"Kriz Türkiye'nin gücünü gösterdi"

Suzan Sabancı Dinçer, son 10 yılda kazanılan ekonomik gücün Türkiye'yi öne çıkardığını belirterek,"Son kriz Türkiye'nin ekonomik kasının ne kadar güçlü olduğunu her anlamda göstermiş oldu" dedi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

LONDRA - Türk-İngiliz İş Konseyi Eşbaşkanı ve Akbank Yönetim Kurulu Başkanı Suzan Sabancı Dinçer, son 10 yılda kazanılan ekonomik gücün Türkiye'yi çok çarpıcı olarak öne çıkardığını belirterek, "Son kriz Türkiye'nin ekonomik kasının ne kadar güçlü olduğunu her anlamda göstermiş oldu"  dedi. 

Londra'da düzenlenen "Türkiye ile büyüyün" konferansında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Dinçer, dünyada Türkiye algısının "çok müspet" olduğunu, dünye ekonomisinde yaşananlara karşın Türkiye'nin çok büyük potansiyelini herkesin gördüğünü, son 10 yılda Türkiye'de kazanılmış olan ekonomik gücün Türkiye'yi çok çarpıcı bir şekilde öne çıkardığını vurguladı. 

"Türkiye'de çok büyük bir potansiyel görüyorlar"

Türkiye'nin bölgesinde bir merkez olarak görüldüğü belirten Dinçer, "Aslında bu son kriz Türkiye'nin ekonomik kasının ne kadar güçlü olduğunu her anlamda göstermiş oldu. Tabiki Türkiye'nin kendine göre sorunları var. Hep konuşuyoruz, ticari açık, az tasarruf ama bunlar da bilindiği için üstüne gidilen sorunlar. Orta vadeli programda Sayın Babacan bu konunun altını çizdi. Ama üst üste bakıldığı zaman Türkiye'de çok büyük bir potansiyel görüyorlar" ifadelerini kullandı. 

Suzan Sabancı Dinçer, KOBİ'nin en önemli sektör olduğunu kaydederek, Türkiye'nin cari açığı düşürülebilmesi için hem bankacıların hem de Ankara'daki ekonomi yöneticilerinin 'tasarruf yapalım ama bankacılık sektörü toplanan tasarrufu da daha çok tüketici odaklı kredi değil, uzun vadeli ekonomik değer yaratacak bir krediye dönüştürsün' dediklerini söyledi. 

Bu durumda karşılarına hemen bir numaralı sektör KOBİ'nin çıktığını aktaran Dinçer, sözlerini şöyle sürdürdü: 

"Bizim bu konuyla ilgili çok büyük çalışmalarımız var. Türkiye'deki ticari kredilerin yüzde 35'i bugün KOBİ sektöründedir. Ama Macaristan'a, Slovenya'ya bakarsanız bu oran yüzde 50'dir. Kore'ye bakarsanız bu oran yüzde 80'dir. Demek ki KOBİ kredilerinin ticari kredilerdeki payında çok daha gidilecek yol var. Toplam kredilerde baktığımız zaman KOBİ kredilerinin payı yüzde 30'lardadır. Halbuki burada yüzde 50'lere çıkılması gerekir. Dolayısıyla KOBİ sektörünün büyümesi uzun vadeli finansal istikrar açısından çok önemli." 

Kredi kartına sınırlama 

Dinçer, ihtiyaç kredilerinin sınırlandırılması, kredi kartlarına taksit limitiyle kaynağın KOBİ'lere aktarılmasıyla ilgili soruya şu yanıtı verdi: 

"Tabiiki hane halkının sağlıklı borçlanması çok önemli... Eğer hane halkı sağlıklı borçlanmaz ve bu borçlanma süreci doğru değerlendirilemez ise ekonomik açıdan sorunlar yaratır. Dünyada birçok ülkede bazı kontrollerin tam olmadığı zaman ne gibi sorunlar yaşandığını hepimiz gördük. Hane halkının sağlıklı borçlandırılması felsefe olarak, karar olarak doğrudur. Ama bu tip kararları alınırken biz her zaman serbest ekonomideki oyuncular olarak hem bankacılık kesiminin hem de tüketici derneklerinin de fikirlerinin alınması gerektiğine inanıyoruz" şeklinde yanıt verdi. 

