İthalatta dolandırıcı çetelere dikkat!
300 dolarlık ‘gözetim’ masrafından kaçınanlar, büyük zarara uğruyor
AYSEL YÜCEL
İSTANBUL - Global ekonomideki gelişmeler, firmaları maliyetlerini düşürmeye zorlayınca şirketlerin ‘kandırılma’ riski arttı. Üreticilerin maliyetlerini düşürmek için hammadde ithalatında yurtdışında ucuz fiyat veren firmaların peşine düşmesi, en fazla ithalat yapılan Çin gibi ülkelerdeki dolandırıcı şirketlerin de sayısını her geçen gün artırıyor. Son dönemde çok sayıda Türk üretici firma da bu dolandırıcı şirketlerin kurbanı oldu. Fuarlarda ya da mail ortamında Türk firmaları ile bağlantıya geçerek iş bağlayan birçok dolandırıcı firma, Türk firmalarına büyük kayıplar yaşatıyor. Çinli bir firmaya 60 bin dolarlık plastik hammaddesi polipropen granülleri siparişi veren Türkiye merkezli bir inşaat firmasının, Mersin’de teslim aldığı konteynerlerden taşla doldurulmuş yüzlerce çuval çıkınca firma şaşkına döndü.
Suudi Arabistanlı bir firmaya 200 ton PVC hammadde siparişi veren başka bir Türk şirketi Plasko da aldığı malların ‘çöp’ niteliğinde farklı bir madde olduğunu görünce yine büyük şaşkınlık yaşadı. Suudi Arabistan’da ve Türkiye’de tüm ilgili kurumlara başvurduklarını ancak bir netice alamadıklarını dile getiren Plasko yetkilisi Ender Günay, kayıplarının 140 bin euro civarında olduğunu ve gelen malzemenin atıl bir vaziyette depolarında bekletildiğini açıkladı. Sektör temsilcileri çok sayıda benzer vakanın olduğuna ve hatta firmaları kapanma noktasına getirdiğine dikkat çekiyor. Uzmanlar, şirketleri, malın gümrükte yüklendiği anda kontrol yapan ‘gözetim’ firmalarıyla çalışmaları konusunda uyarıyor.
Dünyanın en büyük gözetim şirketlerinden biri olan SGS’de danışman olarak görev yapan Akredite Gözetim Şirketleri Derneği Başkan Yardımcısı Asım Yazıcıoğlu, ithalat yaparken dolandırılan şirketlerin, ‘gözetim’ hizmeti veren firmaların varlığından haberdar olamadığını ya da bu hizmeti almaktan kaçındığını söyledi. Türkiye’de yaklaşık 150 gözetim firması bulunduğuna dikkat çeken Yazıcıoğlu, 300 dolar ile bin dolar arasında değişen gözetim hizmetini alan firmaların bu tür riskleri ortadan kaldırdığını vurguladı. Gözetim firmaları alıcı firma için ithalatı yapılan malın gümrükte konteynerlere ya da kamyonlara yüklendiği sırada kontrolünü yapıyor, ürünlerin teknik şartnamelere uygun olarak kalite ve miktar analizini yaparak sertifikalandırıyor ve malı mühürlüyor. Bu da istenmeyen bir malın yüklenmesinin önüne geçiyor. Bu tür olaylarda firmaların maddi zarara uğramasının yanı sıra kriminal suçlarla da karşı karşıya kalmasına neden olduğunu belirten Yazıcıoğlu, “Malın istenmeyen özellikte bir mal olarak tespit edilmesi durumunda olay kriminal boyutlara taşınabiliyor. Örneğin bakırda taş çıkması, kriminal suçtur. Kaçakçılığa girer. Bu tür olaylarda en büyük risk de kriminal risktir. Örneğin herhangi bir ülkeden gelen bir malda taş çıkması durumunda suçsuz olduğunuzu ispatlamanız sizin o taşın o ülkeden geldiğini ispatlamanızla mümkün. Bu nedenle gözetim hizmeti almak firmalar için hayati önem taşıyor” dedi.
