Kömüre dayalı termik santraller ithalatı artırdı
Türkiye’nin kömür ve linyit kaynaklarını enerji üretiminde değerlendirme amacını taşıyan, kömüre dayalı termik santral yatırımlarının hızlandırılması girişiminin ithalatı büyük oranda artıracağı belirtildi.
Mehmet KAYA
ANKARA - Enerji alanında çalışmalar yapan danışman Önder Algedik, “Kömürü finanse etmek” başlığını taşıyan raporunda, yerli kömürü teşvik için oluşturulan teşvikli sisteme dayalı olarak, ithal kömüre dayalı yatırımların hızlandığını belirtti. 2008’de ithal kömüre dayalı 1651 MW kurulu güçte termik santral bulunan Türkiye’de, 2014 yılı sonu itibariyle ithal kömür termik santral kurulu gücünün 6000 MW’a ulaştığı kaydedilen raporda, mevcut ve planlanan bütün kömür santrallerinin tamamlanması halinde Türkiye’nin yıllık 200 milyon ton karbondioksit emisyonunu atmosfere bırakmaya başlayacağı vurgulandı.
DÜNYA’nın sorularını yanıtlayan Önder Algedik, Türkiye’de yenilenebilir enerji kaynakları kullanım miktarının artmasına karşılık, toplam içindeki oranının düşmesinin dikkat çekici olduğunu vurguladı. 1990 yılında 53 milyon ton petrol eşdeğeri enerji üretiminin yüzde 14,5’inin yenilenebilir enerji ve yüzde 30,4’ünün kömüre dayalı olduğunu belirten Algedik, 2012 yılı sonunda, toplam enerji üretiminin 121 milyon ton petrol eşdeğerine yükseldiğini, kömürün ağırlığının yüzde 31,4’e çıktığını, yenilenebilir kaynaklara dayalı olanın ise yüzde 5,8’e gerilediğini kaydetti. Türkiye’de kömür üretiminin artırılmaya çalışıldığı dönemlerde, aynı zamanda ithalatın da düzenli yükselişinin gözlendiğini belirten Algedik, ithal kömürün, 1990’da toplam arzın sadece yüzde 10’unu oluştururken, 2003’te yüzde 20’ye, 2013 yılında ise yüzde 32’ye yükseldiğini belirtti. İki binli yılların, kömür üretimini artırma ve buna dayalı termik santraller kurulmasını teşvik etme ve aynı zamanda özelleştirme dönemi olduğuna işaret eden Algedik, sahaların özel sektöre açılması, rodövans, özelleştirmeyle saha ve santral satışı yoluyla çok sayıda sahanın özel sektör faaliyetine geçtiğini hatırlattı. Algedik, mevcut durum itibariyle Türkiye’nin kullandığı linyit ve taşkömürünün yüzde 70’inin ithalat ya da Türkiye’deki özel sektör eliyle piyasaya arz edildiğini kaydetti.
Mevcut santraller
Türkiye’de geçmişten bugüne kurulan 50 MW kurulu güçten büyük kömür termik santrallerinin 5954 MW’lık kısmının ithal kömür ile çalıştığını, yerli kömüre dayalı santrallerin ise 8207 MW kurulu güce sahip olduğunu belirten Önder Algedik, bu santrallerin yaktığı toplam kömürün 2013 sonu itibariyle 59,2 milyon tona ulaştığını vurguladı. Algedik, 2014 sonu itibariyle mevcut bütün kömür santrallerinin toplam kurulu gücünün ise 14 bin 447 MW düzeyinde olduğunu belirtti.
Yeni kurulacak santraller ithal kömüre ağırlık veriyor
Enerji bakanlığı verilerine göre, inşa halinde 8,5 GW (gigawatt), ön lisans almış 6,9 GW ve bakanlığa başvurusunu yapmış, incelemesi süren 4,6 GW kurulu güce sahip kömür santrallerinin gündemde olduğunu belirten Önder Algedik, bunların da harekete geçmesiyle Türkiye’nin toplam kömüre dayalı karbondioksit emisyonu salımının yıllık 200 milyon ton seviyesine geleceğine işaret etti.
Mevcut inşaası devam eden kömüre dayalı termik santrallerin 8279 MW’lık toplam kurulu gücünün yarısından fazla olan 4786,3 MW’lık kısmının; ön lisans alan 6875 MW’lık projenin 4515 MW’ının, değerlendirme aşamasındaki 4603 MW’lık yatırımın ise 4554 MW’lık kısmının ithal kömüre dayalı olduğu bilgisi raporda yer aldı.
Türkiye kömür pazarı haline geldi
Türkiye’nin, yerli kömürün değerlendirilmesi için çıktığı yolda, yaptığı serbestleştirme çalışmalarının ve teşvikinin Türkiye’yi “kömür pazarı” haline getirdiğini belirten Önder Algedik, bunun gelecekte Türkiye’nin karbon salımı kısıtları konusunda ciddi sorunlar yaratacağını vurguladı. Dünyanın karbon salımı konusunda sınıra geldiğini ve er veya geç bunu ağır biçimde kontrol edeceğini kaydeden Algedik, bütün ülkelerin karbon salımını azaltmaya çalıştığı bir ortamda Türkiye’nin büyük bir kısmı ithal olan kömür yakarak bunu artırdığını kaydetti. Algedik, “İklim değişikliğinin geldiği noktada, bilim şunu söylüyor: Kömürün yüzde 80’ini toprakta kalmalı. Türkiye’nin planları ise yüzde 100’ünü harcayıp, Güney Afrika’nın, Kanada’nın, Rusya’nın kömürünü kullanıp daha da artırmaya çalışıyor. Türkiye kömür yakmanın adresi olmaya çalışıyor. İklim değişikliğinin geldiği noktadan kömüre yer yok. Karlı bir alan mı?.. asıl soru bu kadar risk almaya değer mi?.. İklim değişikliğinden doğan maliyeti kim finans edecek, bu kadar kuraklığa hazır mıyız.. Yaktığımız her kömür bizim gıdamızı, kentlerimizi ve yaşamımızı vuruyor” dedi.