 3 ayrı döneme bölebiliriz, birinci dönemde 12 kuruştan satılıyordu, ikinci dönemde 6 kuruşa düştü, üçüncü dönemde ise 3 kuruşa kadar düşmesini bekliyoruz.

► Yatırım yeri temini konusunda sıkıntı var mı? Arazi pahalı mı?

Bu tamamen arz ve talebe bağlı. Örneğin, Mafrak bölgesi Akabe’ye göre çok daha uygun. Oradaki arsalar, kiralar yada satın alma imkanları çok daha uygundur. Akabe çok daha arz-talebin daha yüksek olduğu yerlerdendir, ama bölge fiyatlarına göre oldukça uygun.

► Ürdün’de insan kaynağı ve işgücü konusunda durum nedir?

Körfez ülkelerinin petrol, gaz var, yeraltı madenleri var. Bizim tek varlığımız ve yatırımımız insan. Bütün yatırımımızı insana yapıyoruz. Ekonomik kaynakları sınırlı bir ülkeyiz ama bu yatırımın karşılığını bir gün alacağımızı biliyoruz. Almanya’da yaşayan çok Türk var. bizim de 1 milyona yakın Ürdünlü yurtdışında çalışıyor. Gurbetçilerin ailelerine gönderdiği havaleler Gayri Safi Milli Hasıla’mızın yüzde 14’ünü teşkil ediyor. Örneğin 2015 ylında gurbetçiler yaklaşık 3.8 milyar dolar aktardılar.

AKABE’DE 100 VERGİ MUAFİYETİ

► Vergisel avantajlar da var mı? Yerli ortak şartı olmadan yatırım yapılabiliyor mu?

Ülkemizde, yüzde 100 Türk sermayeli bir şirket rahatlıkla kurulabilir ki bunun örnekleri de var zaten. Akabe Serbest Bölgesi’nde yüzde 100 vergi muafiyeti var. Bu anlamda Akabe Limanı oldukça önemli. Aynı zamanda havalimanı da mevcut. Türk Hava Yolları’nın halen kapalı bulunan İstanbul-Akabe hattının tekrar açılması için görüşmeler devam edecek. Ürdün’de en çok satışını yaptığımız ürün fosfat. Bunun yanı sıra gübre konusunda da her iki ülkede de işbirliği yapılabilir. Türkiye’nin bu pazara ilgi göstermesini arzu ediyoruz. Gübre konusunda uzmanlaşan Ürdün-Endonezya ve Ürdün - Hindistan firmalarını kurduk, bu fırmalar dünya pazarına daha kolay ulaşabiliyor, buna benzer şekilde Ürdün-Türk fi rması neden kurulmasın? Örneğin, Ürdün-Türk firması olursa, bu madenleri dünyaya daha iyi pazarlayabiliriz. Türkiye, Balkanlar ve Orta Asya bölgelerinde Ürdün’ün sahip olamadığı ekonomik güce sahip, hem yurtdışına ihraç etmek üzere hem de Türkiye’nin iç pazar ihtiyaçlarını karşılayabilecek bir ortaklık kurulabilir. Tarım ürünlerinden de bahsetmek istiyorum. Ürdün vadisi, tarım için oldukça verimli bir bölge, iklim şartları tarım için oldukça müsait ve elverişli, o bölgede tarım faaliyeti yürütmeye çalışan bir Türk firması mevcut, Ürdün’de üretim yapıp, Avrupa ve Türkiye’ye ihracat yapıyor. Üretimde en fazla yüzde 40 olan yabancı hammadde kullanım şartı da yüzde 70’e yükseltiliyor. AB’ye ihracat yapmak için şu an ciddi bir dış yatırım söz konusu, 20 serbest sanayi bölgesinde üretilen mallar AB ülkelerine ihraç ediliyor ve bu hem ihracat rakamlarını yükseltiyor, hem de fabrikaların AB standartlarını yakalamalarını ve dolayısıyla başka pazarlara açılmasını sağlıyor.

SERBEST BÖLGEDE CİDDİ FIRSATLAR VAR

► Ne tür avantajlar sağlanıyor?

Ürdün’ün Arap ülkelerinin yanı sıra ABD, Kanada ve Meksika ile imzaladığı STA’lar kapsamında. Türk şirketlerinin burada ürettiği mallar, Ürdün malı gibi işlem görebiliyor. Türk şirketlerinin fabrika açmasını, tekstil, giyim, kumaş ve gıda gibi sektörlerde ve başka sektörlerde faaliyet göstermelerini istiyoruz. Ayrıca Ürdün’de ucuz işgücü de büyük bir avantaj. Asgari ücret, Türkiye’ye göre daha uygun. Hem kaliteli hem kalifiye işgücüne çok daha uygun koşullarda ulaşmak mümkün. Mafrak şehri de Suriye ve Irak sınırına çok yakın. Suriye’deki sıkıntılı durum bittikten sonra, Türk firmalarının yeni açılacak pazarlara Mafrak Sanayi Bölgesi üzerinden girme olasılığı da var.

MALİYET VE REKABET AVANTAJI SAĞLAYACAK ÇAĞRI…

Ferit PARLAK

Körfez ülkeleri ile zaten düşme eğiliminde olan dış ticaret rakamları, Suriye ve Irak’ta devam eden iç savaşın karayolu ile yapılan transit ticarete darbe vurmasıyla, dış ticaretteki düşüş eğiliminin hızlandığını ‘resmi veriler’ gösteriyor… Ürdün Büyükelçisi Amjad Adaileh, yaptığımız sohbette, karayolundaki sıkıntının denizyolu ile giderilebileceğine, bu nedenle başlatılacak Ro-Ro seferlerine iki ülke yönetiminin sıcak baktığına vurgu yapıyor… Enerjiden tarıma, altyapıdan turizme kadar birçok alanda işbirliği potansiyelinin mevcut olduğuna, bu potansiyelin kullanılamadığına ve potansiyeli harekete geçirmek için istekli olduklarına dikkat çekiyor… Yaşadığımız süreçte, Ürdün’ün stratejik konumunun, yaptığı STA’ların ve serbest bölgelerinin Türk firmaları için ‘fırsat’ anlamına geldiğini bilmemiz gerekiyor…

Bu konularda ilginizi çekebilir