Türkiye'de nüfus genç, araç parkı yaşlı
Dünya ve Türkiye Otomotiv Sektörü 2013 Raporu, nüfusunun yaş ortalaması 29 olan Türkiye'de araç parkının ortalama yaşı 16 seviyesinde bulunduğunu açıkladı
İSTANBUL- Otomotiv Distribütörleri Derneği (ODD) ve Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) iş birliğinde hazırlanan "Dünya ve Türkiye Otomotiv Sektörü, 2013" raporuna göre, nüfusun yaş ortalaması 40 olan Avrupa'da araç parkının ortalama yaşı 7 ila 10 arasında değişirken, nüfusunun yaş ortalaması 29 olan Türkiye'de araç parkının ortalama yaşı 16 seviyesinde bulunuyor.
ODD ile TEPAV iş birliğinde hazırlanan "Dünya ve Türkiye Otomotiv Sektörü, 2013" raporunun tanıtımı amacıyla düzenlenen toplantı, ODD Yönetim Kurulu Başkanı Başkanı Mustafa Bayraktar, ODD Genel Koordinatörü Hayri Erce ve TEPAV Proje Koordinatörü Ozan Acar'ın katılımıyla gerçekleştirildi.
Mustafa Bayraktar, raporun öne çıkan başlıklarını anlattığı toplantıda, Türkiye'nin Avrupa'nın en genç nüfusuna, ancak en yaşlı araç parkına sahip olduğuna dikkati çekerek, nüfusun yaş ortalaması Türkiye'de 29, Almanya'da 45 iken, araç yaşı ortalamasının Türkiye'de 16, Almanya'da 8,5 olduğunu söyledi.
Batı Avrupa geneline bakıldığında ise nüfusun yaş ortalamasının 40, araç parkı yaşının ise 7 ila 10 arasında olduğunun bilgisini aktaran Bayraktar, bunun başlıca sebebinin vergilendirme sistemi olduğunu, Avrupa'da araç yaşlandıkça vergisi yükselirken Türkiye'de tam tersine düştüğünü ifade etti.
"Türkiye'de bin kişiye düşen otomobil sahipliği, 2028'de 256 adede ulaşacak"
Otomobil sahipliği dünyada hızla artarken Türkiye'nin bu konuda hala dünya ortalamasının altında kaldığına işaret eden Bayraktar, şunları kaydetti:
"Ülkemizde otomobil sahipliği ABD'nin 6'da 1'i, Batı Avrupa'nın 4'te 1'i. Tüketicilerin gelir seviyesi ve kredi imkanları arttıkça otomobile olan talep yükselse de henüz yeterli seviyeye ulaşılabilmiş değil. Bin kişiye düşen otomobil sahipliği olarak bakıldığında, 2012'den 2028'e kadar yaşanacak tahmini artış Türkiye'de yüzde 70'ler düzeyinde ve 2028'de bin kişiye düşen otomobil sahipliğinin 256 adede ulaşması bekleniyor. Bu değerin 2028 yılına gelindiğinde Brezilya'da 293, Kore'de 456, Bulgaristan'da 551 ve Almanya'da 677 seviyelerinde olacağı tahmin ediliyor. Tüm bu veriler ışığında, Türkiye'nin bin kişiye düşen otomobil sahipliğinde bundan 15 yıl sonra da oldukça geride kalacağı görülüyor."
Bayraktar, otomotiv sektörünün yılda 19 milyar doların üzerinde ihracat ile Türkiye'de ihracat yapan sektörler arasında ilk sırada yer aldığına dikkati çekerek, 400 bin kişilik istihdamla ekonomide ciddi bir ağırlıkları bulunduğunu, ancak bundan daha fazlasının da mümkün olduğunu kaydetti.
Sektörün yıllar itibariyle ortaya koyduğu dış ticaret dengesine de değinen Bayraktar, otomotiv sektörünün 2006 yılından bu yana, 2011 hariç, 7 senedir dış ticaret fazlası verdiğini söyledi.
Sadece motorlu taşıtlardan oluşan dış ticaret fazlasının 7 yılda 12 milyar 446 milyon dolara ulaştığını belirten Bayraktar, otomotivin desteklenmesinin ekonomi açısından genel bir sorun olan dış ticaret açığının azaltılması konusunda büyük katkı sağlayacağını dile getirdi.
