Kadının fendi, işleri karıştırdı!
Her şeyi kontrol etmeye çalışan ve kimsenin mutsuz olmasını istemeyen Maggie’nin öyküsünü anlatan “Kördüğüm”; Greta Gerwig, Julianne Moore ve Ethan Hawke’lı kadrosuyla yüzlere gülücük konduran bir film.
NERMİN SAYIN
“Feminist” olduğunu düşündüğüm atalarımıza bakılırsa, “Kadının fendi, erkeği yendi” doğru ve geçerli bir ifade... Gerçi, özellikle son yıllarda, bu durumda kalan erkek silahını çıkarıp kadını ve fendini vuruyor, ama, konumuz bu değil... Konumuz, kadının fendinin bazen de işleri nasıl karıştırıp “Kördüğüm” haline getireceği! Evet, tahmin ettiğiniz gibi, bu haftanın filmi orijinal adı “Maggie’s Plan”, bizim sinemalarımızdaki ismiyse “Kördüğüm” olan sevimli komedi! Dolandırmadan tanımla diyen okurlarım için, sözün sonunda yazmam gerekeni şimdiden söylüyorum: “Kördüğüm”, pek çok yönüyle Woody Allen komedilerine benzeyen ama son yılların yükselen kadın komedyeni Greta Gerwig’e yaslanan hikâyesi ve Julianne Moore’un nefis oyunculuğuyla kadın bakış açısından anlatılan bir durum komedisi. Kadın bakış açısını meselesinde elbette, yönetmenin Rebecca Miller olmasının da büyük etkisi var. Bir anlamda, kadın yönetmen ve iki iyi kadın oyuncu, hemcinslerinin her şeyi kontrol etme ve yoluna sokma huylarıyla tatlı tatlı dalga geçiyorlar film boyunca. Bugüne kadar imzasını daha çok bağımsız işlerde yazar-yönetmen olarak gördüğümüz, aynı zamanda aktris olan Rebecca Miller da, bu tatlı filme verdiği enerjiyle “Daniel Day-Lewis’in eşi” olarak anılmaktan kurtulacaktır sanırım! Bu arada filme dair bir anekdot daha: 30 yıldır oyunculuk yapan Ethan Hawke ilk kez bir kadın yönetmenle çalışıyor ve hikâyenin tüm kadınları elbirliği edip onun karakteri John’u kukla gibi parmaklarında oynatıyor; hatta “Ben sıkıldım, al sen oyna!” diye adetâ birbirlerine atıveriyorlar!
Geldik bir durum komedisini tanıtırken en sakıncalı olabilecek paragrafa: Konuya... Kimsenin seyir zevkini kaçırmadan, ki bu durum komedisinde diğer filmlere göre bir parça daha önemli, bakalım nasıl çıkacağız işin içinden: Efendim, ana karakterimiz sanatçılarla sanat kurumları arasında bir tür menajerlik yapan, 35 yaşlarındaki Maggie (Greta Gerwig). Maggie aşkta son derece başarısız, öyle ki en uzun ilişki yaşadığı adam ve karısı artık en iyi arkadaşları olmuşlar! Aşkta nasibinin olmadığını düşünen Maggie , tek başına da olsa çocuk sahibi olmak istiyor. Tam da bu sırada, çalıştığı üniversiteye yarı zamanlı bir antropolog atanıyor, tahmin edebileceğiniz gibi hoş, zeki ve sıcakkanlı John bu (Ethan Hawke.) John çok başarılı bir profesör olan -aynı zamanda son derece bencil- Georgette’le (Julianne Moore) evli, ama onun kocasından çok iki çocuklarına bakan dadı durumunda. Kendine hiç zaman kalmadığı için, harika olacağını düşündüğü romanını bir türlü bitiremiyor. İşte bu ortam içinde, bir soyadı benzerliği dolayısıyla tanışan Maggie ve John, aradıklarının birbirleri olduklarına karar veriyorlar! Fakat, heyhat, öyle yanlış bir karar ki bu geri dönmesi Maggie’nin her şeyi birbirine katmasına yol açacak...
Bu yıl yaz durduğunluğunun bir parça geciktiği -neyse ki!- vizyonumuzda “Kördüğüm”, ince mizahtan, durum komedisinden, ayrıntılı ama minimal oyunculuklardan hoşlanan tüm sinemaseverlere hitap ediyor. Keyifl i bir iki saat için tavsiye ederim...
