Şimşek: Reform belirsizliği kalkınca toparlanma süreci başlayacak

Şimşek, anayasa değişikliğiyle Türkiye'nin yeni bir döneme gireceğini belirterek, hızlı şekilde yapısal reformlara odaklanacaklarını ifade etti.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, "Türkiye ekonomisini bir kelimeyle özetleyin derseniz, 'yüksek direnç' derim. Büyük bir direnç gösterdi Türkiye ekonomisi. Türkiye önümüzdeki birkaç aylık süreci atlatıp, referandum belirsizliği ortadan kalkar kalkmaz, tekrar bir toparlanma sürecine girecektir ve tekrar güçlü reform uygulamalarıyla bir cazibe merkezine dönüşecektir." ifadelerini kullandı.

Şimşek, 47. Dünya Ekonomik Forumu'na katılmak üzere gittiği Davos'ta, Bloomberg-Habertürk TV ortak yayınında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Davos'taki forumda ele alınan korumacılık, ekonomik eşitsizliğin giderilmesi gibi konuları nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine Şimşek, korumacılığın dünya ekonomisi için önemli bir tehlike ve tehdit olduğunu söyledi.

Ticaretin büyümenin motoru olduğuna işaret eden Şimşek, küresel ticaretin, küreselleşmenin, istihdamı belli ülkelerde yok ettiğine dair bir algı bulunsa da daha çok yapay zeka, makineleşmenin, robotların istihdamı etkilediğini söyledi.

Sorunun Batı'da daha büyük ölçekli olduğunu, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelere etkisinin gelecek 10 yıllarda görüleceğini ifade eden Şimşek, küresel eşitsizliğin, küresel adaletsizliklerin büyümeyi sınırladığını, buna odaklanılması, çözümler üretilmesi gerektiğini kaydetti. Şimşek, şöyle devam etti:

"Küresel ticaret büyümenin motoru. Küresel ticareti tıkayacak korumacılık ki 2008 sonrası arttı, doğru bir şey değil. Şimdi ABD'de korumacılık artarsa, bu Türkiye'yi sınırlı etkiler. Çünkü ABD çok büyük bir ticaret ortağımız değil, ticarete gelince AB bizim için esastır. AB'de de şu an itibarıyla Gümrük Birliği ve Gümrük Birliğini güncelleme çabalarımız nedeniyle bir korumacılık söz konusu olamaz. O nedenle AB ile Gümrük Birliğinin güncellenmesi, hizmetleri, kamu alımlarını, tarımı da içerecek şekilde genişletilmesi, derinleştirilmesi, Türkiye'nin menfaatinedir. Biz rekabetten korkmuyoruz, biz ticaretle büyüyeceğiz, geçmişte bundan çok nemalandık. İnanıyorum ki Türkiye eğitim sistemindeki çabalarıyla, diğer reform çabalarıyla buna hazır."

Forumun açılışını Çin Devlet Başkanı Şi Cinping'in yaptığının hatırlatılması üzerine Şimşek, "Çin Devlet Başkanı tarafından yapılan konuşmayı eğer bir ABD Devlet Başkanı ya da İngiliz Başbakanı yapsaydı haber konusu olmazdı çünkü zaten serbest piyasa, küreselleşme, ticaret gibi konular, bu normlar aslında Batı'nın geliştirdiği bir sistem. Şimdi Batı içine kapanıp korumacılık eğilimleri ortaya koyarken, Çin'in gelip Davos'ta 'küresel ticaretin önünün açılması, korumacılığın yanlış bir şey olması, dışa açık kalınması gerektiği hususu.' O nedenle önemli bir haber oldu." dedi.

Çin'in korumacılığın azalmasından en çok nemalanan ülke olduğuna işaret eden Şimşek, "Aslında Çin özünde kendisi çok açık değil ama dünyanın açık olmasını istiyor. Biz Çin'den 25 milyar dolarlık ithalat yapıyoruz, 2,5 milyar dolarlık ihracat yapmak için bayağı uğraşıyoruz, önemli bir kısmı da ham madde." ifadelerini kullandı.

Yatırımcılara "Türkiye'nin önü açık" mesajı

Yatırımcıların Türkiye algısına yönelik soru üzerine Şimşek, ülkenin son birkaç yıldır büyük felaketlerin eşiğinden döndüğünü, bir taraftan hain darbe girişimi, bir taraftan yaşamsal tehdide dönüşen çok boyutlu terör saldırılarının Türkiye'nin gündemini, ülkenin dış algısını etkilediğini söyledi.

