İKV'den 62. Hükumet Programı açıklaması

İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV), 62. Hükümet Programı'nda Avrupa Birliği (AB) üyeliği hedefinin geniş yer bulmasını ümit verici bir gelişme olarak karşıladıklarını bildirdi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İSTANBUL - İKV'den yapılan yazılı açıklamada, Recep Tayyip Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı olarak seçilmesinin ardından Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun 62. Hükümeti kurmak üzere görevlendirilmesinin Türkiye'nin AB üyeliği sürecine oldukça önemli katkı sağlayacağı dile getirildi. 

Davutoğlu tarafından TBMM'de sunulan 62. Hükümet Programı'nın, AB üyeliği hedefine ilişkin önemli unsurlar içerdiği kaydedilen açıklamada, programda AB üyeliği hedefinin benimsenmeye devam edeceği ve 2014-2017 dönemini kapsayan "AB'ye Katılım için Ulusal Eylem Planı" ile reform sürecinin hızlandırılacağının belirtildiği anımsatıldı. 

Açıklamada, söz konusu programda Avrupa değerlerinin arkasında olunacağı ve AB ile katılım müzakerelerinin çok yönlü dış politikanın en önemli ayaklarından biri olmaya devam edeceğinin net bir şekilde vurgulandığına işaret edilerek, şu ifadelere yer verildi: 

"Bu ifadeler önemli bir kararlılığa işaret etmektedir. Bunun yanında AB ile katılım müzakerelerinin bir dış politika unsuru olmanın ötesinde bir içsel dönüşüm mekanizması olduğu ve Jean Monnet'nin sözleriyle 'bir ülkeler koalisyonu değil insanları birleştirme' projesine dahil olunduğu dikkate alınmalıdır.  Mevlüt Çavuşoğlu'nun Dışişleri Bakanlığı'na, Volkan Bozkır'ın da AB Bakanlığı'na getirilmesi de 62. Hükümet'in bu konuya ne denli önem verdiğini göstermektedir. 62. Hükümet Programı'nda hedefin Cumhuriyetin 100. yılı 2023'e AB üyesi olarak girmek olduğunun ifade edilmesi de müzakere sürecinde yaşanan engellere rağmen, AB üyeliği hedefinin bir kenara bırakılmadığının ve reform sürecinin devam edeceğinin güvencesi olarak algılanmalıdır.  

62. Hükümet Programı'nda AB üyeliği hedefinin geniş yer bulmasını ümit verici bir gelişme olarak karşılıyoruz. Hükümetimizin AB üyeliği hedefine yönelik bu kararlı tutumunu takdirle karşılıyor ve bu kararlılığın, AB müktesebatının her alanında 1999-2004 döneminde yaşanan hızlı reform sürecine benzer bir topyekûn reform ve kalkınmaya önayak olmasını temenni ediyoruz." 

Bu konularda ilginizi çekebilir