İnegöl ve Tire, Türkiye'ye model oldu
Türkiye ekonomisinin yapı taşını küçük işletmeler oluşturuyor. Birbirinden bağımsız küçük işletmelerin, yoğun rekabet ortamında uzun süre ayakta kalmaları bile çok zor. Oysa güç birliği yapanlar başarı öykülerine imza atıyor. İşte bunun iki örneği...
ESRA ÖZARFAT / ARZU ALP
İnegöl, Türkiye’nin ‘mobilya başkenti’... Mobilya üretiminde uzmanlaşan ilçeden çıkan ürünler sadece Türkiye’de değil, dünyanın çeşitli yerlerinde alıcı buluyor. İşsizliğin yaşanmadığı nadir yerlerden biri olan İnegöl’de mobilya üreticileri önce bir ihtisas OSB’de buluştular, sonra da üretimdeki güç birliğini pazarlama alanına taşıdılar. Mobilya AVM projesi Mobiliyum’un ilk etabı ocak ayında açılacak. 125 bin metrekarelik ilk etapta 100 mağaza ile açılacak olan Mobiliyum’un aynı büyüklükteki ikinci etabının inşaatı da devam ediyor. Mobiliyum’un hedefi 200 mobilyacıyı 365 gün açık fuar konseptiyle alıcılarla buluşturmak.
Mobilium konseptini Türkiye geneline yaymak isteyen mobilyacılar, 5 yılda Türkiye’de 5, dünyanın belirlenecek iki yerinde daha AVM açmayı planlıyor. Mobilyacılar, kendi girşimlerinin yanı sıra mevcut ya da planlanan AVM’lerde de mobilya satış alanları kurulması için teklif almaya başladı.
Mobiliyum Kurucu Başkanı Haluk Özbek, “Türkiye’nin en büyük AVM’lerinden son bir aydır birlikte mobilya AVM, mobilya çarşıları oluşturma teklifl eri alıyoruz. Örneğin, büyük bir grubun İstanbul Avrupa yakasında bir AVM inşaatı var. Orada mobilya satışına da başlanması için model almak üzere buraya gelip Mobiliyum’u gezecekler. İstanbul’da değerlendirdiğimiz iki AVM daha var. Biri Autopia. Otomobil AVM’si konseptiyle yapılan merkezin içinde bize mobilya satışına da başlanması için 100 bin metrekarelik alan verilmesi teklifi geldi. İnşaat maliyeti olmadan, bu tip mobilya AVM fırsatları da doğuyor” dedi. AVM’nin ocak ayında faaliyete gireceğini, resmi açılışın ise mart ayında yapılacağını belirten Özbek, “Dünyanın en büyük mobilya fabrikası” sloganıyla İnegöllü mobilyacıları 225 bin metrekarelik kapalı alana sahip AVM ile dünyaya açmayı hedefl ediklerini söyledi.
Projenin toplam maliyetinin 100 milyon doları geçeceğini ifade eden Haluk Özbek, Mobiliyum’un sadece showroom konseptinde olmayacağını, 20 adet 40 metrekarelik ofisleri 5 yıl süreyle ücretsiz olarak endüstriyel tasarımcı ve iç mimarlara vereceklerini söyledi. Özbek, “Bu proje tamamen üyelerimizin kendi çabalarıyla finanse edildi. Hiçbir yerden destek alınmadı. İnegöl’de 3 bin üzerinde üretici var. Ama şu anda İnegöl’de toplamda 200 showroom yok. Bu büyük eksiklik. Mobiliyum’a taşınacak büyük ölçekli firmalar, gelişmek isteyen firmalara da şu an bulundukları alanlarda showroom açma imkanı sağlayacak” dedi. Özbek, İnegöl’ün Yenişehir Havaalanı’na 15 kilometre uzaklıkta bulunduğunu, kiralayacakları uçaklarla yurtiçi ve yurtdışından alım heyetlerini Mobiliyum’a getirmeyi planladıklarını anlattı.
Mobiliyum konsepti nasıl olacak?
