Tekstil Terbiyeciler yol haritasını çizdi
TTTSD düzenlediği yuvarlak masa toplantısında sektörün yol haritası konuşuldu. Dünya Gazetesi'nden Ender YAZICI'nın haberi
Ender YAZICI
Dünya Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hakan Güldağ, Dünya Gazetesi Yazarı Rüştü Bozkurt, TTTSD Yönetim Kurulu ve sektör sanayicilerinin katıldığı toplantıda; tekstil terbiye sektörünün çevre sorunu ve bu konudaki yurtdışı uygulamaları, kalifiye eleman bulma güçlüğü, sektörün katma değerli ürünlere yoğunlaşması gerektiği, oluşan yüksek enflasyon oranının sektöre yansımaları ve bu konular ışığında tekstil ve tekstil terbiye sektörünün gelecekteki yeri konuşuldu.
Canpolat: Tekstil Terbiye sektörü yaklaşık 150 bin kişiye istihdam sağlıyor
Tekstilde elde edilen başarının önemli bir parçasının tekstil terbiye sektörü olduğunu ifade eden TTTSD Yönetim Kurulu Başkanı ve Migiboy Tekstil Yönetim Kurulu Başkanı Vehbi Canpolat, “Dünya markalarına çok hızlı temin ve az adetlerle satıyoruz. Eskiden bu ünlü markalar milyon adetlerde fakat bir yıl önceden siparişi verirlerdi. Artık bu yöntemin yürümediği bir dönemdeyiz. Çünkü markalar çok fazla koleksiyon değiştirmek zorundalar” dedi. Bu durumun temin süresini kısalttığının altını çizen Canpolat, “ Maksimum 4 haftada yükleme istiyorlar. Olması gerekenleri söylüyor ve size 4 hafta süre veriyor. Siz bunu dikmeden önce bir hammaddeye ihtiyacınız var ki tekstil terbiye bunu yapıyor” dedi. Tekstil terbiye sektörü anlamında Çin ve Hindistan'ın ardından Türkiye'nin üçüncü sırada geldiği bilgisini veren Vehbi Canpolat, “Toplam 600 adet fabrikamız var. Bu fabrikalar günde 20 ila 25 ton üretim yapabilme kapasitesine sahip. Günlük yaklaşık 15 bin tonluk bir kapasite söz konusu” diye konuştu. Konfeksiyonun küçük bir yatırım ile yüzlerce kişiye istihdam sağlayabildiğini bildiren Canpolat, komple bir tekstil terbiye tesisinin yatırım maliyetinin 20 milyon doları bulduğunu ifade etti ve bunun yanında ciddi bir know how'a sahip olması gerektiğinin altını çizdi. Bir tekstil terbiye fabrikasında ortalama 250 kişiye istihdam sağlandığını vurgulayan Canpolat, bunun da toplam 150 bin kişiye tekabül ettiğini sözlerine ekledi. Açıklanan enflasyon sepetinde sektör ürünlerinin olmasının sevindirici olduğunun altını çizen Vehbi Canpolat, “Bu konuyu destekliyoruz. Şu anda Tekstil sektörünün toplam hacmi 75 milyar seviyesinde seyrediyor. Bu GSYH'nin yüzde 9'una tekabul ediyor. Bunun yanında gelecekte ihracattan yana şansımızın artacağını düşünüyorum. Çünkü 20 yıldır ülkemizde tekstil kültürü oluşuyor ve 5 ila 6 yıl içinde Türkiye'den Avrupa ülkelerindeki gibi önemli markalar çıkacağına inanıyorum. 75 milyar olan toplam hacmimiz de 100 milyar doları bulacaktır” açıklamasında bulundu. Türkiye'nin tekstil ihracatından aldığı payın yüzde 4 olduğunu söyleyen Vehbi Canpolat, “Her krizden bir şans doğuyor. Bize Avrupa'nın ya da bulunduğumuz coğrafyada sanayi üretim üssü olma şansı doğdu. Türkiye gün geçtikçe katma değerli ürüne gidecek. Çünkü baktığımızda sektörde 7. üreticiyiz. Dünya Tekstil ihracatından aldığımız pay yüzde 4. Hedeflememiz gereken pay yüzde 7 ila 8 düzeyinde olmalı.
