Şeker fabrikaları tek tek özelleştirilsin Muşlu, kendi fabrikasına ortak olsun
Garanti Anadolu Sohbetleri’nin 98’incisi Muş’ta gerçekleştirildi. Aşkale Çimento Yönetim Kurulu Başkanı Lütfü Yücelik toplantıdaki konuşmasında, bölge işadamlarına Muş Şeker Fabrikası’nı Aşkale Çimento modeliyle alıp büyütmeleri çağrısında bulundu
Aşkale Çimento Sanayi Yönetim Kurulu Başkanı Lütfü Yücelik, Muş iş dünyasına Muş Şeker Fabrikası’nı, Aşkale Çimento modeliyle alıp büyütmeleri çağrısında bulundu. Muş Şeker Fabrikası’nın il için çok büyük bir potansiyel taşıdığını ‘bölgeyi, bölge insanının kalkındıracağını’ anlatan Yücelik, “Bölgedeki 5 şeker fabrikası birleştirilerek özelleştiriliyor. Muş iş dünyası birleşsin, Muş Şeker Fabrikası’nı alarak bölgesini kalkındırsın. Herkes kendi ilindeki fabrikayı ortak oluşumla alsın” önerisini getirdi.
Garanti Bankası, Garanti Anadolu Sohbetleri’nin 98. toplantısını Muş’ta gerçekleştirdi. Toplantıda, ilin potansiyeli ve önündeki fırsatları nasıl değere dönüştürebileceği tartışıldı. DÜNYA Gazetesi Başyazarı Osman Saffet Arolat’ın yönettiği, açılış konuşmasını Garanti Bankası Genel Müdür Yardımcısı Nafiz Karadere yaptığı toplantıda, ildeki şeker ve çimento üretiminin yanı sıra girişimciliğin ve istihdamın artırılması konuları gündeme geldi.
Aşkale Çimento Yönetim Kurulu Başkanı Lütfü Yücelik, çokortaklı ErÇim- San Holding tarafından satın alınan Aşkale Çimento’nun, zaman içinde 6 fabrikayla hizmet veren bir kuruma dönüşme hikâyesini anlattı.
Lütfü Yücelik, Erzurum Ticaret Odası Başkanı olduğunda şehrin kalkınması, istihdam yaratılması için o dönemde özelleştirme programında olan Aşkale Çimento’ya talip olduklarını ve sermayeleri ‘sıfır’ olmasına karşın şehirde oluşturdukları birlik ve beraberlik ruhuyla satın almayı başardıklarını anlattı. O dönemde öğrencisinden, işadamına 900 ortakla yola çıktıklarını ve ilk satın aldıklarında 48 çimento şirketi içinde 48’nci sırada olan Aşkale’yi Türkiye’nin en büyük 4’üncü çimento fabrikası haline getirdiklerini söyledi. Aynı birlik ve beraberlik ruhunu, ortaklık kültürünü Muş iş dünyasının da Muş Şeker fabrikası için yapabileceğini vurgulayan Yücelik, kendisinin de böyle bir oluşuma her türlü desteği sağlayacağını belirtti. Yücelik, “Muş Şeker fabrikası satılıyor. Muş iş dünyası biraraya gelip kurumsal bir yapı oluşturup profesyonel bir yönetici ile bir şirket oluşturup bu fabrikayı almak zorunda. Dışardan beklemenin hiçbir manası yok. Bu bölgeye, İstanbul’dan Ankara’dan yatırım yapacak işadamının gelmesi için çok cazip yatırım olması lazım. Kimse dışardan gelip burayı kurtarmaz. Bu bölgeleri kalkındırmak için bu bölgelere has bir teşvik modeli oluşturmak lazım. Ama siz yaparsanız oluşan katma değer hem bölgeyi hem bölgenin insanını kalkındırır” ifadelerini kullandı. Yücelik, bölge insanının siyasi görüşü, dini, dili ve rengi diye bakmadan ortaklık kültürünü geliştirmek zorunda olduğunu vurguladı. Yücelik, şu anda 5 şeker fabrikasının tek bir seferde özelleştirilmesinin planlandığını anlatarak “Bu 5 fabrikayı ayırın, Muş’u Muşlu arkadaşlarımız alsın. Herkes kendi ilindeki fabrikayı ortak oluşumla alsın. Biz de gelip size ortak olalım” açıklamasını yaptı.
Aksu: İŞGEM modeli tüm Türkiye’ye yayılmalı
İş Geliştirme Merkezleri (İŞ- GEM’ler) Birliği Derneği Genel Sekreteri Rahmi Aksu, 2008 yılında Muş’ta İŞGEM açılması için çalıştıklarını ancak bu tüm çalışmalara karşın merkezin ilde kurulamadığını belirtti.
