Pankobirlik şekerde özelleştirmeyi 6 maddede ele aldı
Pankobirlik şeker fabrikalarının özelleştirilmesini 6 madde ile ele alarak kamuoyununun görüşüne sundu. Birlik, kamuoyunda tartışılan iki farklı görüşe ek olarak, kendi görüşünü de açıkladı.
KONYA - Pancar Ekicileri Kooperatifleri Birliği (Pankobirlik) şeker fabrikalarının özelleştirilmesi ile ilgili bir basın bildirisi yayımladı. Kamuoyunda iki farklı görüşün tartışıldığını dile getiren Pankobirlik, fabrikaların çiftçi kuruluşlarına işletme devri yöntemiyle özelleştirilmesinin daha doğru bir metot olduğu görüşünde...
Birlik'ten yapılan açıklamada, “Devletin şeker fabrikası işletmemesi gerektiği” ve buna bağlı olarak şeker fabrikalarının “kamu mâliyesinin dengesini olumsuz yönde etkilediği” ve şeker üretiminde daha “kârlı” bir işletmecilik anlayışının yerleştirilmesi gerekliliğini dile getiren kesimler ile, Özelleştirme politikaları sonucunda doğacak boşluktan yararlanmak için konuyu kasıtlı olarak yanlış yönlendiren uluslararası tröstler ve pancar şekeri üretim piyasasında ortaya çıkacak pazar boşluğundan faydalanmayı düşünen, çoğunluk pay oranı yabancı menşeli nişasta bazlı tatlandırıcı (NBŞ) üreten firmaların müdahaleleri çerçevesinde yürütülmektedir. Birliğimiz, konunun doğal tarafı olarak kamuoyunu doğru bilgilendirme amacıyla bu açıklamayı yapmak zorunda hissetmiştir" denildi.
Pankobirlik'in kamuoyu ile paylaştığı 6 madde şu şekilde:
1. Pancar üreticisi ürününü sadece kendi bölgesindeki fabrikaya satabilmektedir. Depolanabilir nitelikte olmayan şeker pancarının uzak mesafelerdeki fabrikalara taşınması da ekonomik değildir. Bu nedenlerle şeker fabrikaları, pancar çiftçisi açısından bölgesel tekel niteliğinde bir yapı arz etmektedir. Ehil ellerde idare edilmeyen fabrikaların çiftçiyi zarara uğratması, çiftçiyi küstürmesi ve orta vadede fabrikanın kendi bölgesindeki pancar tarımını bitirmesi kuvvetle muhtemeldir. Bu nedenlerle şeker fabrikalarının özelleştirilmesi sürecinde fabrikaların tarımın gelişimi, fabrikanın çalışması ve kâra geçişini tesis edecek yapılara devri göz önünde bulundurulmalı; tekel vasfı dolayısıyla çiftçiyi zarara sokacak, münavebenin etkin kullanımını göz ardı edecek kişilere şeker fabrikaları satılmamalıdır. Hem çiftçi hem Türk tarımı hem de ülkemiz bu durumdan zarar görecektir. Şeker fabrikalarının özelleştirilmesinde pancar çiftçisi ve fabrikaların kader birliği içerisinde hareket etmesi doğası gereği elzemdir.
2. Pancar şekeri fabrikalarının hem devlet hem de özel sektör tarafından işletilmesi tercih edilen bir uygulama değildir. Çiftçi kuruluşları günümüzde dünya ekonomik örgütlenmesinde rolleri tartışılmaz hale gelmiş bulunmaktadır. Çiftçi kuruluşlarının işletmecilik faaliyetlerinde üstlendikleri etkin görevler hem ekonominin canlanmasına hem piyasanın düzenlenmesine hem de istihdam yaratılmasına hizmet etmektedir.
