"Uçak parçalanmaz ama iniş takımları gider"
Ekonomide kriz beklemediğini ancak sert bir iniş olacağını dile getiren BETAM Direktörü Profesör Gürsel, "Uçak parçalanmaz ama iniş takımları gider" öngörüsünde bulundu.
Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi (BETAM) Direktörü Profesör Doktor Seyfettin Gürsel, mayıstaki türbülansın ardından TL'deki değer kaybı ve faizlerdeki yükseliş göz önüne alındığında ekonomik kriz beklemese de sert bir iniş olacağını büyümenin önemli ölçüde düşmesinin kaçınılmaz olduğunu, dolayısıyla sonbahardan itibaren işsizlikte de artışın başlayabileceğini söyledi.
Gürsel, yaptığı değerlendirmede seçim belirsizliğinin ortadan kalkması ardından Türkiye'nin önündeki en önemli risklerin uygulanacak para politikası, mayıstaki türbülansın ardından makro dengelerin bozulmasıyla enflasyonda yükseliş ile büyümede düşüş ve bunun sonucunda istihdamın sekteye uğraması olduğunu söyledi.
Dış ticaret verilerinin haziranda ithalatta yavaşlamanın devam ettiğini gösterdiğini, ithal edilen yatırım araçlarının nispi fiyatlarını çok artırması ve dolayısıyla da yatırıma sekte vurması nedeniyle TL'deki kayıpların da ithalata yansıyacağını söyleyen Gürsel, "Faizler aşırı yükseldi. Bu ortamda iç talepte hem tüketim hem yatırımlarda açıkçası bir düşüş bekleniyor. Bu çerçevede Türkiye ekonomisinde ikinci yarıda çeyrekten çeyreğe bir daralmalar (negatif büyüme) muhtemel. Ancak yıllık bazda büyümeyi negatife döndürecek kadar yüksek bir daralma da beklemiyorum. Kısacası ekonomik kriz beklemiyorum ama büyümenin önemli ölçüde düşmesi de kaçınılmaz gözüküyor" dedi.
Üçüncü çeyrekten itibaren bir durgunluk bile öngörülebilir
Gürsel, seçim kampanyası ve öncesinde bozulan makro dengelerin, TL'de yaşanan ciddi değer kaybının tortu olarak kalacağını dolayısıyla enflasyonu önümüzdeki aylarda yukarı itmeye devam edeceğini söyledi.
"Bunun getireceği satın alma gücü kayıpları gibi sorunlar iç talebi etkileyecek ama en önemlisi mayıs ayındaki o şiddetli türbülans faiz hadlerini inanılmaz bir seviyeye çıkardı. Bunun tabii iç talebi özellikle dayanıklı tüketim malları talebini etkilememesi mümkün değil" diyen Gürsel, şöyle devam etti:
"Bunun yansımaları temmuzdan itibaren yavaş yavaş ortaya çıkacak. İkinci çeyrekte bir durgunluk, büyümede aşırı düşüklük beklememek lazım. Nisan verileri ile yaptığımız tahmin yıllık yüzde 6 büyüme gösteriyordu. Ancak temmuzda yapacağımız ikinci tahminde çok daha düşük bir büyüme çıkmasını bekliyorum, üçüncü çeyrekten itibaren bir durgunluk bile öngörülebilir."
"İniş takımları kaybedilebilir"
İkinci çeyrekte yüzde 5 civarında yıllık büyüme beklediklerini ikinci yarıda da büyümenin yılın tamamında ise yüzde 1-2 civarına düşebileceğini belirten Gürsel, "İthalatta nisan ve haziranda miktar olarak gerileme oldu. Temmuzda da ciddi gerileme varsa o zaman bu durgunluk ya da düşük büyüme senaryosu gerçekleşmeye başlamış demektir. Ekonomide bence sert bir iniş olacak, uçak parçalanmaz ama iniş takımlarını kaybedebilir" dedi.
Büyümede düşüşün istihdamı da sekteye uğratacağına dikkat çeken Gürsel, "En yakın geçmişteki örneği 2016'daydı, yüzde 3.2 büyüme işgücü sürekli arttığından işsizlik oranında müthiş bir yükselişe neden oldu. Bunun bir benzeri bu yıl ikinci yarıda yaşanabilir. Büyümede bir tökezleme 1-2 ay gecikme ile istihdama da yansıyor. Dolayısıyla sonbahardan itibaren işsizlikte artış başlayabilir" diye konuştu
İşsizlikteki artışın Mart 2019'da yapılması planlanan yerel seçimler öncesinde seçmeni etkileyebileceğini, hükümetin de endişeye kapılabileceğini söyleyen Gürsel, "O zaman da makro dengelemeyi tekrar ertelerler mi, yeniden bir takım doping muslukları açılır mı bunlar önümüzdeki ayların ekonomi gündemi olacak" dedi.
Mehmet Şimşek'in yeniden ekonomiden sorumlu olması halinde mali disiplinin sürdürüleceği beklentileri olduğunu, para politikasında da TCMB'ye ilişilmezse dengelenmenin yolunda olacağını söyleyen Gürsel, "Büyüme düşerse ki ithalatta ciddi bir fren gözüküyor, buna bağlı olarak dış ticaret açığı ve cari açık da azalacak. Bir yanda makro dengelenme oluyor bir yanda düşük büyüme ve yüksek işsizlik olarak bedel ödenebilir" dedi ve şöyle devam etti:
"Bu tabloda eğer Cumhurbaşkanı Erdoğan nihai sorumlu olarak Mart 2019 seçimleri için fazla endişe duymazsa önümüzdeki 6-7 ay böyle cereyan edecektir. Bundan endişeye kapılırlarsa makro ekonomik dengede daha gevşek politikalarla TCMB üzerine gerekirse baskı, kamu harcamalarında artış, belki KGF garantili kredilere yeniden gaz vermek gibi ekonomi politikaları ile karşı karşıya kalabiliriz."
Enflasyon giderek katılaşıyor
Enflasyonun sadece yükselmekle kalmayıp aynı zamanda giderek katılaştığını yüzde 7-8 seviyelerine indirmenin bile büyüme açısından büyük bir bedeli olacağını söyleyen Gürsel, "Yüzde 10'lar üzerinde bu katılaşma şu anda yerleşti. Mayısta TL'deki büyük değer kaybı ancak kısmen geri alınabildi ve enflasyona geçişkenlik 3-4 ay gibi bir zaman içinde oluyor. Dolayısıyla önümüzdeki aylarda enflasyon yükselmeye devam edecek" öngörüsünde bulundu ve şunları söyledi:
"Enflasyon yüzde 17-18'i bulduktan sonra ekimden itibaren aşağı inmeye başlayabilir, tabi yeni maceralar icat edilmezse, ama yüzde 12'ye indiğinde ne olacak. Bir yıl sonra yüzde 6-7'lere düşeceğine inandırabilecek misiniz? Bunlar enflasyonla ilgili cevapsız sorular. Düşük büyüme ile ödenecek bir bedeli kalıcı bir şekilde nasıl göze alacaklar hele Cumhurbaşkanı bu kadar yetki sahibi iken? Çok iyimser değilim."