IFF Başkanı sordu, Babacan Türkiye’yi anlattı
Uluslararası Finans Enstitüsünün (IFF) düzenlediği özel bir oturuma katılan Babacan, IFF Başkanı Tim Adams'ın Türkiye ekonomisine ilişkin sorularını yanıtladı
WASHINGTON - Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankasının Yıllık Toplantıları kapsamında ABD'nin başkenti Washington'da bulunan Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Uluslararası Finans Enstitüsü'nün (IFF) düzenlediği özel bir oturuma katılarak, IFF Başkanı Tim Adams'ın Türkiye ekonomisine ilişkin sorularını yanıtladı.
"Büyümemiz istihdam yaratan bir büyüme"
Babacan, Türkiye'nin son 12 yılda gerçekleştirdiği en önemli başarılardan birinin gayri safi milli hasılanın (GSMH) 230 milyar dolardan, 820 milyar dolar seviyesine çıkarılması olduğunu belirterek, artan gelirlerin de ülke geneline dengeli bir şekilde dağıldığını söyledi.
Türkiye'de istihdamın özellikle son 5-6 yılda hızla arttığını dile getiren Babacan, "2009'dan bu yana 6 milyon, son bir yılda da 1 milyon 200 bin kişiye iş imkanı yaratıldı. Dolayısıyla, büyümemiz istihdam yaratan bir büyüme" dedi.
Türkiye'nin siyasi açıdan da büyük gelişme gösterdiğini ifade eden Babacan, şunları kaydetti:
''Demokrasimiz ve insan hakları uygulamalarımız çok gelişti. Hukukun üstünlüğü de geçmişte olduğundan daha iyi işliyor. Bu alanda uzun bir yapılacaklar listemiz var. Geleceğe baktığımızda, siyasi açıdan nelerin eksik olduğuna baktığımızda, kendimizi birçok farklı yönden geliştireceğimiz siyasi reformlara yönelik uzun bir yapılacaklar listemiz var.''
Babacan, öte yandan yakalanan ekonomik başarının cari açık gibi bazı yan etkilerinin de olduğuna değinerek, yükselen enerji fiyatlarının büyümek için yüksek düzeyde enerji ithal eden Türkiye'nin dış ticaret ve cari açıklarını artırdığını bildirdi.
Cari açığın artmasındaki ikinci faktörün düşen tasarruflar olduğunu aktaran Babacan, "Tüketicilerimiz çok iyimser ve geleceğe dönük güvenleri yüksek, şirketlerimizin geleceğe yönelik güvenleri de yüksek. Ancak bu yüksek güven insanların daha fazla harcaması ve daha az tasarruf yapmasına neden oluyor" değerlendirmesini yaptı.
Babacan, hükümetin düşük tasarruf oranlarını daha sıkı mali politikalarla artırmaya çalıştığını, bu alanda başarı sağlandığını dile getirdi.
"Bu seneki bütçe açığımızın GSMH'ye oranı yüzde 1,4. Bunun yüzde 1,9 olacağını hedeflemiştik ama ondan daha düşük olacak. 2017 itibarıyla de bütçe açığımızı GSMH'nin yüzde 3'üne indirmeyi hedefliyoruz, böylece neredeyse denk bütçeye ulaşacağız" diyen Babacan, dikkatle ayarlanmış para politikalarının ve etkili makro ihtiyati tedbirlerin de tasarrufların artmasına katkıda bulunduğunu vurguladı.
Babacan, bankaların kredilerinin büyük bölümünü şirketlere ve KOBİ'lere yönlendirilmesini amaçladıklarını aktarırken, kredi büyüme hızını kontrol altına aldıklarının altını çizdi.
Uyguladıkları politikaların çok iyi sonuçlar verdiğini kaydeden Babacan, geçen sene başlattıkları devlet destekli özel emeklilik sistemine 4,6 milyon insanın kayıt olmasıyla ciddi bir tasarruf birikimine başlandığını söyledi.
"Devletin parasını harcamıyoruz"
Türkiye'nin bankacılık sistemine övgüde bulunan IFF Başkanı Adams, Babacan'a ülkedeki inşaat faaliyetlerinin aşırılığından endişe duyup duymadığını sordu.
Bu soruya, "Henüz değil. Ancak inşaat yakından izlenmesi gereken bir alan" yanıtını veren Babacan, inşaat faaliyetlerinin alışveriş merkezleri, rezidanslar, işyeri ve benzeri gibi özel sektöre ait projelerin yanı sıra altyapı yatırımlarını da kapsadığını hatırlatarak, altyapının çok önemli olduğunu ve artırılması gerektiğini ifade etti.
