Son çare Obama
İntegral Menkul Değerler Araştırma Müdürü Egemen Candır ABD'deki bütçe krizini değerlendirdi. Candır'a göre ABD’deki sorun çözülemezse dünyanın en büyük ekonomisi iflas edecek.
Candır'ın analizi;
İntegral Menkul Değerler Araştırma Müdürü Egemen Candır ABD'deki bütçe krizini değerlendirdi. Candır'a göre ABD’deki sorun çözülemezse dünyanın en büyük ekonomisi iflas edecek.
ABD'de son günlerin kritik konusu borç tavanı ve ABD'nin yeni dönem bütçesinin onaylanamayışı ile birlikte kamuya bağlı birimlerin kapanarak şimdilerde ‘Shutdown’ olarak adlandırılan devlet kapanışı.
Bir yanda pazarlık yapmayacağını söyleyen Demokratlar, diğer yanda borç tavanı kozunu şantaj olarak kullanan Cumhuriyetçiler derken, dünya son iki senenin en ilginç bütçe krizini izliyor. Burada en kritik kararlar genel olarak ABD Başkanı Barack Obama'ya düşüyor ve elindeki alternatifler sınırlı gibi. Ya Cumhuriyetçilerin istediği Demokrat sağlık planı Obamacare'in ve bunun fonlanması için kullanılacak tıbbi cihaz vergisinin ertelenmesi ya da Demokratların bu tehditler altında pazarlığa girmeyerek Cumhuriyetçiler üzerinde politik baskı oluşturması. Bu durum değneğin neresinden tutarsan tut elini kirletiyor gibi görünse de Obama'nın elinde bir seçecek daha var: Anayasal haklar.
ABD'de 1917'den bu yana etkin olan "Borç Tavanı" uygulaması, devletin hazine tarafından ihraç edilen borcunu sınırlamak üzerine kurgulu. Bu uygulama, her ne kadar ABD'nin bütçesinin açık vermesini yani negatife gitmesini engellemese de, ABD'nin yapacağı harcamaları sınırlama özelliğine sahip. Diğer bir deyişle, borç tavanı, ABD'nin yapacağı ödemeleri sınırlayabiliyor. Bu ödemeler içerisinde devletin bünyesinde çalışan birçok kamu kurumu olunca da, borç tavanına çarpmış bir ülkede kamu görevlilerinin ücretsiz izine gönderildiğini görüyoruz.
Bu ilk değil
ABD bu duruma daha önce de gelmişti. 2011 yılının borç krizi öncesi borç tavanı, en son Şubat 2010'da 14,3 Trilyon Dolar'a yükseltilmişti. Nisan 2011'de ABD Kongresi 2011 yılının bütçesini oylamadan geçirmiş fakat bu bütçe onaylandıktan hemen sonra ABD 2010 yılının borç tavanına çarpmıştı. O zamanlar, ABD hazinesi acil durum planı ortaya koymuş ve 2 Ağustos 2011'e işaret eden bir zaman sınırı ortaya çıkmıştı. Nisan ayından Ağustos'a kadar Demokratlar ile Cumhuriyetçiler bir orta nokta bulamamış ve son günde daha sonra Mali Uçuruma neden olacak "2011 Bütçe Kontrol Kararları" adı altında bir uzlaşma sağlanarak borç tavanı yükseltilebilmişti.
