Kocaman Balıkçılık rotayı iç pazara çevirdi

Salyangoz, kurbağa ve deniz patlıcanı gibi Türkiye’de tüketilmeyen ürünleri Avrupa’dan Uzak Doğu’ya kadar pek çok ülkeye ihraç eden Kocaman Balıkçılık, Türk damak tadına uygun ürünlerle iç pazara yönelerek pazar payını artırmak istiyor

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

TAYLAN BÜYÜKŞAHİN

İSTANBUL - Kocaman ailesi, Kurtuluş Savaşı’na kadar balıkçı reisliği yapıyordu. Savaşın ardından 1922’de balık ticaretine başlayan aile, 1981’de kurduğu Kocaman Balıkçılık ile taze balıkları Yunanistan’a ihraç etmeye başladı. 1984 yılında balık işlemeye başlayan şirket, günümüzde pek çok ülkeye ihracat yapıyor. 

Köken olarak ihracat yapan bir firma olduklarını söyleyen Kocaman Balıkçılık Yönetim Kurulu Başkanı Osman Kocaman, Türkiye’de tüketilmeyen ürünleri işleyip, üretime ve istihdama çevirerek ihraç ettiklerini belirtti. Kara ve deniz salyangozu, deniz patlıcanı, kurbağa, kerevit, göl gümüşü gibi Türk halkının tüketmediği ama Türkiye’de var olan ürünleri işleyip ihraç ettiklerini anlatan Kocaman, bünyelerinde Türk halkının tükettiği hamsi ve karides gibi ürünlerin de bulunduğunu kaydetti. 

Hedef, 3 yılda iç pazarda yüzde 100 büyüme 

Ürünlerin tamamını Türkiye’den karşıladıklarını ifade eden Kocaman, “Sadece bir miktar kara salyangozunu yurtdışından getiriyoruz. Yaklaşık 30 ülkeye ihracat yapıyoruz. Avrupa’ya, Uzak Doğu’ya, Kuzey Amerika’ya ve Orta Doğu’ya ürünlerimizi gönderiyoruz. Türkiye’de de zincir mağazalarda varız. Üç yılda iç piyasada yüzde 100 büyümeyi hedefliyoruz. İlk yılımızda yüzde 25 büyümeyi yakaladık zaten. Toplam iş hacmimizin yüzde 80’i hali hazırda ihracat. Ancak hedeflerimiz doğrultusunda yüzde 60 ihracat, yüzde 40 iç piyasayı hedefl iyoruz. İhracatta da büyümeyi sürdüreceğiz. Yıllık yüzde 10 ihracat hedefimiz var” dedi. 

Türk halkının normalde balığı taze tercih ettiğini dile getiren Kocaman, sözlerine şöyle devam etti: “Ancak çalışan kadın sayısı arttıkça biz de buna uygun seçenekler sunmak zorundayız. Bu alanda pazar gelişiyor. Mikro aileler oluşmaya başladı. İki kişinin de çalıştığı aileler. Hazır fileto ve marine edilmiş balıklar tercih ediliyor. Dolayısıyla kadınların iş hayatına katılımı arttıkça işlenmiş ve dondurulmuş balığa talep de artıyor. Ayrıca insanlarımız yurtdışına seyahat ettikçe ve yurtdışında bu ürünleri gördükçe Türkiye’de bunlara talep doğmaya başladı. Büyükşehirlerde gelir seviyesinin artması da bu ürünlere olan talebi artırıyor. İç piyasaya karides, marine ürünler, su ürünleri salataları, meze tarzı ürünler ile pişirmeye hazır dondurulmuş ürünler sürüyoruz.” 

Kaliteli hammadde bulmak ihracatta handikap yaratıyor 

İhracatta pazar bulma sıkıntılarının olmadığını, tek handikaplarının kaliteli hammadde bulmak olduğunu söyleyen Kocaman, “Mevsimsel etkilerin de iyi gitmesi lazım. Tabiat hareketlerinden etkileniyoruz. Var olduğumuz pazarlarda daha fazla gelişmek, ciromuzu artırmak ve daha katma değerli ürünler yapmak istiyoruz. Bu anlamda salyangozu tereyağlı yemeye hazır halde ihraç eden tek firmayız. Bandırma’da siyah midye, kültür midyesi çiftliği kurma planlarımız var. Orta vadede de ileri işlem tesisi kuracağız. Şimdi bir Ar-Ge mutfağı kurduk. Yeni ürünleri orada geliştiriyoruz” şeklinde konuştu.

Balık avcıları eğitilmeli

Balıkçıların eğitilmeleri gerektiğine vurgu yapan Kocaman, “Av yasağı döneminde sertifikasyon eğitimi verilebilir. Küçük balık, yasadışı balıkçılık ne gibi zararlar veriyor anlatılması lazım. Balıkçı olmak için gemi adamı belgesi alıyorsunuz. Ama avcılık eğitimi yok. Avcılık için eğitim verilmeli. Yavru balık tuttuklarında ne kaybediliyor göstermek gerek ve bu sertifikasyon mecburi hale getirilmeli. Bu eğitimi verebilecek eğitim birimleri de mevcut” dedi.

Bu konularda ilginizi çekebilir