İhracatta 'uzun vade' riski

İş dünyası yüksek dalgalı kurdan kaynaklı uzun vadeli anlaşma ve hedging sorunuyla karşı karşıya. Mevcut kurdan fiyatlama yapmaya kalkan ihracatçılar, kurun aşağı gelmesi halinde büyük zararla karşı karşıya kalabilir.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Sercan AKINCI

İSTANBUL - Döviz kurundaki sert hareketler iş dünyasında anlaşma ve hedge paniği yarattı. Mevcut kurlar üstünden uzun vadeli iş anlaşması yapmanın olası zararına karşı iş dünyasından ‘kısa vadeli anlaşmalar yapın’ önerisi geldi.

Öte yandan kur riskini minimuma indirmek isteyen iş dünyası çareyi hedging’de arıyor. Fakat hedging’te maliyetlerin artması ve prosedürlerin fazla olmasının yanında şimdilerde bir de limit sorunuyla uğraşılıyor. Finans kuruluşları 20 bin dolarlık bir anlaşmasını hedge etmek için giden bir iş insanına “Bana 100 bin dolarlık işle gel” cevabını verebiliyor. Üstelik ülke riski nedeniyle Türk firmalara uluslararası kuruluşların vermiş oldukları kredi limitleri de kısılmış durumda.

İhracatçının ateşi 42 derece

Döviz kurlarında yaşanan artış dolarla ithalat yapıp, iç piyasaya mal satanların yanında ihracatçılara da büyük sıkıntılar yaşatıyor. Genel olarak ihracatçıların iç pazara da mal sattığını anımsatan İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) Başkanı Murat Akyüz, yaptıkları dış ticaretin etkisiyle dövizle borçlandıklarını söyledi. “İhracatçının ateşi 42 derece. Kaç gün daha dayanır bilmiyorum” diyen Akyüz, yurtdışından Türk firmalara verilen kredi limitlerinin, ülke riski nedeniyle kısıldığını açıkladı. Türk firmalarının 250 milyar dolar borcu olduğuna değinen Akyüz, bu borcu firmaların öteleyebildikleri kadar ötelemesi gerektiğini ifade etti.

Hedging’de maliyet ve prosedür de sorun

Mevcut kurun olması gereken rakamların üstünde olduğunu düşündüklerini ifade eden Akyüz, “İş dünyası mevcut kurları baz alarak orta ve uzun vadeli fiyatlandırma yapmasınlar, çok zarar ederler. 1 ay, 3 ay gibi kısa vadeli anlaşmalar yapın. Büyük alım grupları gelip, 1 yıllık ve mevcut kur üstünden bir fiyatlamayla mal almak istiyorlar. Bu sözleşmeleri imzalamak kumar gibi bir şey” dedi. İş dünyasının her anlaşmasını hedge etme şansı da kalmamış. Finans kuruluşlarının sürekli değişen limitler belirlediklerine dikkat çeken Akyüz, şöyle devam etti: “Her rakam kabul edilmiyor. Örneğin; 20 bin dolarlık bir anlaşmayı hedge etmek için gittiğinizde ‘Bana 100 bin dolarlık işlerle gel’ diyorlar. Burada prosedürde ve maliyette de sorunlar var.” Ayrıca Akyüz, sanayicilerin stoğa üretimi keseceklerini de belirtti.

İstanbul Sanayi Odası (İSO) Başkan Yardımcısı İrfan Özhamaratlı, yerli firmaların lirayla borçlanmada yüksek faizle karşı karşıya kalınması nedeniyle dövizle borçlandıklarını söyledi. Dövizle borçlanıp, iç piyasaya çalışanların zorda kalacaklarını aktaran Özhamaratlı, kurların bir noktada doygunluğa ulaşacağını ve Merkez Bankası’nın faiz silahını çekerek müdahalede bulunacağını savundu.

Kurların yükselmesine karşın maliyetlerin şu anda yeni kura adapte olmadığını bildiren Özhamaratlı, “Şu an yabancı alıcıların bize fiyatları indirin baskısı var ama bunu yaparsak hem zarar ederiz hem de fiyatların tekrar yükselmesi çok zor” diye konuştu.
Makine İhracatçıları Birliği Başkanı Adnan Dalgakıran da sanayicinin kurdaki oynaklık karşısında şaşırdığını dile getirerek, bunun ekonomiyi ciddi şekilde zorladığını ifade etti. Dalgakıran, hedging nedeniyle de bir çok firmanın zarar ettiğini vurgulayarak, buradaki maliyetlerin çok yüksek olduğunu kaydetti.


Gayrimenkulcü izleme modunda

Leyla İLHAN

Dolar artışı inşaat şirketlerinin yatırım iştahını düşürmedi, ancak maliyetlerine yansıdı. Maliyet artışını henüz piyasa koşullarından dolayı konut fi yatlarına yansıtmayan şirketler, fi yat artışı için doların duracağı noktayı bekliyorlar. Konuyla ilgili konuşan KONUTDER Başkanı Ömer Faruk Çelik, “Dolar 2.80 iken maliyetlerimiz artacak dedik. 3.20 olunca bir yol buluruz dedik. Şimdi dolar oldu 3.80 ve ne olacağı da belirsiz” açıklamasını yaptı.

“Bu noktada zirve mi, geri dönüş mü olacak yoksa biraz daha ötesi var mı sorularından dolayı kafamız şu anda allak bullak” diyen Çelik, “Maliyetlerimiz demir-çelikten başlıyor, enerji üretimi olan tüm ürünlere yansıyor. Bu demir-çelikte başladı, çimentoda seramikte devam edecek. Ancak şu anda demir fiyatları artıyor bunu da fiyatlara yansıtalım denilecek bir ortam da yok” diye konuştu.

Türk insansının ekonominin gidişatını dolarla ölçtüğünü ifade eden Çelik, “Onun için piyasada böyle hareketli olunca konut firmaları bekleme ve izleme moduna geçip doların duracağı noktayı beklemeye başladılar. Ondan sonra fiyatlar revize edilerek tüketiciye ulaşacak bir noktaya gelir” dedi. Devam eden inşaatlarda yeni fiyatla demir ve çimento almaya başladıklarını aktaran Çelik, maliyet artışına rağmen sektörün üretim iştahında bir azalma olmadığını dile getirdi. Bu noktada inşattın seviyesinin de önemli olduğuna dikkat çeken Ömer Faruk Çelik, “Yeni başlayan bir inşaata maliyet artışı yüzde 100 yansıyacak iken inşaat yüzde 90 seviyesindeyse maliyetler daha az etkilemiş olacak” dedi.

Bu konularda ilginizi çekebilir