Oğuz: Çevre için alınacak önlemlerde sektörün fikri sorulmalı
Tekstil terbiye sektöründe çevre ile alakalı yaşanan sorunların çözümü için sektör ile bütünsel hareket edilmesi gerektiğini altını çizen TTTSD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Temtaş Tekstil Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Oğuz, “Bu tarz çalışmalar fizibilite çalışmalarıyla birlikte sektörün görüşünün alınarak yapılması kanaatindeyim. Örneğin kullandığımız kurutma makinelerinde havaya atılan arıtılmış atık gazın kokusuz olmasını istiyor. Bunu yapmamız için de belli süre veriyor. Halbuki bu konu beş sene önce yerli makine üreticileriyle görüşülüp altyapı organize edilebilirdi. 600 adet boyahanenin firma başı 150 bin euroyu bulan arıtma yatırımının çalışıp çalışmayacağını bilmiyoruz” dedi. Döviz artışından dolayı ihracat artışı olacağı tezinin doğru olduğunu ifade eden Oğuz, konu hakkında şunları söyledi: “Fakat bu katkının çok yüksek düzeyde olacağını düşünmüyorum. Özellikle tekstil terbiye sektörünün TL bazında girdileri döviz artışından daha fazla. Haliyle elektrik, doğalgaz ve kömürdeki 2 aylık artış yüzde 56'a vardı. Katkısı olur fakat bu katkı ancak yüzde 5'i bulur.”
Kullelioğlu: Marka oluşturma sürecinde süreklilik önemli
Türkiye'de neden büyük çaplı markaların oluşmadığı konusuna değinen Zeynep Tekstil Yönetim Kurulu Başkanı Alp Kullelioğlu, “Almanya'da bizim gibi bir tesis kurduğunuzda 3 nesil aynı standartlarda ilerleyebilir. Fakat biz 26 senedir tekstil terbiye sektöründeyiz. İlk önce yakıt olarak fuel oil 6 ile başladık daha sonra 4'e döndük. Sistem değişti. Gaza kullanmaya başladık. O da olmadı kömür ile üretmeye başladık. Yani bir nesil dört kere sistem değiştirdi. Yine biz kolay ayak uydurabiliyoruz.” dedi. Sürekliliğin konfeksiyon tarafında da sağlanamadığını ifade eden Alp Kullelioğlu, “Aynı şekilde konfeksiyonda da böyle. Konfeksiyonda da ihracatla başladık. Daha sonra döviz kurları düşük olduğu için herkes bir şekilde iç piyasaya döndü. İthalatlar frenlendi gümrük vergileri kondu. Bu sektör ayakta kalsın herkes iç piyasaya çalışsın istendi. Şimdi bıraktığımız ihracata konfeksiyon tarafında dönmeye çalışıyoruz. Müşterilerimize fiyatlarımız uygun deyip geri getirmeye çalışıyoruz” şeklinde konuştu.
Karadeniz: Çevresel sorunların çözümü için devlet desteği şart
Sektörün yaşadığı çevresel sorunların çözümünde devlet tarafından desteklenmesinin şart olduğunu ifade eden Ham Boya Yönetim Kurulu Turgay Karadeniz, “Türkiye'deki tekstil işletmeleri genel olarak 20 ila 100 milyon dolar ile kurulmuş şirketler. Bu altyapıların maliyeti ise milyar dolar seviyesinde. Bu altyapı hizmetlerini devletin kendi yapması veya desteklemesi gerekir diye düşünüyorum. Devlet bu altyapı hizmetlerinin tekstil terbiye sektörünün bireysel olarak sağlamasını istiyor. Bu da sektöre yük getiriyor” dedi.
Özpınar: Tekstil terbiye sektörü Türkiye için isabetli
Özyurt Tekstil Yönetim Kurulu Başkanı Faruk Özpınar, “Sektörün büyümesi Türkiye için isabetli bir karar. Çünkü hemen yanımızda Avrupa Birliği var. Onların ihtiyaçlarını karşılıyoruz ve karşılamaya devam edeceğiz. Sektörde bir diğer artımız makinelerimizi yerli kullanıyoruz. Son 10 senede yerli makine üreticileri daha da geliştiler” diye konuştu. Sektörün sorunlarına da değinen Özpınar, “Sıkıntımız fabrikalarda bant usulu çalışmıyoruz. Çok işlem yapıyoruz. Kalifiye eleman eksikliğimiz var. Çünkü katma değerimiz yüksek olsa da bize yansımıyor. O yüzden kalifiye eleman istihdam edemiyoruz. Türkiye'de yaklaşık 35 bin tane örme makinesı var. Kapasitemiz yüksek. İhracatçı bir sektörüz ama herkes de bizi beklemiyor. Burada da ister istemez bir fiyat rekabeti ortaya çıkıyor. Mevcut durumdan dolayı sektörümüzde onarılmaz bir yara bekliyorum. 2019 ve 2020 de ortaya çıkacak gibi duruyor” diye konuştu.