İYİ OYUNCULARI ÖZLEDİYSENİZ!
“Kördüğüm”ün senaryosu ve rejisi gayet iyi, zekâ dolu birçok ayrıntı var. Ama öyle filmler seyrettik ki yanlış castlarla adetâ ölü doğdular. Bu filmin yapımcılarının en büyük başarısı bu olmuş işte, cast’ı doğru kurmak! “Frances Ha”yla parlamasının ardından Hollywood’un en sevilen kadın komedyenlerinden birine dönüşen Greta Gerwig, hem fiziğiyle hem de ruhuyla Maggie olmayı başarmış doğrusu. Bunda kostüm tasarımcısının etkisini de es geçmemeli! Greta Gerwig’i sokakta görseniz, “Evet bu Maggie!” dersiniz, o derece doğal. Fakat bence filmin asıl yıldızı Julianne Moore. Bembeyaz teni ve kızıl saçlarıyla zaten doğal olarak sofistike bir görüntüsü olan Oscarlı yıldız, aslında komedi denince ilk akla gelecek oyunculardan değil, tıpkı Ethan Hawke gibi. Ama, yöntem durum komedisi olunca, oyuncuya da fırsat üstüne fırsat çıkıyor. Saçma sapan replikler ya da mimiklerle komik olmak zorunda değil, ama öyle bir yerde kaşını kaldırıyor ki seyirciyi avucunun içine alabiliyor. Bence, Georgette’de asla çözmediği dik topuzuyla Julianne Moore’un yaptığı da bu! “Kördüğüm”de iki ters köşe oyuncu da var. Biri Ethan Hawke. Kariyeri “Before Sunrise / Before Sunset” gibi onu bir dönemin bütün sinemasever kadınlarının idolü yapmış iki romantik filmin üzerine inşa edilen Hawke, orta yaşa geldiği “Kördüğüm” de neredeyse kadınların hışmına uğruyor! O sarsak, bir kadın tarafından yönlendirilmezse ne yapacağını bilemeyen adamı da çok naif oynuyor doğrusu. Varlığı başlı başına durum komedisi olan isimse “Kördüğüm”ün daima kaybeden turşucusu Travis Fimmel! Adam, şu sıralar vizyonda olan “Warcraft”ta dünyanın kaderini elinde tutuyor, yahu!
MAGGIE’NİN MUHTEŞEM (!) PLANINI SUYA DÜŞÜRENLER...
Maggie (Greta Gerwig): 35 yaşlarındaki Maggie hem karnı doysun, hem turtası dursun isteyenlerden. Aslında iyi niyetli biri. Ama “kaderin işine” bu kadar karışmaması gerektiğini henüz öğrenememiş!
John (Ethan Hawke): Film boyunca kimsenin hayatında istemediği, bir kadının isteyip diğerinin istemediği, ikisinin de istediği adama dönüşme başarısı olan, kendi aleminde bir antropolog-yazar.
Georgette (Juianne Moore): Çocuk da yaparım, kariyer de, ama babaları bakar demiş ve kendini tamamen kariyerine adamış. Fakat ailesini kaybettiğinde belki de yanlış seçim yaptığını düşünmeye başlıyor.
Guy (Travis Fimmel): Turşucu, kendi deyimiyle turşu girişimcisi. Maggie’nin eski bir arkadaşı ve “Babasız çocuk yapsam mı?” günlerinin en önemli aktörü.
Felicia (Maya Rudolph): Maggie’nin en iyi arkadaşı, aynı zamanda bir zamanlar Maggie’nin sevgilisi olan Tony’le evli.
Tony (Bill Hader): Eski sevgili, yeni kanka. Öyle ki Maggie, film boyunca kurduğu bütün planların detaylarını bir tek Tom’a anlatıyor. Fakat sonunda onun gevezeliğinin kurbanı oluyor.
Justin ve Paul (Mina Sundwall ve Jackson Frazer): Georgette ve John’ın çocukları. Özellikle Justin, Julianne Moore’a gerçek kızıymış gibi benziyor!
Lily (Ida Rohatyn): Filmin sevgi pıtırcığı. Aslında tüm olayları ateşleyen bebek!