Turquality ruhu yeniden canlansın
Dünyada devlet destekli tek milli markalaşma programı olan Turquality, 10 yılı geride bıraktı. Turquality patronları, program başlarken duyulan heyecanın yitirildiğini belirterek, bu heyecana yeniden ihtiyaç duyduklarını söylediler.
Merve YİĞİTCAN
İSTANBUL - Türkiye’nin dünyada tek olan milli markalaşma programı Turquality, 10 yılı geride bıraktı. Şu ana kadar Turquality Destek Programı’nda 129, Marka Destek Programı’nda ise 66 marka yer alıyor. Turquality, yola çıktığında 10 yılda 10 dünya markasını hedefl emişti, ancak geriye baktığımızda bu hedefin gerçekleşmediği görülüyor. Buna karşın, Turquality rüzgarını arkasına alıp markalaşmak için yola çıkan şirketler, Türkiye’nin ihracatta son 10 yılda gösterdiği başarının en önemli mimarları oldular. Progroup ve Dünya Gazetesi işbirliğiyle düzenlenen Turquality Vizyon Turu, Turquality’de ikinci 10 yıllık dönemde olması gerekenleri ortaya koymak için patronları bir araya getirdi.
Progroup Genel Müdürü Salim Çam'ın ev sahipliğinde ve DÜNYA Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hakan Güldağ’ın moderatörlüğündeki toplantıya İnoksan Yönetim Kurulu Başkanı Vehbi Varlık, Silverline Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Laçin ve Arzum Küçük Ev Aletleri Yönetim Kurulu Başkanı Murat Kolbaşı katıldı. Üç patron, Turquality’nin ilk yıllardaki heyecanını hem şirket hem devlet bazında yitirdiğini belirtirken, yeni dönemde markaları yeniden heyecanlandıracak çalışmalara imza atılması gerektiğini savundu. 10 yılın dünya markası çıkarmak için önemli olduğunu ama yeterli olmadığını dile getiren patronlar, bu nedenle hem şirketlerin hem kamunun sabır göstermesi gerektiğini ifade ettiler.
Süreç firmaları eğitti
İnoksan Yönetim Kurulu Başkanı Vehbi Varlık, ‘takdire şayan’ bir program olarak nitelendirdiği Turquality programının 2023 hedefl erine ulaşılması için en önemli adımlardan biri olduğunu kaydetti. Program ilk açıklandığında özel sektörde büyük bir heyecan yarattığını hatırlatan Vehbi Varlık, “Biz bunu ‘markaların milli takımı’ olarak gördük. Ancak bir zaman sonra program heyecanını kaybetmeye başladı” dedi. Turquality’deki heyecan kaybının neden yaşandığını ise Varlık, şöyle anlattı: “Şirketlerin liderleri, yani bizler çok sahiplenemedik. Bu işe bir genel müdür atayarak izlemeye geçtik. Çoğu ekip markaya değil teşviklere odaklandı. Bence, Turquality denetimlerinde her şey gibi patronlar da denetlenmeli; bu projeyi ne kadar biliyor, ne kadar sahipleniyor, diye. Öte yandan devlet de Turquality kapsamına giren markaları çok onore etmedi, ödüllendirmedi. Oysa bu programa girmeyi başaranları devlet ödüllendirmeli, iyi duyurmalı ki, hem bizi motive etsin hem de diğerlerini teşvik etsin. Bence Sayın Cumhurbaşkanı, muhtarları topladığı gibi tüm Turquality markalarının liderlerini bir araya getirmeli.” Ancak yine de Vehbi Varlık, Turquality şirketler için pek çok kazanımı olduğunu söyledi. İlk olarak şirketlerin eksikliklerini daha iyi görmesini sağladığını savunan Varlık, “Bizi 5 yıllık bütçeler yapma konusunda eğitti. Büyük firmalar tarafından denetlenmenin faydalarını gördük. Dolayısıyla proje çok iyi ama ilk baştaki heyecanı geri getirmek için geliştirilmeye, inovasyona ihtiyacı var” ifadelerini kullandı.
“Dünyada benzeri yok...”
