Kur artışı, reel sektör şirketlerini çift kanaldan olumsuz etkiliyor
Kur artışı şirketleri ithalat bağımlısı yapı nedeniyle üretim ve yatırım, döviz kredileri nedeniyle de finansman yönünden olumsuz etkiliyor.
İbrahim EKİNCİ
Kur artışı şirketleri iki kanaldan olumsuz etkiliyor. İthalat bağımlısı yapı nedeniyle birincisi üretim ve yatırım yönünden. İkincisi döviz kredileri nedeniyle de finansman yönünden… Sermaye ve ara malı ithalatı 200 milyar doları aşıyor. Bankalar hariç şirket borçları da 220 milyar dolar düzeyinde. Son bir yılda yüzde 30 civarındaki kur artışı (Mayıs 2017 – 22 Mayıs 2018 arasında 3.55 TL’den 4.75 TL’ye) dikkate alınarak yapılan hesaplamada ortaya çıkan kur yükü 500 milyar liraya yakın! Başka bir ifadeyle, Türk şirketlerinin üretim ve yatırım için yapmak zorunda oldukları ithalat ile döviz kredi borçları nedeniyle üstlendiği kur kaynaklı ilave fatura 500 milyar liraya yakın! Bu da dolar olarak 100 milyar dolar demek! Baz alınan tarih aralığına göre bu rakamdan daha fazlası veya daha azı da bulunabilir. Tabloyu “son 1 yıl” diliminde görmek istersek, kur yükü bu düzeyde. Rakam elbette kur oynaklığı kadar hareketli... 4.75’ten yukarı seyrettikçe artacak, aşağı seyrettikçe de düşecek.
Bilindiği gibi Türkiye’nin sermaye ve ara malı ithalatı çok yüksek. 234 milyar doları bulan 2017 ithalatının 204 milyar doları (yüzde 87’si) ara malı ve sermaye malı ithalatı. Yüksek ihracat gerçekleştiren tekstilde ithalatın payı pamukta yüzde 63, iplikte yüzde 55 ve elyafta yüzde 30 düzeyinde. Makine ve teçhizat grubunda iplik ve hazır giyim üretimi makinelerinin yüzde 100’ü, kumaş üretimi makinelerinin ise yüzde 72.5’i ithal. Kimyada bu oran yüzde 75. Otomotivde yabancı girdi payı ortalama yüzde 50 civarında. 204 milyar dolarlık sermaye ve ara malı ithalatının TL karşılığı bir yıl önce (Mayıs 2017, dolar 3.55 TL) 742 milyar liraydı. Şimdi 959 milyar lira! Fark 217 milyar lira! Fatura TL cinsinden yüzde 29 artmış! 204 milyarın 33 milyar doları yatırım (sermaye) malı ithalatından geliyor. Bu kalemde kur artışı etkisiyle fatura TL cinsinden 40 milyar lira civarında yükselmiş!
Birçok sektörde ithalat yüksek
2017'de elektrikli makina ve cihazları ithalatına 21 milyar dolar, kazanlar, makinalar, mekanik cihazlar ve aletler, nükleer reaktörler ithalatına 27 milyar dolar, inorganik kimyasal, kıymetli metal, radyoaktif element, metal ve izotop bileşikleri ile organik kimyasallara 5.4 milyar dolar, pamuk, pamuk ipliği ve pamuklu mensucata 3 milyar dolar ödendi. 2 milyarlık yağlı tohum, sanayide tıpta kullanılan bitkiler ithalatı yapıldı. Metal cevherleri, cüruf ve küle 1.1 milyar dolar ödendi. Mineral yakıtlar, yağlar ve ürünlerine 37 milyar dolar, debagatte ve boyacılıkta kullanılan hülasalara 2 milyar dolar ödendi. Bu kalemlerin hepsinde fatura yaklaşık yüzde 30 arttı. Sadece mineral yakıtlar, yağlar ve ürünlerine ödenen 37 milyar dolarlık faturada 44 milyarlık ilave kur yükü oluştu.
Dış borç kanalından büyük yük geliyor
Finans kesimi hariç şirketlerin döviz cinsi kredilerinin (dış borçlarının) toplamı 220 milyar dolar! Mayıs 2017 kuruna göre 220 milyar dolarlık borcun TL karşılığı 781 milyardı. Bugün (4.75 kurla) 1 trilyon 45 milyar lira. Fark 264 milyar TL! Buna göre yatırım ve ara malı ithalatı faturası, artı dış borçların kur etkisiyle TL karşılığındaki artış birlikte düşünüldüğünde, 481 milyar lira çıkıyor. Bu da bugünkü kurla 100 milyar dolar demek!
