Makinedeki fark dışarıdan şirket alarak kapanır
İş Bankası'nın katkılarıyla düzenlenen zirvede makine sektörüne Türkiye'nin 100 yıl geç adım atmasıyla oluşan farkın, yurtdışında firma satın alarak kapatılabileceği vurgulandı.
Sercan AKINCI / Gamze ŞENER
İSTANBUL - Makine sektörü temsilcileri, Türkiye'nin sektöre 100 yıl geç girmesiyle oluşan farkın yurtdışında firma satın alarak kapatılabileceği görüşünde. Dünya Ekonomi TV'de İş Bankası'nın katkılarıyla yayınlanan Sektör Zirvesi'nde makine sektörünün sorunları ve geleceği masaya yatırıldı. Makine sanayindeki yurtdışı ile Türkiye arasındaki farkı 100 yıl olarak gördüğünü belirten Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) 26'ncı Komite Başkanı Hüseyin Durmaz, "Bu farkı biz yurtdışında firma alarak çok çabuk kapatabiliriz. Bunun için hepimizin stratejik diye baktığımız makine imalat sektörünü devletin daha sevecen tutması lazım" dedi. Türkiye İş Makinaları Distribütörleri ve İmalatçıları Birliği (İMDER) Yönetim Kurulu Başkanı Cüneyt Divriş ise yurtdışında firma alınarak hem o firmanın teknolojisine hem de dağıtım kanallarına sahip olunacağının altını çizdi. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Türkiye Makine ve Teçhizat İmalatı Meclisi Başkanı Merih Eskin, sektördeki erimeye dikkat çekerek, tasarımda yetenekli fakat ticari zekası zayıf olan kişilerin yok edilmemesi gerektiğini vurguladı.
Sektördeki yığılmaya dikkat çeken Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Sektörler Konseyi Makine ve Aksamları Sektör Kurulu Başkanı Adnan Dalgakıran, Türkiye'deki sistemle dünyalı bir firma çıkarmanın mümkün olmadığını ifade etti. Makina İmalatçıları Birliği (MİB) Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Öksüzömer, konu üreticiye gelince finans kaynaklarının zorluk çıkarttığını belirtti.
Makine sektörü 100 milyar dolarlık ihracat hedefine nasıl ulaşır?
Makine sektörü 2023 hedefine ulaşmanın mümkün olduğuna inanıyor ancak 100 milyar dolarlık ihracat rakamı için yapılması gerekenler var... BTSO 26'ncı Komite Başkanı Hüseyin Durmaz, "Makine imalatı sektörü uzay sanayine çok yatkın. Bu konuyla ilgili de bir çalışma başlatmamız lazım ki 2023'teki 100 milyar dolar ihracat hedefini geçeriz bile" derken TOBB Türkiye Makine ve Teçhizat İmalatı Meclisi Başkanı Merih Eskin de 100 milyar dolarlık hedefe inanıyor: "Ben de 100 milyar dolar ihracat hedefinin kesinlikle yakalanıp, geçilebileceğine inananlardanım. ABD Silikon Vadisi sistemini kendi ülkesinde savunma sanayine kesin alım garantisi verdiği yapılarla oluşturdu. Orada bir üniversite var. Orada ülkenin ihtiyaç duyduğu gelişmeler var. Oraya küçük şirketleri yerleştirerek ama alım garantisi vererek, bu sistemi devlete yaslanarak oluşturmuşlar. Aslında devletin desteği olmadan hiçbir şey başlamıyor, olmuyor."
Adnan Dalgakıran ise bu noktada ithalata yönelik eğilimin altını çizdi. "İthal ettiğimiz makinelerin yüzde 70'ini üretmemize rağmen ithal ediyoruz" bilgisini veren Dalgakıran, "Her şeye rağmen bu 100 milyar dolarlık hedefi gerçekleştireceğiz. Ama stratejik eylem planındaki hedefleri yerine getirebilirsek hedefi aşarız" dedi. MİB Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Öksüzömer ise sektörün kapasite bakımından Avrupa'da 6'ncı, dünyada 17'nci sırada olduğunun altını çizdi. Öksüzömer şöyle devam etti: "Türkiye'de makina sektörünün toplam büyüklüğü 60 milyar dolar. 24 milyar dolarlık bir ithalat var. 1999 yılında 650 milyon dolarlık makina ihraç ediyorduk. Bugün 12 milyar dolara çıktık. Teşviklerle değil, sektörün kendi çabasıyla. Makina sosyolojik açıdan baktığınızda bir aşk işi. Biz rakiplerimize bir boksör gibi yumruk atmaya çalışıyoruz. Bu yöntemle devam edilirse 100 milyar dolar hayaldir."
