Şirketlere marka değerine göre kredi imkanı
Şirketler Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından değerlendirmesi yapılmış marka, patent ve tasarımlarını teminat olarak göstererek bankalardan kredi alabilecek.
Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından kurulan değerlendirme ve danışmanlık şirketi, firmaların tescili yapılmış marka, patent ve tasarımlarını değerlendirmeye tabi tutacak. Firmalar, değerlendirmesi yapılmış marka, patent ve tasarımlarını teminat olarak göstererek bankalardan kredi çekebilecek.
Bazı temaslarda bulunmak üzere Tekirdağ'a gelen Türk Patent ve Marka Kurumu Başkanı Habip Asan, Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından kurulan tamamen kamu sermayeli "Türk Sınai Mülkiyet Değerleme Danışmanlık Mühendislik A.Ş." ile ilgili tüm işlemlerin tamamlandığını, şirket için Ankara Kızılay'da yer kiralandığını söyledi.
Türkiye'de şu anda 1 milyon 600 bin tescilli sınai mülkiyet envanteri bulunduğunu, bunların önemli bir kısmının raflarda durduğunu ve henüz reel sektöre aktarılmadığını ifade eden Asan, kurulan şirketin bu sınayi mülkiyet ürünlerinin reel sektöre aktarılmasına katkı sağlayacağını belirtti.
Şirket sermayesi 80 milyon lira
Asan, şirketlerin sahip olduğu tasarımların piyasa değerinin ne kadar olduğunun uzmanlar tarafından değerlendirileceğini vurgulayarak, "Mahkemelerden gelen 'markanın değeri ne kadardır?' sorularına yanıt verilmiş olacak. Siz bir ürün çıkarttınız ama 'acaba bunu üretirsem başkası beni mahkemeye verir mi?' diye bir korkunuz olabilir. Bununla ilgili de danışmanlık hizmeti verecek." dedi.
Kurulan yeni firmanın şirketlerin sahip olduğu markalar, patentler, tasarımların yönetilmesiyle ilgili danışmanlık hizmeti de vereceğinin altını çizen Asan, "Yani temelde patentlerin, markaların ve tasarımların reel sektöre aktarılmasına katkı sağlayacak. Şirket sermayesi şuanda 80 milyon lira ama 150 milyon liraya çıkartmayı düşünüyoruz." diye konuştu.
Potansiyel firmalarla ortaklık
Asan, şirketin, teknoloji geliştirme bölgelerinde, Ar-Ge merkezlerinde yeni kurulan şirketlerde ve patentli ürünlerde potansiyel gördüklerine "risk sermayesi" de yatırabileceğinin altını çizerek, şunları söyledi:
"Bu yeni şirket, 1 milyon, 2 milyon, 5 milyon lira yatırılıp, o patentin ve o şirketin daha fazla büyümesini sağlayarak. Daha sonra onun OSB'ye aktarılmasını ve tekrar satarak buradan para kazanacak. Potansiyel gördüğü küçük şirketlerle böyle ortaklıklar yapmayı da düşünüyor şirket. Türk Patent ve Marka Kurumu bir tecil kurumu. Kurulan bu şirketle, bu tescillerin reel ekonomiye kazandırılmasına katkı sağlayacak. Çünkü, bizim kültürümüzden gelen önemli bir sözümüz var; 'Marifet iltifata tabidir' diye. Ama biz hep o kadarını söyleriz daha da önemli bir devamı var; 'Müşterisiz meta zayidir' diyor. Bu da şu demektir, ürettiğin bir ürünü satamıyorsan, para kazanamıyorsan onu üretmenin bir anlamı yoktur."
"Şimdi biz markaları, patentleri, tasarımları tescillerini alıp onları reel ekonomiye kazandıramıyorsak, çok fazla bir değerleri yoktur, bu şirket tam da bu işi yapacak." diyen Asan, şöyle devam etti:
"Bu şirketin yaratacağı bir farkındalık olacak. Patenti markası değerlenen ve bu raporu alan şirketler, bunu bir envanter olarak sözleşmelerinde kullanabilecek, finansal varlık olarak kullanacak. Bunu gören diğer şirketler, 'bu iyi bir şeymiş biz de alalım değerlemesini yaptıralım ve bunu kullanalım' diyecekler. Bizim nihai beklentimiz, bunun teminat olarak da kullanılması, bankalardan kredi almak içinde kullanılması. Şu anda evini, arabanı, malını teminat olarak gösteriyorsun. Türkiye'de sermaye, tasarım sıkıntısı var. Onun için bu şirketin önemli bir faaliyet olduğunu düşünüyorum.
Türkiye'de şu anda yapılması gereken şey şu, daha fazla başvuru yapmak önemli, bunlar artacaktır ama bundan daha da önemlisi bu markaların, patentlerin, tasarımların reel ekonomiye kazandırılması. Mesela Çin, Güney Kore ve Japonya gibi ülkelere baktığınız zaman, onların da bizim gibi bu aşamadan geçtiğini görürsünüz. 20 sene önce Çin'deki marka başvurularına bakın. Başvuru var ama onları reel ekonomiye kazandırmamışlar. Biz tam o aşamayı yaşıyoruz şu anda, bunu ne kadar hızlı geçersek, o kadar başarılı oluruz. Bazılarını belki hiçbir zaman ekonomiye kazandırmayacağız, kalite sorunu var onlarda belki de. Sonuçta bu iş piyasa koşullarına göre oluyor. Kendisi de daha kaliteli, üretim yapmak isteyecek ve sistem böylece birbirini besleyecek."