'Kamu tasarrufu özel sektöre kaldıraç olacak'
Bütçe disiplininden ödün verilmeyeceğini vurgulayan Ağbal, 'Harcamalardaki artışın adresi yatırım ve ihracat desteği' dedi.
Mehmet KAYA
ANKARA - Maliye Bakanı Naci Ağbal, 2017 bütçesinin detaylarını DÜNYA’ya açıkladı. İhracatçıların yıllardır talep ettiği navlun desteği de uygulanmaya başlayacak. Naci Ağbal, bütçedeki açık yükselişinin bir kısmının 2016 vergi kaybından yaşandığını vurgularken, başta ihracat olmak üzere, yatırım, üretim, Ar-Ge desteğini arttığını söyledi.
Buna karşılık, başta bina- taşıt alımı, onarımı ile personel alımına dayalı cari giderlerde tasarruf olacağını söyleyen Ağbal, sosyal harcamaların da sabit tutulduğunu açıkladı. Maliye Bakanı, “Bütçenin cari giderini artırarak büyüme mümkün değil.. Biz bir tercih yaptık. Yatırım, üretim, ihracatı destekleyeceğiz” dedi. Genel Yayın Yönetmenimiz Hakan Güldağ ve Ankara Temsilcimiz Ferit Parlak’ın sorularını yanıtlayan Naci Ağbal, özel sektörün toplam vergi yükünün 2017’de destekler ve yatırımlar nedeniyle düşeceğini de açıkladı.
Bütçenin önceliği: Yatırım, üretim, ihracat
Naci Ağbal, program tanımlı bütçe açığının 2017’de yüzde 1,9’a kadar çıkmasının iki kaynaktan ortaya çıktığını vurguladı. Bunlardan ilkinin, turizm, büyümedeki yavaşlama, ithalattaki azalmadan kaynaklı vergi geliri düşüşünün 2017’ye yansıması, diğerinin de yatırım-destek ödeneklerinin artırılması olduğunu kaydetti. 2016 sonunda vergi gelirlerinin bütçe tahmininin altında kalacağına işaret eden Ağbal, faiz dışı fazla da verilemeyeceğini belirtti.
Teknik detayda, bütçe giderlerinde cari harcamalarda artış değil tasarruf yapıldığını, bina kiralama, onarım, yapım, taşıt alımı, personel çalıştırmayı gerektiren hizmet alımlarında tasarruf yapıldığını kaydeden Ağbal, ayrıca taşıt kiralamadaki kurala benzer şekilde bina yapım-kiralama için de kural oluşturma hazırlığı içinde olduklarını belirtti. Bütçe giderlerindeki artışın ihracat, üretim ve altyapı, dolayısıyla üretken yatırımların paylarındaki artışı içerdiğini vurgulayan Ağbal, “Bütün harcama artışına baksanız 7,5 milyar TL. Bununla Türkiye ekonomisinin büyümeyeceği ortada” dedi.
Ağbal, “Önceliğimiz şu: Özel sektör yatırımlarıyla Türkiye büyüyecek ama özel sektör yatırımlarını kendi bulunduğu yerde yapsanız bile eğer kamu altyapı yatırımlarıyla bunu desteklemezseniz bu yatırımlar rekabetçi yatırımlar olamaz. Onun için yatırım harcamalarını bir büyüme aracı olarak, doğrudan doğruya harcamanın kendisini büyüme aracı olarak değil, özel sektör yatırımlarına kaldıraç etkisi yapacak bir faktör olarak görüyoruz ve bunların da önemli olduğunu düşünüyoruz” görüşünü vurguladı. Naci Ağbal, akaryakıta yapılan 20 kuruş vergi artışının, 2017’de 8 milyar TL’lik bir avantaj sağladığını ve bunun da yatırım için ayrıldığını açıkladı.
Bütçenin ve ekonomi politikasının, büyümedeki yavaşlama, ihracat risklerine karşı bir reaksiyon gösterdiğini belirten Ağbal, şöyle konuştu:
“Ekonomi politikaları dinamik süreçte koşullara uygun olarak kendini dönüştürebilmeli ve değiştirebilmelidir. Ekonominin genişleme, ısınma dönemlerinde, ekonomi politikaları, maliye politikaları üzerinden ekonomideki o aşırı ısınmayı alabilirsiniz, ılımlı hale getirirsiniz, soğuduğu dönemlerde de kamu üzerinden ılımlı hale getirebilirsiniz.