İMDER Yönetim Kurulu Başkanı Cüneyt Divriş de sektöre desteğin öneminin altını çizdi: "Sektör 2008 krizinden sonra bütün dünyada küçülmeye gitti. Türkiye'de makine pazarı 2009'da yüzde 46 küçüldü. Dünyanın 2008 rakamlarını yakalayabilmesi için 2014'ü beklememiz gerekiyor. Türk üreticisi her ne kadar kendi çabasıyla bir yerlere gelmiş olsa da sahipsizliğin üzüntüsünü yaşıyor. 100 milyar doları yakalamak için bir şeyler vereceksiniz ki karşılığında da bir şeyler almayı bekleyeceksiniz. İmalatçıyla ithalatçı arasında ciddi bir çatışma gözlemliyoruz. Ama ortak sorunlar da var. Çatışmanın nedeni, imalatçılar haklı olarak kendilerine önemli bir yer açılmasını ve desteklenmeyi bekliyorlar. İthalatçılarsa özgür bir rekabeti destekliyor. Türkiye'nin 100'üncü yılına giderken iddialı hedefleri var. Makine sektörünün hedefi 100 milyar dolar ihracat. Bunun 12 milyar dolarını ise iş makinaları oluşturuyor. Hedeflere ulaşmak için 5 milyar doların üzerinde bir yatırım gerekiyor. İçerdeki sermaye birikimi buna yetmez. Yerli imalatın dışında yabancıların da özendirilmesi lazım." Divriş. makina sektöründe ihracatın ithalatı karşılama oranının yaklaşık yüzde 40 olduğunu, 2023 hedefinin bu oranı yüzde 50'ye getirmek olduğunu da belirtti.
BTSO 26'ncı Komite Başkanı Hüseyin Durmaz: Ar-Ge teşviği uzuyor devlet 'gidin alın' desin
Dünya makine imalat sektörü 35 trilyon dolar. Bizim aldığımız pay binde 5. Sanayileşmede aradaki farkı ben 100 yıl olarak görüyorum. Bu farkı biz yurtdışında firma alarak çok çabuk kapatabiliriz. Bunun için hepimizin stratejik diye baktığımız makine imalat sektörünü devletin daha sevecen tutması lazım. Bizde teşvik yok. Ar- Ge için var ama bu çok uzun sürüyor. Çok uzun sürünce bakıyorsunuz yıllar kaybolmuş, biz de yaşlanmışız.
Artık çok dinamik bir dünyadayız. Şartlar çok değişti. Bizim de değişmemiz lazım. Yabancı yatırımcıyı Türkiye'ye çekelim diyoruz. Peki bizi niye devlet yabancı firma almaya teşvik etmiyor. Biz 110 ülkeye ihracat yapıyoruz. 80 ülkede bayimiz var. Uluslararası iş yapıyoruz ama uluslararası firma değiliz. Bizim yurtdışında artık firmalarımız olmalı. Devlet teşviği ile yurtdışında alım yapalım, orada da büyüyelim ve onun 100 yıllık tecrübesini, müşterisini, markasını alalım. Asıl marka desteği hazır orada. Onu alalım, böyle büyüyelim; adamın 100 yılını satın almış oluruz. Bunun için teşvik ve motivasyon lazım. Bize git al desin, nasıl olsa bir yere kaçamayız, buradayız. Yatırım indirimi istisnası bölge farkı gözetmeksizin yeniden getirilmeli.
Leasingde KDV sorunu çözülsün, istihdam artar
Bizim bir de KDV sorunumuz var leasingde. Biz bir makine sattığımız zaman 3 vardiya çalışılırsa 3 kişiye istihdam demek. 10 makine 30 kişiye istihdam demek. Bırakın bunun KDV'sini de sübvanse edelim. Adam alsın makineyi çalıştırsın. Ama leasingdeki makinede KDV oranını derhal yüzde 1'e düşürmek lazım. Gelişmiş ülkelerin ihracatının yüzde 20'si makinedir.
MİB Başkanı Yusuf Öksüzömer: Üreticiler finansmana kolaylıkla ulaşamıyor
Türkiye'deki makinecilerin yüzde 99'unu KOBİ'ler oluşturuyor. Kaçırılmış 100 yıllık zaman var. En büyük eksikliklerden birisi de sektördeki şirketlerin birçoğunun sermaye yapılarının çok zayıf olması. Finansman destekleri söz konusu olabilir. Ama ülkemizde üreticinin finansmana ulaşabilmesi son derece zor. Hatta bugün 10 günlük bayram tatili için, gidip tatil yapın diye avuç avuç para dağıtırken finans kaynakları, 10 günlük tatili 2 senede geriye ödetmeye çalışırken, bir makineci, bir üretici, kendi işletmesini geliştirebilmek için aynı finans kaynaklarına müracaat ettiğinde türlü türlü zorluklarla karşılaşıyor. Türkiye'deki finansmanın akışı hep tüketime yönelik. Ama bu ülkenin geleceği, kurtuluşu üretimde.