5 yılda İstanbul’da 2, Ankara, İzmir ve Orta Anadolu’da da birer Mobiliyum açılacak. Türkiye genelinde kurulu AVM’lerin değerlendirilmesini öngören girişimde, 100 bin metrekare ve üzeri alanlarda 100 mağaza ile kurulacak olan mobilya çarşılarının adı yine Mobiliyum olacak. İnegöl Mobiliyum’dan farklı olarak Türkiye’nin diğer yerlerinde açılacak olan mobilya çarşılarında Türkiye’deki diğer mobilya üreticisi firmalar da yer alabilecek.
‘Mobilya sektörünün önünü açacak bir oluşum’
>> Mobilya Sanayicileri ve İşadamları Dernekleri Federasyonu (MOSFED) Başkanı Ahmet Güleç: “Hedefimiz genelde Türkiye mobilyası ama özelde İnegöl’ün Türkiye mobilya sektörünü geliştirmek. İnegöl’ün hem fikir, hem üretim, hem de pazarlama bazında Türkiye’de merkez niteliğinde olduğunu biliyoruz. İnegöl ihracatını son 10 yılda 13.5 kat artıran bir merkez. İnegöl mobilyasının ihracat artış hızı Türkiye mobilya ihracatının artış hızından iki kat fazladır. Onun için bu açılımı hem İnegöl mobilyasının, hem de Türkiye mobilya sektörünün önünü açacak bir oluşum olarak değerlendiriyoruz. Projenin kuruluşundan bu yana içindeyiz, destek veriyoruz. Mobilya sektörü olarak nasıl organize olacağız, nasıl yeni pazarlara açılacağız, yeni pazarlara açılırken nasıl dinamikler kullanacağımızın hikayesini Mobiliyum ile yazmış oluyoruz. KOBİ’ler ve diğer imalat sektörleri için de bu yapılanma bir örnek oluşturdu.”
Mobiliyum’da mağazası olanlar ne diyor?
>> Ada Koltuk Yönetim Kurulu Başkanı Halil Malkaç: “Ocak sonunda Mobiliyum’daki mağazamız açılışa hazır hale gelecek. Hem perakendede hem de toptan satışta bize ivme katacağını düşünüyoruz. Mobiliyum İnegöl’ü daha yukarılara taşıyacak.”
>> İberba Yönetim Kurulu Başkanı Ertekin Uz: “Mobiliyum içinde 1.350 metrekarelik bir dükkanımız var. İnegöl’e gelen müşteri sayısında yüzde 30-40 civarında bir artış bekliyoruz. Doğru projeler olursa başka yerlerde açılacak mobilya AVM’lerde de yer alırız.”
>> Rendi Mobilya Yönetim Kurulu Başkanı Zeki Kavaz: “Mobiliyum, İnegöl’ün satış stratejisini değiştirecek. Birlikte hareket etmeyi sağlayacak. Bu bizim ufkumuzu, satış tarzımızı değiştirecek ve geliştirecek. İnegöl’ün artık daha disiplinli, biraz daha müşteri odaklı hareket etmesi sağlanacak. Birlikte hareketin cesaretinden kaynaklı iyi bir çekim merkezi olacak.”
[PAGE]Tire Süt Kooperatifi, bayilik ağını ülke geneline yaygınlaştırıyor
Süt toplama ve pazarlama amacıyla 1967 yılında birkaç süt üreticisinin bir araya gelerek kurduğu Tire Süt Kooperatifi, bugün 2 bin 54 aktif ortak, 260 çalışan ve günlük 170 ton süt toplama kapasitesine ulaşarak “Birlikten doğan güç” mottosunu tam anlamıyla hak edecek bir başarı öyküsü yazmış durumda. Ürünlerini zincir marketlerin yanı sıra sonbaharda faaliyete giren Çiftçim Market’le de İzmir ve ilçelerindeki tüketicilere ulaştıran Tire Süt Kooperatifi, çıtayı yükseltiyor. BM tarafından dünyanın en iyi kırsal kalkınma modeli seçilen Tire Süt Kooperatifi, şimdi, İstanbul, Ankara, Muğla, Aydın, Denizli ve Bodrum’da bayiler arıyor.
