KOBİ'ler finansa İFM ile ulaşacak
KOSGEB Başkanı Recep Biçer, “İstanbul'un finans merkezi olması kapsamında oluşacak enstrüman çeşitliliği KOBİ'lerin finansmana ulaşımını da kolaylaştıracak” dedi.
HÜSEYİN GÖKÇE
İstihdam, ihracat, yatırım ve oluşturulan katma değer bakımından ülke ekonomisine büyük katkıları olan KOBİ'ler, hem dünyada hem de Türkiye'de toplam işletmelerin büyük bir bölümünü oluşturuyor. KOBİ'ler milli ekonominin gelişmesi ve benzeri özellikleriyle ekonomik ve sosyal kalkınmada stratejik öneme sahip. Bu anlamda ülke ekonomisinde vazgeçilmez bir konumda bulunan KOBİ'lerin finansal sorunlarının çözümü de ekonominin geleceği açısından hayati bir önem taşıyor.
Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı (KOSGEB) Başkanı Recep Biçer de İstanbul Finans Merkezi (İFM) ile KOBİ'lerin finansmana daha rahat ulaşacağını söylüyor.
İFM Dergisi'nin kasım ayı konuğu olan KOSGEB Başkanı Biçer, İstanbul Finans Merkezi'nin KOBİ'ler için öneminden, KOSGEB'in çalışmalarına soruları yanıtladı:
• İstanbul'un finans merkezi haline gelmesi, Türkiye için ne ifade edecek? Türkiye ne kazanacak?
Avrupa'nın en büyük ve en gözde dünya kentlerinden birisi olan İstanbul, sadece Türkiye için değil çok geniş bir coğrafya için de merkezi rolü artık kanıtlanmış durumda. Günümüzde İstanbul artık hem lojistik anlamda, hem ticaret anlamında da önemli bir merkez. İstanbul'un bu merkez özelliğini finans noktasında da vurgulamak, finans konusunda da İstanbul'un gerçek anlamda uluslararası bir nitelik kazanmasını sağlamak ülkemiz için son derece önemli.
İstanbul'un finans merkezi haline gelmesi, ülkemizin uluslararası alanda rekabet gücüne sahip bir finans merkezine dönüşmesini, reel sektörün ihtiyaçlarını karşılayacak, her türlü finansal aracın ihraç edilebildiği, güçlü bir fiziki, beşeri ve teknolojik altyapıya sahip, etkin bir biçimde denetlenen şeffaf bir piyasa yapısının tesis edilmesini temin edecek. Bu durum ise ülkemiz işletmelerinin rekabet gücünü artırarak fon kaynaklarına erişimini kolaylaştıracak.
• İFM'nin KOBİ'lerin finansman ihtiyacının giderilmesi konusunda ne gibi katkılar sağlayacağını düşünüyorsunuz?
KOBİ'lerin finansman kaynaklarının sınırlı ve maliyetli olması, kapasite, standart ve verimliliklerini düşürüyor. KOBİ'ler genellikle öz kaynağı, karlılığı ve sabit varlıkları düşük olan riskli işletmeler. Yeterli içsel fon sağlayamayan KOBİ'ler için yararlanabilecekleri finansal ürün yelpazesinin dar olması, ülke ekonomisine gereken katkıyı sağlamasına engel teşkil ediyor. İstanbul'un finans merkezi olması kapsamında oluşacak finansal enstrüman çeşitliliği, KOBİ'lerin de finansmana ulaşımı kolaylaştıracak. Bilhassa uzun vadeli finansal olanakları artan rekabetçi KOBİ'lerin, ülkemiz ekonomisini çok ilerilere taşıyacağına hiç şüphe yok.
TÜRK BÜYÜME VE İNOVASYON FONU'NA KAYNAK
• KOSGEB olarak kendinizi İFM'nin neresinde görüyorsunuz?
