İflas ertelemede 3 soruya cevap aranıyor
Uzmanlar, iflas erteleme yasağında tazminat taleplerinin gündeme gelmemesi için açıklık gerektiği görüşünde...
Hüseyin GÖKÇE - Canan SAKARYA
ANKARA - İflas ertelemeyi yasaklayan KHK, uygulamaya gerçekten ihtiyacı olan iyi niyetli şirketlerde mağduriyet tehlikesi yarattı. Tek cümlelik yasaklamada, iflas erteleme kararı verilmiş şirketlerin uzatma talepleri konusunda açıklık yok. Yürüyen davalar konusunda da ne yapılacağı belli değil. Uzmanlar, bu konuların kaosa, tazminat taleplerine yol açabileceği uyarısı yaptı. Yeni düzenleme yapılması ya da bu konuda içtihat oluşturulması gerektiği belirtiliyor.
İflas erteleme uygulamasına, 669 sayılı OHAL KHK’si ile yasaklama geldi. KHK’nın 4’üncü maddesinde, “mahkemeler tarafından iflas erteleme kararı verilemeyeceği, bu yöndeki taleplerin reddedileceği” hükmü yer aldı. Bu yasaklama şimdiye kadar 3 bin şirket için verilmiş iflas erteleme kararlarında yaygın suistimal iddialarına dayanıyor. Darbe girişimi öncesinde çalışmaları başlayan ve dün Resmi Gazete'de yayımlanan düzenleme de suiistimalleri önleyecek unsurlar içeriyor. Ancak şu an bu düzenlemenin yürürlüğü OHAL sonrasına kalıyor. Yürürlükte olan 669 sayılı KHK’nın 4’üncü maddesindeki yasaklama. Bu madde şöyle: “OHAL süresince (...) İcra İflas Kanunu’nun 179’uncu maddesi uyarınca sermaye şirketleri ile kooperatifler tarafından iflasın ertelenmesi talebinde bulunulamaz; bu yöndeki talepler mahkemelerce reddedilir.”
Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci de yasaklamanın gerekçesi olarak "FETÖ ile ilişkili şirketlerin iflas ertelemeye başvurdukları yönündeki yoğun şikayetleri" hatırlatarak, “Kötü niyetli olarak bu imkanın kullanılmaması adına hükümetimiz OHAL boyunca iflas ertelemelerine başvurulmaması yönünde karar çıkarttı” demişti. Ancak tek maddelik yasaklama bazı boşluklar içeriyor. Örneğin kararı verilmiş şirketlerin uzatma talebi karşılanacak mı? Kararı henüz verilmemiş, başlamış davalar ne olacak? Gerçekten buna ihtiyacı olan şirketler ne yapacak? Suistimal iddiası yaygın olduğuna göre, bazı iflas erteleme kararlarının gözden geçirilmesi de gündeme gelebilir mi?
Vergi uzamanlarına göre KHK öncesinde devam eden davalarda kararlara karşı kanun yolu açık. Temyiz başvurusu yapılabilir. Kararı henüz verilmemiş, devam eden davalarda ise kanun geriye yürütülemeyeceğinden, davanın devam etmesi muhtemel. En önemli sorun, gerçekten iflas ertelemeye ihtiyacı olan şirketlerin durumu… “İflas erteleme kalkıyorsa da konkordato var” deniliyor. Bu müessese de şirketleri koruyor. Ancak uygulamada şirketlerin çoğunlukla iflas erteleme yoluna başvurmalarının sebebi bu uygulamanın borca batık bir şirketin alacaklıların katılımına bağlı olmaksızın kurtarılmasına imkân veren daha esnek bir kurum olmasıydı. Konkordatoya nazaran daha kolay bir prosedürle hızlı sonuç alınabiliyordu. Bazı uzmanlar, borca batık şirketlerin konkordato ve borç yapılandırması yollarına başvurabileceklerini belirterek, “OHAL süresi sonuna kadar, iflas ertelemeye başvuramamaları doğrudan iflasa yolaçmaz” görüşünde.
“İflas kararları da alınmasın”
Konuyu DÜNYA’ya değerlendiren Güncel Grup Yönetim Kurulu Başkanı Yılmaz Sezer bazı şirketlerin “mağdur olmasını” olası görüyor. İfl as erteleme müessesesinin istismar konusu yapılsa da ekonomi için bir emniyet subabı görevi gördüğünü belirten Sezer, “Zorda kalan firmaların ekonomiye kazandırılmasında önemli bir rol oynadı. Geçmiş uygulamada hak etmemiş şirketler de bile bundan yararlanabildi ancak şimdi iflas ertelemesi ile ticari hayata tekrar dönebilecek firmalar mağdur olacak. Bu süreçte iflas erteleme için karar veremeyecek mahkemelerin, iflas için de karar vermemesi gerekir. Bu uygulama çok sürdürülebilir değil, çok fazla mağdur firma ortaya çıkacaktır” diye konuştu.