ABD’nin kredi notu düşürülmüştü
Bütün bu olumsuzluklar S&P'nin tarihinde ilk defa ABD'nin kredi notunu kırmasına neden olmuştu. Dow Jones Endeksi bir günde yüzde 5,6 ve 635 puan olmak üzere 2008 krizinden bu yana en büyük düşüşünü yaşamış, haftalar boyunca finansal piyasalarda volatilitede ciddi artışlar olmuştu. Bütün bu olaylar sonunda, ABD Kongresi’ne olan güven ciddi oranda sarsılmış, Cumhuriyetçiler ise durumdan en çok zarar gören kesim olmuştu. Bir sonraki seçimde Barack Obama'nın tekrar Başkan seçilmesinde de bu durumun büyük payı olduğu biliyor. Sütten ağzı yanan Cumhuriyetçiler bu sefer daha dikkatli olurlar diye düşünürken, bugünlerde aynı durumun yine tekrarlandığını ve bünyesindeki aşırı unsurları tatmin etmeye çalışan Temsilciler Meclisi Boehner'ın, Demokratların çözüm planını oya dahi sunmadığını görüyoruz. Yalnız bu sefer Obama çok geri adım atacağa benzemiyor ve bu durum, eğer işler aşırı çıkmaza girmezse, Obama'nın kanunları çiğnemeye mecbur kalmasına neden olabilir. Çözüm de ABD Anayasası’ndan geçiyor.
ABD Anayasası ve Obama’ya verdiği haklar
ABD'nin anayasasının 14’üncü maddesinin 4’üncü kısmına göre, “ABD'nin milli borcu sorgulanamaz”. 2011 borç tavanı krizinde ortaya çıkan bu tartışmaya göre, Obama, ABD'nin yine anayasaya bağlı olan “borcunu ödeme” zorunluluğunu baz alarak, borç tavanını “gereksiz” kanun olarak yargılama ve borç tavanını “es geçme” yetkisine sahip olabilir. Diğer taraftan, Kongre'nin ortak kararı olmadan kendi başına karar veren bir ABD Başkanı, yine anayasaya göre kendi yeminini ihlal etmiş oluyor. Durumun basite indirgenmiş açıklaması ise şöyle: Obama çok zorda kalırsa, borç tavanını kendi kararı ile Kongre'ye bakmadan yükseltebilir. Ama bunu yaparsa, Başkanlık hakkını kaybetme durumu bulunuyor.
Şimdi ne olacak
Kısacası, önümüzde politik pazarlıkların hat safhada olacağı iki haftalık bir süre var. Sonuç alternatifleri ise şöyle:
a) Cumhuriyetçiler esnek davranır, Demokratların istediği olur ve borç tavanı yükseltilir. Bu durumda, piyasaların durumu coşkuyla olumlu karşılaması ve Cumhuriyetçilerin oy tabanının daralması söz konusu. Cumhuriyetçilerin gözü çok korkarsa bunu görebiliriz.
b) Demokratlar esnek davranır, Obamacare askıya alınır veya fonlama kaynağı kesilir. Bu, bir sonraki Demokrat başkan adayı için ve gelecek seneki kongre seçimleri için Demokratlara ciddi oy kaybı anlamına geliyor. Piyasaların bunu da olumlu karşılaması söz konusu.
c) Cumhuriyetçiler küçük paketler ile çok sınırlı süreler için tavanı artırırlar. Son tarih kavramı ortadan kalkar ama belirsizlik süreklilik kazanır. Piyasaların belirsizlik ortamında volatil olması ve kararı pek olumlu karşılamaması olası.
d) Obama uzun vadeli bir borç tavanı planı hakkında ısrar eder, pazarlıklar uzar gider. Piyasalar yine gerilir, yine kararsız kalır.
e) Obama kendi başına borç tavanını yükseltir. Kendi sandalyesini riske atar. Kongre Obama'yı göndermemeye karar verirse hem piyasalar sevinir hem halk. Cumhuriyetçiler ise kaybeder.
Beş seçenekli, üniversiteye giriş sınav sorusu misali bir soru ve kafa karıştıran bir çözüm yöntemi denirse yanlış olmaz. Sonuç yine politikacılardan geçiyor ama ABD'nin borç tavanı konusuna daha kalıcı bir çözüm bulması ve yakın vadede tavanın artırılması ardından bu uygulamanın politik silah olarak kullanılmasının engellenmesi, en mantıklı çözüm olarak ortaya çıkıyor. Çözülememesi ise dünyanın en büyük ekonomisinin iflasına veya bu ekonominin daha derin politik krizin içine girmesine neden olabilir. Başta piyasalar olmak üzere de kimse bu sonucu istemiyor.