Özelleştirmede hedefe varılamadı
Sermaye tabana yayılamadı, kamu yükü azaltılamadı
MEHMET KAYA
ANKARA- Türkiye’deki özelleştirme uygulamalarının, bu yöntemin ana amaçlarından olan kamu yükünü azaltma ve sermayeyi tabana yayma konusunda yeterince etkin sonuçlanmadığı belirtildi. Kalkınma Bakanlığı tarafından yayınlanan bir çalışmada, başlangıçta halka arz yönündeki eğilimlere rağmen özelleştirme satışlarının ağırlığının blok satışlara kaydığı, kâr eden KİT’lerin öncelikli satışı nedeniyle de kamunun buradan elde ettiği gelirden daha fazlasını aktarmayı sürdürdüğü belirtildi. Kalkınma Bakanlığı tarafından yayınlanan Yusuf Ziya Türk’ün uzmanlık tezinde Türkiye’deki özelleştirme uygulamaları mercek altına alındı. Çalışmada, zarar eden KİT’lerin satışında başarı sağlanamadığı ve birçoğunun tasfiye edilmek zorunda kalındığı belirtilirken, satılabilen zarar eden şirketlerin de yeni sahipleri tarafından kapatıldığı ve arsalarının rant amaçlı değerlendirildiği belirtildi. Uygulamaların çoğunun blok satışa yöneldiği belirtilen çalışmada, bunun sonucunda da amaçlardan biri olan sermayenin halka yaygınlaştırılmasının gerçekleştirilemediği kaydedildi.
THY dışında altın hisse uygulanmadı
Çalışmada, 2009 sonu itibariyle tüm özelleştirme uygulamalarıyla ilgili satış yöntemine dair bilgiler de yer aldı. Buna göre, borsada kamuya ait şirketlerin hisselerinin satış toplamı 3 milyar 779 milyon dolar olarak hesaplandı. Bir kısmı BIST’te (İMKB) halka açık şirketlerin blok satış ve halka arz biçimindeki hisse satışı yöntemiyle devrinde ise 20 milyar 785 milyon dolarlık özelleştirme yapıldı. Sadece doğrudan blok satış miktarı ise 349 milyon dolar oldu. Çalışmada, THY dışında hiçbir kuruluşun çoğunluk hissesinin halka arz edilmediği, halka arz edilen azınlık hisselerin de kısa sürede belirli gruplar tarafından ele geçirildiği vurgulandı. Çalışmada altın hisse uygulamasının olumlu sonuçlanması açısından THY örnek olarak gösterildi. Kritik şirketlerin altın hisseler yoluyla kamu tarafından kontrol edilmesi fikrinin ortaya atılmasına rağmen, bunun sadece THY için uygulandığı, sistemin olumlu sonuçlar verdiği, buna karşılık diğer kritik şirketlerde blok satışların çeşitli sıkıntılara yol açtığı anlatıldı.
Yüksek miktarlı kamu desteği sürüyor
Çalışmada, kâr eden şirketlerin öncelikli satışı ve kamu desteğine muhtaç TCDD, kömür işletmeleri gibi kurumların hâlâ devletin elinde bulunması nedeniyle, yüksek miktarlı kamu yardımlarının hâlâ sürdüğüne dikkat çekildi. KİT sistemine, kamunun aktarmak zorunda kaldığı net tutarın ortalamada GSYH’nin yüzde 2’si düzeyinde olduğu tespit edildi. Daha önce KİT sistemi üzerinden verilen çoğu tarımsal desteğin, şu anda bütçeden verildiği belirtilerek, bu yönde bir analiz yapıldığında kamuya KİT sisteminin net yükünün daha yüksek olduğu sonucuna ulaşılacağı vurgulandı. Çalışmada, kamu işletmeleri satışlarında mutlak hisse devriyle sonuçlanan yöntemler yanında kamu-özel işbirliği modellerinin de (yap-işlet- devret, yap-işlet, altın hisse vb.) tercih edilmesi önerildi.
Kritik KİT’leri yabancı devlet şirketleri aldı
Çalışmada özelleştirme uygulamalarına yönelik bazı bilgilere de yer verildi. Bunlar arasında, bazı kritik KİT’lerin, başka ülkelerin devlet şirketleri tarafından satın alınmasının dikkat çekici olduğu vurgulandı. Petrol Ofisi’ni satın alan şirketin Avusturya kamu şirketi OMV, Başkent Elektrik Dağıtım şirketinin ortağının Avusturya kamu şirketi Verbund, PETKİM’in Azerbaycan devlet şirketi Socar, Sakarya elektrik dağıtımının Çek Cumhuriyeti kamu şirketi CEZ, Mersin limanının Singapur kamu şirketi PSA tarafından alınması buna örnek gösterildi.
Türk Telekom 8.6 yıllık temettü gelirine satıldı
Tez çalışmasında, satış fiyatlarıyla ilgili tartışmalara da yer verildi. Bunlar arasında Tekel Alkollü İçkiler bölümünün satış sürecine değinildi. Şirketin 2003 sonunda 292 milyon dolara özelleştirildiği ancak 2006’da yüzde 90 hissesinin 810 milyon dolara satıldığı hatırlatıldı. Yine 2000 ve 2002 arasında yüzde 66.8’lik hissesi 1.49 milyar dolara devredilen Petrol Ofisi’nin 2006’da yüzde 34’ünün 1 milyar 54 milyon dolara satıldığı belirtildi. Türk Telekom’a ilişkin olarak da 90’lı yıllardaki şirket değerinin, satışa konu olan 2000’li yıllarda teknolojinin değişmesi, altyapının ucuzlaması ve GSM sistemindeki artışa bağlı olarak düşmesinin normal olduğu vurgulandı. Buna karşılık, şirketin bütün özelleştirme gelirlerinin 11.3 milyar TL olduğu, tahminen 8.6 yıllık temettüye eşit bedelle satıldığı kaydedildi.