İşte o 3 soru
1 - İflas erteleme başvurusu yapılmış, kararı verilmiş şirketler var. Ancak suiistimal eleştirisi de yaygın. Geriye dönük bir yeni değerlendirme yapılabilir mi?
2- Yasaklama kararı suistimalleri önlemek için çıktığına göre iddialar ele alınabilir mi?Davası açılmış, yürüyen iflas erteleme başvuruları var. Bu davalar otomatikman düşecek mi? Bunların davasının açılmış olması yasaktan muafiyet getirir mi?
3- Bu müessese, sıkıntıdan çıkabilecek, atlatabilecek potansiyeli olan şirketleri kurtarmak için getirilmişti. Yasaklama gerçekten durumu böyle olan şirketler için de bir olanağı ortadan kaldırıyor. Bu köklü yasaklama, bir süre korunsa toparlayabilecek şirketlerin deerken batışına, iflaslara yol açabilir mi?
Deloitte Türkiye Vergi Hizmetleri Lideri Ahmet Cangöz:
Uzama talebi reddedilebilir yürüyen davalar düşebilir
İflas erteleme, derdest bir iflas davası bünyesinde verilen bir karar, nihai niteliği yok. Alacaklıların olası itirazı ile erteleme süresinin uzatılması talebi reddedilebilir. KHK öncesi verilmiş bir erteleme kararının salt KHK maddesine dayanarak iptali neticesine hüküm lafzından varılmadığı mütalaa edilebilir. Ancak iflasın kamu düzenine ilişkin bir müessese olduğu düşünüldüğünde, ülkemizdeki mevcut tehditlerin bertaraf edilmesi gerekliliği de ortada. Bu bağlamda mahkemelerin resen karar alabileceklerini de ihtimal dahilinde. Davası açılmış, yürüyen iflas erteleme başvuruları konusunda ise ilgili maddenin lafzından açıkça bu yöndeki taleplerin OHAL süresince reddedileceği anlamı çıkıyor. Bu itibarla, yürüyen bir iflas davasında davanın reddi anlamı çıkmamakla beraber, henüz karara bağlanmamış bir iflas erteleme başvurusu OHAL süresi içinde reddedilecektir. İfl as erteleme müessesesinin amacından gayri bir şekilde suistimal edildiği iddialarının yaygınlığı karşısında, bahse konu müessesenin, en azından uygulama anlamında kanun koyucunun şirketlerin yeniden yapılandırma amacından uzaklaştığını ifade etmek mümkün.
KPMG Türkiye Hukuk Bölümü Başkanı Onur Küçük:
KHK öncesi talepler bakımından açıklık yok
OHAL çerçevesinde iflas ertelemeyi yasaklayan kararname konkordato ve yeniden yapılandırmanın önemini artıracak. İfl as erteleme ‘borca batık ancak bir plan çerçevesinde mali durumunu düzeltebilecek bir sermaye şirketine bunun için son fırsat verilmesini sağlamak üzere tesis edilmiş kurumdu. İfl asın ertelenmesi kurumu son zamanlarda sıkça tartışılmakta olup çeşitli çevrelerden piyasada topyekûn bir krize yol açabileceği eleştirileri gelmekteydi. Şimdi OHAL süresince iflas erteleme kararı verilemeyecek. Şirketler alacaklılarına karşı iflas erteleme müessesesinin sunduğu koruma imkanından faydalanamayacak, vergi borçları ve diğer kamu alacakları dahil tüm borçlarından dolayı icra takibi yapılabilecek. Bu çerçevede uygulamada iflas erteleme kararı verilinceye kadarki süreçte borçlunun alacaklılarına karşı korunması için verilen tedbir kararının verilmesi de mevcut düzenleme karşısında mümkün görünmüyor. Zira maddede talep yapılamayacağı ve yapılan taleplerin reddedileceği öngörülüyor. O halde tedbir kararı aşamasına gelmeden talebin mahkemece doğrudan reddedilmesi gerekir. KHK yürürlüğe girmeden önce yapılmış mevcut talepler bakımındansa açıklık yok. Ancak OHAL KHK yürürlüğe girmeden önce verilmiş mahkeme kararlarının bundan etkilenmemesi gerektiği kanaatindeyiz. Mevcut düzenlemeyle olağanüstü hal süresince konkordato ve uzlaşma suretiyle yeniden yapılandırma kurumlarının öneminin artmasını bekliyoruz.
