İnşaatçılar desteklerin sürmesini istiyor
İnşaat sektörünün önümüzdeki dönemde ekonominin üzerinde büyüyeceği öngörüsünde bulunan Türkiye Müteahhitler Birliği, buna karşın birçok risk faktörü olduğunu belirterek, hükümet tarafından verilen desteklerin bu yılda sürmesi gerektiğini belirtiyor.
Türkiye Müteahhitler Birliği (TMB), inşaat sektöründeki büyümenin önümüzdeki dönemde genel ekonomik performansın üzerinde seyretmesinin beklendiğini; buna karşın yükselen enflasyon, faiz oranları ve kur etkisiyle sınırlanabilecek talep nedeniyle konut sektörünün desteklenmeye devam edilmesi gerektiğini belirtti.
Jeopolitik sorunlar ve enerji fiyatlarındaki gerileme nedeniyle Türk müteahhitlerin yurtdışında üstlendikleri projelerde düşüş gözlendiğine işaret eden TMB, ancak "en kötü"nün geride kaldığının düşünüldüğünü belirtti.
"Olumlu gidişat korunacak"
Türkiye Müteahhitler Birliği tarafından yayınlanan "Ocak 2018 İnşaat Sektörü Analizi"nde, 2017 yılında negatif konjonktüre rağmen, piyasaları destekleme yönünde alınan önlem ve teşviklerin katkısıyla iktisadi faaliyette oldukça güçlü performans görüldüğü; ancak Afrin operasyonunun jeopolitik risk algısında bir miktar bozulmaya neden olarak Türk mali piyasalarını baskıladığı belirtildi.
Kırılganlıkları azaltacak reform ajandalarının önem taşıdığı ifade edilen analizde, önümüzdeki dönemde daha olumlu seyir beklendiği vurgulanarak, "2018 yılının Türkiye ekonomisi açısından bir dengelenme yılı olacağı ve genel iktisadi faaliyetteki olumlu gidişatın korunacağı dile getirilmektedir" denildi ve şu ifadelere yer verildi:
"Destekler sürmeli, çünkü..."
"Sahra Altı Afrika başta olmak üzere potansiyel pazarlardaki fırsatlar, Irak'taki gelişmeler, Rusya ile ilişkilerimizdeki kademeli normalleşme göz önüne alındığında, en kötü dönemin geride kaldığı değerlendirilmektedir."
Analizde, "Sektöre ilişkin yatırım fırsatları ve finansman riskleri birlikte değerlendirildiğinde, inşaat sektöründeki büyümenin önümüzdeki dönemde genel ekonomik performansın üzerinde seyretmeyi sürdürmesi beklenmektedir" ifadelerine yer verildi.
Konut sektörünün desteklenmeye devam edilmesi gerektiğine vurgu yapılan analizde, göstergelerin, geçen yıl belirli aylarda artış gösteren talepteki canlanmanın kalıcı olamayabileceğine yönelik endişeleri artırdığına dikkat çekilerek şöyle denildi:
"Yurtiçinde yükselen enflasyon, faiz oranları ve döviz kurları ile harcanabilir gelirde beklenen düşüşün talebi önümüzdeki dönemde de sınırlayabileceği düşünülmekte. 2018 yılına yönelik projeksiyonlar, gayrimenkul stoku, dövizdeki dalgalanma nedeniyle tüm girdi maliyetlerinde oluşan artışın yanı sıra aylık yüzde 1 seviyesinin üzerine çıkmış bulunan konut kredisi faizlerinin de yükseliş eğilimi dikkate alındığında, sektörün desteklenmeye devam etmesi önem arz etmekte."
Analizde yer alan verilere göre; inşaat yatırımları 2017 yılının ilk çeyreğinde yüzde 13.3, ikinci çeyreğinde yüzde 22.5, üçüncü çeyrekte yüzde 12 artış gösterdi.
"En fazla iş Tanzanya'da üstlenildi"
Türk firmalarının yurtdışında üstlendikleri müteahhitlik işlerinde ise bir düşüş gözlendiği belirtilen analizde, 2012-2015 döneminde 25-30 milyar dolar bandına oturan yıllık yeni proje tutarının 2016-2017 döneminde 14-15 milyar dolara gerilediği kaydedildi.
Analizde, "Bu durum büyük ölçüde sektörün ana pazarlarındaki jeopolitik sorunlar ve aynı döneme denk gelen enerji fiyatlarındaki gerilemeden kaynaklanmaktadır. Bu nedenle önceki yıllarda yurtdışı müteahhitlik hizmetlerinin son derece güçlü olduğu enerji ihracatçısı pazarlarda gerçekleştirilen yatırımların da ivme kaybettiği gözlenmektedir" denildi.
Türk müteahhitlik firmaları 2017'de uluslararası pazarda 14.7 milyar dolar tutarında 241 proje üstlendiği belirtilen analize göre, bu dönemde en fazla iş üstlenilen ülkelerin başında yüzde 17.3 ile Tanzanya geldi. Kazakistan ve Gürcistan'da son yıllarda görülen düşük performanstan sonra yükselme eğilimine geçilirken; Mozambik ise potansiyel bir pazar olarak ilk on ülke arasına girdi.
Toplam yurtdışı müteahhitlik hizmetlerinin yaklaşık yüzde 35'ini oluşturan Rusya, Libya ve Irak pazarlarından doğan kaybı dengeleyebilecek yeni fırsatlar için, potansiyel pazarlar olan Sahra Altı Afrika, Hindistan, ASEAN Bölgesi (Güney Doğu Asya Ülkeleri Birliği) ve Latin Amerika pazarlarının yakından takip edildiği belirtildi.