Bugün gerek bütçe, gerek makro ihtiyati tedbirler gerekse özellikle yatırım-üretim desteklerinin arkasında bugünün ekonomik dinamiklerinin gerekleri var. Bunlara gözümüzü kapatabilir miyiz? İç talepte aşağı yönlü eğim varken, kredi genişlemesinde daralmalar varken, global dış koşullar genel anlamda bir takım dış taleple bağlantılı kanallarımda belirsizlik üretiyorsa, ekonomi yönetimi olarak hiçbirşey olmamış gibi önceden ezberletilmiş gibi bunlara karşı duyarlı olmayacak mıyız? Bugünün koşullarında ekonominin gerekleri neyse onu yaparız ama eğer esneklik umduğumuz noktanın üstüne giderse tedbir de alırız.
Bütçe disiplini en önemli önceliklerimizden biri. Bütçemizin 2017 için doğru olduğunu düşündüğmüz bir düzenleme yaptık. İki şeyi önemsiyoruz: Sorunlara hızla karşılık vermeliyiz. Karşılık esneklik payı taşımalı. Kararları değiştirmemiz gerektiğinde gerekli araçlarla değiştirip dönüştürebilmeliyiz. Buna son derece önem atfediyoruz. Bugün de 2016 yıl sonu için, 2017 bütçesi için ekonomi politikalarının rasyonalitesi neler gerektiriyorsa bu doğruları yapmaktan geri adım atmayız.
Ama büyümeye ihtiyacımız var, istihdama ihtiyacımız var, nitelikli kaliteli büyümeye ihtiyacımız var. Ülkemizin ihracatının hem kalite, hem de hacim olarak artmaya ihtiyacı var. O zaman bütçemi bu ihtiyaçlara yönelik yeniden dizayn etmem lazım. 2017 bütçesi bu anlamda büyüme ekseninde bir kompozisyon değişikliği getiriyor. Bütçede gevşeme yaptılar, açıkları artırıyor demek haksız eleştiri olur.”
Bütçe disiplini özel sektörün büyümesi için şart
“Burada bütçe disiplini, tasarruf noktasında önce biz (kamu) tasarrufumuzu kendimiz uygulayacağız. Yatırımda bugün tasarruf etmek gelecekte zarar etmek demek. Ancak bugün caride tasarruf etme zamanı.. Burada yeni bütçemizde kamu kurumlarına vereceğimiz ödeneklerde bahsettiğim cari harcamalarda kesintilere gidiyoruz. Neredeyse bazı kalemlerde 2016 bütçesinin de altına düşüyoruz” diyen Naci Ağbal, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Kamu maliyesindeki açığı artırırsanız bu parayı bir yerden bulmanız lazım. Siz para istediğiniz yerin cebindeki paranın çoğunu alırsanız diğer tarafa gidecek para azalır. Mali disiplini biz hep özel sektöre kaynak noktasında bir kamu tasarrufu olarak görüyoruz. Bütçe açığı aynı zamanda ekonominin yatırım/tasarruf dengesini sağlayan bir şey. Bütçe aynı zamanda istihdama, kalkınmaya, büyümeye hizmet eden bir araç. Bu değişik faktörleri dengeleyen bir anlayış lazım.”
Naci Ağbal, 2017 bütçe ve 2017-19 Orta Vadeli Programı'nın, hem faiz dışı fazlada, hem de bütçe açığında dönem sonunda başladığı noktaya döndüğüne de işaret ederek, 2017’de özel yatırımlar ve sektör lehine bir tercih yapıldığını kaydetti.
İhracata destekte yeni araç geliyor: Navlun desteği hayata geçecek
Maliye Bakanı Naci Ağbal, ihracata yönelik navlun desteğini hayata geçirmeye hazırlandıklarını kaydetti. OVP açıklamasında Başbakan Binali Yıldırım, 2017’de, 2016’ya göre ihracatını artıranlara teşvik planlandığını açıklamıştı. Maliye Bakanı Ağbal da uzun süredir talep edilen uygulamalardan olan ihracatta navlun desteğinin başlayacağını açıkladı. Ağbal şunları kaydetti: “Türkiye büyüyecekse ihracat kanalına daha fazla destek vermemiz lazım. 2016 bütçesinde DFİF üzerinden verdiğimiz destekleri -yıllardır 1 milyar TL dolayında tutuyorduk- bu defa 3 milyar TL’ye artırdık.