Mazars Denge Ortaklarından Taylan Baykut:
İyi niyetli teşebbüslerde mağduriyet oluşturabilir
Halihazırda iflas ertelemesi talebi mahkemece karara bağlanmış olanlar açısından; KHK’nın uygulama alanı yok. Bu şirketler için “iflas erteleme süresi” içinde iptal söz konusu olmayacak. Bu noktada tartışılması gereken şirketlerin uzatma alıp alamayacakları konusudur. İfl as erteleme en fazla 1 yıl süre ile verilir ve uzatmalar toplamda 4 yılı aşamaz. OHAL süresi içindeki “uzatma” talepleri açısından nasıl bir uygulamaya gidileceği Kararname metninden açıkça anlaşılmıyor. Sınırlı yorum ve kazanılmış hakları gözeten bir uygulama prensibiyle uzatma taleplerinin zaten var olan bir erteleme sürecinin devamı olduğu, esasa ilişkin yeni bir karar gerektirmediğinden bahisle, OHAL süresince dahi uzatmaların verilmesi anlayışı hakim olacaktır. Ancak kısa kararname metni, mahkemelerin “iflas erteleme yönündeki talepleri reddetmesi” gerektiğine vurgu yaptığından ve özünde “uzatma” talebi de hukuki mahiyeti itibariyle bir “iflas erteleme” olarak değerlendirilebileceğinden, uzatma taleplerinin reddi ihtimali de mevcut. Bu konunun netlik kazanması Yargıtay’ın içtihat veya ek bir yasal düzenleme ile mümkün. İfl as erteleme davası açılmış ancak henüz karara bağlanmamış talepler hususunda ise, Kararname ile getirilen düzenlemenin geçmişe yönelik sonuç doğuracak şekilde uygulanmaması gerektiğini belirtmek yanlış olmayacak. OHAL öncesinde yapılmış talebin, bu düzenlemeden etkilenmemesi, yargılamanın devam etmesi gerekir. OHAL 3 ay süre ile ilan edildi. Yasaklama da bu sürede geçerli olacak. OHAL uzatılırsa uygulanma süresini de uzayacak. Bu süreç içinde, mali açıdan zorluk yaşayan ve fakat iyi niyetle hareket ederek yasaların kendilerine tanıdığı bir iyileştirme/iflastan kurtulma imkanından yararlanamayacak şirketlerin düşecekleri sıkıntılı durum ortada. Zor durumdaki iyi niyetli teşebbüsler açısından bir mağduriyet oluşturacak. Bunun ticari hayattaki istikrar bakımından arzu edilmeyecek sonuçlar doğurabileceği söylenebilir.
EY Vergi ve Hukuk ortaklarından Mehmet Küçükkkaya :
Tazminat taleplerine karşı normlara uyulmalı
OHAL süresinde yasaklamanın eskiden verilmiş iflas erteleme kararlarına etkisi olmaz. Dava safh asında bulunan veya 31.07.2016 tarihinden itibaren OHAL müddetince yapılacak iflas erteleme başvuruları için geçerli. OHAL kapsamında yapılan düzenleme ve alınan kararlar dikkate alındığında suiistimal şüphesi bulunan iflas erteleme kararların iflas ertelemeden beklenen sonuç elde edilemeyeceği gerekçesiyle surecin mahkeme kararıyla sonlandırılması mümkün olabilir. Ancak bu noktada Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi başta olmak üzere evrensel normlara uygun değerlendirme yapılması, OHAL sonrası tazminat taleplerinin önüne geçmek için önem arz edecektir. Dava açılmış olması şirketler için de aynı şekilde uygulama alanı bulacaktır. Gerçekten iyi niyetli şekilde iflas erteleme ile durumunu düzeltmeyi planlayan şirketler yasak süresince konkordato veya alacakların yeniden yapılandırılması gibi diğer hukuki yöntemlerle benzer sonuçlara ulaşabilecek. Bu yönde çalışma ve planlama yapılması önerilebilir. Mecliste kabul edilen ve piyasada vergi barışı olarak adlandırılan bazı alacakların yeniden yapılandırılmasına ilişkin kanunun da bu süreçte iyi niyetli şirketlere destek olabilir. Evvelki dönemde kötü niyetli şekilde iflas erteleme kararını kullanan mükellefl erin, şirketlerin içini boşaltmaları ve işletmeleri yeni şirketlere aktarıp alacaklılarını zarara uğrattığı durumlar vergi ziyaı (hatta kaçakçılık) cezası gerektiren durumlar oluşturabileceğinden, ileriye dönük uygulamada değerlendirilmesi faydalı olur. Örneğin kurumlar vergisi beyannamesinde birleşme, bölünme gibi işlemlerin yanı sıra iflas ertelemenin de (varsa) beyan edilmesi ve bunun da vergi incelemesine konu edilecek firma tespitinde bir kriter olarak dikkate alınması ve bu şekilde gerçek amacı iflas erteleme kararıyla şirketi ve alacaklıları kurtarmak olan mükellefl erin ayrıştırılması değerlendirilebilir.
