KOBİ’lere reçeteyi yazdık ama ilacı kullandırmıyoruz
İş dünyası piyasanın kilidinin açılması için masaya getirilen düzenlemelerin artık bir an önce tam olarak hayata geçmesini talep ediyor. Özellikle KDV iadeleri, lisanslı depoculuk, taşınır rehin kanunu, yerli malına yüzde 15 avantaj KOBİ’lerin birçok sorununu çözebilecek nitelikte.
SERCAN AKINCI
İSTANBUL - Artan maliyetler ve bu maliyetleri nihai ürüne tam olarak yansıtılamaması nedeniyle iş dünyası zor bir dönemden geçiyor. Üstelik Kredi Garanti Fonu (KGF) desteklerinin piyasaya yaptığı pozitif etki de yavaşlıyor. Ekonomik sıkıntıları bir de siyasi riskler de tetikliyor. Bu süreçte iş dünyası 2018’in zor bir yıl olacağı konusunda fikir birliğine varmış durumda. Öte yandan özellikle KOBİ’leri rahatlatacak çözümler ve yasalar var. Fakat bunların uygulanmasında birtakım sorunlar yaşanıyor. İş dünyası KDV iadelerinin yapılması, lisanslı depoculuğun yaygınlaşması, taşınır rehin kanunun istenilir şekilde işlemesi, yerli malına yüzde 15’lik avantajın doğru uygulanması ve 5 ile 6’ncı bölge teşviklerinin tüm Türkiye’de aynı şekilde uygulanmasının sağlanması halinde piyasaların da kilidinin açılabileceğine dikkat çekiyor.
1. 80 milyar TL'lik KDV iadesi bekliyor
İş dünyasının başlıca beklentisi Maliye’nin kasasında duran ve özel sektör tarafında büyüklüğü 80 milyar lirayı aşan KDV iadeleri. KGF ile piyasaya 200 milyar liralık destek verildiğini hatırlatan Anadolu Aslanları İşadamları Derneği’nin (ASKON) Genel Başkan Yardımcısı Orhan Aydın, evini, arabasını değiştirenlerin yanısıra bankaların da mevcut borçları yapılandırmak için bu desteklerden faydalandıklarını açıkladı. Gelecek yıl bu hazır paranın suyunu çekeceğini ifade eden Aydın bugün KGF sayesinde ödenen çeklerin ödenmez hale gelebileceğine dikkat çekti.
Bu noktada iş dünyası bir sıkışıklık yaşanmaması için KDV iadelerinin bir an önce yapılması gerektiğini kaydediyor. KGF ile verilen garantilerin sonuç olarak bir geri ödemesinin olacağını hatırlatan İstanbul Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği (İDMİB) Başkanı Mustafa Şenocak, KDV iadelerinin ise şirketlerin özsermayesi olduğuna dikkat çekti. Bu paranın alınması halinde ekonominin canlanacağını savunan Şenocak, bu paranın daha rahat şekilde yatırıma dönüşebileceğini söyledi. KDV iadelerinin pek çok şirketin finansman ihtiyacına çözüm olacağı vurgulanıyor. Bu ödemelerin normal şartlarda 3 ayda ödenmesi gerekirken, ortalama 8- 12 aylık bir süreçte ödeniyor.
Bir iş dünyası temsilcisi ise KDV iadelerinin gelecek yıl çözülmesi için yapılan çalışmaların yavaşlatıldığını belirterek, kamu kurumlarıyla birlikte toplam 140 milyar liraya ulaşan meblağın bu dönemde kasadan çıkmasına sıcak bakılmadığını anlattı.
2. Taşınır Rehni Sistemi kadük kaldı
İş dünyasının finansmana kolay ulaşımı için bu yılın başında Taşınır Rehni Sistemi devreye alındı. Sistemle birlikte işletmenin tamamı teminat gösterilmek yerine ticari hatlar ve plakalar, stok mallar, fikri ve sınai mülkiyet hakları, sarf malzemeleri, kira gelirleri ve ticari projeler rehin gösterilebiliyor. Kredi kullanmak için gereken tüm rehin kayıt işlemleri TARES sistemiyle noterler tarafından yapılırken, malını, tarımsal ürününü ya da hayvanını rehin göstererek kredi temin etmek isteyenlerin, öncelikle bir finans kuruluşuna giderek kredi işlemi başlatması gerekiyor. Sistemin getirilmesine rağmen, rehin karşılığı kullanılan kredinin meblağı yeterli düzeyde değil. Aradan geçen 11 ayda, taşınır rehin uygulaması ile 100 milyar liralık kredi verilmiş. Uygulamadan da en çok esnaflar yararlanırken, en çok tahsil edilecek alacaklar rehin olarak kullanılmış. KOBİ’lerin bu dönemde 1.5 trilyon liralık kredi kullandıkları göz önüne alındığında, sistemin toplam krediler içindeki payının yüzde 10’u yakalayamadığı görülüyor. Kredilerde gayrimenkul teminatı aranması yerine sistemin tam olarak oturtulmasının finansman ihtiyacına çözüm olarak, yatırımları artırıp, piyasayı canlandıracağı vurgulanıyor.