Dinçer, "Böyle olmadı mı?" sorusu üzerine de "Görüşmeler oldu. Bundan sonrası için sordunuz. Bundan sonrası için de alınacak kararların her zaman oyuncularla konuşularak alınmasının daha doğru olduğunu düşünüyorum. Oyuncular piyasayı, piyasaya etkileri biliyor" dedi. 

"Kalıcı ekonomik değer yaratmak"

İki ülke arasındaki 14 milyar dolarlık dış ticaret hacminin, 500 milyar dolarlık hedef göz önüne alındığında 20-22 milyar dolar seviyesine çıkması gerektiğini ifade ederek, büyük İngiliz firmalarından Türkiye'ye sermaye girişlerinin olduğunu, enerji sektörünün çok dikkat çekici bir şekilde öne çıktığını vurgulayan Dinçer, "Onun dışında sağlık, telekomünikasyon, aynı zamanda Türklerle birlikte üçüncü ülkelerde de iş yapma İngilizlerin öne çıkardığı bir konu açıkcası" dedi. 

Konferansın en büyük hedeflerinden birinin İngiltere ile Türkiye arasında ekonomik kalıcı bir değer yaratmak olduğunu vurgulayan Dinçer, iki ülkenin Avrupa'nın iki ucunda yer aldığını, işbirliklerinin Avrupa için de çok yararlı olacağını belirterek, "İngiltere, Türkiye'deki potansiyeli çok iyi gören ve Türkiye'ye inanan bir ülke. Sadece dış ticaret rakamlarına bakmamak lazım. Aynı zamanda uzun vadeli yaptıkları yatırımlara da bakmak lazım. Dolayısıyla bizim gibi büyüyen bir ülke için çok önemli" dedi. 

Türkiye'nin 500 milyar dolarlık ihracat hedefini hatırlata, dış ticarette hacim artışı beklediğini, en büyük kalemlerin otomotiv, makina ile giyim ve demir-çelik sektörü olduğunu aktaran Dinçer, bu dört sektörde de iki ülke arasında çok büyük potansiyel olduğunu söyledi. 

Dinçer, konferansa Türkiye'den bakan düzeyinde katılım olmamasıyla ilgili bir soruya, "Birebir Maliye Bakanımızla görüştüm. Bütçe çalışmalarından dolayı iptal etmek zorunda olduğunu söyledi. Diğer bakanlarımızla ilgili DEİK'le görüşme oldu. Tamamen Meclis'teki yoğun gündem nedeniyle katılamadıklarını bildirdiler" yanıtını verdi. 

2 yıl önce yapılan konferansa 350 kişilik bir katılımın olduğunu vurgulayan Dinçer, sözlerini şöyle tamamladı: 

"Türkiye açısından en önemli kriter İngiltere'deki katılım. Yoksa iş dünyası, Türkler kendini biliyor. Bizim amacımız burada İngiltere'deki katılımı yüksek tutmak. İki sene önce yaptığımızda çok başarılı olmuştuk, bu yıl da aynı başarıyı İngiltere tarafından görüyoruz. Şu anda benim gördüğüm 250 kişilik bir katılım var. 2 yıl önce 350, bu yıl 250 kişi bu da normal tabii. Dünyadaki konjöktürden dolayı, risk iştahında azalma olması, herkesin kendi ülkesine odaklı bakıyor olmasından da kaynaklanıyor. Ama İngiltere tarafı yine çok kuvvetli."  

Bu konularda ilginizi çekebilir