İŞGEM’in Amerika’da ortaya çıkan, küçük girişimcinin rahat gelişmesine imkan sağlayan bir model olduğunu anlatan Aksu, modelin zamanla Avrupa ve Türkiye’de de yaygınlaştığını, yürüttükleri proje kapsamında Türkiye’de 12 İŞGEM’in bulunduğunu vurguladı. “İŞGEM girişimciler için dünyadaki en iyi model. Özellikle de bu bölge için çok önemli” ifadelerini kullanan Aksu, “Bu bölgede istihdam yaratmak ve onu sürdürülebilir kılmak için ne yaparsanız kalıcı olur, İŞGEM kurarsanız kalıcı olur. Van örneğinde olduğu gibi. Ayrıca Tarsus İŞGEM de önemli başarılara imza attı” dedi.
Kuzey İrlanda’nın terörü yenmesinde en büyük etkeninin İŞGEM olduğunu kaydeden Aksu," Orada 30 İŞGEM var. Amerika’dan sonra en başarılı İrlanda’da uygulandı” dedi. Aksu, Muş’taki tekel depolarının halen İŞGEM merkezleri haline dönüştürülebileceğini söyledi.
Akay: Verimlilkten uzak şeker fabrikaları hızla özelleştirilmeli
Kayseri Pancar Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Akay, Kayseri Şeker’in son 4 yılda mali disiplin ve kurumsal yönetim politikaları sonucunda kapanmaktan kurtulduğunu kaydederek, “1 milyar TL’den fazla satış cirosu oluşturan Kayseri Şeker, bir önceki yıl 122 milyon TL, 30 Nisan tarihi itibari ile düzenlenecek olan bilançosunda ise 140 milyon TL’nin üzerinde kar sağlaması beklenen kuruluş haline geldi” diye konuştu.
Kayseri Şeker’in örnek uygulamalarını da anlatan Akay, “Ar-Ge merkezi kuruldu, her yıl 6 bin çiftçiye pancar tarımı eğitimi veriliyor, ekim alan tespiti ve ölçümü uydudan yapılabiliyor, randevulu söküm ve maus ile yükleme sistemi geliştirildi. Çiftçi Meclisi kuruldu. Silajlık mısır ve ayçiçeği gibi alternatif ürünlere de destek sağlanıyor. Eğitim Vakfı (KAYŞEV) aracılığı ile çiftçi çocuklarının eğitimine ve kültür gezilerine destek veriliyor. Tarım marketler kuruluyor” şeklinde konuştu.
AB Komisyonu, Avrupa Parlamentosu ve AB Konseyi’nin 1 Ocak 2014’te yürürlüğe giren Ortak Tarım Politikası reformu ile uyumlu bir şeker sektörü oluşturulmak istendiğini vurgulayan Akay, “ AB, 1 Eylül 2017’de şeker kotalarını kaldırarak şeker ticaretini serbest bırakmayı prensip edindi. Kota kalkınca AB iç piyasa fiyatları serbest piyasa koşullarında şekillenecek ve dünya şeker fiyatı seviyelerine inebilecek. Kota konusunda Türkiye; ya gerekli önlemleri alarak Avrupa ile rekabet edecek seviyeye gelecek, ya da Avrupa’nın ürettiği şeker ülkemizde satılmaya başlayacak. Gerekli önlemler alınmazsa fabrikalarımızda üretilen şekerin satılamaması, şeker pancarının üretilememesi ve şeker sektörümüzün yok olması şeklinde bir sonuç ortaya çıkabilir” dedi. Bu durumda sektörün 50-60 bin çalışandan oluşan büyük kitlesinin ve özellikle çiftçilerin sözleşmeli tarım işlerini kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya kalacağını belirten Akay, “Bu nedenle devletin elindeki verimlilikten uzak şeker fabrikalarının özelleştirilmesi sürecinde hızlı karar verilmesi gerekiyor” dedi.
Akat: Türkiye için en temel sorun yetersiz büyüme
İstanbul Bilgi Üniversitesi İİBF Ekonomi Bölümü Öğretim üyesi Prof. Dr. Asaf Savaş Akat, temel ekonomik göstergelere ilişkin 2015 yılı tahminlerini paylaştığı konuşmasında büyümede geçen yıla göre küçük bir artış, dış açık ve enflasyonda küçük bir düşüş öngördüğünü söyledi.