Bunu yaparken iki şey yaptık: Biri mevcut ihracat teşviklerinin özellikle verimli olduğunu bildiğimiz, ihracatı gerçekten teşvik ettiğini düşündüğümüz kalemlerde teşvik miktarlarını artırdık, teşviğin kapsamına genişlettik. İkinci olarak yeni teşvik unsurları getirdik. Bugün artık navlun desteğini uygulamaya sokuyoruz. Özellikle bazı sektörlerde Türkiye’nin pazara girebilmesi için ulaşım maliyetlerinin ciddi manada aşağı çekilmesi lazım. Onun için özellikle, bir örnek vermek gerekirse; kanatlı hayvan ihracatı. Hemen götürürseniz satabilirsiniz. Süs bitkilerini hemen götürürseniz satabilirsiniz. Havayolu ulaşımında destekler getirdik.
Yine yüksek teknolojiye, Ar-Ge’ye, inovasyona dayalı ihracata ilave destekler getirdik. Eximbank üzerinden ihracata vereceğimiz gerek sigorta desteği, gerek kredi desteklerini artırdık. 2017’de ihracat desteklerinde çeşitliliği artırdık, sonuç odaklı piyasanın istediklerini koyduk. Hem böylece özel sektör üzerindeki vergilerin yüklerini aşağı çekiyoruz, hem özel sektörün ihtiyaç duyduğu altyapı kanalından destek oluyoruz, hem de ciddi bir yatırım teşviki getirdik.”
2023 hedefleri bir vizyon hedefidir
Maliye Bakanı Naci Ağbal, 2023 hedeflerinin vizyon olarak algılanması gerektiğini belirterek, revizeye yönelik tartışmaları anlamlı bulmadığını vurguladı. Ağbal, “Gerek ilk 10 ekonomiye girme, gerek 500 milyar dolar ihracat, ileriye dönük hedefler. Önemli olan şu, biz dünyada ilk 10 ekonomiye girmeli miyiz, böyle bir vizyonumuz olmalı mı?.. Olmalı… 2023 hedefini gerçekleştirmek için 2023’ün son gününe kadar çalışacağız. Vizyon, önemli olan bu.. İhracatta 500 milyar dolar mı.. Bunun için çalışacağız. Bu tür hedef koyan ülkeler bir yere gidiyor, büyüyor. Türkiye üç, altı ay sonrasını göremeyen, vizyon koyamayan bir ülkeden, racon kesen bir ülkeye geldi. Bugün Suriye’de aktif bir politikası var. Bu politikayı uygulayabilmek için güçlü ülke olmanız lazım, iki ayağınızın birbirine dolaşmaması lazım, ekonomide sağlam olmanız lazım, iç sorunları çözebilecek bir güce sahip olmanız lazım” dedi.
“Süper teşvik” Bakanlar Kurulu kararı hazır
Maliye Bakanı Naci Ağbal, “süper teşvik” diye isimlendirdiği proje bazlı teşvikin uygulaması için Bakanlar Kurulu kararının Ekonomi Bakanlığı ile birlikte hazırlandığını açıkladı. Ağbal, bunun küresel değer zinciri içinde yer almayı sağlayacak yatırımlar için önem taşıdığını belirterek, “Başkaları ne teşvik veriyorsa bir fazlasını vermelisiniz ki size gelmeli. ‘Şunu istiyorum’ deniliyor. Bir standart paket hazırlayıp, ‘işine gelirse’ demek mümkün değil artık” diye konuştu. Proje bazlı teşvik sisteminde, hangi sektörlere yönelik destekler verilebileceğine yönelik Bakanlar Kurulu’nun karar alması gerekiyor. Yine başvuran projelerin hangilerinin bu teşvik sisteminden yararlanacağı da Bakanlar Kurulu kararıyla gerçekleşiyor.
Savunma harcamalarındaki artış risk değil
Maliye Bakanı Naci Ağbal, savunma ve güvenlik alanında yapılan harcamaların bütçe içinde ağırlığının görece düşük olduğunu ve olası artışların herhangi bir risk oluşturmadığını söyledi. 2017 bütçesinde mevcut risklere göre bir ödenek tahsisi yapıldığını belirten Ağbal, “Toplam bütçe büyüklüğü içinde önemli bir yekûn oluşturmuyor. Savunma ve güvenlik harcamaları dahil olmak üzere ihtiyatlı, dikkatli ödenek oluşturduk. Ama her zaman söylüyorum: Savunma ve güvenlik anlamında ülkenin ihtiyaçları neyi gerektiriyorsa, gereklerini yaparız” dedi.
