İTO Başkanı Avdagiç: Konkordato beyaz bir sayfa değildir
"Konkordatonun beyaz bir sayfa olduğu kanaatinde değilim" ifadesini kullanan İTO Başkanı Avdagiç, şirketler konkordatoya gittiğinde bu sefer onların alacaklılarının sıkıntıya girdiğini belirtti.
İSTANBUL (DÜNYA) - İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç Cannes’da MIPCOM Fuarı’nda basın mensupları ile biraraya gelerek soruları yanıtladı. "Konkordatonun beyaz bir sayfa olduğu kanaatinde değilim" ifadesini kullanan Avdagiç, şirketler konkordatoya gittiğinde bu sefer onların alacaklılarının sıkıntıya girdiğini belirtti.
Avdagiç, "Onların da bir kısmı konkordato eğilimine girdi. Daha ölçülü olması daha doğru olacaktır" dedi. Avdagiç, İcra İflas Kanunu ile ilgili bir düzenleme yapılmasını istediklerini belirterek şöyle devam etti: "İcra iflas süreçlerinde özellikle avukatlara ödenen bedellerin düşürülmesini talep ediyoruz. Ve icra iflas süreçlerinin avukatlar için mali açıdan cazip olmaktan çıkarılması gerekiyor. Çünkü çok hızlı bir şekilde bu sürece girilebiliyor. Orada oran yüksek olduğu için avukatlar için önemli bir kazanç kapısı. O nedenle çok fazla işin çözüm sürecini zorlamadan hemen muameleyi başlatmak durumda kalıyorlar. İkinci olarak devletin icra işlemlerinde aldığı harçları düşürmesi önemli. Avukatlık işlemleri, bu icra harçları ile beraber 250 liraya çıkıyor borcu. 100 lirayı ödemen 250 lirayı nasıl ödeyecek? Bunun ikinci ayağı olarak da bu sürece maruz kalan işletmelerin üretim süreçlerinin faaliyet süreçlerini bloke edilmemesi gerekiyor. Yani gelip de bir alacakla ilgili makinanın hemen beynini söküp götürüyor. Adam zaten ödeyemiyor, makinasını da bloke ettiğin zaman bu adam ne yapabilir ki? Yeddi emin sisteminin daha etkin devreye alınması şirketlerin devam edebiliyor durumda iken bu sürecin devam etmesi çok önemli."
Bankalar piyasayı fonlamaya başladı
Piyasaların durumunu da yorumlayan İTO Başkanı şöyle devam etti: "Hem finansmana ulaşmada hem de finansman maliyetinde son birkaç haftadır daha makul bir noktaya doğru işin eğrildiğini görüyoruz. Mevduata verilen faizler azaldı, buna bağlı olarak özellikle kamu bankalarından belli bir rakamın üzerinde fonlama başladı piyasaya. Tabii bu henüz yeterli miktarda değil. Ama en azından belli bir fiyatla da olsa finansmana ulaşılabiliyor olması çok önemli. Dolayısıyla bir taraftan döviz kurlarında yatay bir seyre geçilmesi, bir taraftan finansmana ulaşılabiliyor olması şu andaki en önemli iki nokta. Bu ikisinde de bir iyileşme emareleri görülüyor. Eğer önümüzdeki süreçte de bu konuda süreç bu şekilde devam ederse en azından buradaki olumsuz algı kırılmış olacak ve piyasadaki fiyatlama süreçleri, mal hareketleri, ertelenen alımlar, siparişler ve talepler tekrar devreye girmeye başlayacak."