Kanunda yer alan iflas erteleme maddesi KHK ile askıda
Yatırım ortamının iyileştirilmesine dönük işlem maliyetlerinin azaltılması, karşılıksız çekte hapis cezasının yeniden getirilmesi, şirket kuruluş ve şube açılış işlem maliyetlerinin azaltılması, iflas ertelemenin zorlaştırılmasını içeren Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapan Kanun Cumhurbaşkanı tarafından onaylanarak Resmi Gazetede yayımlandı. Kanunda iflas ertelemelere ilişkin yeni düzenleme de yer alıyor. Ancak OHAL kapsamında yayımlanan kanun hükmündeki kararnameyle iflas erteleme talepleri OHAL süresince yasaklandı. Bu nedenle iflas ertelemeye ilişkin yeni hükümler OHAL süresince uygulanmayacak. Son dönemde iflas erteleme taleplerinde gözlenen artış sonucu suistimallarin önüne geçmek için iflas ertelemeleri zorlaştırmaya dönük olarak Yatırım Ortamının İyileştirilmesine İlişkin Kanunda düzenleme yapılmıştı. Yeni düzenlemeye göre şirketlere iflas erteleme başvurusunu, son bir yıldır bulunduğu yerleşim merkezinde yapması şartı getirilirken, bir yıl olan iflas erteleme süresi azami bir yıl daha uzatılabilecek.
Yatırım Ortamının İyileştirilmesini Öngören Kanunda iş ve ekonomi dünyası açısından önem taşıyan düzenlemelerden biri karşılıksız çekte hapis cezasının geri gelmesi. Karşılıksız çek veren kişi, her bir çek için bin 500 güne kadar adli para cezasına çarptırılacak. Adli para cezasının ödenmemesi halinde, doğrudan hapis cezası verilebilecek. Karşılıksız çek keşide etme adli para cezasını gerektiren suç olarak tanımlandığı için, çek hesabı açtırmak isteyenler bankaya adli sicil kaydı da verecek.
Çek düzenlemede yeni dönem
Karekodlu çek düzenlenen lehtar, teslim aldığı çeki sisteme kaydedecek. Çek alacaklıları, çek ile çek hesabı sahibine ve bu çeki düzenleyenlere ilişkin verilere karekod aracılığıyla erişim sağlayabilecek. Karekodlu çekin sisteme kaydedildiği tarihten sonra çek düzenleyen tüzel kişinin temsilcilerinde meydana gelen değişiklikler, çek hesabı sahibi tüzel kişinin sorumluluğunu ortadan kaldırmayacak. Böylece henüz bankalara ibraz edilmemiş çek adedi ve tutarının üçüncü kişilerin erişimine açılması, çek hesabı sahibine ait piyasada bulunan çek adedi ve bunların tutarları hakkında bilgi sahibi olunması ve alacaklının çeki kabul edip etmeme hususunda kanaat edinmesi öngörülüyor. Karekodlu çek uygulaması 31 Aralık 2016 tarihinden itibaren zorunlu olacak.
Şirketlerin tasfiyesi kolaylaştırılıyor
Sermaye şirketlerinin tasfiye sürecini kolaylaştırmayı amaçlayan tasarı, tasfiye halindeki şirketin, kalan mal varlığını dağıtabilmek için alacaklılara yönelik yapılacak üçüncü ilandan itibaren gerekli bekleme süresi 1 yıldan 6 aya düşürülüyor. Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre tasfiye olunan şirketlerde, İcra İfl as Kanunu’ndaki tasfiye ve ceza yaptırımı hükümleri uygulanmayacak.
İhracatçıya yeşil pasaport
Yıllık ortalama ihracat değerlerine göre yapılan sınıfl andırmada, son 3 yılda yıllık ortalama ihracat tutarı Bakanlar Kurulunun belirleyeceği değerin üzerinde olan firma yetkililerine, Bakanlar Kurulunca belirlenen esaslara göre 2 yıl süreyle hususi damgalı pasaport verilebilecek. Kanuna göre, kamu idareleri ve bu idarelere bağlı döner sermaye işletmelerinin yapacağı her türlü ödemelerden önce de “vadesi geçtiği halde ödenmemiş borcu bulunmadığına dair belge” aranılacak. Bu düzenlemeyle amme alacağının daha etkin bir şekilde güvence altına alınması amaçlanıyor.