Cari harcamadaki azaltma yanlış yorumlanmasın
Naci Ağbal, cari harcamalardaki kısıntının “tercih” olduğunu belirterek, bunun yanlış değerlendirilmemesi gerektiğini söyledi. Ağbal, “Ekonomimiz güçlü, bütçemiz güçlü, bütçe açıklarımız düşük, kamu borcunun milli gelire oranı düşük. Bugün herkes Türkiye’nin kamu maliyesinin geldiği seviyeye hayran. İçeride, dışarıda. Bugün, carilerde tasarruf yapacağız diyorsunuz, Türkiye’de, bütçede bir sıkıntı mı var? Hayır yok.. Ne olursa olsun ayağımızı yorganımıza göre uzatmamız, gereksiz harcamalardan kaçınmamız, olabilir kamu kurumları bazı alanlarda daha rahat harcıyor olabilir orada da kontrol altına almamız lazım” dedi.
TMSF, el konulan şirketlerin kayyumu durumunda
Maliye Bakanı Naci Ağbal, TMSF tarafından yönetilen ve KHK ile işleme tabi tutulan şirketlere yönelik sürecin devam ettiğini vurguladı. Ağbal, ilk başta varlıklarına el konulan ve böylece Maliye Hazine’sine devredilen şirketler bulunduğunu hatırlattı. Ağbal, bu şirketlerin varlıklarının satılması ya da başka yollarla tasfiyeden sonra, şirketlerin uygun borçlarının ödeneceğini belirtti. Bunların dışında. TMSF formülüyle yönetimi devralınan şirketler de olduğunu hatırlatarak şöyle konuştu: “Biliyorsunuz özellikle FETÖ terör örgütüne ait olan, müzahir olan şirketler KHK ile TMSF’ye devredildi. TMSF kendi yetkisi kapsamında bu şirket ve varlıkları birleştirebilir, tasfiye edebilir, satabilir veya satıştan elde edilen gelirleri de yine ilgili yargı kararları çerçevesinde tasarruf edebilir.
TMSF, bu KHK ile kayyum olarak görevlendirildi. Bu kişiler ve şirketlerle ilgili yargılama devam ediyor. TMSF kayyum olarak görev ve yetkileri çerçevesinde yönetecek ama bu şirketlerin varlıklarının herhangi bir şekilde kayba uğrama ihtimali varsa, şirketin sürdürülebilirliği konusunda sıkıntılar varsa bu takdirde sahiplerinin herhangi bir zarara uğramaması için tedbir alacak. Satsa bile bu gelir, mahkeme kararı verilinceye, yargılama neticelenip terör örgütüne finansman sağlayan kuruluşsa o zaman varlıklar, şirketler, gelirler mahkeme kararıyla Hazine’ye müsadere edilecek. TMSF’nin eylem ve işlemleri mahkeme kararı çerçevesi alınan geçici tedbir ve düzenlemelerdir.”
'Varlık Fonu'na özelleştirme geliri sınırlı aktarılmalı
Maliye Bakanı Naci Ağbal, özelleştirme gelirlerinin asıl olarak merkezi bütçenin finansmanında kullanılması gerektiğini, yıllık GSYH’nin yüzde 0,5-0,7’si arasında bir özelleştirme gelirine ihtiyaç bulunduğunu vurguladı. Varlık fonuna yönelik görüşünü açıklayan Ağbal, “Türkiye varlık fonu yasası çıkardık. Kuruluşla ilgili çalışmalar devam ediyor. Varlık fonu kendi kaynak yapısını üretecek. Yasada sayılan farklı farklı kaynaklar var. Özelleştirme bunlardan biri ama tek kaynak değil. Kamuya ait varlıklar olsun, diğer gelirler olsun, şirketler olsun her zaman varlık fonuna dahil edebiliriz ama bizim için önemli olan genel bütçesi dediğimiz, içinde merkezi yönetimin de yer aldığı bütçe dengesinde mali disiplini kararlı şekilde yürütmek. Bundan sonraki yıllarda da özelleştirmeden gelecek gelirler merkezi yönetim bütçesine girecek. Özelleştirme gelir hedefi yakalandıktan sonra daha yüksek gelir üretebilirsek varlık fonuna kaynak ayıracağız ” dedi.