Şimşek, Türkiye'nin bir şekilde bu dönemi kapatması gerektiğini belirterek, anayasa değişikliği ile birlikte ülkenin yeni bir döneme gireceğini, bunun uzun vadede yönetimde istikrar, temsilde adalet gibi sorunları kökünden çözeceğini kaydetti.

Türkiye'nin hızlı bir şekilde yapısal gündemine odaklanacağını ve 2013 yılının ortasından itibaren yoğunlaşan saldırıların yoğun olduğu dönemi geride bırakacağını vurgulayan Şimşek, şu değerlendirmelerde bulundu:

"4 seçim yapmışız, bütün bu felaketler, yanı başımızdaki coğrafyadaki gelişmeler, tüm bunlar Türkiye'yi etkiledi ama bir kelimeyle özetleyin derseniz Türkiye ekonomisini 'yüksek direnç' derim. Büyük bir direnç gösterdi Türkiye ekonomisi. Evet şu anda bir yavaşlama söz konusu, birtakım sıkıntılar var, piyasada dalgalanmalar var fakat bir başka ekonomi olsaydı, bu kadar iç ve dış şoklara maruz kalsaydı, inanın çok çok daha kötü bir performansla karşı karşıya kalırdı. Türkiye önümüzdeki birkaç aylık süreci atlatıp, referandum belirsizliği ortadan kalkar kalkmaz, ben inanıyorum ki tekrar bir toparlanma sürecine girecektir ve tekrar güçlü reform uygulamalarıyla bir cazibe merkezine dönüşecektir. Çünkü Türkiye'nin temellerinde bir değişiklik yok, genç bir nüfus, muazzam bir girişimcilik ruhu.. Bizim coğrafyamız şu anda bir yük gibi ama aslında coğrafyamız bir yük değil, ciddi bir değer. Belki iki üç yıl sonra Ortadoğu'nun yeniden inşasını konuşuyor olacağız. O yüzden kötümser olmak için bir sebep olmadığını söylüyoruz. Anayasa değişikliği ile birlikte Türkiye'nin önünün açık olduğunu ifade ediyoruz."

"Anayasa değişikliği küresel normlara uygun dizayn edildi"

Anayasa değişikliği görüşmelerine yönelik soru üzerine de Şimşek, Meclis ayağında bir sorun olmadığını söyledi. Bunun önemli bir eşik olduğunu dile getiren Şimşek, "Ondan sonrası milletimizin kararı. Ben inanıyorum ki milletimiz uzun vadeli istikrardan yana bir tavır koyacak." dedi.

Sistemin küresel normlara uygun dizayn edildiğini vurgulayan Şimşek, şunları kaydetti:

"Anayasa iyi tasarlanmış, Meclis denetim yapacak, yasama görevini yapacak. İcra, Cumhurbaşkanlığı liderliğinde hızlı karar verecek, esnek olacak, güçlü ve istikrarlı olacak. Yargı, sadece bağımsız olmayacak tarafsız da olacak. Ben inanıyorum ki muhtemelen nisan başı gibi bakılıyor, bir referandumla milletimizin 'evet' demesiyle birlikte Türkiye'nin önü açılacak. Çok güçlü bir yol haritamız var. 2016 gibi zor bir yılda bile birçok konuda reform yaptık. Şimdi bizim vergi reformundan, yargının devamına, eğitim reformunun köklü bir şekilde uygulanmasına kamu personel rejimine bütün bu reform çabalarına güçlü bir şekilde devam etmemiz lazım. Şu anda anayasa değişikliği esas gündemdir, bu da başlı başına reformdur. Bu uzun vadede Türkiye'de yönetimde istikrarı, temsilde adaleti geliştirecek, teminat altına alacak çok kritik bir reformdur."

Eğitimin önemine dikkati çeken ve bu alanda yapılması planlanan çalışmalara ilişkin bilgi veren Şimşek, "Yabancı dil konusunda zayıfız. Şu anda bir öneri var. İnşallah hayata geçer, çalışılıyor. İlk 4 yıllık eğitimden sonra bir yıl tamamen yabancı dil. Bu çok önemli. Gerekirse dışarıdan öğretmen desteğini de almak lazım" dedi.

Eğitim konusunda özel sektörün devletten daha başarılı olduğunu anlatan Şimşek, Türkiye'de eğitimde özel sektörün payının, Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) ülkelerinin 4'te 1'i seviyesinde olduğunu, şimdi özel sektöre de güçlü destek verdiklerini söyledi.