Çalışkan: Suyun tamamını arıtabilen sistemler mevcut
Şirketlerinin viskon kumaş üretimi yaptıklarını ifade eden Gökçağ Tekstil Yönetim Kurulu Başkanı Yaşar Çalışkan, “Uzak Doğudan viskon elyafını ithal ediyoruz. Yaklaşık 700 tonluk bir kapasitemiz var. Bunu önce iplik sonra ham kumaş haline getiriyoruz. Boyama ve baskı tesislerimiz var. Boyayı basıp konfeksiyoncu firmalara kesime hazır halde teslim ediyoruz. Üretimin yaklaşık yüzde 10'u kadarını ihracat yapıyoruz. Geri kalanı da Türkiye'de ünlü markalara satıyoruz. Yüzde 90'u iç pazara da çalışan ihracatçılar” dedi. Elyaf kilo fiyatının 2 dolar olduğunu ifade eden Yaşar Çalışkan, “Bunun üzerine bir işleme sürecimiz var. Bu süreçte de birçok ithal kalemimiz var. 6 dolara satıyoruz. Elyafın iplik haline dönüşmesi İşçilik ve enerji maliyeti ile 3 doları buluyor. Boyadığımız zaman 4.5 ila 5 doları buluyor. Pres işlemini de üzerine kattığımızda çok iyi işletmecilik yapılmışsa bir dolar kalır” açıklamasında bulundu. Suyun arıtılması çalışmaları hakkında bilgiler veren Çalışkan, “İtalya'da Como Gölü'nün yanında bir firmaya makine görmeye gittim. Dijital baskı yapan bir firma suyun tamamını arıtabiliyor. Bunun yanında Hindistan'da bir araştırma yaptım. Yaptığım araştırmalardan olumlu sonuç elde edince tükettiğim suyun yüzde 10'una etki edecek pilot bir tesis kurdum. İki sene denedim, çok iyi verim aldım ve yatırım yapmaya karar verdim. Şimdi buna yönelik devletten bir çalışma olduğunda b planım hazır” diye konuştu.
Özkök: Yaptığımız makine ile su tüketimini 30 litreye çektik
Tekstil makineleri ürettiklerini ifade eden Canlar Mekatronik Genel Müdürü Fethi Özkök, “Yakın zamanda İtalya'dan bir rakibimizi bünyemize kattık. İtalya'da iş yapmanın ne kadar zor olduğunu anladık. Aktif olarak 15, toplamda 23 ülkeye ihracat yapıyoruz ve bu sayı sürekli artıyor. Tekstil Terbiye sektörünün makineleri ağırlıklı Avrupa'dan geliyordu. Son 10 yılda Türk makine sektörü ciddi manada gelişim gösterdi. Baskı makineleri tarafında halen yurtdışına bağlı çalışıyor" dedi. Çevre sorununu ortadan kaldırmak üzerine çalıştıklarını ifade eden Fethi Özkök, “Ürettiğimiz makinelerde bundan 15 sene önce bir kilo pamuklu kumaşı yıkamak için ortalama 150 ila 200 litre su tüketiliyordu. Şu anda bu 30 litre seviyesine indi. Bunu daha da aşağıya düşürebilmek için çalışıyoruz. Biz enerjiye bağımlı bir ülkeyiz. Sudan tasarruf etmemiz enerjiden de tasarruf etmemizi sağlıyor” diye konuştu.
Kilitçioğlu: Kapasitelerin dolması için entegre çalışmak gerekiyor
Kapasiteleri doldurmak için üretimin tüm aşamalarının entegre bir şekilde çalışması gerektiğini bildiren Altınyıldız Dış İşler Koordinatörü Ali Osman Kilitçioğlu, “Üreticiler piyasada tek başına kalırlarsa kapasitelerini dolduramazlar. Birleşmek ve entegre olmak gerekir. Altınyıldız'ın entegre hali tam kapasite çalışıyor. Şu anda biz bir başkasına apre veya boyama yapamaz konumdayız” dedi. Tekstil terbiyenin önünü açmak için 10 yıllık projeksiyonda yapılması gerekenleri sıralayan Kilitçioğlu, “Çevre sorununu tek başımıza değil, kollektif bir şekilde çözmemiz lazım. Filtreler Türkiye'de üretilecek, biz de bu filtreleri satın alacağız. Bu da İtalya'daki gibi teşvik de edilecek. Katı kirliliğimiz yok, gaz atığını ise hallettik. Sıvı atık tarafında ise zaten uyduğumuz mevzuatlar var. Arıtma ve geri kazanım işlemlerini her firma kendisi yapmalı. Son olarak da bu tür toplantılara devam etmeli ve çıkan kararları en tepeye ulaştırmalıyız” dedi.