‘Üretim duruyor, yüksek tazminatlar ödeniyor’
Dünyanın önde gelen gözetim şirketlerinden Bureau Veritas’ın Türkiye Genel Müdürü Rıza Başkan, gözetim firmalarının kalite ve ürün doğrulama konusunda dünyanın her noktasında dış ticaretin güven içerisinde yapılması ve dış ticaretten kaynaklı riskleri minimize etmek adına çok önemli rol üstlendiğine vurguladı. Gözetim hizmeti almayan firmaların çok büyük riskle karşı karşıya olduğuna dikkat çeken Başkan, şu açıklamayı yaptı:
“Küreselleşen dış ticarette ürün hareketleri muazzam hızlara ulaşmış olması ve ayrıca zaman ve maliyet baskısı nedeniyle firmaların kendi kontrollerini efektif yapamamaları kaynaklı olarak, ürünler alıcısına ulaştığında talep edilen ürünler dışında ürün gelebiliyor. Ya da malın beklenen kalitede veya miktarda olmaması, firmaların üretimini yapamamaları ve müşterilerine verdiği taahhütleri yerine getirememelerine, ciddi tazminatlar üstlenmek zorunda kalmalarına sebebiyet veriyor. Bu bağlamda özellikle yükleme öncesinde ürün görsel kontrolleri, kalite tayini amaçlı test hizmetleri ve sonucunda ürünlerin yüklemesine nezaret edip sertifikalandırılması, hasarlı eksik güvenliksiz farklı esvapta ürünlerin sevk edilmesinin önüne geçecek ve risklerinizi minimize edecektir.”
‘Cüzi masraftan kaçınan ağır faturayla karşılaşabiliyor’
Türk Plastik Sanayicileri Araştırma Geliştirme ve Eğitim Vakfı (PAGEV) Başkanı Yavuz Eroğlu, yüzde 85 ithalata bağımlı olan plastik sektöründe faaliyet gösteren yaklaşık 6 bin firmaların yüzde 90’ının KOBİ niteliğinde olduğunu belirtti. Hammadde ithalatının üretim maliyetlerine yansımasının üretici firmaları oldukça zorladığını, bu nedenle firmaların hammaddeyi ucuza mal etmeye temin etmenin yollarını aradığını dile getiren Eroğlu, firmaların tam bu noktada ucuza mal satan Çin’e yöneldiğini söyledi. “Çin’e sipariş veren birçok firmamız malları gümrüğe geldiğinde, plastik hammaddesi yerine yüksek oranda mineral taş yedirilmiş ürünlerle karşılaşıyor ve mağdur oluyor” diyen Eroğlu, PAGEV olarak üyelerini piyasa fiyatları konusunda bilgilendirdiklerini ve çok ucuz teklifl ere itibar etmemelerini söylediklerini vurguladı. Firmaların yaptıkları alımları uluslararası gözetim firmalarının denetimde yükletmelerini önerdiklerini belirten Eroğlu, şöyle konuştu:
“Firmalarımızın cüzi gözetim bedellerini ödemekten imtina etmeleri çok vahim kayıplara yol açıyor. İçinde ne geleceğini bilmedikleri bir konteyneri yurtiçine ithal etmeye çalışmak aynı zamanda başka risklere de kapı açıyor. Konteynerin içinde ithal edilen malzemelerin kriminal bir ürün olup olmadığı konusu ise ayrıca bir risk. Öncelikle doğru fiyatla doğru ürünü almak, güvenilir satıcılardan mal almak, sektörün bilgi kaynağı PAGEV gibi kuruluşlara danışmak ve alınan malı gözetim hizmeti ile kontrol edip yükletmek firmalarımızı riskten kurtarır.”
‘Referans araştırması yapmak önemli’
Plastik Sanayicileri Federasyonu (PLASFED) Başkanı Selçuk Aksoy, özellikle Çin’de çok sayıda bir masa bir bilgisayar ile faaliyet gösteren firma olduğunu ve dünyada her gün yüzlerce yere mail ile inanılmaz fiyat teklifl eri gönderen bu firmaların içinde çok sayıda dolandırıcı firma olduğunu ifade etti. Çin’den bir mal alınacaksa mutlaka o malın dünya piyasasını ve Çin’de arz fazlası olup olmadığını araştırmak gerektiğine dikkat çeken Aksoy, gözetim firmalarıyla çalışmanın yanı sıra Çin’den mal alınacaksa firmanın fabrikasını gidip görmek gerektiğine dikkat çekti. Aksoy, “Çinli firmanın diğer ülkelerdeki müşterilerini öğrenip referans araştırması yapmak lazım. Ama bunlar da yetmez gözetim şirketlerine de sevkiyat sırasında doğru malın yüklenip yüklenmediğini kontrol ettirmek lazım. Neticede ucuz etin yahnisi yavan oluyor. Biz gerek federasyonumuz gerekse ihracatçı birliğimizde üyelerimizi sürekli uyarıyor ve mutlaka ilgili ticaret ateşeliklerimize danışarak hareket etmelerini öneriyoruz” diye konuştu.