STK'lara 'rekabet' uyarısı

Rekabet Kurumu Başkanı Prof. Dr. Kaldırımcı, rekabet mektuplarının altıncısında sivil toplum kuruluşlarına "rekabet" uyarısı yaparak, ceza vermeye değil rekabetçi ortamın korunmasına önem verdiklerini açıkladı

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İSTANBUL - Rekabet Kurumu Başkanı Prof. Dr. Nurettin Kaldırımcı, rekabet mektuplarının altıncısında sivil toplum kuruluşlarına "rekabet" uyarısı yaparak, ceza vermeye değil rekabetçi ortamın korunmasına önem verdiklerini belirtti. 

Rekabet Kurumunun 2009 yılından itibaren geleneksel hale getirdiği Rekabet Mektupları'nın altıncısı Kurum Başkanı Prof. Dr. Kaldırımcı imzasıyla yayımlandı. Kaldırımcı, mektupta teşebbüs birliklerinin hem toplumsal açıdan hem de ilgili oldukları alan bakımından önemli fonksiyonlarının bulunduğunu kaydetti. 

Rekabet Kurulunun önceliğinin ceza vermek değil rekabetçi ortamın korunması olduğuna dikkati çeken Kaldırımcı, bu sebeple bütün teşebbüslerin bilgilendirilmesini ve dikkatlerinin çekilmesini, 
misyonlarının bir gereği olarak gördüklerini ifade etti. 

Teşebbüs birliklerinin icra edebileceği en önemli fonksiyonlardan birisinin "kendi kendini düzenleme" olduğunu ifade eden Kaldırımcı, teşebbüs birliklerinden, adil rekabet ortamını oluşturacak kurallara uygun davranılması yönünde üyelerini teşvik etmesinin beklendiğine işaret etti. 

Kaldırımcı, "Bu çerçevede, Rekabet Kanunu gibi ekonomik hayata dair kurallar getiren bir düzenlemeye uyumun ötesinde, bu kanunun etkin şekilde uygulanmasını sağlamak için üyelerini 'adil ve ahlaki bir yarışa' teşvik etmek, oda, dernek, birlik gibi her düzeydeki teşebbüs birliği yönetiminin temel görev ve sorumlulukları arasındadır diye düşünüyoruz" değerlendirmesinde bulundu. 

Teşebbüs birliklerinin Rekabet Kanunu'na uygun kararlar alması gerektiğini ve üyelerini rekabet kurallarına uyum konusunda teşvik etmesi gerektiğini vurgulayan Kaldırımcı, Kurumun, teşebbüs birliklerini rekabetçi anlayışın yerleşmesi ve adil bir rekabet ortamının sağlanması konusunda paydaşı olarak gördüğünü dile getirdi. 

Kaldırımcı, şunları kaydetti: 

"Teşebbüsler ya da şirketler/firmalar, kimi zaman gizli ya da açık anlaşmalarla aralarındaki rekabetten vazgeçerek, karlarını birlikte artırma yoluna gidebilmektedirler. Bu anlaşmaların en somut ve en ciddi örneği, teşebbüsler arasında fiyatların ve miktarların tespiti, pazar paylaşımı veya ihalelerde danışıklı hareket gibi eylemlerle vücut bulan 'kartel'lerdir. Özellikle, aynı piyasada faaliyet gösteren teşebbüslerin oluşturduğu oda, dernek ve birlikler başta olmak üzere 'teşebbüs birliklerinin kararları' da benzer sonuca yol açabilir. 

Bu tür bir anlaşma ya da karara istinaden fiyatların yüksek seviyede belirlenmesi, üretim miktarının kısılması ya da satış şartlarının empoze edilmesi gibi sonuçlardan tüketiciler zarar görür. Teşebbüslerin bölgeleri ya da müşteri gruplarını paylaşmaları, rekabet ortamını bozarak tüketici tercihlerinin sınırlanmasına yol açar. Bu tür olumsuzlukların önlenmesi, rekabet hukukunun ve rekabet kurumlarının asli görevidir." 

 "Teşebbüs birlikleri Rekabet Kurumu incelemelerinin muhatabı olabilir" 

Karar ve eylem/uygulamaların, eğer "muafiyet" alabilecek nitelikte değilse ya da Kuruma başvurulup muafiyet alınmamışsa Rekabet Kanunu ile yasaklandığını ve cezalandırılabileceğine dikkati çeken Kaldırımcı, aksi takdirde teşebbüs birliklerinin Rekabet Kurumu incelemelerinin muhatabı olabileceği uyarısında bulundu. 

Teşebbüs birliklerinin, piyasalarda rekabeti bozma veya kısıtlama amacı ya da etkisi olan kararlar almaması gerektiğine işaret eden Kaldırımcı, teşebbüs birliklerinin Rekabet Kurumunun inceleme ve yaptırımlarına maruz kalmamak için gözetmeleri gereken hususları da şöyle sıraladı: 

Kuruluş şartnamesi gibi belgelerde, teşebbüs birliğine, rekabeti sınırlayıcı nitelikte karar ve eylemlerde bulunma görevi veren bir hüküm bulunmamalıdır. Sahip olunan bilgiler ve yetkiler, üyeler arasındaki rekabeti etkilemek üzere kullanılmamalıdır. Vakıf, oda, dernek veya birlik, kendi üyelerinin satış fiyatları ve diğer satış koşulları konusunda nasıl davranacaklarına ilişkin karar almamalıdır.  

Teşebbüs birliği yönetimi, üyelerinin faaliyet alanlarını kısıtlayan kararlar almamalıdır. Teşebbüs birliği toplantılarında, üyeler fiyat, satış koşulları, pazar paylaşımı/müşteri paylaşımı gibi konularda görüşmeler yapmamalı, bu tür konuşma ve görüşmeler teşvik edilmemelidir. Teşebbüs birliğinin, üyelerinin faaliyetlerini düzenlemeye dönük belirlediği teknik standartlar, üyelerin ticari faaliyetlerini kısıtlamamalıdır." 

Kaldırımcı, yöneticilerin, teşebbüslerin aralarındaki rekabeti bozucu anlaşma yapma konusunda vakıf, oda, dernek ve birliklerin bir platform olarak kullanılmasına müsaade etmemesi, bu çatı altında benzeri faaliyetlerin organize edilmesine imkan verilmemesi gerektiğini de kaydetti. 

Örgütlü yapının doğurduğu iletişim avantajlarından istifade edilerek "kartel" denilen ve rekabet hukukunun şiddetle cezalandırdığı anlaşmaların yapılmasının, meslek kuruluşları bünyesindeki en çok görülen riskler arasında olduğunu belirten Kaldırımcı, mektupta, vakıf, oda, dernek ve birliklerin yönetim ve yöneticilerinden, rekabet kurallarına uyum konusunda üyelerini bilgilendirmelerini ve gerekirse onlara danışmanlık yapmalarını da istedi. 

Bu arada Rekabet Mektubu, aralarında Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, Türk Eczacıları Birliği, Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu, Türkiye Ziraat Odaları Birliği, Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası, Türkiye Çimento Müstahsilleri Birliği, Otomotiv Distribütörleri Derneği, Petrol Sanayi Derneği, Et Üreticileri Birliği Derneği. Türk Sanayici ve İşadamları Derneği, Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği ve Türkiye Genç İşadamları Derneğinin de bulunduğu çok sayıda sivil toplum kuruluşuna da gönderildi. 

Bu konularda ilginizi çekebilir