Sıcaklardan bunalanlara püfür püfür bir rota
Tabiatın bütün süslerini takındığı rotamız var bu "Hafta Sonu Molası"nda... Artvin'in şirin ilçesi Şavşat, yazın en sıcak günlerinde doğayla kucaklaşmak, biraz kafa dinlemek ve tazelenmek isteyen gezginler için keyifli bir tatil vadediyor.
Aylin Rana AYDİN
Sıcaklardan bunalmadınız mı? Dilerseniz sizi bu hafta yazın ortasında bile yorganla uyuyabileceğiniz bir yere; Karadeniz’in en doğusu Artvin’in güzel ilçelerinden Şavşat’a götüreyim... Doğanın içinde gezilecek birçok güzel noktası olan Şavşat'ta ruhunuzu dinlendireceğiniz bir mola için kendinize birkaç gün ayırmalısınız. Ben hemen her yıl gider, doğal güzelliklerini, tarihi yerlerini hiç sıkılmadan, yeniden yeniden gezerim... Zaten doğası öyle güzel ki sıkılmanız mümkün değil!
Önce en teknik konudan başlayalım: İstanbul’dan yaklaşık bin 400 kilometre uzaklıkta olan Şavşat’a bıkmadan, yorulmadan, keyifli keyifl i nasıl gideriz? Dilerseniz Trabzon, Kars ya da Batum’a uçakla geçerek oradan otobüslerle Şavşat’a devam edebilirsiniz. Biz bu kez araçla gittik. Geze geze gitmeye pek vaktimiz yoktu fakat aklımız kaldı doğrusu... Siz, dilerseniz, araçla Karadeniz’in kıyı kesiminden tarihi yerleri görerek seyahat edebilir, civardaki güzellikleri keşfedebilirsiniz.
Manzaranın keyfini çıkarın...
Ben kendi deneyimime dönersem... Biz, Karadeniz’i izleyerek Hopa’ya kadar geldikten sonra, denizden uzaklaşıp dağlara doğru çıkmaya başladık. -Aklınızda olsun, bu yolu artık Cankurtaran Tüneli'nden de geçmek mümkün.- Sisin kucakladığı dağlara çıkarken manzaraya doyum olmuyor doğrusu. Çoruh Nehri’nin kenarından geçerken gördüğümüz peyzaj karşısında büyülenip fotoğraf makinelerine sarıldık... Borçka ve Artvin merkezden geçip Şavşat’a yaklaşırken, Soğuksu'da bir mola verdik... Burada meyve-sebze ve haşlanmış mısır satılıyor. Hem dinlendik hem de mis gibi kokan mısırlardan yedik. Hemen ekleyeyim, bence Şavşat’ı gezmek için ideal dönem temmuz ya da ağustos. Bizim seyahatimizde de gündüzleri sıcak bile olsa hava bunaltmadı ve rahatlıkla gezebildik.
"Sakin Şehir" seçilmiş
Önce mısırlar, ardından mola bitti ve yeniden yola koyulduk. Şavşat’a girdiğimizde bizi tepede tüm ihtişamıyla Şavşat Kalesi karşıladı. Bu kalenin yaklaşık bin yıllık olduğu tahmin ediliyor... Şavşat’ın girişinde ise 2015 yılında “Cittaslow” (Sakin Şehir) seçildiğine dair bir yazı gözünüze çarpıyor... Gezmeyi sevenleriniz biliyordur ama yine de kısaca bahsedeyim. Cittaslow, İtalya’da kurulmuş uluslararası bir belediyeler birliği. Birlik, belirli kriterlere sahip yerlere “Sakin Şehir” unvanını veriyor. Türkiye’de de yaklaşık 15 tane "Sakin Şehir" var. Şavşat, Türkiye’nin 10. sakin şehriymiş, adının anlamı için farklı görüşler mevcutsa da Gürcüce “kara orman” manasına geldiği söyleniyor.
Bu kadar kitabi bilgi yeter, gezimize devam edelim. Ama yol biraz da yordu doğrusu. İyisi mi Şavşat’a girer girmez esnaf lokantalarından birine girip döner yiyelim. Burada dönerler hem koyun hem de sığır etinden yapılıyor. Küçük bir uyarı, bazen öğleden sonra döner kalmadığı da oluyor, elinizi çabuk tutmalısınız. Biz, döner molasından sonra ailemizin yanına, eski adı Suloban olan Pınarlı Köyü’ne geçtik... “Peki Şavşat’ta ve yakın çevresinde başka neler yaptın?” diye sorarsanız, kutulara göz atmanızı öneririm...
Mutfağı nefis lezzetlerle dopdolu
Şavşat’a kadar gelmişken, sizi bölgenin damaklarınızı şenlendirecek yemekleriyle de tanıştırmak istiyorum. Benim en sevdiğim peynirli kete. İçindeki peynir, gorcola denilen lezzetin ufalanarak bekletilmesinden sonra elde ediliyor. Baştan söyleyeyim, peynirin kokusuna alışkın değilseniz kokusu kötü gelebilir. Fakat lezzeti için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Bu peyniri yağda eritip ekmekle de yiyebilirsiniz.