Arzum Küçük Ev Aletleri Yönetim Kurulu Başkanı Murat Kolbaşı da Vehbi Varlık gibi, projenin destek kapsamına giren firmaların gelişimine önemli katkıları olduğuna dikkat çekti. Turquality’nin Türkiye’den çıkan ve dünyada benzeri olmayan örnek bir proje olduğunu belirten Murat Kolbaşı, geride kalan 10 yılı şöyle değerlendirdi: “Turquality ilk çıktığında sadece tekstil markalarını kapsadığı için buna o dönemin bakanlarından Kürşat Tüzmen’in de yer aldığı toplantılarda itirazlarda bulunmuştuk. Sonrasında bu itirazlar dikkate alınarak projenin kapsamı genişletildi ve harika hale getirildi. Biz de firma olarak önce marka desteği aldık, ardından da tam desteğe döndük. Firmamızın gelişimine kesin katkısı oldu. O güne kadar yeterli dediğim şeylerin sonra eksik olduğunu görüp tamamladım. Denetimler çok iyi oldu. Eksiklerimizde iyileşmeler yaptık.”
Turquality’nin eksikliklerine değinen Murat Kolbaşı, şu noktalara dikkat çekti: “Neredeyse 200 marka var proje kapsamında. Bunların bir kısmı B2B, bir kısmı ise B2C. Ancak bu iki grup firma birbirine karışmış durumda. Oysa bu iki grup markaların müşterileri ve volumleri çok farklı. İkinci 10 yıldaki yapılaşmada bu iki grup birbirinden ayrışmalı. Öte yandan strateji ve denetimde yer alan firmalar da ayrışmalı. Genel yargı öyledir ki, Mc- Kenzie ve Boston Consulting stratejide; Big4 dediğimiz EY, Deloitte, PWC ve KPMG ise denetimde çok daha iyiler. Bu 6 şirket bir torbada oluyor ve birine strateji yaptırdıysanız denetimi bir başkasına yaptırmalısınız. Bu şirketler strateji ve denetim diye ikiye ayrılabilir, ya da şirketler bu noktada tercihte serbest bırakılabilir. Bunu Ankara’ya bildirdik. Bu anlamda da bir düzenleme bekliyoruz.”
“Katmadeğeri iyi anlayalım”
Vehbi Varlık ve Murat Kolbaşı’nın önerilerine katıldığını söyleyen Silverline Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Laçin ise sürekli bir ‘katmadeğer yaratmadan’ bahsedildiğini, ancak katmadeğerin tanımının yeniden yapılması gerektiğini savundu. “Katmadeğer denildiğinde çok ulaşılmaz bir şeymiş gibi anlaşılıyor” diyen Laçin, şöyle devam etti: “En çok karla satılan ürün katmadeğerlidir aslında. Katmadeğer için de inovasyon, teknoloji, yenilik ve dizayndan bahsediyoruz. Ama bu dördünün hepsi bir şapka altında oluyor. O şapka da ‘marka’. Yani katmadeğer için Türkiye markalar üretmeli. Hem de dünya çapında markalar. İş hayatında başarılı olmak için yerel olmamalısınız, enternasyonel olmalısınız. Bunun için de bir kimliğe ihtiyacınız var, bu kimlik de marka. Biz bu doğrultuda iki yıldır Turquality’deyiz. Türkiye’nin markalaşmasına çare olacak olacak bir proje. Ancak Turquality’yi kullanmak için iyi bir projeniz ve dünyaya açılma iştahınız olmalı. Biz işadamları olarak bu bedeli ödemeye razıyız. Devlet de üretim iklimiyle bunu desteklemeli."
Ne yapmalı
● Programda yer alanlar ödüllendirilmeli.
● Cumhurbaşkanı, Turquality markalarının liderlerini bir araya getirmeli.
● Programda B2B ve B2C markalar farklı kategorilerde değerlendirilmeli
● Strateji ve denetimde yer alan firmalar ayrışmalı.
● Üretim ve yatırım iklimi desteklenmeli.
● Bir bakan yeniden programın başına geçmeli.