Yüzde 30’luk devalüasyonun bazı şirketlerin bilançolarında kötüleşmeye yol açması, üretim düşüşleri, istihdam kaybı gibi sonuçlar vermesi mümkün. Sermaye ve ara malı ithalatı faturasındaki artış üretim maliyetlerine, oradan da fiyatlara yansıyacak, enflasyonist baskı yaratacak. Bu olumsuz sonucun etkisini hafifletmek için önlem alınması gerekiyor.
"İlk iki ay üretim iyi gitti, son aylarda azalma var"
Kimya Sanayicileri Derneği Başkanı Haluk Erceber, kur artışının sektöre etkileri konusunda şu açıklamayı yaptı: “2018 ilk üç ay verilerine göre yüzde 12 üretim büyümesi gerçekleşti. 2017’de yüzde 4’tü. Kapasite kullanım oranı da 2018 yılı ilk 4 ayında daha fazladır. Ancak ilk iki ay en yüksek noktaya ulaşan üretim artışları mart ve nisanda hızla azalmaya başladı. Mayısta da devam ettiği gözlemleniyor. Bu dönem, döviz kurlarındaki hızlı yükselişin görüldüğü süreçtir. Sektörün 2017 yılı dış ticaret açığı 5.5 milyar dolar olmuştu. 2018 yılı ilk üç ayında kimyasal kaynaklı dış ticaret açığı 6 milyar 789 milyon dolardır. İhracatımız ilk çeyrekte yüzde 20 artarken, ithalatımız yüzde 22 artmış. Sektör, AB ülkelerine göre en az yüzde 60-70 düşük kârlılıkla çalışan küçük ölçekli firmalardan oluşuyor. yüzde 75 oranında hammadde ithalatına bağlı. 1994, 2001, 2009 krizlerinde çok etkilenmişti. Ancak güçlü iç talep ve özellikle AB’ye ihracattaki ani yükseliş yaratma imkanı pozitif etkiler sağladı. Bazı ithal hammaddelerin dönem dönem kolaylıkla yükselen fiyatları olumsuz etkiliyor.
Petrol fiyatlarındaki öngörülmeyen yükselişe paralel kimyasal hammadde fiyatları da yükseldi. Bu artışı küçük ölçekli şirketlerimiz fiyatlarına kolaylıkla yansıtamaz. Hammadde dolarsa ve ihracatı yoksa veya azsa kur artışlarından zarar görmemesi mümkün değil. Bu gelişmeler talebi ve üretimi düşürür. Durgunluk ortaya çıktığında üretici sabit giderleri taşımak zorunda. Hızlı küçülme olamaz ve mali riskler sürdürülmeye çalışılır. Unutulmamalı ki ülkemizde limanı olan kimya endüstri kompleksi yok. Değişik lokasyonlarda bulunuyorlar. Sadece bu eksiklik nedeniyle yüzde 15 civarında maliyet tasarrufunu kaybediliyor. Yüksek kur artışlarının üretim kapasitelerini, kârlılığı, yeni yatırım iklimini ve sürekliliği olumsuz etkileyeceği açık.”
Cep telefonu ithalatına 4 milyar TL’lik kur ilavesi
Geçen yıl 28.5 milyar dolarlık tüketim malı ithalatı oldu. Kur artışı nedeniyle bu ithal mallar da TL cinsinden pahalandı. Tüketim malı ithalatının bir miktar düşmesi muhtemel. Bu düşüş beyaz eşya, otomotiv gibi büyük sektörlerde görülmeye başladı. 2017’de Türkiye’de 217 bin yerli üretim otomobil satılırken 506 bin ithal oto satıldı. 109 bin ithal hafif ticari araç satışı oldu. Kur artışı bu araçların fiyatlarını TL bazında yüzde 20 civarında yukarı çekti. Bu artışın pazarı daraltacağı muhakkak. Beyaz eşyada nisan ayında ithalatta düşüş yüzde 54 düzeyinde. Geçen yıl ilk 4 ayda 538 bin 864 adet beyaz eşya ithal edilmiş. Bu yıl ilk 4 ay rakamı 284 bin 188! Türkiye’nin bu yıl da geçen yılki kadar tüketim malı ithalatı yapacağı varsayıldığında, ödenecek fatura yüzde 29 – 30 artacak. Yılda 3 milyar dolarlık cep telefonu ithalatı yapılıyor. Son bir yıllık kur değişimi dikkate alındığında TL karşılığı faturanın 4 milyar lira artacağı görülüyor.