Teşvik Türkiye'de bölgesel açıklandı. Bu stratejik eylem planı çerçevesinde, makine eğer stratejik ise bu sektörün teşvik edilmesi lazım. Ama makineyi kalkıp 5'inci bölgede, 6'ncı bölgede teşvik etme şansınız yok. Siz ürettiğiniz makineyi limandan sevk etmek zorundasınız. Türkiye'de sadece İstanbul göze batmamalı. İstanbul'da bir arazi alacaksınız, metrekaresi 5 bin dolar, 5 milyon dolar para yatıracaksınız. Üstüne bir bina yapacaksınız, en iyi ihtimalle 3 milyon dolar, bir o kadara da içine malzeme alacaksınız. 15 milyon dolar yatırım. Yüzde 6- 7'lerle para kazanıp, bunu geri döndüreceksiniz. İşte onun için toprağa kazma vurmak Türkiye'de enteresan hale geliyor.
2. el makine ithalatında yaşananlar cinayet süsü
Bir diğer önemli konu da 2'nci el makine ithalatı konusunda. Biz 2'nci el makine ithalatı tebliği yayınlandığı günden bugüne, yapılan başvuruları tek tek inceledik. Türkiye'ye ithal edilen makinelerin yarıdan fazlası 20 yaşının üzerinde. Teşviklerle, 2'nci el makineye yüzde 0 KDV ile 0 fon ile ülkeye girme serbestisi tanınıyor. Bu da bu ülkenin makinecisinin hevesini kırıyor. 30- 35 yaşında bir makineyi bedava aldım mantığıyla getirip üretim yapmaya çalışmak, intiharımıza, cinayet süsü vermeye çalışmaktır.
KDV sektörün kanayan yaralarından. Maliye Bakanlığı'na dedik ki makine KDV'sini yüzde 8'e düşürün ve alım KDV'leriyle hiç uğraşmayın.
Aynı işte çok fazla firma var. Kümelenme teşviği önemli. Çünkü kendi küçük dünyalarımızda savaşmaktan yorulacağımıza inanıyorum.
"Almanya, İtalya ve Çin kaynaklı rekabet sektörde baskı yaratıyor"
[PAGE]
GÖRÜŞ / Türkiye İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Suat İnce: Almanya, İtalya ve Çin kaynaklı rekabet sektörde baskı yaratıyor
Makine sektörünün genelde irili ufaklı firmalardan oluştuğunu ve sektörde faaliyet gösteren küçük firmaların Ar-Ge harcamalarının hemen hemen hiç olmadığını veya çok az olduğunu görüyoruz.
Bu tarz işletmelerde mühendislik gerektiren yeni ürünlerden ziyade atölye tarzında geleneksel ürünlerin üretimi yapılıyor. Emek yoğun üretim yapısının hâkim olduğu bu işletmeler sayıca çok olmakla birlikte pazardan küçük paylar alıyorlar.
Sektörün bütününe ithalat ağırlıklı bir yapı hâkim olmakla birlikte, büyük firmalar Ar-Ge çalışmalarına önem vererek ihracat odaklı bir üretim gerçekleştirmekte ve sektörün esas dinamik ayağını oluşturmaktalar.
Makine sektörü genelinde yüksek yerli girdi oranı söz konusu. Sektörün ana girdilerinden metalde Türk firmalarının söz sahibi olması, sektörün hammadde ihtiyacını yurtiçinden karşılama oranını olumlu biçimde etkilemektedir. Bu durum, sektörün yurtdışı borçluluğunun azalmasını da sağlamaktadır.
Makine imalat sektörüne yönelik öngörülerimizde otomasyon sistemindeki ilerleme ve hızlı gelişen teknoloji paralelinde üretimde robot kullanımının artmasını beklemekteyiz.
Elektrikli cihazların üretimde kullanımı da benzer nedenlerle hızla gelişmekte. Sektörde talep güçlü olmakla birlikte, Almanya, İtalya ve Çin kaynaklı rekabet, önemli bir baskı yaratıyor. Bu kapsamda Ar-Ge ve inovasyon yatırımlarının artması gerekiyor. Olası teşvikler, sektördeki gelişmeyi destekleyebilecektir.