Konuyla ilgili eylem planlarında İstanbul'u cazip bir finans merkezi haline getirebilecek, gelişme potansiyeli yüksek finansal ürün ve hizmetler için gerekli altyapı oluşturulması öngörülüyor. Başkanlığımız öncelikle bu alanda daha çok devreye girebileceğine inanıyorum. KOBİ'leri desteklemek anlamında, KOBİ'lerin sermaye piyasaları ve farklı finansal araçlardan yararlanmalarını sağlamak amacıyla, KOBİ'lere yönelik destek mekanizmaları oluşturabiliriz. Aslında bugüne kadar KOSGEB olarak oldukça iyi yol aldığımıza inanıyorum. Bugün itibariyle KOBİ'lere finansal anlamda destek sağlayan iştiraklerimiz yanında, oluşturduğumuz destek programlarımız uygulamaya geçmiş bulunuyor. KOBİ'lere ortaklık anlamında yatırım sağlayan girişim sermayesi yatırım ortaklığı fonlarına fon sağlayan, fonların fonu niteliğindeki İstanbul Risk Sermayesi Girişimi (iVCi) şirketine Avrupa Yatırım Fonu ile birlikte en fazla kaynak sağlayan kuruluş durumundayız. iVCi 160 milyon Euro büyüklüğünde bir taahhütle kuruldu. Yatırım kapasitesini dolduran iVCi'nin misyonunu devam ettirmek ve daha ileriye taşımak amacıyla ikinci fonların fonu olan Türk Büyüme ve İnovasyon Fonu'nun kurulması çalışmaları tamamlandı. Toplam 200 milyon Euro taahhütle kurulacak olan fona, Hazine Müsteşarlığımız, KOSGEB ve Avrupa Yatırım Fonu 60 milyon Euro, Türkiye Sınai Kalkınma Bankası ise 20 milyon Euro kaynak sağlayacak.
KOBİ BORSASI
Diğer taraftan KOBİ teminatlarına çözüm sağlamak amacıyla kurulan Kredi Garanti Fonu A.Ş.'nin TOBB ve 21 banka ile birlikte en büyük üç ortağı arasında yer alıyoruz . Kefalet sistemi anlamında ortaklarımız, ilgili kurum ve kuruluşlar ile birlikte sürekli yeni mekanizmalar oluşturma ve uygulama çabası içindeyiz.
Ayrıca KOSGEB olarak KOBİ'lere sağladığımız birçok desteğimizin arasında, finans piyasalarından kaynak temin aşamasındaki KOBİ'lerimize yönelik destek programları hazırlayarak, uygulamaya geçebiliyoruz. Bu çerçevede kredi faiz destek programlarımız dışında, KOBİ'lerimizin sermaye piyasalarından da kaynak teminine yönelik çalışmalarımız mevcut. Bugün uygulamada olan en önemli desteklerimizden biri, Gelişen İşletmeler Piyasası KOBİ Destek Programı'dır. Bu destek ile KOBİ'lerin, KOBİ Borsası olarak bilinen Borsa İstanbul- Gelişen İşletmeler Piyasasına açılarak kaynak sağlamaları desteklemekte ve teşvik ediyor.
DÜNYADA İLK ÖZEL PAZAR
KOBİ'lerin finansman imkanlarının çeşitlendirilmesi amacıyla dünya da bir ilk olarak Borsa İstanbul A.Ş. halka açık olmayan anonim şirketler ile yatırımcıları buluşturmak amacıyla internet üzerinden erişim sağlanan elektronik bir platform olan “Özel Pazar” adıyla bir pazar kurdu. Özel Pazar'da, özel hukuk hükümleri çerçevesinde, halka açık olmayan A.Ş.'lerin paylarının halka arz edilmeksizin ihracı, devri, alım ve satımı yapılacak.
Bu kapsamda KOBİ'lerin özendirilmesi ve teşvik edilmesine ilişkin olarak şirketlerin platform sürecinde karşılaşacakları maliyetleri destekleyecek taslak bir model oluşturuldu.
KOSGEB DESTEKLERİ
• KOSGEB desteklerinde yeni bir dönemin yaklaştığını biliyoruz, detayları paylaşabilir misiniz?
Bizim destek programımız sabit. Dinamik tarafları da var ama konu başlıkları belli. Girişimciliğin nitelikleri de belli. Sıfırdan işe başlayanlara, destek programı uyguluyoruz. İleride mevcut işini büyütmeye çalışanlar veya yeni bir ürün sunmaya yönelik işletmelere yeni program düşünülebilir. Ancak bu hemen olacak iş değil. Bunun altyapısını hazırlamak lazım. Neye ihtiyaçlarının olduğunun öğrenilmesi gerekiyor. Olaya bizim bakışımızla girişimcilerin bakış açısı farklı olabiliyor.
