İşte Türkiye'deki gelir dağılımı eşitsizliği
TÜSİAD'ın hazırlattığı rapor, Türkiye'deki bireysel gelirlerin 2002'den sonra artış eğilimine girdiğini, ancak 2007'den sonra düz bir seyir takip ettiğini ortaya koydu
İSTANBUL - Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Sosyal Politikalar Komisyonu'nun faaliyetleri çerçevesinde hazırlanan "Türkiye'de Bireysel Gelir Dağılımı Eşitsizlikleri: Fonksiyonel Gelir Kaynakları ve Bölgesel Eşitsizlikler" raporu basın toplantısıyla kamuoyuna açıklandı.
İTÜ İşletme Fakültesi öğretim üyeleri Doç. Dr. Raziye Selim ve Prof. Dr. Ünal Günçavdı ile İTÜ İşletme Fakültesi öğretim görevlisi Dr. Ayşe Aylin Bayar tarafından hazırlanan raporun tanıtımında konuşan Raziye Selim, Türkiye'deki bireysel gelirlerin 2002 yılından sonra artış eğilimine girdiğini, ancak 2007 yılından sonra düz bir seyir takip ettiğini söyledi.
En yoksul yüzde 20'lik kesimin 2002 yılında toplam gelirin yüzde 5.3'ünü aldığını belirten Selim, bu rakamın 2007'de yüzde 6'ya kadar yükseldiğini, 2011 yılında ise yüzde 6,1 ile aynı seviyelerde kaldığını kaydetti.
Yapısal tedbir gerekiyor
En zengin yüzde 20'lik kesimin 2002 yılında toplam gelirden yüzde 49.8 pay aldığı bilgisini veren Selim, bu oranın 2007'de yüzde 43,7'ye kadar gerilediğini, 2011'de ise yüzde 44.8'e yükseldiğini dile getirdi.
Gelir dağılımına bölgesel olarak bakıldığında ise İstanbul ve çevresinin ortalama gelirinin, Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin ortalama gelirinin yaklaşık 2.5 katı olduğu bilgisini veren Selim, bölgeler arasındaki farklılığın 2010 yılında 2.1 katına kadar azaldığının gözlemlendiğini söyledi.
Öner Günçavdı ise gelir dağılımının yapısal bir problem olduğunu ve yapısal tedbirler alınması gerektiğini söyledi.
Faiz gelir grubunun katkısı arttı
Raporda bireysel gelir dağılımı eşitsizliğine ilişkin tüm eşitsizlik göstergelerinin 2007 yılında bir kırılmaya işaret ettiği belirtildi. 2002-2007 arasında gelir dağılımı eşitsizliğinde azalma eğilimi söz konusuyken, 2007-2011 döneminde eşitsizlik ölçülerinde kayda değer bir gelişme gözlenmediği dile getirilen raporda, "Gelir dağılımının birinci dönemde eşitliğe yaklaşmasında, büyük oranda gelir dağılımının en üst ucunda yer alan en zengin gelir grubunun gelirlerindeki oransal azalma etkili olmuştur" ifadeleri kullanıldı.
Fonksiyonel gelirler içinde, Türkiye genel gelir eşitsizliğine en yüksek katkıyı faiz gelirlerinin yaptığı, bu gelir grubunu müteşebbis gelirlerinin izlediği aktarılan raporda, faiz gelir grubunun eşitsizliğe katkısının 2002-2007 döneminde azalırken, 2007 sonrasında artış gösterdiği dile getirildi.
Gelir eşitliğinin sağlanması için etkili stratejiler gerektiği vurgulanan raporda, şunlar kaydedildi: Büyümenin gelir eşitsizliklerini giderici yönde etki yaratması için, gelir yaratma süreçlerinin iyileştirilmesine ihtiyaç vardır. Gelir dağılımı eşitsizlikleri ile sadece makroekonomik politika uygulamalarıyla mücadele edilemez. Ülkenin üretim kapasitesini artırması ve ekonomiye potansiyel bir büyüme kabiliyeti kazandırılması gereklidir ancak yeterli değildir. Ülkemizdeki iktisadi faaliyetlerin daha formel ve daha kurumsallaşmış bir yapıya kavuşması; küresel rekabet düzeyi yüksek olan iktisadi faaliyetlerin payının artması; tasarrufların ve mevduat düzeyinin artırılması ve tasarrufun tabana yaygınlaştırılması; ekonominin döviz cinsinden gelir yaratabilme potansiyelinin artırılması; vergi politikasının ve sosyal nitelikli harcamaların gözden geçirilmesi; iş gücü piyasalarının kayıtlı ve kurumsal yapısının güçlendirilmesi gibi adımlar, gelir dağılımı eşitsizliklerinin giderilmesinde etkili olabilecek politikalar arasında sayılabilir.