3. Yüzde 15'lik fiyat avantajı uygulanamıyor
Yerli iş insanlarının ticaret hacmini ve üretimini geliştirmesine yardımcı olacak ve cari açığı düşürecek bir başka konu da kamu ihalelerinde yerli malına uygulanacak yüzde 15’lik avantaj. Kanuna göre yüzde 15 pahalı olsa dahi yerli malının alınması zorunlu. Fakat bunun için yerli firmaların ihaleye girebilmeleri gerekiyor. İş dünyası bu konuyu “Öyle bir ihale şartnamesi hazırlıyorlar ki, yerli firmanın girmesine imkan yok. Yerli malına avantaj olsa da fiilen uygulanması çok zor” diyerek eleştiriyor. Öyle ki yurtdışında birçok noktaya satış yapan bir şirket, kamu ihalelerine giremeyebiliyor. Öte yandan Yap- İşlet- Devret modeliyle yapılan projelerde yerli malı teşviği zorunlu değil. Bu nedenle yerli üreticiler mega projelerin dışında kaldıklarının altını çiziyorlar. Sistemin tam olarak uygulanması ve Yap- İşlet- Devret projelerde de zorunlu hale getirilmesi durumunda yerli üretimin artacağı ve piyasada işlerin dengeye oturacağı kaydediliyor.
4. Doğu teşvikleri 'iş'e yaramadı, yaygınlaşmalı
İş dünyasının sıkça dile getirdiği bir başka konu ise teşvikler. Doğu ve Güneyedoğu Anadolu Bölgeleri’nin canlandırılması için bu bölgelere yönelik verilen teşvikler yaşanan sıkıntıların da etkisiyle verimli olamadı. İş dünyasında yatırımların canlanabilmesi için bu teşviklerin tüm Türkiye’de uygulanması gerektiği konuşuluyor. 5’inci ve 6’ncı bölgede yapılan üretimin lojistik masrafl arının fazla olması nedeniyle özellikle Batı ile iş yapanlar, oraya gitmeyi istemiyor. Faaliyette oldukları yerlerde uygun teşviklerin olmaması ve finansmana ulaşmada sıkıntı yaşanması şirketlerin yatırım planlarını ertelemesine yol açıyor. İş dünyası yatırımların tekrardan artması için 5’inci ve 6’ncı bölge teşviklerinin tüm Türkiye’de geçerli olması gerektiğini savunuyor. Bugün ‘terzi usulü teşvik’ verilse de bunun belirli şartlara bağlanması yatırımların istenilen düzeye gelmesine tam olarak yardımcı olmuyor.
5. Lisanslı depolar tarımla sınırlı kaldı
Lisanslı depoculuk başta gıda sektörü olmak üzere birçok sektörü doğrudan etkileme potansiyeline sahip. Sistemle birlikte tarıma dayalı ticaret ve sanayi sektöründeki işletmeler; ihtiyaç duydukları ürünler için depo inşa etme maliyetinden kurtulup, talep ettikleri miktar, tür ve kalitedeki ürünü kolaylıkla ve güvenilir bir şekilde sağlayabiliyorlar. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından kuruluş izni verilen lisanslı depo işletmesi sayısı 100’e, lisans verilerek faaliyete geçirilen lisanslı depo işletmesi sayısı ise 38’e ulaştı. Bu işletmelerin toplam 50 deposu bulunuyor. Depolar İç Anadolu Bölgesi’nde toplanırken, az miktarda Marmara, Karadeniz ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde de bulunuyor. Bugün tarım ürünlerinin depolanması gerçekleştirilirken, diğer sektörler bundan yeteri kadar istifade edemiyorlar. Sanayicilerin finansman ihtiyacına ve depolama maliyetlerine lisanslı depoların çözüm sağlayabileceğini ifade eden iş dünyası temsilcileri, buraya ürün koyarak alınan senetlerle krediye kullanılabileceğine ya da oradaki ürünleri istenilen dönemde uluslararası pazarlarda satabileceklerine işaret ettiler. İş dünyası lisanslı depoların her geçen gün artmasına rağmen yeterli olmadığını da vurguluyor.