Ayrıca, son dönemde artan konut inşaatları ve büyük altyapı projeleri, inşaat makineleri için potansiyel yaratmakta.
Tarımsal teşvik uygulamaları, makine ve ekipman satışlarında önemli bir rol oynuyor. Tarımda verimliliğin artırılması bakımından önemli bir yatırım aracı olan tarım makinelerine yönelik talebin canlı kalacağını tahmin ediyoruz.
ÖNERİ / DÜNYA GAZETESİ YAZARI RÜŞTÜ BOZKURT:
Teşvik sistemi proje odaklı olmalı
Herkesin üzerinde ittifak ettiği konu, kısa vadeli düşünceyi bırakarak uzun dönemi geleceği düşünmektir. Uzun dönemli düşünürken bugüne kadar dayandığımız varsayımlara dayalı bir düşüncede ısrar edersek 2023 hedeflerine ulaşamayacağımızı da herkes söylüyor.
Bütün sektörler gibi makine imalatı sektörümüzün de "ciddi ve dinamik bir envanteri" yok. Sektörün iş süreçlerini hızlandırma ve işgücü profillerini değiştirme ihtiyacı hat safhada olmasına rağmen teşvik sistemi hala mekan odaklı ve sektör bazlı düşünülüyor. Teşvik sisteminin mutlaka proje odaklı olması, mekan taassubundan kurtulması, entelektüel ve sistem kapasitesini geliştirme için özel, ayrıcalıklı ve etkili biçimde teşvik edilmesi gerekir. O nedenle hızlı tren güzergahında en az 5 tane özel makine ihtisas OSB'leri bütün altyapıları, kentsel yerleşimleri, bölge üniversiteleri ile proje odaklı eğitim programları ile bir bütün içinde koordinasyonun sağlanması gerekir. "Girişimci kalitesinin artırılması" konusunda bir "iklim oluşturma" ihtiyacı da var. Makine sektörü bu anlamda öncü, ileriye ve geriye bağlantısı yüksek, ülke gelişmesinde çarpan etkisi büyük olan bir üretim alanı.
İMDER Başkanı Cüneyt Divriş: Firma alıp pazarlama kanallarına ulaşırız
Motor Türkiye'nin ciddi ihtiyaçlarından birisi. İmalatçı arkadaşlarımızdan birisi, 'dışarıda motor imalatı yapan bir fabrika satın alalım' dedi. Bizim temsilciliğini yaptığımız bir firma gidip Almanya'da motor üreten bir firma satın aldı, teknolojisini ithal etti. Aynı şekilde kamu, STK'lar yurtdışında şirket satın alarak, hem üretim teknolojisini hem de dağıtım kanalını ele geçirebilir. Örneğin Çin beton pompası firmalarını topladı. Sektörde ithalat yapan firmaların önemli bir kısmına bakınca dış ticaret fazlası verdiğini görürsünüz. Ama önemli olan ithalatçılıktan sıyrılıp, yerlileştirme imkanı olabilecek mi? Bu açıdan sektörümüzde somut girişimlerin olduğunu biliyoruz.
Küçük işletmelerin fuarlarda boy gösterecek imkanı olmayabilir. Ama bazı ülkeler bir alan satın alıp, küçük işletmelerine pazarlıyorlar. Bunu çok istedik ama başaramadık. Bir derici açıldı, sonra yüzlercesi. Bir halıcı açıldı, sonra yüzlercesi. Makine sektörü de bunun bir örneği, zayıf olanlar belki elenecek ama bu büyük olanları da yoruyor. Kaynak israfına neden oluyor.
Kurumsallaşmaya önem vermek gerek
İnovasyon kültürünü şirketlere yaymalıyız. Türkiye'de 2'nci jenerasyon geliyor. Başarı oranı yüzde 30'lara düşüyor. Bu nedenle önümüzdeki dönem mutlaka kurumsallaşmaya önem vermemiz lazım.