Şeker fabrikalarının işletmesinde aldıkları rol bakımından da çiftçi kuruluşlarının dünya genelindeki etkileri çok açık biçimde görülmektedir. Dünyada pancar şekeri üretiminde, pancar üreticilerinin sektördeki payları: ABD’de %100, Hollanda’da %100, Fransa’da %80,6, Almanya’da %78,2’dir. Amerika Birleşik Devletleri’nde pancar üreticileri özel sektörden devir alabilmeleri ve finansal olarak güçlenebilmeleri için özel bir kanun olan “Capper-Volstead” kanunu aracılığıyla anti-tröst kanunlarından muaf tutulmuştur. Kanun, Tarımsal amaçlı tüm kuruluşları “anti-tröst” kanunlarından tamamen muaf kılmış ve bunlara, çiftçi kuruluşu olmayan büyük işletmelerle karşılaştırıldığında kapsamlı ayrıcalıklar vermiştir. (Ek: Amerika Birleşik Devletleri Özelleştirme Modeli)
3. İhale şartnamesinde yer alan şirketlerin şeker fabrikalarının bölgesi dışından da pancar teminini mümkün kılan hüküm, pancar çiftçisinin bölgesel pazar güvencesini ortadan kaldırarak hem üreticiyi hem de pancar üretimini olumsuz etkileyecektir. Çünkü şirketler bu hükme dayanarak ucuz hammadde temini için başka bölgelerin üretim desenini ve münavebe disiplinini bozacaktır. Bu durumda toprak ve yeraltı kaynakları hızla tükenecek, pancar üretiminde hastalık ve zararlılar baş gösterecek ve bu bölgelerde orta ve uzun vadede pancar tarımı yapılamaz hale gelecektir.
4. Beş yıllık üretim zorunluluğundan sonra sektörün geleceği belirsizdir. Beş yıl sonunda fabrikaların kapatılmasında herhangi bir engel olmadığı için, fabrika arazisinin değerinin fabrika maliyetinin üzerinde olduğu durumlarda arazi spekülatörlerinin faaliyet konusu haline gelmesi veya bu kotayı NBŞ üreten fabrikaların satın almasının önünde hiçbir engel yoktur. Ayrıca; beş yıldan sonraki süreçte fabrikaların kapanması dolayısıyla ortaya çıkacak olan pancar şekeri açığı doğrudan NBŞ tarafından doldurulacaktır. Böylece, sağlıklı olmadığı tüm dünya tarafından ısrarla dile getirilen nişasta bazlı tatlandırıcı kullanımı artacağından ‘toplum sağlığı’ da (obezite, kanser, alzheimer, yüksek tansiyon, diyabet vb.) olumsuz yönde etkilenecektir.
5. Yanlış özelleştirme uygulamalarının yaratacağı milli hasarları bertaraf etmek hiç kolay değildir. Tarımsal işletmelerin özelleştirilmesi kapsamında yapılanma veya yönetim modellerinin ortak noktasında tek bir gerçek vardır. Bu da üreticilerin, çalışanların ve sanayicilerin de içinde bulunduğu bir model olmadan sektörün sürdürülebilmesinin mümkün olmadığıdır. Bugüne kadar Et ve Balık Kurumu, Süt Endüstrisi Kurumu, Tekel vb. tarım ve gıda KİT’lerindeki özelleştirme örneklerini ülkemiz acı bir şekilde tecrübe etmiştir. Bu özelleştirmeler sonucunda özellikle ülkemiz hayvancılığının bugün geldiği noktada yapılan hata fark edilmiş ve Et ve Süt Kurumu oluşturularak bugüne kadar yaşanan kayıplar telafi edilmeye çalışılmaktadır.
6. İhale şartnamesinde bulunan hüküm gereği özelleştirilecek 14 fabrikada şeker üretiminin beş yıl süre ile devam ettirilmesi zorunlu tutulmaktadır. Öngörülen ceza caydırıcı olmadığı için üretimin bu fabrikaları alan kişiler tarafından sürdürülüp sürülmeyeceği tümüyle alan kişilerin inisiyatifine bırakılmış durumdadır. Beşinci ılın sonunda şeker üretiminin ne olacağı konusunda da herhangi bir hüküm yoktur. Şeker fabrikalarının özelleştirilmesini düzenleyen şartname bu anlamda hem şeker hem de pancar üretiminin sürdürülebilirliğini güvenceye almaktan yoksundur.