TL’de değer kaybının yılbaşındaki tahminlerinin biraz üzerine çıktığını da vurgulayan Akat, “Önümüzdeki dönemde Türkiye ekonomisinin en temel sorunu büyümenin yetersiz kalmasıdır” dedi. TL’nin artık rekabetçi sayılabilecek bir düzeye yakın olduğunu aktaran Akat, “Bu sene büyümenin biraz hızlanmasını ama çok az hızlanmasını öngörüyoruz. Dış açığın herkes düşeceğini öngörüyor. Enflasyonda bir düşüş bekliyoruz. Özel tüketimin biraz daha arttığı, ikinci yarıda yatırım harcamalarının biraz daha hızlı olacağını düşünüyorum. 2015 ‘olağan’ ama Türkiye’nin ‘büyüme’ sorununun devam ettiği bir yıl olacak” değerlendirmesini yaptı.
Büyükersoy: Şeker özelleştirmesinde kentten bir oluşum mümkün
Muş Valisi Vedat Büyükersoy, toplantı sonunda yaptığı bir değerlendirme ile kentin önemli potansiyele sahip olduğunun altını çizdi. Vali Büyükersoy, toplantıda alınan bilgilerden yararlanarak, kent ekonomisini geliştireceklerini söyledi. “Şeker fabrikalarının tek tek özelleştirilmeye sunulması halinde kentten bir oluşum yapabiliriz. Bu oluşumla da fabrikaya talip olabiliriz” diye konuşan Vali Büyükersoy, “Eğer şeker fabrikaları tek tek özelleşirse, biz de bir oluşum sağlayabilirsek, bu toplantıda Lütfü Yücelik’in verdiği bu oluşuma katılabileceği yönündeki görüş bizim için çok önemli olur” ifadelerini kullandı.
Karadere: Muş tarım ve sanayide ciddi bir kalkınma hamlesi yapma potansiyeline sahip
Garanti Bankası Nafiz Karadere Garanti Anadolu Sohbetleri toplantısında Muş’un çimento, barit, tuğla, maden rezervleri ve fabrikalarıyla, yüzde 42 tarım ve yüzde 46 çayır-mera arazisiyle, hem tarım hem de sanayi alanında ciddi bir kalkınma hamlesi yapma potansiyeline sahip olduğuna da işaret etti.
Pancar’ın Muş ve yöresinin gözbebeği olarak adlandırıldığını belirten Karadere, “Pancar ekimi ve şeker üretimi, ilin imalat sanayisini besleyen en önemli girdileri oluşturuyor. Bu anlamda Şeker Fabrikası’nın il için büyük önemi var… Bu arada belirtmek isterim ki; Garanti Bankası olarak, Türk Şeker’le imzaladığımız protokol aracılığıyla, 2012 yılından bu yana bazı fabrikalarımızın yapmış olduğu şekerpancarı alım ödemelerine aracılık ediyor ve bu çerçevede finansman ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyoruz” dedi. Karadere, pancar ekiminin 2002’den bu yana kotayla yönetildiğini, Muş Şeker Fabrikası’nın ise 2008’de özelleştirme kapsamına alındığına değinerek ilin önde gelen iş dünyası temsilcilerinin, atıl durumdaki Muş Şeker Fabrikası’nın özelleştirme kapsamından çıkarılarak yeniden faaliyete geçirilmesinin hayati önem taşıdığını düşündüğünü anlattı. Karadere, “Bildiğiniz gibi, geçtiğimiz yıl nişasta bazlı şeker kotasının yüzde 25 artırılması pancardan şeker üretiminde azalmaya neden oldu. Oysa, Muş dahil olmak üzere, Doğu Anadolu Bölgesi’ndeki pancardan şeker üretimi ülkemiz için büyük önem taşıyor. Çünkü, üretim açığı yaşanması halinde, ithalat kaçınılmaz hale geliyor, ülke ekonomisine zararı ise malum… Kendimize yetenden fazlasını üretebilmek ve ihracata katkıda bulunabilmek için çiftçimizin üretime teşvik edilmesi, hem Muş hem de ülkemiz için hayati değer taşıyor” açıklamasını yaptı. İlin en büyük özel sektör yatırımlarından çimento fabrikasının yıllık üretim kapasitesinin 936 bin ton olduğunu ve bu üretimin ihracatta önemli bir payı olduğuna da değinen Karadere, “Doğru adımlar atıldığında, Muş’un, elindeki bu hazineyi çok daha verimli bir hale dönüştürmesi, benzer işletmelerin sayısını artırması mümkün” dedi. 1994’te kurulan Van İŞGEM’in Doğu Anadolu için “başarılı bir bölge örneği” olduğuna da değinen Karadere, Muş’ta bir İŞGEM kurmanın gerekliliğinin dile getirildiğine de atıfta bulundu. Garanti Bankası Genel Müdür Yardımcısı Nafiz Karadere, 2002 yılından bu yana 7 ilde gerçekleştirdikleri toplantılarla, yaklaşık 150 bin kilometre mesafe kat ederek 31 bini aşkın KOBİ’yle buluştuklarını söyledi.