"2018'den itibaren yüzde 5 büyüme patikasına tekrar oturacak"

Başbakan Yardımcısı Şimşek, 2017 ve 2018 yılına ilişkin büyüme beklentilerinin sorulması üzerine, şunları kaydetti:

"Piyasalar açısından konuşayım, ortalık biraz toz, duman. Buralardan ne öngörü yaparsanız yapın, bunlar tartışmaya açık. Kişisel görüşüm, büyük bir ihtimalle referandum sonrası hızlı bir toparlanmaya gireriz. Hain darbe girişimi sonrası yavaşlayan, hatta küçülen bir ekonomi söz konusu, bu kısa vadeli bir yavaşlamadır. Büyük ihtimalle geçici bir yavaşlamadır. Belirsizlik azalır azalmaz, Türkiye tekrar güçlü bir büyüme patikasına oturacak. Bu birinci husus.

İkincisi, büyük ihtimalle, reformların desteği ile Türkiye 2018 yılından itibaren yüzde 5 ve üstünde bir büyüme patikasına tekrar oturacak. Referanduma kadar olan dönemde mesajımız çok net; biz reel sektörün yanındayız. Reel sektör sıkıntılı günler geçiriyor fakat biz reel sektöre gerek krediye erişim noktasında gerekse istihdam destekleri noktasında, her konuda ciddi çözümler geliştirdik.

Şu anda gündem farklı olduğu için piyasalar bardağın boş tarafına odaklanmış durumda. Bardak aslında yarıdan fazla dolu. Biz 2016'nın ikinci yarısındaki reform çabalarımızı başka zaman yapsaydık çok büyük dikkat çekerdi. Şimdi bardağın boş kısmına herkes bakıyor. Türkiye'nin algısını düzelteceğiz. Karşı şer cephe çok çabalıyor. FETÖ'sünden bölücü terör örgütüne kadar Türkiye'ye karşı büyük bir kampanya var. Birebir diyaloglar çok önemli."

Şimşek, Türkiye'ye yönelik tehditlerin azalmasıyla, demokrasi ve hukuka ilişkin kaygıların da ortadan kalkacağını vurgulayarak, "Biz özünde reformist bir hükümetiz. Daha çok demokrasi, hak ve özgürlük, güçlü bir hukuk devleti çerçevesinde ülkeyi ileri taşımak istiyoruz. Başımıza gelen felaketlerden dolayı ve yakın coğrafyadaki terör tehdidinden ötürü mecbur kaldık ve OHAL ilan ettik. Bu da ilanihaye devam etmez. Bütüncül bakmak lazım. Piyasadaki dalgalanmalar bu çerçevede değerlendirilirse, önümüzdeki dönem bütün bu bahsettiğim alanlarda iyileşmelerin sağlanabileceği ve Türkiye'nin tekrar yüksek büyüme patikasına oturacağı bir dönem olacaktır." değerlendirmelerinde bulundu.

"Açık pozisyonlar için adım atacağız"

Şimşek, kurun seviyesinden rahatsız olup olmadığının sorulması üzerine ise kendilerinin bir kur hedefi olmadığını söyledi. Bunun, kurdaki dalgalanmalara karşı kayıtsız oldukları, bunların etkisini küçümsedikleri anlamına gelmemesi gerektiğini vurgulayan Şimşek, "Kur reel sektörü, özellikle açık pozisyonu olan firmaları etkiliyor. Bu konuyu çalışıyoruz. Orta ve uzun vadede, bundan sonra Türkiye'nin tekrar böyle bir sorunla karşılaşmaması için bir taraftan cari açığı diğer taraftan da açık pozisyonlarını yönetilebilir düzeyde tutmaya yönelik çok ciddi çabalar var. Önümüzdeki haftalarda veya aylarda bu konuda makro ihtiyati adımlar atacağız." ifadelerini kullandı.

Şimşek, 2008'de hane halkına dövizle borçlanmayı yasaklamalarının doğru bir karar olduğunu anlatarak, "Şimdi oturacağız, hiç döviz geliri olmayanların da dövizle borçlanmasına ilişkin düzenlemeleri çalışacağız. Gidip finansal bir hedge (riskten korunma) yapacaksa önü açık. İkinci konu, kurun enflasyon etkisi var. O nedenle önümüzdeki dönemde özellikle biz vergi yoluyla enflasyonun artmasına izin vermeyeceğiz. Önümüzdeki dönemde bu konularda ciddi bir şekilde imtina edeceğiz. Enflasyonun tekrar hızlı bir şekilde Merkez Bankasının hedeflerine uygun bir şekilde, 2018-2019'da geri dönmesi noktasında biz de ilave destek vereceğiz. O konularda ilave hassasiyet göstereceğiz." dedi.