Ben iki şekilde de çok seviyorum. Bir de ‘cadi’ diye bir hamur işi var. ‘Cadi’nin Gürcüce mısır ekmeği anlamına geldiği söyleniyor. Mısır ununun yanı sıra içine kaymak da konuluyor. Size tavsiyem ekmeği yoğurda doğrayıp yemeniz, ben öyle çok seviyorum. Siz de benim gibi hinkal dediğimiz mantıya bayılacaksınız. Hinkalı peynirli ve kıymalı yapıyorlar. Çorba olarak da ‘cincar çorbası’ içmeden dönmeyin. Isırgan otundan yapılan bu çorbaya yumurta ve peynir de konuluyor. Görünüşünden hoşlanmayabilirsiniz ama tadı nefis…
Tatlı olarak da size zurbiyeti öneriyorum. Zurbiyet tereyağı kızdırılıp üzerine pekmez dökülerek yapılıyor. Ekmeğe sürüp yiyorsunuz, damak tadı uyanlara tavsiye ederim. Bölgede elma, armut gibi meyveler kurutularak ‘kak’ yapılıyor ve çerez veya hoşaf olarak tüketiliyor. Bir diğer favori yiyeceğim de haşlanarak veya fırınlanarak tüketilen beyaz patates. Size Şavşat mutfağını anlata anlata bitiremeyebilirim. Denerseniz siz de çok seveceksiniz…
İlk durak Karagöl olmalı
Seyahatimizde ilk durağımız Karagöl Sahara Millî Parkı oldu. Karagöl, Şavşat’a yaklaşık yirmi iki kilometre uzaklıkta yer alıyor. Heyelan set gölü olduğu söylenen Karagöl, yamaç araziden kopan heyelan kitlesinin vadi önünü kapaması sonucu oluşan çanakta suların birikmesiyle oluşmuş. Aklıma gelmişken, Şavşat’ta rahat rahat gezmek için araca ihtiyaç duyabilirsiniz. Minibüsler de var fakat belli bir saatten sonra bulamayabilirsiniz... Biz Karagöl’e geldiğimizde aracımızı park ettik ve biraz yürüyüş yapmak için göle doğru ilerledik. İnsan bu ortamda kolay yorulmuyor ama yine de bir mola verdik ve bir banka oturup, gölde bulunan kırmızı balıkların sudaki oynayışlarına dalıp giderek manzaranın keyfini çıkardık. Gölün içinde turlamak, fotoğraf çekmek isteyenler için kayık da bulunuyor. Karagöl'ün çevresi öğlene doğru kalabalıklaşmaya başlamıştı. Biz de yürüyüşümüzü tamamlayıp peynir eritmesi eşliğinde kahvaltı yaptık.
Karagöl'den bir sonraki istikâmetimiz Cevizli Köyü yani eski adıyla Tibet oldu. Burada Tibeti Kilisesi’ni ziyaret ettik. Kilise, önünde yazan bilgi metnine göre, 899-914 yılları arasında, bölgede egemen olan Bagratlı prenslerden Aşut Koh tarafından yaptırılmış. İslamiyetin kabul edilmesiyle birlikte cami olarak kullanılan yapı, yüzyıllar içerisinde hasar görmüş. Ama bu haliyle bile etkileyici ve yerli-yabancı turistleri cezbetmeye devam ediyor.
Doğanın kucağında yürüyün
Gezdiğimiz yerlerin yanı sıra Gençiyan Dağı’nın eteğindeki Kız Gölü’ne, yürüyüş yapmak için Meydancık Beldesi’ndeki Papart Vadisi’ne, Şavşat’tan yaklaşık bir saatlik yürüyüş ile Kraliçe Tamara’nın Odaları'na ve aynı bölgedeki Suatılan Şelalesi’ne, Sahara Yaylası ve Arsiyan Yaylası’na da gidebilir, manzara eşliğinde nefis bir gezi gerçekleştirebilirsiniz. Aynı zamanda yaylalarda, dağlarda her mevsim yetişen nego çiçeğini toplayabilir ve yıllarca bozulmadan mis gibi kokusuyla saklayabilirsiniz.
Buralara kadar gelmişken
Bu defa zaman sorunum olduğu için benim yapma fırsatım olmadı ama aranızda maceraseverler varsa Şavşat’a da yakın olan Çoruh Nehri’nin kenarına kadar gelip rafting yapmadan dönmesin. Rafting yapmak için Yusufeli’ne gidebilirsiniz. Borçka’da Karagöl, Otingo Kaplıcası, Maral Şelalesi; Merkezde Dolishane Kilisesi, Hatila Vadisi, Kafk asör Yaylası, Atabarı Kayak Merkezi; Arhavi’de Mençuna Şelalesi, Ardanuç’ta Cehennem Deresi Kanyonu gezilebilecek yerler arasında bulunuyor.