• Bu çalışma ne zaman sonuçlanır?
Çok uzatmaya niyetimiz yok, yıl sonuna kadar veya önümüzdeki yılın ortalarına kadar destekleri bir daha gözden geçirebiliriz. Nitelik olarak revize etme şansımız olabilir. Toplamda uzman ve uzman yardımcısı sayısını bine çıkarmayı planlıyoruz. Uzmanlar yetiştikçe, daha fazla katkı sağlayacaklar. Yeni uzman alımıyla birlikte, öncekilerden farklı olarak eğitim sürelerini uzattık. Önceki uygulamalardan farklı olarak, uzmanların tüm sektörleri tanıyabilmeleri için, büyük şehirlerde eğitim almalarını sağlayacağız. Büyük yerde tecrübe kazandıktan sonra, küçük işletmeleri daha kolay yönlendirebileceklerini düşünüyoruz.
İŞLETMELERİN İLGİSİNİ ARTIRACAĞIZ
• KOSGEB'in kamuoyunda daha fazla tanınması için çalışmalarınız var mı?
İkinci aşamada büyük merkezlerde başlayarak, uzmanların bir iş planı hazırlaması. Haftanın en az iki günü sahada çalışacaklar. OSB'lere gidip, sektörel destekler bazında bilgilendirme toplantıları yapacaklar. Uzmanlar işletme bazında dolaştığında, devletle işleri olmadığını söylüyorlar. Bankacının kredi pazarlaması gibi algıladıkları da oluyor. Bunları aşmak anlamında daha hedef odaklı çalışma yapılabileceğini düşünüyoruz. Sahadaki etkinliği artıracak çalışmalara öncelik vereceğiz. Bu hem teşkilat anlamında hem işletmeler anlamında iki yönü var. Geçmişte 10-15 sene önce kurulmuş, KOSGEB desteklerinden yararlanmış, ama hiç uğramadığımız firmalar var. Başka işletmeleri özendirmek anlamında bunları unutmamak gerekiyor. Destek verdiğimiz firmaların ihracat yapar noktaya geldiğini gösterebilirsek, diğer firmaların da ilgisi artar.
Biz müdürlüklerden fizibilite yapmalarını istedik. Desteklenen firmaların başarı hikayelerini kendi dillerinden anlatmalarını istiyoruz. Sektörel bazda envanter de çıkarabiliriz. Burada hazırlanacak yayınlar, girişimcilik eğitimlerinde kullanılabilir. Girişimci olmuş, birkaç yılını tamamlamış işini kurmuş insanları belki eğitmen olarak kullanabiliriz.
• Markalaşma ve Ar-Ge konusunda başlattığınız program ne durumda?
Ar-Ge ve markalaşma konusunda, 100 milyon liralık çağrıya çıkmıştık, 45 milyon lira değerinde 902 projenin değerlendirmesi yapıldı. Bunun da büyük kısmı markalaşmaya yönelik.
KOBİ'LER İÇİN ÖZEL ÇALIŞMA
• Şirketlerin kurumsal yapılarının güçlendirilmesi konusunda çalışmalarınız var mı?
Özellikle KOBİ'lerin ihalelere daha kolay girebilmeleri için kurumsal altyapılarının güçlendirilmesine yönelik özel bir çalışma yapıyoruz. İhalelerde kurumsal yapıya çok dikkat ediliyor. İhracat pazarında da karşı taraf bu tarz bilgileri görmek istiyor. Kendi kurumunuzu tanıtırken, uzmanlaşmış kadromuz var, muhasebe sistemimiz her şeyi izleyebilecek üretim yapınızın olduğunu yansıtamazsanız, yol alma şansınız daralıyor. Bunun yanında markalaşma dediğimiz, kendi ürününü marka haline getirme desteği. Meyveden lokum yapın var, bunu marka haline getirip ulusal ve uluslararası pazara sunmasını sağlayacak projeler kabul edildiyse, sundukları bütçeler dahilinde desteklenecek. Yılın sonuna doğru çalışmalar da tamamlanmış olur. Bu kapsamda firmalara 300 bin liraya kadar destek sağlayabiliyoruz.
