'OECD ve G20 ülkeleri içerisinde en hızlı büyüyen ülke biziz'
Çevre ve Şehircilik Bakanı Özhaseki, "OECD ve G20 ülkeleri içerisinde en hızlı büyüyen ülke biziz. Bununla da tabii ki iftihar ediyoruz. Ayrıca son 9 yıl içerisinde 7 milyona yakın insanımıza iş bulmuşuz. Bu da müthiş bir rekor." dedi.
Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, Türkiye'nin son dönemde istikrarlı bir şekilde büyümeye ve gelişmeye devam ettiğini belirterek, tüm göstergelerin bu çizginin süreceğini ortaya koyduğunu söyledi.
Fransa'nın Cannes kentinde devam eden İnşaat ve Gayrimenkul Fuarı MIPIM 2018'i ziyaret eden Özhaseki, burada düzenlenen Türkiye oturumunun açılış konuşmasını yaptı.
"İpek Yolu'nu haritalandırmak, Türkiye'den dünyaya bir yolculuk" başlıklı oturumda artık dünya piyasasında olmanın bile başlı başına bir başarı göstergesi olduğunun altını çizen Özhaseki, "20 sene öncesinde Türkiye'den bir firmanın gidip değişik fuarlarda kendini göstermesi çok kolay bir iş değildi ama şimdi her bir alanda biz de kendimizi gösterebiliyoruz. Bir taraftan da tabii ülkemizi anlatmaya çalışıyoruz, ülkemizin fırsatlarını burada sunmaya gayret ediyoruz. Bu da bizim için müthiş bir tanıtım atağı oluyor." dedi.
Türkiye'de 2000’li yıllar itibarıyla daha önceki çalkantılı dönemlerin geride kaldığını vurgulayan Özhaseki, "Dışarıda 500-600 milyon dolar için IMF'nin kapısını çalan bir Türkiye vardı. Her bir alanda gerilediğimiz, sıkıntılar çektiğimiz bir ortam. Çok şükür, o günden bu tarafa 15 sene içerisinde müthiş bir gelişme oldu. Çok da kolay olmadı. O zorluklar işin başka bir tarafı, belki başka bir konuşma konusu ama atlatmış olduğumuz badireler, kolay kolay hiçbir ülkenin altından kalkamayacağı badirelerdi. Belki de 2002’li yıllardan 2018’e kadar gelen süre içerisinde içeriden ve dışarıdan tahriklerle yapılan, o cumhuriyet mitingleri, parti kapatmalar, muhtıralar, 17-25’ler vesaire, her bir alanda yapılan işler olmasaydı, bugün bambaşka bir yerde olurduk. En azından Gezi olayları patlamamış olsaydı bambaşka bir yerde olurduk." diye konuştu.
Gezi olaylarını sadece 12 ağacın yer değiştirmesi gibi görmenin safdillik olacağını belirten Özhaseki, şöyle devam etti:
"O dönemde faizler bile yüzde 5’in altına düşmüştü. Dehşet yatırımlar yapılıyordu. IMF'ye borcumuz bitmişti, müthiş bir gelişme trendine girmişti Türkiye. Fakat 12 adet ağaç söküğü bahane edilerek dehşet olaylar yaşandı. Bu kişileri Ankara’ya davet edip gelin sizleri dinleyelim dediğimizde bizden istekleri şunlardı. 3. havalimanı inşaatını durdurun. İkinci köprüyü de durdurun. Nükleerden de vazgeçin, şunları şunları da yapmayın. Bunlar çok saf, kabul edilecek istekler değil."
Özhaseki, dünyada 450'nin üzerinde nükleer santralin olduğunu ve neredeyse her ülkede bulunduğu bilgisini vererek, "Paris’in etrafında 6 tane, Londra'nın etrafındaysa 9 tane nükleer tesis var." sözleriyle nükleere karşı çıkanların tutarsız olduklarını kaydetti.
Türkiye'nin 2002 itibarıyla ortalama büyüme oranının yüzde 5’ler civarında olduğunu söyleyen Özhaseki, "Hele hele 2008'deki krizden sonra, böyle bir ortamda, Avrupa’nın büyümesinin sıfırlar civarında olduğu, bir veya iki olduğunda müthiş bayram ettikleri bir dönemde, Türkiye'nin ortalama yüzde 5’i tutturmuş olması, müthiş bir başarıdır diye düşünüyorum. 2018’in verileri gelmeye başladı ve aynı şekilde devam ediyoruz." ifadelerini kullandı.