Tire Süt Kooperatifi Başkanı Mahmut Eskiyörük, kooperatiflerin toplumsal barışın anahtarı olduğunu vurgulayarak, “Biz küçük üreticileri koruyan ve devamlılıklarını sağlayan bir model kurduk. Başarıyı bununla yakaladık” dedi. Türkiye’nin en güçlü kooperatiflerinden biri haline geldiklerini belirten Eskiyörük, “Türkiye’de süt üretimi iki kat artmazken Tire’de 7 katına çıkarmayı başardık. Dünya bizi takdir etti, modelimiz Türkiye’de de örnek olmalı. Şirket tarımcılığına yönelmenin sürdürülebilir olmadığı görüldü. Büyük bir kaynak çöpe gitti. Tarımda yapısal sorunları çözümü kooperatifl eşmede” diye konuştu.
Geçen hafta Başbakan Ahmet Davutoğlu tarafından açıklanan “Ekonomide Dönüşüm Programı” ikinci ayağındaki eylem planında yer alan tarımda örgütlülüğün, üretici- sanayi entegrasyonunu ve işbirliğini geliştirecek şekilde destekleme mekanizması kurulacağı ifadesi yer almıştı. Eskiyörük de bu noktada, kooperatifl eşmeyi teşvik etmek için devlet politikasının şart olduğunu dile getirerek, “Bunun kültürü ve eğitimi verilmeli. İlkokullara dersler konulmalı, üreticiye kooperatifl ere yönlendirecek teşvikler verilmeli. Bakanlık süte 5 kuruş destek veriyor. Sütünü kooperatif aracılığı ile satanlara 10 kuruş prim verse kooperatifler güçlenir. Yine sütünü kooperatiften alan sanayiciye KDV indirimi gibi teşvikler sağlanabilir” dedi.
Hollanda’da sektörün yüzde 97’si kooperatif
Tarım ve hayvancılıkta dünya markası olmuş ülkelerin kooperatifçiliğe önemli bütçeler ayırdığını belirten Eskiyörük, “Tarım ve hayvancılık faaliyetleri Hollanda’da yüzde 97, Danimarka’da yüzde 98, Kanada’da yüzde 75, Almanya’da yüzde 76 oranında kooperatifl er tarafından yürütülüyor. Ülkemizin şartları zorunlu kılmasına rağmen bu oranın bizde yüzde 13 seviyelerinde olması çok üzücü” dedi. Kooperatifçiliğin gelişmesiyle pek çok kazanım sağlanacağının altını çizen Eskiyörük, “Öncelikle verilecek teşvikler kısa sürede fazlasıyla geri döner. Kayıtdışılık önlenerek haksız rekabet ortadan kalkar. Üretim kontrol altına alınır gıda güvenliği sağlanır. Üreticinin pazarlama sorunu giderilir. Köyden kente göç önlenerek toplumsal barışa katkı sunulur” görüşünü ifade etti.
Yeniden yapılanmayla ayağa kalktı üreticiden tüketiciye köprü oldu
2002 yılında yeni yönetim ve idari kadrosuyla yeniden yapılanma içerisine giren Tire Süt Kooperatifi, süt kalitesinde önemli iyileşme sağladı ve üretim maliyetlerini de en aza indirgedi. Bugün, ülkenin önde gelen firmalarına kaliteli süt sağlayan Tire Süt Kooperatifi, 2008 yılında hizmete açtığı Pastörize Süt Tesisini 2011'de büyüterek Süt ve Süt Ürünleri İşleme Tesisi’ne dönüştürdü. Hizmete açtığı bu tesisle pastörize sütün yanısıra beyaz peynir, kaşar peyniri, tulum peyniri, ayran, tereyağ, yoğurt, lor üretimine başladı. Kooperatif, 2010 yılında üretimine başladığı ve Türkiye’nin ilk organik pastörize sütü olma özelliğine sahip cam şişede organik pastörize sütü tüketicisiyle buluşturdu. Tire Süt Kooperatifi süt ve süt ürünlerinin yanısıra İzmir Kalkınma Ajansı’ndan aldığı destekle Et ve Et Ürünleri İşleme Tesisi’ni de 2011 Eylül ayı itibariyle üretime geçirdi. 2012’de Birleşmiş Milletler tarafından ‘dünyanın en iyi kırsal kalkınma modeli’ seçildi. Tire Süt Kooperatifi, 2014 yılı itibariyle, aktif 2 bin 54 ortağı, 260 personeli, günde 170 ton süt toplama kapasitesi ve ortaklarına en iyi şekilde hizmet verebilmek amacıyla oluşturduğu makine parkı ile bölgenin ve Türkiye’nin en güçlü kooperatifi oldu.