Bayraktar, otomotiv üretimi batıdan doğuya doğru kayarken Türkiye'nin bu gelişmelerden pay alması ve alanını genişletmesinin büyük önem taşıdığını da vurguladı.
2012'den 2028'e en yüksek pazar ve üretim artışı Hindistan'da
TEPAV Proje Koordinatörü Ozan Acar ise 2012 yılından 2028 yılına en yu¨ksek pazar artıs¸ının yüzde 136,7 ile Asya/Pasifik u¨lkelerinde go¨ru¨lmesinin tahmin edildiğini aktardı.
Aynı dönemde Japonya'da toplam pazarda yüzde 23,9 du¨s¸u¨s¸ öngörülürken, C¸in'de yüzde 98,3, Hindistan'da ise yüzde 353,7 artıs¸ beklendiğini aktaran Acar, "Otomotiv üretimi de batıdan doğuya kayıyor. 2012 yılından 2028 yılına en yu¨ksek u¨retim artıs¸ının yüzde 138,9 ile Asya/Pasifik u¨lkelerinde go¨ru¨lmesi tahmin ediliyor. Aynı dönemde Japonya'da toplam u¨retimde yüzde 9,8 du¨s¸u¨s¸ tahmin beklenirken, C¸in'de yüzde 101,2 artıs¸ ve Hindistan'da ise yüzde 450,8 artıs¸ öngörülüyor. Gelis¸mekte olan pazarlardaki u¨retim hızla artıyor" diye konuştu.
"Otomobil sahipligˆi ile milli gelir du¨zeyi" ve "çalıs¸abilir nu¨fus artıs¸ hızı ile bin kis¸i bas¸ına du¨s¸en otomobil sayısı" arasında pozitif bir ilişki bulunduğuna dikkati çeken Acar, Tu¨rkiye'de kis¸i bas¸ına du¨s¸en otomobil sayısının, benzer kentles¸me ve gelir seviyesine sahip ülkelerden çok daha az olduğunu söyledi.
"Vergi yükü talep artışını engelliyor"
"Dünya ve Türkiye Otomotiv Sektörü, 2013" raporuna göre, Türkiye'de araç parkı 90'lı yılların başında 1,5 milyon adet civarında iken 2012 sonu itibariyle 13 milyon adede ulaşmış durumda. Türkiye'deki toplam araç parkının yarısı 12 ve üzeri yaştaki araçlardan oluşuyor. 16 ve üzeri yaş grubunu oluşturan araçların oranı yüzde 32 iken 20 yaş ve üzeri araçların oranı ise yüzde 21 seviyesinde bulunuyor.
Rapora göre, dünya otomotiv sektörü 85 milyar avro Ar-Ge yatırımı, 433 milyar avro vergi geliri, 2 trilyon avro cirosuna sahip. 20 civarında ülkede faaliyet gösteren yaklaşık 50 motorlu taşıt üreticisi toplamda 50 milyonluk büyük bir istihdam yaratıyor.
Dünya otomotiv pazarının ve üretiminin 2028'e kadar yıllık ortalama yüzde 3,5 oranında büyümesi bekleniyor. Türkiye otomotiv pazarı yüzde 0,97 pay ile 19. sırada bulunurken, Türkiye otomotiv üretimi yüzde 1,26 pay ile 16. sırada yer alıyor. Hem pazar hem de üretimde Çin, Hindistan, Brezilya, Rusya'nın oluşturduğu BRIC ülkelerinin gerisinde yer alan Türkiye, Avrupa sıralamasında ise satışta 5'inci, üretimde 6'ncı sırada bulunuyor.
Sektör üzerindeki vergi yükünün araç satışından bakımına kadar pek çok aşamada kendini gösterdiğine işaret edilen raporda, otomobilin satışından ve kullanımından doğan vergilerin 5 yıl sonundaki toplamının yaklaşık olarak o otomobilin vergiler dahil satış fiyatına ulaştığı ve özellikle ÖTV oranlarının talep artışını önemli ölçüde engellediği belirtildi.