FİRMALAR KOSGEB İLE DÜNYAYA AÇILACAK
• Siz ekonomik anlamda hangi sektörlerin ön plana çıkacağını öngörüyorsunuz?
Beklentilere uygun olarak, Ar-Ge ve inovasyondan ileriye dönük beklentilerimiz daha fazla. Girişimcilikle beraber uluslararası kuluçka merkezinin kurulması, görevi Bilim Teknoloji Yüksek Kurulu tarafından KOSGEB'e verildi. Beklentimiz kamunun desteğiyle özellikle kuluçkaya yatıracağımız, belli aşamaya getirip yurtdışına götürüp, oralarda en azından network ve işin finansal boyutunu öğreteceğimiz firmaların çoğaltmak. Özellikle teknoloji geliştirme merkezleri, teknopark, üniversitelerin teknoloji geliştirme bölgelerinde, start up firması olarak başlayıp belli aşamaya getirip, ürünün prototipini yapan firmaları uluslararası pazarlara çıkma gayretleri. Bunun için mali kaynak, mentörlük, rehberlik gerekiyor. Bu işin bu manada kamu olarak, ucundan tutmak, gayreti içindeyiz. Çünkü işin tam da içine girmek çok şey olmaz, bir merkez kurayım hepsi benim altımda olsundan ziyade, bu işleri yapan merkezleri de destekleme alanını daha çok işleyeceğiz. O firmaları yurtdışına götürecek, aracılık edecek, iyi niyetli, bu işi bilen, kalifiye merkezlere destek vereceğiz.
• Nasıl destek verilecek?
Firmalarımızın uluslararası pazarlarla nasıl yer edinebileceğine yönelik, kuluçka merkezlerinde kısa süreli eğitimler olabilir. Eğitim aynı sektörde olabileceği gibi, bağlantılı sektörler de olabilir. Bir de venture kapital dedikleri, sermaye sahipleriyle bu tür projelere gözü kapalı yatırım yapacakları, melek yatırımcıları, büyük sermaye sahipleri olabilir. Projemize mali destek sağlayabildiğiniz sürece büyütme imkanı oluyor. Uluslararası pazarlara açma imkanı oluyor. Uluslararası kuluçka merkezi, silikon vadisine kurulması, o faaliyetlere destek verilmesi, bu manada çok anlamlı olacak. Bu çalışmalarla birlikte, altyapısı olan firmaların, daha da fazla artacağını düşünüyorum.
BÜYÜK BALIĞI KAÇIRMAYALIM
İnsanların şunu bilmesi lazım. Girişimciliği ya da Ar-Ge inovasyon teknoloji yatırımlarında yatırım yaptığımız her kuruşun karşılığını alacağız diye bir şey yok. Fire payı olacak. Yatırımın yarısı çöpe gidiyor diye düşünürsen, büyük balığı kaçırırsın. Bu konuda ilginç bir örnek vermek istiyorum. Silikon Vadisi'nde bir kuluçka merkezi müdürü ile sohbet ettik. O, özellikle başarısız olan işletmeleri kabul ettiklerini, çünkü başarısızlık tecrübelerinden yararlandıklarını söyledi. Bakın, bir konuya daha dikkat çekmek istiyorum. Bizim katma değeri yüksek işlerde çalıştıracağımız insanları el üstünde tutmamız lazım. Bu konuda maalesef çok başarılı değiliz. Harward'da eğitim görmüş bilim adamı bir arkadaşımız özel bir üniversite tarafından büyük yatırım ve imkan vaatleriyle Türkiye'ye getirildi. Bir sene boyunca hiçbir şey yaptırmadan oturtulunca o da küstü ve başka bir ülkeye gitti.
• KOSGEB desteklerine yönelik talepte bir değişim var mı?
2014 yılı ilk 6 ayına göre sağladığımız toplam destek miktarı yüzde 9.3 artarak 133 milyon 311 bin liraya yükseldi. Ar-Ge, inovasyon ve endüstriyel uygulama destekleri 20 milyon liradan 22 milyon 120 milyon liraya, genel desteklerimiz ize 48.9 milyon liradan, 56.3 milyon liraya ulaştı. Bu dönemde en yüksek artış ise girişimcilik destek programında gözlendi. Bu kategorideki desteklerimiz yüzde 19.5 artarak 51 milyon 527 bin liraya çıktı.