Bu anlamda kendileri açısından önemli konulardan birinin KDV alacakları olduğunu söyleyen Avdagiç, şöyle devam etti:
"Özellikle devletin iş dünyasına ödemek durumunda olduğu KDV alacaklarının belli bir takvime bağlanıp ödeneceği ve bundan sonra oluşacak KDV alacağının da 2019 yılında devreye alınacak bir programla, yüzde 50’sinin defaten yüzde 50’sinin de hızlı bir şekilde ödeneceğinin açıklanması biçim açımızdan çok değerli. Niye değerli çünkü; KDV alacağımız bir kendi paramız ve hiçbir finansman maliyeti olmayan bir para. Yani o parayı aldığımız zaman hiçbir finans maliyeti ödemeden iş dünyasındaki şirketler finansa ulaşıyor. Bu da finansmanın bu kadar pahalı olduğu bir dönemde çok sonuç odaklı bir süreç."
Bunun yanında iki konunun çok hızlı çözülmesi beklentisinde olduklarını söyleyen Avdagiç, "Bir tanesi kamunun özel sektöre olan borcunun belli bir takvim içinde ödenmesi. Burada bu borcun tamamının defaten ödenmesinin bütçe gerçekleri açısında mümkün olmadığını farkındayız. Ama bunun bir planlaması yapılır ve bu özel sektörle paylaşılırsa en azından özel sektör de buna göre nakit akışını finansman ihtiyacını piyasadaki borç ödeme sürecini planlama imkanına sahip olacaktır. Diyelim ki devletin piyasaya 100 lira borcu varsa, ben her ay 20 lira ödeyeceğim derse devlet, insanlar bilirki ben 5 ayda bu 100 liramı alacağım, her ay 20 lira alacağım. Ona göre nakit akışını, mal tedarikini, tedarik vadelerini realize eder ve oluşturur. Bu da beklenenin çok ötesinde olumlu yansır piyasaya. KDV çözüldü, bunun da çözülmesini bekliyoruz. Üçüncü bir konu; özellikle kamuya iş yapan müteahhitlerin, tabii burada müteahhit derken sadece inşaat müteahhitleri değil, kamuya iş yapan tüm müteahhitleri kastediyoruz, bunlarla ilgili fiyat farkı kararnamelerinin çıkmasını bekliyoruz" diye konuştu.
İş zıvanadan çıkmış vadeler 14 aya uzamıştı, duble zorluk oluştu
Ödemelerde vade farkının azalması sıkıntısını nasıl yorumlamak lazım? Bu piyasaya olan güvenin bir ifadesi mi, yoksa gerçekten nakit dönmediği için bunu yerine koyamam depoyu dolduramam algısının mı güçlü olduğunu gösteriyor? Hepsi var. Biraz da özeleştiri yapmamız lazım. Genel resme baktığımız zaman Türkiye’de birçok sektörde (tabirimi mazur görün) iş zıvanadan çıkmıştı. Bazı sektörlerde 12 aylık 14 aylık vadeler vardı; tekstilde, ayakkabıda.Bu sürdürülmesi mümkün olmayan bir süreç. Dolayısıyla buradaki bu abartılmış gerçekçi olmayan süreç, döviz kurundaki son dönemde yaşanan yükselme ve finans maliyetlerinin artmasından dolayı keskin bir şekilde geri geldi. Tabii insanlar hem o vadesi gelenleri ödüyorlar, hem de kısa vadeli mal almak durumunda kalıyorlar. Bu finans ihtiyacını çok artırdı. Finansmana ulaşım da şu an çok kolay değil. O anlamda da duble bir zorluk oluştu piyasada. Ama ben bu süreci kısa bir süre sonra atlatmamız durumunda piyasanın bir daha uzun vadeye dönmeyeceği ve bundan bir ders çıkartacağı kanaatindeyim. Bugün temel konulardan biri döviz fiyatlarının kısa ve orta vadede ne olacağına yönelik öngörü yapmaktaki güçlükten dolayı insanlar bu riski yüklenmek istemiyorlar. Yüklenenler de diyelim ki, şu anki doları yüzde 20- 25 yüksekten hesaplayıp ancak vadeli satış yapıyorlar. O da çok yönetilebilir bir durum değil.