TİM Mak. Aks. Başkanı Adnan Dalgakıran: Farklılık yapamazsan akıbetin sıkıntı olur
Girişimci dünyalı olmak zorunda. Yani bir şey yaparken sadece yerel bakarsanız sonuç alamazsınız. Toplantıda 200 arkadaşımız vardı. Birisi çıkıp dedi ki; "Şu kadar işçi çalıştırıyorum maaşlarını ödeyemiyorum. Sıkıntım var. Başkan ne olur bir şey söyle bana." Sana bir sorum var dedim. Sen bu işe girerken 15 tane firma vardı. 16'ncı olarak aynı işi yaparken ne düşündün. Çok büyük bir sermaye birikimin mi vardı? Onlardan farklı bir şey mi buldun? Değişik bir pazarlama stratejin mi vardı? Farklı bir şeyin yoksa 16'ncı olarak girersen akıbet bu olur. Almanya'nın 6 bin tane makine üreticisi 300 milyar dolara yakın ihracat yapıyor. Bizde 22 bin üretici var. Ben kompresör üretiyorum. Almanya'da 4 tane, Fransa'da 2 tane üretici firma var. Türkiye'de 63 tane var. Dünyayı mı sardık zannediyorsunuz? Farklı bir şey yapmalısınız. Böylesine bir yapıda dünyalı bir şirket çıkarmak mucize. Türkiye'de ihracat yapan firmalar mucize yaratıyor.
Makinecilik bir sürü şey gerektiriyor. Finansal yapı çok zayıf. Bu arkadaşlarımız bir araya gelip finansal bir yapı oluştursa müthiş başarı sağlayacaklar. Çünkü hepsinin teknik bilgisi var. Daha uzun vadeli, daha stratejik ve daha büyük bir vizyonla düşünemiyor. Artık ürünü yapmak bir şey değil. Yapmayı biliyorsun diye bu işten para kazanacağını zannetmek büyük bir hata.
Bürokrasinin o anlı şanlı direnişi kırılamıyor
Devlet bir stratejik eylem planı oluşturdu ilk defa. Daha önce sanayinin bir stratejisi yoktu. Bu plana bakarak önümüzdeki tabloda nelerin yapılıp yapılmadığını görebiliyorum. 100 milyar dolar hedefini söylerken, "STK, üniversiteler ve sanayi işbirliğiyle bir Makine Teknolojiler Enstitüsü kurulacak, sanayiciye KDV iadesi uygulaması hızlanacak, kamu alımlarına yerli makine" dedik. Ama bürokrasinin o anlı şanlı direnişi kırılamıyor.
Bu topraklarda gerçek zenginlik devletle işbirliği içinde olmak. Bu gerçeği hiçbirimiz söyleyemiyoruz. Makina sektörü içinde başarı için Ar-Ge çalışmaları yapıp sonuçları 5-10 yıl sonra almayı göze alacaksınız. Dünyalı sermayedarlarımızı oluşturmamız gerekiyor. Büyük bir dönüşüme ihtiyacımız var. Kayıt dışının olduğu bir yerde sermaye geliştiremezsiniz. Çalışanlarının eğitim ortalaması 6.5 yıl. Bu eğitim seviyemize göre dünyada geldiğimiz noktada yine iyi durumdayız.
TOBB mak. Teç. İMLT. SEKTÖR Başk. Merih Eskin: Makineciler kamu alımlarından şikayetçi
Biz makine sektörü olarak bir mucize yarattık. Burada birçok kişinin yok olmuş sermayesi var. Şimdi bizim bu bilgiyi koordinasyonlu bir şekilde nasıl kullanacağımız önemli. Biz mekaniği çok iyi biliyoruz. Devletin de bir şekilde akıllı şehirler yaratmaya çalıştığını, orada bir fırsat yarattığını görüyoruz. Ama kamu alımlarına baktığımız zaman birçok makineci şikayetçi. Eğer kendi insiyatifini kullanamayan bürokratlar, ben iki gün sonra soruşturmaya tabi olacağım korkusunu yaşayanlar, bu kararları veriyorlarsa, bizim bunlara birinci derecede müdahil olmamız lazım. Biz 100 milyar dolar derken, bizim teknik eleman açığımız var, şu yollarla giderebilmeliyiz dedik. Kamu alımlarının desteklenmesi gerektiğini de stratejik rapor olarak devletin önüne de koyduk. Örneğin tasarımcıların, bir buluş yapabilenlerin, ticari zihniyeti yok. Bu yüzden yok olup gidiyorlar.
Sektörde ciddi bir erime var, değerler yok oluyor
Sektörde ben çok ciddi bir erime görüyorum. İstanbul Sanayi Odası'nın seçimlerinde grubumda 400 firma vardı. Bunların 95 tanesi askıda olan yani kendi aidatlarını ödeyemeyen firmaydı. Bunların içinde o kadar büyük firma var ki. Mesela benim eşim Türkiye'de sayılı, her türlü kombini hibrit şekilde tasarlayabilen bir yetenektir. Ama hiçbir şekilde ticari bir zekaya sahip değildir. Bu tarz gruptaki insanların yok oluşları var. Bu kesimin kesinlikle yok edilmemesi lazım.