● Şirketlerin aldığı destekler açıklanmalı
●Proje destekleri daha hızlı ödenmeli
● Turquality’nin reklamı daha iyi yapılmalı.
Vehbi Varlık – İnoksan Yönetim Kurulu Başkanı
'Markalaşma bakanı olmalı'
“Devlet bu proje için 10 sene para harcadı. Marka olmak sadece ihracat yapmak değil. Ancak en azından ihracat kısmını bu 10 yılda iyi öğrendik. Herkes şirketini marka yapmaya çalışıyor. Bizim yapmamız gereken ürünleri marka yapmak. Ürün bazında markalaşma olmalı. Öte yandan Turquality markaları devlet tarafından ittirilmeli. Yeni döneme güçlü girmeliyiz. Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın da olduğu bir toplantıda Turquality patronları toplanmalı. Güçlü bir imaj verilmeli. Bir bakanın yeniden Turquality’nin başında olmasını ve onun peşini bırakmamasını istiyoruz. Markalaşma bakanı olmalı hatta."
Murat Kolbaşı – Arzum Küçük Ev Aletleri Yönetim Kurulu Başkanı
'Her şirketin aldığı destek açıklansın'
“10 yılda bir marka çıkaramadık, ama o yola girdik. Altyapı olarak değiştik. Belki o zaman bu vizyon konmasıydı o ihracat rakamlarına ulaşamazdık. Ancak Turquality’ye başlarken bir patinaj çektik. Şöyle ki, Türkiye’de üretimi olmayan Turquality’ye girmesin, denildi. Bizim üretimimiz yurtdışında ama biz de Türk markasıyız. Neyse ki bu patinaj da geçildi. Eğer ikinci 10 yılda bunu doğru tanımlarsak sorunları daha iyi aşabiliriz. Bir de bu işe tamamen özel sektör gibi bakılmalı. Nasıl ki büyük şirketlerde sadece Turquality’ye bakan ekipler varsa, kamuda da tamamen buna bakan ekipler olmalı. Bu ekipler de başarılı oldukça ödüllendirilmeli. Bir de Turquality’de kim ne kadar destek aldıysa kesinlikle açıklanmalı, şeff afl ık olmalı. Çok ciddi paralar dönüyor burada. Kimse tahminler üzerinden konuşmasın, rakamlar bilinsin."
Mustafa Laçin – Silverline Yönetim Kurulu Başkanı
'Destek ödemeleri hızlanmalı'
“10 yılda başarısız olunduğuna katılmıyorum. Firmalar marka olma vizyonuyla yola çıktılar. Markalar yaratmak için rekabet ve yatırım ortamı olmalı. Hem kamu hem de şirketler marka olmak için sabır göstermeli. Devlet tek tek bizim reklamımızı yapamaz. Ama devlet Turquality’nin reklamını yapmalı. Ben Turquality logosunu bazen kullanıyorum, bazen kullanmıyorum, bir etkisi yok, müşterilerimin çoğu tanımıyor. Oysa bu benim için inanılmaz ayrıcalık, ama bunun daha iyi reklamı yapılmalı. Bir de yurtdışı araştırma ziyaretleri Turquality kapasitesinde değil. Oysa fuar kadar önemli. Hiç gitmediğimiz ülkeye giderken seyahat masrafl arının karşılanması gerekiyor. Ayrıca bütün denetim mekanizmaları şirkete yakın olmalı. Bir değil üç ddenetim olmalı. Ancak projelerin geri dönüşü de hızlı olmalı. İşlevini yitirmeden bu desteği almalıyız. Desteğin gerçek anlamda hissedilmesi lazım."
Turquality Patronlar Kulübü kuruldu
Progroup ve Dünya gazetesi işbirliğiyle düzenlenen Turquality Vizyon Turu toplantısında, şirket patronları programın ikinci 10 yıllık dönemi için yapılması gerekenleri masaya yatırdılar. Toplantı, Turquality Patronlar Kulübü’nün kurulmasının ardından gerçekleşen ilk Vizyon Turu toplantısı olma özelliği taşıyor.