"En hızlı büyüyen ülke Türkiye"
"OECD ve G20 ülkeleri içerisinde en hızlı büyüyen ülke biziz. Bununla da tabii ki iftihar ediyoruz. Ayrıca son 9 yıl içerisinde 7 milyona yakın insanımıza iş bulmuşuz. Bu da müthiş bir rekor. Yani 9 yıl içerisinde 7 milyon insana iş bulabilmek, öyle kolay bir iş değildir. Nüfus artış hızımız dünyada Çin'den sonra ikinci. Son 40 yılın ortalaması alınarak varılan bir sonuç bu. Bu hızlı gelişmeye rağmen biz, gençlerimize iş bulabilecek durumdayız." şeklinde konuşan Özhaseki, Türkiye'de hala çalışacak kişileri bekleyen iş kolları olduğuna ve işçi açığı bulunduğuna dair örnekler verdi.
Özhaseki, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Son 15 yıl içerisinde ülkemize 165 milyar dolar civarında doğrudan bir girdi vardır. Bunlar ortaklıklar veyahut da kendi kurdukları şirketler vasıtasıyla. Bunlar hep bizim sevineceğimiz rakamlar. Yine 2000’li yılların başından itibaren Türkiye'de ortaklık veya tek başına iş kuran (yabancı) firma sayısı 5 bin civarındaydı. Şu anda 50 bini geçmiş vaziyette. Geçtiğimiz yıllardaki sıkıntılı ortamlarımızda bile bu büyümenin, bu gelişmenin, bu yatırım ortamının hala devam ediyor olması, ülkemiz adına sevindirici bir durumdur."
Türkiye'de son dönemde devasa yatırımların hayata geçirildiğini kaydeden Özhaseki, açılan üniversiteler, havalimanları ve inşa edilen barajların sayıları hakkında bilgi verdi.
Özhaseki, ülke olarak yatırım ve atılım sürecine devam edeceklerinin altını çizerek, şunları söyledi:
"Özellikle Kanal İstanbul projesi ve bunun yapılmasıyla birlikte ortaya çıkacak bir manzara, herhalde inşaat sektörünü çok daha yakından etkileyecektir. Bunlar tabii ki kamunun yatırımları. Bir de bizim belki hızına yetişmekte güçlük çektiğimiz bir grup var, o da özel sektörümüz. Şu anda elinde çantasıyla dünyanın dört bir tarafında, mal satabilmek için gezen binlerce insan var. Türkiye'deki bu büyüme arzusu, gelişme istidadı, hepimizdeki topluca ortaya çıkan bu enerji, tahmin ediyorum ki ileride müthiş bir şekilde, kendini daha da belirgin bir şekilde ortaya çıkaracaktır."
Sağlıksız şehirleşme ve depreme karşı önlem
Özhaseki, Türkiye'nin 1950'li yıllardan itibaren büyük şehirlere doğru başlayan göç ve plansız şehirleşmenin sonuçlarıyla karşı karşıya olduğunu belirterek, "Sağlıksız ve kimliksiz şehirlere sahibiz. Doğrusu bizim tarihte kurmuş olduğumuz medeniyete, medeniyetlere bakarsak bu şehirleşme bize yakışmıyor." ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin bir deprem ülkesi olduğu ve topraklarının yüzde 66'sının birinci ve ikinci derecede deprem bölgesi içinde bulunduğu bilgisini paylaşan Özhaseki, ülke nüfusunun da yüzde 71'inin bu bölgelerde yaşadığını vurgulayarak, "Bizim bir an önce yemeden içmeden kesilip, bu işe çözüm bulmamız lazım. Deprem insanları öldürmüyor. Sadece kötü yapılaşma insanları öldürüyor." dedi.
Özhaseki, bu çerçevede İstanbul için iki ayrı rezerv alanı belirlendiğini, projenin detaylarının yakında açıklanacağını ve inşa edilecek depo konutlara dışarıdan kimsenin kabul edilmeyeceğini, bunun dışarıya yönelik İstanbul'un nüfusunu artıracak bir proje olmadığını kaydetti.
Bakan Özhaseki, daha sonra uluslararası sektör temsilcileriyle de bir araya gelerek, kentsel dönüşüm projeleri, küresel nitelikteki başarılı uygulamalar ve inşaat sektöründeki başarı grafiği gibi konularda bilgi verdi.