Babacan, altyapı yatırımlarının devletin bütçesiyle sınırlanmaması için bu tür projelerin kamu ve özel sektör ortaklığı kapsamında gerçekleştirildiğini anlattı. İnşaat çalışmaları süren 3. boğaz köprüsü, tüp geçit projeleri, İstanbul - İzmir otoyolu ve dünyanın en büyük havaalanı olacak 3. İstanbul havaalanının kamu ve özel sektör ortaklığı dahilinde hayata geçirileceğini belirten Babacan, "Bu projelerin hiçbiri için devletin parasını harcamıyoruz" dedi.
"AB'de çok regülasyon var"
Babacan, Avrupa Birliğine (AB) üyelik sürecine ilişkin bir soru üzerine, AB kriterleri ve ölçütlerinin Türkiye'nin siyasi reform sürecine büyük katkısı olmasına rağmen sürecin beklenenden yavaş ilerlediğini söyledi. Babacan, buna karşın Türk toplumunun AB sürecine hala olumlu yaklaştığını ve destek verdiğini bildirdi.
Türkiye'nin ekonomi alanındaki AB standartlarına çok dikkatli yaklaştığının altını çizen Babacan, "AB'nin bazı alanlarında çok fazla regulasyon olduğunu düşünüyoruz. Bazı alanlarda rekabet sınırlandırılmış. Avrupalı meslektaşlarımız da aslında yaptıklarından memnun değil. Bu nedenle bu konuya yaklaşırken çok dikkatli davranıyoruz. Çünkü ekonomimizde iyi işleyen bir rekabet istiyoruz. Gereğinden fazla değil, doğru sayıda düzenleme yapmak istiyoruz" ifadelerini kullandı.
Babacan, AB'nin halen Türkiye'nin en büyük ihracat pazarı olduğunu ve Avrupa ekonomisinde görülen ölçülü iyileşmenin Türkiye'nin ihracatında kayda değer artış sağladığını dile getirdi. Avrupa ülkelerine ihracatın bu yıl yüzde 15-20 yükseldiğini aktaran Babacan, benzer şekilde ABD'ye yapılan ihracatın da yüzde 20 artarken, Rusya, Ukrayna ve Irak'a ihracatın düştüğünü söyledi. Babacan, Türkiye'nin 2013'te 153 milyar dolara ulaşan toplam ihracatının, bu sene 160 milyar doların üstüne çıkmasının beklendiğini açıkladı.
"Türk şirketleri çok esnek"
Ukrayna ve Rusya arasındaki gerilimin bölgede faaliyet gösteren Türk şirketlerini çok fazla etkilemediğini söyleyen Babacan, "Şirketlerimiz çok esnek. Eğer bir ülkede zorluklarla karşılaşırlarsa, başka bir ülkeye çok çok hızlı bir şekilde geçiş yapıp, işlerine devam ederler. Biz son 20-30 yılda daha kötü durumları da gördük. Ancak, Türk şirketleri bunların her birinin üstesinden gelmeyi başardı" şeklinde konuştu.
Türkiye'nin küresel varlığının giderek arttığına işaret eden Babacan, Afrika'daki elçilik sayısının son 5 yılda 12'den 35'e çıkarıldığını, Afrika ile Ortadoğu'ya yapılan ihracatın neredeyse AB'ye ihracat seviyesine yaklaştığını kaydetti.
"Türkiye dünyada en çok insani yardım yapan üçüncü ülke"
Babacan, Türkiye'nin 2013 yılında resmi olarak yaptığı insani yardımların toplamda 3,5 milyar dolar olduğunu, bu rakamın Türkiye'yi, ABD ve İngiltere'nin ardından en çok insani yardımda bulunan üçüncü ülke durumuna getirdiğini ifade etti.
Başka bir soru üzerine, bölgedeki güvenlik sorunları ve mülteci akınına da değinen Babacan, "1,6 milyon Suriyeli şu an Türkiye'de. Bazı Iraklılar da bu rakama dahil. İki hafta önce, çoğu Kürt olan 200 bin insan Suriye'den kaçarak, bizden yardım istedi, biz de kapılarımızı açtık. 26 Avrupa ülkesine son 5 yılda giren mülteci sayısı yaklaşık 200 bin, biz bunu iki günde aldık" dedi.
Babacan, bu sorunların bütçe üzerinde yük oluşturduğunu, ancak bunun üstesinden gelinebilecek seviyede olduğunu sözlerine ekledi.