Şimşek, tüm şirketlere ilişkin kredi ve döviz borçları incelenip, ona göre mi model önerileceği sorusu üzerine de şu anda firma bazında bütün verileri topladıklarını, analiz yapacaklarını belirtti.

Bunun sonucunda birtakım formüller geliştireceklerini anlatan Şimşek, "Biz nasıl yardımcı olabiliriz ona bakacağız ama risklerin birikmesini engelleyecek birtakım kurallar koyacağız. Yani bu aşamada daha çok detay anlamlı olmaz. Çünkü bu çalışma devam eden bir çalışma." diye konuştu.

"Merkez Bankası adımları çok önemli"

Şimşek, "Merkez Bankasının faiz indirmesi ya da artırmasının önünde bir engel var mı? Politikacı olarak müdahale ediyor musunuz?" sorusu üzerine, "Merkez Bankasının kredibilitesi, doğru zamanda doğru şeyler yapması kadar kritik bir önem taşıyan başka bir husus bilmiyorum kısa vadede." dedi.

Merkez Bankasının, fiyat istikrarı esas olmak itibarıyla, makro finansal istikrarı sağlamaya yönelik yapması gerekenleri geçmişte yaptığını anlatan Şimşek, "Eminim, inanıyorum ki yapacaktır. Çünkü burada bir enflasyon hedefimiz var. Geçici olarak birtakım şoklar nedeniyle hedeflerin dışına taşabilir ama tekrar bu hedeflere doğru getirmek Merkez Bankasının asli görevidir. Buna da odaklanmak durumundadır." ifadelerini kullandı.

Şimşek, prensip olarak Merkez Bankasının politikası, faiz seviyesi, kur seviyesi bu konularda yorum yapmadığını ancak politika çerçevesinin ise çok net olduğunu belirterek, "(Merkez Bankasının) Görevi belli, enstrüman bağımsızlığı söz konusu. Maalesef geçmişte yapılan tartışmalar, zaman zaman tereddütler bu algıları, bu kredibilite açığını oluşturdu. Bizim bütüncül yaklaşmamız lazım ama asli hedefleri de gözden kaçırmamak lazım. Maliye politikasında aslında oldukça güçlüyüz. Orada alan ciddi bir şekilde istihdam yaratmaya yönelik. Para politikası da daha güçlü bir şekilde, fiyat istikrarına ve makro finansal istikrar odaklanmış durumdadır." değerlendirmelerinde bulundu.

"Türkiye'yi cazibe merkezi yaparsak not tekrar artar"

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch'in Türkiye hakkındaki kararına yönelik soru üzerine de Şimşek, şunları kaydetti:

"Son bir ay içerisinde 2 kez görüştük. Londra'da bir de Ankara'da görüştük. Tabii, Türkiye zor bir dönemden geçti. Maalesef bu zorluk ve sıkıntılar, uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarının Türkiye'ye ilişkin değerlendirmelerine yansıdı. Fakat bence oraya odaklanmaktan çok, çok hızlı bir şekilde, tekrar yapısal reformlarla, güçlü ekonomik performansla, belirsizlikleri geride bırakarak Türkiye'yi tekrar yatırımlar için cazibe merkezi haline dönüştürmeyi başarırsak, reyting kuruluşları notumuzu artırırlar. Ben inanıyorum.

Esas olan burada konu, bizim hızlı bir şekilde, önemli anayasa reformlarını aradan çıkartmak, arkasından hızla sadece ve sadece ekonominin en büyük gündem maddesi halinde, yapısal reformlarla tekrar uluslararası yatırımlar ve Türkiye'deki yatırımlar için cazibe merkezi olmamız. Bu çok kritik. Onlar gelir takip eder, gereğini yaparlar. Kısa vadeye odaklanmamak lazım. Yakın dönem zor bir dönemdi. Bizim görevimizde kredi notları çok hızlı artmıştır. Şimdi zorlukları yansıtıyor. Bu zorlukları aştığımızda, tekrar bu yeni dönemi yansıtacak bir patikaya gireceğiz."