Otomobilde 'hibritli lüks'
Çevreci hibrit teknolojisi, lüks otomobil pazarına girdi ve giderek ön plana çıkıyor. Yakıt ve emisyon açısından verimli araç arayanlar arasında da giderek hibrit modeller daha popüler hale geliyor.
VOLKAN AKI
Uzun yıllardır otomobil endüstrisiyle ilgileniyorum. Dergicilik dönemlerinde ilk otomobil sayfalarını açanlardan biriydim. Kişisel tutkularım arasında yer almasının yanında, geniş kitlelerin algısını etkileyen, herkesin ilgi odağı olan, günümüz çağının en önemli ürünlerinden biri otomobil... Bir araçtan öte, üzerinde en çok konuşulan, duygulara da hitap eden bir ürün ve toplumları etkiliyor… Bundan sonra arada bu sayfalarda markaların yaptıklarını ve yeni modellerini de size aktaracağım. Geçtiğimiz günlerde Lexus'u deneme fırsatı buldum. Çok genç; Toyota'nın 1989 yılında yarattığı bu marka, lüks segmentte kendine özel bir yer edindi. Şimdi Türkiye'de de satışa sunuldu. Sürüş izlenimimden de öte herkesin görünce ilk sorduğu "Bu marka Türkiye'ye geldi mi?" Almaya niyeti olmasa da çok merak edilen markalardan olduğu görülüyor... Lüksteki standartları oldukça yüksek. Lükse getirdiği yeni felsefe ise sürdürülebilirlikle ilgili… Çevreci hibrit teknolojisinin lüks otomobil pazarına girmesinde ve popülerleşmesine öncülük eden markalardan biri... Marka söylemi bu iki "zıt" görünen dünyayı birleştirmeye vurgu yapıyor. Ama aslında "tek" dünya var. O yüzden lüksü de temsil etse, sürdürülebilirlik yaklaşımı içinde olmak önemli. Bu segmentte farkındalığın daha da yüksek olması gerekli aslında… Bu kadar lüks ve güçlü bir araçta -ki benim kullandığım 3 bin 400 motor bir modeldi- trafikteki sessizliği değişik gelebilir. Bu ağırlığa rağmen gücünden hiçbir şey eksilmiyor. Lüks her zaman "ayrıntı" da gizli aslında, konfor için düşünülenlerin yanı sıra hâlâ bu otomobilin üretiminde el işçiliği de kullanılıyor. Örneğin direksiyonu tahta ve uzun işlemlerden geçiyor. Takumi ustaları denen uzmanlar, aracın biraz daha "özel" olması için üretimin her aşamasında yer alıyormuş.
Gelişmeye devam ediyor...
Üst premium segmentte birçok farklı modelle yer alan marka, öncü premium hibrit otomobil markalarından biri olarak dikkat çekiyor. 2005 yılında RX 400h SUV ile hibrit motoru lüks otomobil pazarına sokan Lexus, hibrit modellerini sürekli genişletmeye devam etti. Şu anda SUV'dan crossover'a, coupe'den sedana kadar her segmentte hibrit versiyonu sunuluyor. Benim kullandığım crossover modeliydi bu arada…
Farklı sürüş deneyimi...
Gelecek yıl ise tüm dünya ile aynı anda Türkiye'de de satışa sunulacak radikal süper coupe LC 500h, Lexus'un Multi Stage Hybrid System / Çok Aşamalı Hibrit'ini kullanarak markanın en gelişmiş modeli olması bekleniyor. Dünyada 1 milyondan fazla Lexus hibrit modeli satılmış. Teknoloji, yakıt ve emisyon açısından verimli araç arayanlar arasında giderek hibrit modeller daha popüler hale geliyor. Ve dediğim gibi, elektrikli ve benzinli motoru bir araya getiren hibrit teknolojisi, farklı sürüş deneyimi sunuyor.
Tasarımdan, hizmet anlayışına bütünsel olmayan hiçbir şey günümüz dünyasında zaten işlemiyor. "Lüks" abartı demek değil… Burada bir parantez de müzik için açalım. Otomobilde, müzik benim için önemlidir ve hemen ilk ona bakarım... Araçlara, özel olarak Mark Levinson tarafından üretilen ses sistemleri yerleştirmiş. Her Lexus modeli için Mark Levinson özel bir sistem tasarlıyormuş. Ses sistemini sağ ve sol ayırabiliyorsunuz. Geniş bir multimedya sistemi de var. Özelliklerin manuel kullanım düğmeleri de var ve o yüzden rahat... Tabii lüks bir bütün dedik, aslında tasarım felsefesi de farklı... Lexus'un keskin bir tasarımı var. Ne katıyor derseniz, biraz "heybet" diyebiliriz. Güçlü ve baktıran bir duruş yaratıyor aslında...