Reel sektör krizi ve popülizm

Bekir Kavruk, mega kriz ortamında ekonomik ve politik gelişmeleri yorumluyor

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Dünya'nın bu gün yaşamakta olduğu Mega Kriz 1929 yılı Büyük Buhran dan bu yana en büyük kriz olma özelliği taşırken Türkiye'de mahalli seçimler öncesi ülkenin kendine özgü politik kültürüne bağlı olarak Filistin'e Mehmetçik gönderilmesinden buzdolabı gibi hediyelik vatandaş yatırımlarının dağıtılmasına kadar popülizm eğilimleri zirveye taşınmış, ciddi boyutlarda yaşanan Reel Sektör krizi ise geri planda kalmış bulunmaktadır.

Türk Kamuoyunda da dikkatler uzun süre Reel sektör yerine Gazze dramı üzerine yoğunlaşmış ve bu süreçte 200 milyonluk Arap Birliği toplantı kararı bile almazken sorun Türkiye'de bazı çevrelerin sorumsuz ve kasıtlı kışkırtmaları yanında işin içine Popülizm de katılarak o kadar ileri götürülmüştür ki bize Osmanlı döneminden 500 yıllık miras olan Türk Yahudileri ile İsrail politikaları birbirine karıştırılmıştır. Sonuçta kriz ortamında dahi halen onbinlerce kişiye istihdam sağlayan bazı ürünlere boykot çağrıları yapılmış ve bundan Türkiye'nin prestij markası Vakko gibi Türk ürünleri dahi nasibini almıştır.

Davos'ta duygusal boyutlarda gerilmeye devam eden Türk – İsrail ilişkilerinin Obama yönetiminin iş başına geldiği ABD'de gündeme gelmesi muhtemel olan Türkiye'nin çok hassas konularında farklı sonuçlara yol açıp açmayacağı merak konusudur.

Dünya da patlak veren 2008 Mega krizinde Türkiye 'de durum bu kez 2001 krizinden çok farklı bir gelişim göstermektedir. 2001 krizi sonucu disiplin altına alınan Bankalarda kaynak sıkıntıları dahil gelmesi olası olan risklere rağmen halen sakin bir seyir sürmekteyken ana pazarımız olan AB de duran talep sonucu Türk reel sektörü ve buna zincirleme bağlı Türk yan sanayi derin krizin içine düşmüş bulunmaktadır.

Reel sektörde yaşanan birçok sıkıntıların başında kaynak sıkıntısı gelmekte ve yaşanan likidite sıkıntısı sonucu "ortada dolaşan" ve çoğunun karşılıksız çıkması dolayısıyla güven vermeyen ve dolayısıyla kâğıt olma özelliğinden daha ileri gidemeyen çek ve senetlerin yoğun varlığı sonucu ekonomi durma noktasına gelmiş bulunmaktadır.

Bu noktada alacaklarını tahsil edememeleri ve özellikle çeklerde ve iflaslarda yasa boşluklarının sıkça istismarı sonucu mağdur duruma düşüp, yaşanan likit sıkıntısından dolayı mal satmaya korkan, stokları biriken dürüst üretici ve alacaklılara Hükümet ve özellikle Bankalar nezninde doğru ayrımlar yapılarak kolaylıklar gösterilmesi Türk reel sektörü ve Bankaların sağlıklı geleceği açısından çok büyük önem arz etmektedir.

 

Krizin patlak verip dünyaya yayıldığı ABD'de hükümetin Senato'dan geçirdiği 838 milyar dolarlık yeni teşvik paketine rağmen yeni hazine bakanı Geithner'in açıklamalarında kullanmış olduğu alışılmamış tarzı piyasaları allak bullak etmeye yeterken belki de Obama yönetiminin uygulamaya sokacağı reel politikalara dayalı direk tarzları hakkında ilk ipuçlarını vermiş bulunmaktadır.

Ancak Geithner'in açıklamalarında kullanmış olduğu tarz ve konuşma içerikleri her ne kadar artık piyasaları mega krizin gerçekleri ile yüzleştirmeye çalışma özelliği taşısa da şu ana kadar Fed Başkanı Bernanke'nin 1929 krizi deneyimleri ışığında izlediği strateji ile çelişkiye düşme riski krizin gidişatı ve Fed'in inanırlığı açısından hayati önem taşımaktadır.

Bu arada krize karşı mücadelede Fed ile İngiltere hariç Avrupa Merkez Bankası ECB'nin Fed gibi piyasalara geniş boyutlarda müdahale yerine Almanya örneğinde olduğu gibi yapısal reformlara öncelik verme eğiliminden dolayı yöntem açısından önemli faklılıklar arz ettiğini hatırlatmak gerekir.

ECB'nin para piyasalarına müdahalelerden çekileceğine dair sinyaller vermesi yanında Fed yetkililerinin ABD'de konut piyasalarında taban seviyelerini ön görmenin zor olduğuna ilişkin açıklamalarının ayrıca dikkate alınmasında yarar vardır.

SONUÇ

ABD ve AB'de enflasyonun yükselme eğilimi yanında faizlerin düşürülmesi göz önüne alındığında:

- bonolara olan talebin gittikçe zayıflayacağı

- Euro, Petrol, Altın ve Emtia fiyatlarının yükselişe geçeceği

- DOW'un düşmeye devam edip yeni dip noktalarını arayacağı

varsayımlarını öne sürmek mümkün görünmektedir.

Türkiye'de ise Bütçe Krizin teğet noktalarında hafife alındığı eleştirilerinin yoğunlaştığı 2008 sonu itibariyle kabul edilirken özelleştirmeler, sıcak para, vergi gelirlerindeki ciddi azalmalar ve muhtemel seçim harcamaları sonucu daha ocak ayı içersinde rekor bir artışla açık vermiş bulunmaktadır.

Bütçe açıklarının kapatılması ve piyasalara kan anlamına gelen likit para verilebilmesi için eski dönemlerde olduğu gibi para basılması düşünülemeyeceğine göre politikacıları da kapsamına alacak ciddi tasarruf önlemleri yanında Türkiye 'nin yeniden iç ve IMF dahil dış borçlanma içersine girmesi zorunluluk haline gelmiş bulunmaktadır.

Bekir Kavruk Hakkında Bilgi ve Eski Yazıları